Gömü’nün Maceraları Filminin Afişi Görücüye Çıktı

Çocukların eşsiz dünyasında birlik ve beraberliğin anlatıldığı Gömü’nün Maceraları filmi, sinemaseverlerle buluşmak için gün sayıyor. “Arkadaşlık en büyük hazinedir” mottosuyla yola çıkan filmin afişi de sinemaseverlerin beğenisine sunuldu. Yapımcılığını No23 Production’un üstlendiği, yönetmen koltuğuna ise Ahmet Toklu’nun oturduğu Gömü’nün Maceraları filminin senaryosunu Deniz Tuncay kaleme aldı. Filmde, birçok başarılı projeye imza atan çocuk oyuncu Emir Ali Doğrul başrolü sırtlarken, ona Muharrem Türkseven, Güzin Usta, Kayra Orta, Eymen Mesut Kılıç, Yiğit Toprak Ateş, Said Ege Yıldırım, Asaf Baydar, Ebru Sarıtaş  gibi oyuncular eşlik ediyor.

12 Punto ’23 TRT

Türkiye’de sinema sektörüne yönelik yapılan ilk ve tek proje olma özelliği taşıyan 12 Punto 2023 için başvurular başladı. 12 Punto 2023′e, ana yapımcısı Türk bir yapımcı olan uzun metrajlı film projeleri, Türk bir yapımcının düşük paylı ortak olduğu uluslararası uzun metrajlı film projeleri ve kısa film projeleri başvuru yapabilecek. 12 Punto 2023′e uzun ve kısa metrajlı film proje başvuruları 12 Şubat 2023 Pazar gecesi 23:59’a kadar devam edecek. Başvurular www.trt12punto.com adresi üzerinde yer alan başvuru formu üzerinden gerçekleştirilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi
  • Semra Güzel Korver Yazıyor

12 Punto ’23 TRT yazısına devam et

BTS: Yet To Come In Cinemas

Oh Yoon Dong’un yönettiği ve RM, Jin, Suga, J-Hope ve Jimin’in oynadığı BTS: Yet To Come In Cinemas, 01 Şubat 2023’de CGV Mars Dağıtım tarafından vizyona çıkarıldı.
Beyazperde için özel olarak hazırlanan bu sinema kurgusunda RM, Jin, SUGA, J-Hope, Jimin, V ve Jung Kook’a katılın. Busan’daki BTS konserinin tamamının yeni yakın plan açılarını daha önce hiç görmediğiniz görüntülerle izleyin. “Dynamite”, “Butter” ve “IDOL” gibi grubun kariyeri boyunca hit olmuş şarkılarının yanı sıra grubun son albümü Proof’tan “Run BTS”in ilk konser performansını da izleyeceğiz. Bu kutlama etkinliğinde dünyanın dört bir yanındaki sinemalarda görüşeceğiz.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Tanıtım Filmi
  • IMDb

Korkut Akın Yazıyor: Gerçeklerle Yarışan Hayaller…

Birçok filmi “senaryo icabı” diye küçümser insanlar. Faruk Erem’in -ki, en ünlü ve saygın avukatlardandı, ışığı üzerimize değsin- “suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar” sözünden el alırsak, senaryoyu kazıyınız altından gerçekler çıkar diyebiliriz. En saçma gelen senaryoda bile bir gerçek vardır, hem de aklın alamayacağı kadar. Yeter ki bakmak isteyin. Yönetmen Guy Ritchie, senaryosunun yazımına da katıldığı “Servet Operasyonu”nda bir … Devamı… »

Korsaj: Devlet ve Kişi İlişkileri de Ayrılmalı…

Din ve devlet ilişkisinin ayrı olması gerektiğini kabul ediyoruz. İkisi birbirinden ayrı olarak kendi yolunda yürümeli… Peki, devlet ve kişi ilişkilerinin de ayrı tutulması gerekmez mi? İnsanlar kendi düşünceleri doğrultusunda, kendilerince karar verip o yolda yürüyebilmeli… Devlet görevlilerinin de ya da Korsaj filminden el alırsak kraliçenin de kendi bildiğince yaşamasının bir sakıncası var mı?

