Rıza Karataş’ı Kaybettik

Uzun yıllar Özen Film bünyesinde sinema ve film işletmeciliği yapan, en son Kadıköy’ün Bahariye caddesinde hizmet vermiş sinemaları Hakan Sineması, Bahariye Sineması, Broadway Sineması ve Hollywood Sineması’nın yöneticiliğini yapmış olan Rıza Karataş, 24 Şubat 2025 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Kadıköy’ün tarihi sinemalarının yaşatılmasında önemli rol oynayan Rıza Karataş, sinema sektöründeki çalışmaları ve deneyimiyle tanınıyordu. Özellikle bağımsız yapımlara verdiği destek, Türk sinemasında alternatif seslerin duyulmasına olanak tanıdı. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Zifiri Karanlıkta Mucize

Gerçek bir olaydan yola çıkan ‘Son Bir Nefes / Last Breath’ izleyiciyi okyanusun zifiri karanlık acımasız derinliklerinde soluksuz bırakan bir hayatta kalma hikâyesini anlatıyor. 18 Eylül 2012’de yaşanmış olayı konu alan 2019 yapımı belgeseli daha önce izlemiştik. Belgeselin yaratıcılarından Alex Parkinson yönetiminde çekilmiş, tanınmış oyuncuların gerçek kişileri canlandırdığı, aynı adı taşıyan uzun metraj kurgu çalışması ile olağanüstü mücadelenin bu kez daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşması hedeflenmiş.

Aberdeenshire, İskoçya’da evlilik hazırlığını sürdüren dalgıç Chris Lemons (Finn Cole) Kuzey Denizi’nin derinliklerinde 32 km uzunluğundaki petrol boru hattının rutin onarımını yapan ekibine dahil olmuştur. Hevesli genç adam yeni görevi öncesi nişanlısı Morag (Bobby Rainsbury) ile vedalaşırken heyecanlı olduğu kadar keyiflidir de. Öyle ya, deniz seviyesinin 100 metre altında çalışan profesyonel dalgıçlar için tehlikeli olduğu kadar, uzaya gitmek gibi havalı bir iştir bu. Chris’in son 3 dalışında yönlendiren emektar Duncan Allock (Woody Harrelson) ve Uzakdoğu asıllı deneyimli dalgıç Dave Yuasa’dan (Simu Liu) oluşan ekip 28 gün boyunca okyanusun dibinde olacaklardır.

Astronotların kullandığına benzer giysilerine göbek bağı misali bağlanmış kordonlarla zifiri karanlık sulara bırakılan dalgıçlarımız için başlangıçta her şey yolunda gözükse de hava şartları beklenmedik ölçüde bozulmaya başlar. Azgın bir fırtına sisteminin içinde bilgisayar sistemi stop eden dalış destek gemisi sürüklendiğinde dipteki dalgıçlardan onları suya indiren tankın güvenli alanına dönmeleri istenir. Deneyimli Dave kendini kurtarırken, Chris’in kordon bağı boru hattı istasyonuna sıkışır ve ve destek gemisinin sürüklenmesiyle oluşan gerilime çok fazla dayanamayarak kopar. Acilen kurtarma kitine geçen Chris’in yalnızca 10 dakikalık bir oksijen yedeği kalmıştır. Dave onu kurtarmaya gelecektir ancak Chris’in bu süreçte derinlikte kaybolmaması için kolektörün üzerinde kendini sabitlemesi gerekmektedir. Bundan sonrası zamana karşı bir ölüm kalım mücadelesidir.

Belgeseli izlememiş ya da vakayı duymamış olanlar için yazının bundan sonraki bölümü spoiler içermektedir. Umutların tükendiği, kurtarma ekibinin ancak bir cesede ulaşmak için çabaladığını düşündüğü anlarda zifiri karanlıkta, Hollywood kalıplarının ötesinde bir ‘büyülü gerçeklik’ deneyimi yaşatan beklenmedik bir mucize gerçekleşir. Gemidekilerin hayatını tehlikeye atmamak ya da bir çevre felâketine yol açmamak için temkinli ama yılmadan çözüm bulmaya çalışan gemi ekibi Dave Yuasa’nın da cansiperane müdahalesi ile Chris’e ulaşıp onu gemiye çıkarmayı başarmıştır. Genç dalgıç oksijensiz geçen 28 dakikanın ardından güvenli tanka ulaştığında bembeyaz yüzü hareketsizdir. Duncan’ın müdahalesinin ardından gözlerini açması ve kalıcı fiziksel hasar olmadan konuşması, gemi ekibini olduğu kadar izleyiciyi de gözyaşlarına boğmaya yetecektir.

