Öğrenci Kafası: Soygun

Ayhan Sonyürek’in yönettiği ve Rüzgar Erkoçlar, Beril Kayar, Tolgar Özaltındere ile İlayda Fidanlık’ın oynadığı Öğrenci İşleri: Soygun, 11 Mayıs 2018’de Chantier Films dağıtımıyla Case Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Aynı evde yaşayan Toprak, Cüneyt, Semir ve Uğur’un karşı dairelerinde de kız arkadaşları Pınar, Tuğçe ve Melek kalır. Ekip daha rahat görüşebilmek için iki daire arasındaki duvarı yıkar. Günlerini eğlenerek geçiren grup okul bitirme projeleri için çekecekleri bilim – kurgu filmi için oldukça heyecanlıdır. Sponsorları aniden filme destek olmaktan vazgeçince filme para bulmak için gençlerin aklına soygun yapma fikri gelir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman: 1 / 2

Öğrenci Kafası: Soygun yazısına devam et

En İyiler, En Yeniler 06 – 17 Nisan Tarihleri Arasında İstanbul’da Buluşuyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Vodafone Red sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin 37.si başlıyor. 06 Nisan’da gerçekleştirilecek açılış töreniyle başlayacak festivalde Türkiye ve dünya sinemasının en yeni ve en nitelikli örneklerinin gösterimlerinin yanı sıra usta sinemacılarla söyleşiler, özel gösterimler, konserler ve sergiler yer alıyor. 37. İstanbul Film Festivali bu yıl da sinemaseverlere usta yönetmenlerin yeni filmlerinden genç ustalara, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan filmlerden klasik başyapıtlara zengin bir program sunuyor. 18 bölümde 200’e yakın film gösterilecek 12 gün boyunca İstanbullular sinemaya doyacak.

Yeşilçam’dan Bugüne

37. İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri bu yıl, Aram Gülyüz, Perihan Savaş, Osman Şahin, Arif Keskiner ve Cevdet Pişkin’e verildi. Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nde, sinema yazarı Atilla Dorsay moderatörlüğünde, yönetmen Aram Gülyüz, yazar ve senarist Osman Şahin ile yapımcı işletmeci yönetmen Arif Keskiner’in katılımıyla gerçekleştirilen “Festival Sohbeti: Yeşilçam’dan Bugüne” keyifli, bir o kadar da bilgilendirici idi.

Türkiye’de ilk sinema…

Fuat Uzkınay’ın 1914’te çektiği, kimse tarafından izlenmeyen, izi bulunamayan, “Ayastefanos Abidesinin Yıkılışı” filmi Türkiye sinema tarihinin başlangıcı kabul edilse de, bu gün azınlık dediğimiz Ermeni ve Rum sinemacıların çektiği filmler var.

Yerli ve milli olmak, başından beri var olan beklentimiz… Her şeyi Türklerin yaptığı, başardığı ve yapıp başaracağı kabul ediliyor, başından beri. O nedenle de Burçak Evren’in iddiası egemen erk tarafından yok hükmünde görülüyor. Fuat Uzkınay’ın filmi ortada yok, izleyen de yok… Buna karşın özellikle Ermeni sinemacıların filmleri sadece ulusal değil, uluslararası kayıtlarda da yer almasına rağmen göz ardı ediliyor.

Sadece eskiden olsa yine iyi, hâlâ geçerli bu yanlış anlayış. Atilla Dorsay, ilginç bir soruyla girdi söyleşiye… Ayhan Işık da Ermeni midir? Aram Gülyüz bilmediğini söyledi. Etkinlikte bulunanlar kadar okurlar da bilecektir, Nubar Terziyan, Ayhan Işık için verdiği taziye ilanında, “Amcan” dediği için, Işık’ın ailesi ertesi gün aynı gazete sayfalarına “hiçbir akrabalığımız yoktur” diye karşı ilan vermişti. Her ne kadar “amcan”, Nubar Terziyan’ın insani yakınlığından, ilişki sıcaklığından geliyor olsa da, bu toplumsal ırkçı yaklaşımımızın ne denli büyük ve bir o kadar da korkunç olduğunun göstergesidir.