Bence yok.

Avusturya Macaristan İmparatoriçesi Elizabeth, (Vicki Krieps) o zamanın yaşlılık ölçütü gereği 40 yaşına gelince “artık yaşlandı, yerine yeni birinin gelmesi gerekir” düşüncesini gerek çevresinde gerekse imparator Franz Joseph’in (Florian Teichtmeister), yani kocasının aklından uzaklaştırmak için her şeyi dener. Birkaç denemede hedefine ulaşamasa da yeğeniyle yatmayı başarır. Ancak bu kez baltayı taşa vurmuştur, yeğen eşcinseldir.

İmparator başta olmak üzere, oğlu ve diğer tüm devlet erkanı ile ilişkileri kötüdür. Çünkü asıl amacı kendini yaşamak, yaşayabilmektir. Tolstoy’dan el alarak, Nurcan Baysal’dan aktararak söylersek, “sevdiklerini kadere bırakamazsın”. Bu, imparatoriçe için de belirleyicidir, monarşiler için olduğu kadar. Elizabeth’i sıkan korse sadece belinin 45 cm olarak görünmesini sağlamıyor; aynı zamanda yaşanan o şaşaalı ve bir eli yağda bir eli balda yaşamın insanın beklentisine yetmediğini de gösteriyor.

Jin jiyan azadi

Fotoğrafın hareketli olanına sinema diyorsak eğer -ki öyledir- sinemanın başlangıç yıllarında neyin nasıl yapıldığını da gösteren Yönetmen Marie Kreutzer, belgesel gibi alabildiğine yalın, alabildiğine şeffaf ve alabildiğine renkli (buradaki renk, yaşamın her anına, her alanına değmesi anlamında) bir film çekmiş. Bu boyutuyla da ilginç olan film, kadın duyarlığını yansıtıyor doğal olarak. Kendi yaşamınızla özdeşleştirirseniz, aradan geçen 200 yıla (ve tabii, gerek teknolojik gerekse sanayi değişimlerine) rağmen insana değer verilmesi anlamında hiçbir şey değişmediğini görürsünüz… Hele kadınlara hiç! O zaman da aynı şimdi de. İmparatoriçe olsa bile…

(19 Ocak 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Dört Duvar Melankoli

‘Kimse kimseyi sevmez. Herkes başkalarında ne istiyorsa onu sever. Bir de olmak istediğimiz hali seven herkesi severiz.’ Bu sözler Avusturya – Macaristan imparatoriçesi Elisabeth’in ağzından dökülüyor. Hani şu Viyana’da hediyelik eşyalara basılı portresinden aşina olduğumuz tarihi şahsiyetten söz ediyorum. Biz onu ‘Sissi’ olarak biliriz diyenleriniz çıkacaktır. Hâttâ yaşı tutanlar onu sinema tarihinin trajik bir son ile erken yaşta aramızdan ayrılmış divası Romy Schneider’in sinemaya adım attığı üç filmlik pembe ‘Sissi’ maceralarından anımsayabilir. Sinemalarımızda halen gösterimi süren Belçikalı Marie Kreutzer imzalı ‘Korsaj / Corsage’, 19. Yüzyıla damgasını vurmuş bu efsanevi imparatoriçeyi çevresinde örülmüş pembe romans halesi ve hatıralıkların klişe izleniminden sıyırıyor, sağlam bir literatür çalışması ve yaratıcı doğaçlamalar üzerinden tüm yalınlığı ile bir insan, bir kadın olarak sunmayı deniyor.