Chris’in göbek bağına tutunmuş bebeğin doğum sahnesi tasviriyle perdeye yansıyan yeniden doğuşu son derece etkileyicidir. Parkinson’ın belgeselci titizliği ve detaycılığı ile hadisenin özünde yatan müthiş gerilimi bire bir aktarışını, Paul Leonard-Morgan’ın enfes müzik çalışmasının desteklediği değme aksiyon filmlerine taş çıkartan hikâyenin özünü süslemelere gerek duymadan dürüstçe anlatışını takdir ederiz. Mucizenin nasıl gerçekleştiği bugün uzmanların yanıtlayamadığı bir soru olarak gizemini korumaktadır. Son jenerikte, Duncan’ın da konuklar arasında yer aldığı Chris ile Morag’ın belgeselde de yer almış nikah töreninden enstantaneler işimizi ısıtır, tüm belirsizliğine karşın hayata olan bağımız güçlenir, geleceğe olan umudumuz tazelenir.

(03 Mart 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Adresi Olmayan Ev’in Yeni Durağı Danimarka

Yönetmenliğini Hatice Aşkın’ın yaptığı Adresi Olmayan Ev’in yeni durağı Danimarka oldu. Festivallerde büyük ilgi gören film Kopenhag Türk Film Günleri’nde açılış filmi oldu. 27 Şubat’ta yapılacak Danimarka prömiyeri film ekibinin katılımıyla gerçekleşecek. Avrupa’nın en prestijli fonu Eurimages desteğini kazanan filmde açgözlülük, kibir, şehvet, öfke, kıskançlık, tembellik, savurganlık, ihanet ve şiddet suçlarından birini işleyenler unutma yasasıyla yargılanır. Suçu kişilerin ölümüyle birlikte tüm eşyaları toplanarak mülkiyetlerine el konuluyor. Suçluların kişisel eşyaları ile cesetleri öğütme fabrikasında öğütülerek izleri hayattan tamamen siliniyor.

Uluslararası Urla Gastronomi ve Film Festivali Kapsamında Açık Perde’de Özel Seçkiler İzleyicilerle Buluşuyor

Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali, gastronomiyle ilgili hikâyeleri sinemanın beyazperdesine taşımanın gücüne inanarak yola çıktı. Yemek kültürü, mutfak ritüelleri ve yerel ürünler sadece sofralarımızda değil, arkasında kültür, tarih ve duygular barındıran çok güçlü hikâyeler olduğu vurgusuyla hareket eden festivalde, bu hikâyelere hayat veren bağımsız sinemacıları görünür kılmak ve hikâyelerini yayınlayabilecekleri bir alan yaratmak amaçlanıyor. Festival kapsamında yapılacak Açık Perde seçkisi yalnız bir film gösterimi değil, sinemacılar için değerli bir vitrin olma özelliğini de taşıyor.

Uluslararası Urla Gastronomi ve Film Festivali Kapsamında Açık Perde’de Özel Seçkiler İzleyicilerle Buluşuyor yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Depresyonun Portresi

Mike Leigh’nin 6 yılın ardından setlere dönüş filmi ‘Acı Gerçekler / Hard Truths’, Pansy Kingsley Deacon’ın (Marianne Jean – Baptiste) uykusundan çığlık atarak uyanmasıyla açılıyor. Çatıda yürüyen güvercinlerin sesinden ürkmüştür, ancak çevresindeki herşey irkiltmeye yetmektedir onu. Evin diğer fertlerinden tesisatçılık yapan kocası Curtley’nin (David Webber), 22 yaşındaki boş gezenin boş kalfası oğlu Moses’ın (Tuwaine Barrett) … Devamı…»

Ferhan Baran Yazıyor: Sesini Arayan Kadın

Pablo Larraín’in 20. yüzyıla damgasını vurmuş kadınlar üçlemesinin son ayağı olan ‘Maria’, ünlü diva Maria Callas’ın (Angelina Jolie) 16 Eylül 1977 günü 53 yaşında ölümüyle açılıyor. Filmin ilk planı, bir opera sahnesine dönüşmüş Paris’teki lüks apartman dairesini mekân almış trajik bir operanın son sahnesi gibidir. Fonda, Verdi’nin ‘Otello’ operasının son perdesinde kaçınılmaz sonundan kurtulamayacak olan Desdemona’nın merhamet … Devamı…»

Üç Harfliler: Fal

Mert Uzunmehmet’in yönettiği ve Alara Eriç, Ecem Ustaoğlu, Nisa Arslan ile Nazan Beyazıt’ın oynadığı Üç Harfliler: Fal, 28 Mart 2025’de TME Films dağıtımıyla TME Films – Muhteşem Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Üniversiteyi bitirdikten sonra taşradaki aile evine dönen İrem, karanlık sırlarla yüzleşmeye hiç de hazır değildir. Bu ev, yalnızca yatalak annesi, içine kapanık babası ve birlikte büyüdüğü kuzenleri Nida ile Esma’yı değil, aynı zamanda gömülü acıları ve suskunlukla beslenen eski korkuları da barındırmaktadır. İrem’in dönüş gecesi, anneannesi Mukaddes’in aniden vefat etmesiyle evde açıklanması zor tuhaflıklar, şaşırtıcı olaylar baş gösterir.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Üç Harfliler: Fal yazısına devam et