40. yaş günü arifesinde bir kadının öyküsünü anlatmak üzere yola çıkmış Kreutzer. Her açıdan yalnız bir kadındır Sissi. Çevresindeki lüks ve şatafata karşın katı kuralları olan aristokratik düzen içinde kendi yaşamını yaratma uğraşı içinde geçmiştir ömrü. Filme adını veren daracık korsajı onun tutsaklığını simgeler. Genç kızlığından bu yana hiç değişmemiş ince bel ölçüsü ile bedenini kontrol altında tutmuş, toplum tarafından beğenilmiştir gerçi ama 19. yüzyılın moda ikonu olmak onun kendi hayatının efendisi olabilmesine yetmemiştir. Karşılıksız sevmez kimse onu. O da kimselere güvenmez. Doğurmakla yükümlü olduğu ancak yetişmelerinde geri planda kaldığı çocukları ile olan ilişkisi de çelişkili ve kararsızdır. O dönemde kadınlar için sonun başlangıcı olduğu kabûl edilen ve kişinin bulut gibi dağılmaya ve kararmaya başladığı düşünülen kırklı yaşlarına inat bedeni üzerindeki kontrolüne sıkı sıkıya sarılır. Diyet yapar, spor yapar ancak nereye kadar.

Kreutzer’in ‘bir kitap gibi her sayfası bir bilmece, ruhu kullanılmayan hazinelerle dolu, kaotik bir müze gibidir o, bunlarla ne yapacağını bilmiyor’ ifadeleri ile tanımladığı Elise ‘sadece bir kişinin yürüyebileceği kadar dar bir yolda yürürken’ farklı bir dünyanın özlemini çeker. Herkes ona aval aval bakarken kafasında bir kilo teneke ile durmak istemediği için açılış törenlerinde baygınlık numarasına başvurur, büyük davetlerde ortadan kaybolmanın yollarını arar. Uzun seyahatlere çıkarken, hayatı nasıl gerçekleştireceğini bilemediği bir kendini oluşturma sürecinin dalgaları içinde oradan oraya savrulur. Bu bitmez tükenmez arayış Prenses Diana’nın bir asır sonraki yazgısını anımsatır bizlere.

Dünya prömiyerini 75. Cannes Film Festivali’nde yapan ‘Corsage’ tek kelime ile melankolik bir film. Sabahattin Ali’nin 1932 yılında kaleme aldığı ünlü dizelerinde dile getirdiği gibi ‘ne bir dostu ne bir sevgilisi’ var genç kadının. ‘Dünyadan uzak’ akıl hastalarının koğuşunu sık sık ziyaret edişi, bu şekilde yaşadığı düzenin prangasından kaçış yolu araması ile açıklanabilir. ‘Akıl hastanesinin koğuşlarını saray odalarının antitezi olarak düşünebiliriz’ diyor Kreutzer bir söyleşisinde. Monarşi düzeninin sonun başlangıcında olduğunun çok iyi farkındadır. İmparatorluğun kaderini kontrol etmenin kendi görevi olduğunu ve karısını yalnızca temsil görevi için seçtiğini dile getiren Franz Joseph’e bıyık altından gülüşü bundandır. Hastaneyi, yaralı askerleri ziyaret edişi, bacağı kesilmiş erin yanına uzanarak birlikte sigara tüttürmeleri ya da finaldeki kurgusal atlayış hep çökmekte olan bir düzene karşı küçük isyanların dışa vurumudur.

‘Gönlü dağlarda bunalan’ Elizabeth, hayatının bu değişim dönemecinde yeniliklere hep açık olacaktır. Hareketli bir dizi ardışık resmi Lumière kardeşlerden 7 yıl önce kaydederek sinemanın ilk atası olmuş Louis Le Prince’in icadını çok sevecek, onun ‘sizi kayda almak istiyorum’ teklifini hemen kabul ederek, birikmiş isyanını duyamadığımız cümleler ile dile getirecektir. İkilinin kurgusal buluşması onun arayışlarının iz düşümü olarak perdeye yansırken, Kreutzer bu anlamlı sekans ile sinemaya derin saygısını sunacaktır.

‘Kendinden başka tutunacak dalı olmadığını’ dile getiren Elise yorumu ile Cannes’da en iyi performans ödülüne layık görülen ve projeye yönetmeni ile birlikte baş koymuş Alman asıllı Vicky Krieps’in Sissi yorumu tek kelimeyle olağanüstüdür. Kapanmakta olan bir dönemi ifade etmek üzere yönetmenin isteği doğrultusunda alabildiğine sade ve gösterişsiz tutulmuş mekân ve kostüm tasarımı ve de Krieps’in melankolik bakışını, şansonları ile bilinen Fransız şarkıcı ve aktris Camille’in hüzün yüklü ‘Go go away’ şarkısı ile çağımıza bağlayan Marie Kreutzer’in kaygan zeminde emin adımlarla yol alan kadın öykülerinin devamını merakla bekliyoruz.

(19 Ocak 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Burhan Çaçan’ı Kaybettik

Sevilen türkücü ve oyuncu Burhan Çaçan, 12 Ocak 2023 Perşembe günü hayatını kaybetti. 17 Ekim 1960 tarihinde doğan Çaçan, 1978 yılında TRT Erzurum Radyosu’nun açmış olduğu yarışmayı kazandı. Sefa Geldin, Ben Yarime Neler Alayım, İpek Mendil, Memik Oğlan, Ayaz Geceler ve Vurun Dalgalar isimli albümleri ünlendi. Her Yer Karanlık, Ağlama, Ayaz Geceler, Yağ Yağmur adlı filmlerde oynadı. Çaçan’ın cenazesi, 13 Ocak 2023 Cuma günü, Fatih Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Edirnekapı Şehitlik Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

My French Film Festival 2023

Genç frankofon film yapımcılarını öne çıkaran festival MyFrenchFilmFestival, dünyanın her yerinden sinemasever İnternet kullanıcılarını uluslararası festivallerde sunulan Frankofon uzun ve kısa metrajlı filmlerden oluşan bir seçkiyi çevrimiçi keşfetmeye davet ediyor. Seçkide yer alan kısa ve uzun metrajlı filmlerin tamamı 13 Ocak – 13 Şubat 2023 tarihleri arasında MyFrenchFilmFestival.com internet sitesi ve Gain TV’de izlenebilecek. MyFrenchFilmFestival boyunca ayrıca yarışma seçkisinde yer alan uzun ve kısa filmler izleyiciler tarafından puanlanacak ve yorumlanacak. En yüksek puanı alan uzun ve kısa metrajlı filmler İzleyici Ödülü’nün de sahibi olacak.

Çok Aşk

Kıvanç Baruönü’nün yönettiği ve Hasan Can Kaya, Büşra Pekin, Barış Yıldız ile Şebnem Sönmez’in oynadığı Çok Aşk, 27 Ekim 2023′de UIP Filmcilik dağıtımıyla NuLook Production – Hack Creative tarafından vizyona çıkarıldı.
Uğur Yücel’in Hasan Can Kaya’nın babası Özkan’ı canlandırdığı yapımda Şebnem Sönmez, Meral adındaki annesini, Barış Yıldız ise ağabeyi İrfan’ı canlandırıyor. Coşkun karakterine hayat veren Hasan Can Kaya’nın kız arkadaşı Ayla karakterini ise Büşra Pekin beyazperdeye getiriyor. Film, korsan film satıcısı Coşkun’un aşkın peşinden sürüklendiği, fonda ise 15 yıllık süreyi anlatırken, Türkiye’nin bu zaman içindeki hayat yolculuğunu da yansıtıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Çok Aşk yazısına devam et

Türkiye’den Almanya’ya Uzanan 60 Yıllık Müzik Mirası: Aşk, Mark ve Ölüm, 25 Şubat’tan İtibaren Sadece MUBI’de

72. Berlinale Film Festivali’nde izleyici ödülü kazanan ve IndieLisboa Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nden ödülle dönen Cem Kaya imzalı Aşk, Mark ve Ölüm, 25 Şubat’tan itibaren MUBI seyircisiyle buluşuyor. Almanya’da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin, çocuklarının ve torunlarının yaşattığı bağımsız müzik kültürünü, daha önce görülmemiş zengin arşiv kayıtlarıyla harmanlayan film, Almanya’da filizlenip büyüyen göçmen müzik kültürünün tüm renklerini izleyiciyle buluşturuyor. Türkiyeli göçmenlerin aidiyet ve kimliğe dair sorgulamalarını ekrana taşıyan Aşk, Mark ve Ölüm, 1960’lar Almanya’sına, dönemin toplumsal sorunlarına ışık tutuyor.

2022’de 36 Milyondan Fazla Bilet Satışı

İki yıllık bir aranın ardından aralıksız sinema gösterimlerinin yapılabildiği 52 haftalık periyodu tamamladık. Salgın sonrasında ve sırasında, 2020 ve 2021’de önlemler ve kısıtlamalar sebebiyle vizyon gösterimlerine ara verilmişti. 2022 yılında ise aralıksız bir vizyon dinamiğine imza atıldı.

Olağan dışı ekonomik göstergeler, enflasyon ve kapalı geçirilen dönemler söz konusu olduğundan 2022’nin sonuç verilerini bir önceki yılla karşılaştırmak ve buradaki artışlar üzerinden yorum yapmak doğru olmayacaktır. Her şeye rağmen tamamlanan yılı Türkiye sinema gişeleri açısından olumlu değerlendirmek mümkün.

Veda ettiğimiz yılın genel toplamlarından bahsetmek gerekirse, özetle şu verileri aktarabiliriz:

Sinemalarda vizyona ilk kez çıkartılan film sayısı 371 oldu. Bu 371 yerli yabancı sinema filmine ve önceki yıllarda gösterime giren yapımlara 52 haftalık gösterimler sonucunda 36.315.330 adet bilet satışı gerçekleşti. 371 adetlik film toplamının 184 tanesini Türkiye yapımları oluşturuyor. Yerli yapımların 2022’deki satış payı % 52 oldu. 36 milyonu aşan toplam bilet satışının 19 milyonu yerli yapımlar tarafından sağlandı.

Toplam 36.315.330 bilet satışı 2021’deki 12.480.562 adetlik yıllık sonuca göre %191’lik bir artışı ortaya çıkarmış oldu. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu kıyaslama sadece niceliksel bir yansıma yapmaktadır. Gösterimlerin normal şartlarda ve 52 hafta olarak yapılan 2019 yılına göre yapılan bir karşılaştırma da ise 2022’nin toplam satışı 2019’a göre %39’luk bir düşüşe işaret etmekte.

Sinemada film izleme dinamiklerinin olumsuz olarak etkilendiği salgın yılları, ekonomik krizler ve dünyanın tamamında değişen yaşam öncelikleri dikkate alındığında sinemaların, sinemacılığın hâlâ yara sardığını söyleyebiliriz. 2022’de açık yaralar kapandı ve 2023 yılı bütün dünyada gişeler açısından hızlı normalleşmenin yılı olacak.

Özenle tamamlanan prodüksiyonlar sinema salonlarında her şeye rağmen milyonları ağırlayabiliyor. 2022’de milyonluk satış sınırını aşan tam 8 film ortaya çıktı. Yanı sıra Mart ayında sadece sinemalarda vizyona çıkartılan Bergen ulaştığı 5,5 milyonluk satışla 2022’nin gişe şampiyonu olmanın yanı sıra 1990’dan bu yana Türkiye’de en çok izlenen 8. film olmayı başardı. Salgın öncesinde, 2019’da 12 film, 2018’de 13 ve 2017’de ise 7 film sinemalarda 1 milyonluk satış barajını geçmişti.

2022’de vizyona ilk kez çıkan 371 filmden en çok satış yapan listesinin ilk beş sırasında yer alanlar yıllık toplam satışın % 33’ünü oluşturdu.

Hasılat ve bilet satış fiyatları açısından veriler ele alındığında önceki yıllara göre hayli yüksek artışların gözlemlendiğini söyleyebiliriz. 2019 yılı 975 milyon TL’lik hasılatla tamamlanmıştı. Salgın yıllarında ise 588 milyonluk bir hasılat elde edilmişti. 2022’de bir önceki yıla oranla % 373’lük bir artışla satılan 36,3 milyonluk biletle 1.350.357.583 TL.’lik bir hasılata imza atıldı. Bu toplam 2019 yılının sonucuna oranlandığında ise %38’lik bir artışı ortaya koyuyor.

2021’e göre bir bilet satış fiyatı zam oranı 2022 sonunda yıllık % 63 oldu. Türkiye sinema gişelerinde 2022 yılı bilet satışı ortalaması 37,18 TL. Yerli filmler için bu ortalama fiyat 32,58 TL. yabancı filmler için ise 42,26 TL. olarak sonuçlandı. 2019’da ise bir sinema bileti fiyatı 16,44 TL’ydi.

Yine 1990 yılından günümüze kadar yıllık satış toplamlarına bakıldığında 2022’de önemli bir eşiğin geçildiğini görmek de mümkün. 32 yıllık bu dönemde Türkiye’nin yıllık bilet satış ortalaması 32 milyon adet. 8 ila 71 milyon aralığında gerçekleşen yıllık satışlar içinde 2022’i ulaştığı 36 milyonluk toplamla ülke genelindeki aktif sinemalar ve Türkiye sinemacılığı için umut oldu diyebiliriz.

Bugün Türkiye’de 400’ün üzerinde lokasyonda 2.500 sinema perdesinde gösterimler devam ediyor ve vizyon takvimi hayli kuvvetli ve merakla beklenen yapımlarla donatılmış durumda. 2023’te bu filmleri sinema salonlarında büyük perdelerde izlemeye herkes davet ediyoruz.

Güncellemeler ve hızlı iletişim için bize lütfen yazın:

antrakt@antraktsinema.com
bilgi@antraktsinema.com
seans@antraktsinema.com
antraktsinema@gmail.com

(17 Ocak 2023)

(Bu yazı, sinema piyasası için özel olarak hazırlanan 10 Ocak 2023 tarihli Haftalık Gişe Raporları’nda yayımlanan metinden alınmıştır.)

Deniz Yavuz

9. Balkan Panorama Film Festivali

Toplumun sanat ile olan bağını güçlendirmek için çeşitli çalışmalara imza atan Karşıyaka Belediyesi, 9. Balkan Panorama Film Festivali’ne ev sahipliği yapacak. 19 – 25 Ocak 2024 tarihleri arasında düzenlenen 9. Balkan Panorama Film Festivali’ne katılan filmlerin gösterimleri Suat Taşer Kültür Merkezi, Ahmet Piriştina Balkan Kültür Merkezi, Çarşı Kültür ve Sanat Merkezi, Hikmet Şimşek Sanat Merkezi ve İzmir Sanat’ta gerçekleştirilecek. Ortak kültürel, tarihsel ve akrabalık köklerine sahip olan Türkiye ve Balkanlar arasındaki bağı güçlendirmek, arada köprü görevi görmek için düzenlenen Balkan Panorama Film Festivali bir kez daha İzmir’de gerçekleştiriliyor.

9. Balkan Panorama Film Festivali yazısına devam et

Bebek Servisi ve Resmi Yarışma, Atatürk Kültür Merkezi Yeşilçam Sineması’nda

Atatürk Kültür Merkezi Yeşilçam Sineması’nda, 12 Ocak’a kadar Bebek Servisi (Broker) ve Resmi Yarışma (Official Competition) filmleri gösterimde olacak. Song Kang-ho, Dong-won Gang, Bae Doona, Ji-eun Lee ve Lee Joo-Young’un oynadığı Bebek Servisi’nde, kimsesiz bebek satarak para kazanan iki karakterin hikâyesi perdeye aktarılıyor. Resmi Yarışma ise milyoner bir girişimcinin ikonik bir film çekmeye karar verme hikâyesi ile başlıyor. Ünlü film yapımcısı Lola Cuevas, bu tutkulu projeyi çekip çevirecek ve yürütecek kişi olarak görevlendirilir.

Bebek Servisi ve Resmi Yarışma, Atatürk Kültür Merkezi Yeşilçam Sineması’nda yazısına devam et