O zamandan bu zamana…

Sinemamıza da emek vermiş, iki büyük sanatçı Ruhi Su ile Yaşar Kemal de Ermeni kökenli olduklarını açıktan dile getirememişlerdi… Son zamanlara kadar, gerek siyasi gerekse resmi güçler, azınlık diye ötekileştirilen Rumları, Ermenileri, hatta Kürtleri toplumun dışına ittiği için kimse açıkça kökenlerini belirtemiyordu. Her şey gibi değişim belirleyici oldu ve gizlice söylenenler bir şekilde açıklanmaya başladı.

Hem ünü hem de geleceğe yönelik beklentileri (kendisinin olduğu kadar yapımcıların da kesinlikle) nedeniyle Ayhan Işık’ın Ermeni olduğunu dile getirebilmesi çok kolay değildir. Birçok oyuncu, şarkıcı kimliklerini gizliyor sırf bu nedenle. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz sözüne bağlı olarak böylesi bir söylentinin çıkması da dikkate değer bir husus olsa gerek.

e-devlet üzerinden soyağacı çıkarılabiliyor artık. Birçok insan geçmişindeki gizleri öğrendi. Kim bilir, belki bir gün Ayhan Işık üzerindeki bilinmezlik de kalkar.

Sinemanın Aram Ağabeyi…

Kore savaşına tercüman olarak giden, birlikte aynı bölükte bulunduğu Halit Refiğ’den etkilenerek sinemaya başlayan Aram Gülyüz, bu güne kadar 140 film çekmiş. Dizilerinin sayısı, filmlerinin belki de üç katı. Türkiye’de ilk sesli filmi çeken Aram Gülyüz, sinemacı bir konuğunun peş peşe izlediği dört filmde, dört ayrı oyuncuyu aynı kişinin (Hayri Esen) seslendirmesini komik bulunca, o hırs ve inançla, sesli film çekmenin zorluklarını aştığını anlattı. Her şey tamam da, “değirmen” nitelendirmesiyle bilinen kameranın sesini nasıl kestiler, ciddi bir soru işareti… Bildiğim kadarıyla, sessiz çalışan “blimp” kameralar hem Türkiye’de bulunmuyordu hem de “ata karnesi” ile kiralamak bile çok çok pahalıydı.

Hayata hep mizah penceresinden baktığını, filmlerinin adlarının da bu çerçevede hem mizahi hem de kafiyeli olduğunu da ifade etti. 70’li yıllarda sinemamızı kasıp kavuran erotik filmler furyasında da bulunduğunu söyleyen, ama kendi filmlerinin “müstehcen fıkra” sayılması gerektiğini söyledi, üstüne basa basa.

Farkında değilsin ama sen sinemacısın

Yılmaz Güney, öykülerini okuduğu Osman Şahin’e söylemiş bu sözü. Olağanüstü yalın anlatımı, görsel dili, Anadolu’nun bağrından kopup gelen gerçek öyküleri ile Osman Şahin, sinemamızın en somut öykücülerinden… Ondan öykü ve/veya senaryo istemeyen var mı sinemamızda?

Bir dönem kan ve ölümle anılan, Anadolu’nun geri kalmış bölgelerinde yaşanmışlıkları derlemiş ve olanca yalınlığıyla aktarmış Osman Şahin. Sinemanın böylesi bir hazineyi kaçırması mümkün değil. Şahin’in, ilk başlarda, daha öğretmenken Anadolu’nun ücra köylerinde tanık olduğu, kendisini Balzac, Stendhal, Shakespeare kopyacısı olarak niteleyenlere inat, “mecbur insanı” anlatan özgün öyküleri, gerçekten de sinema için yazılmış gibidir.

Yaşamak edebiyattan üstündür

Sırf Balzac, Stendhal okuyarak bunların yazılabileceğini sananlara karşı, “yaşamak edebiyattan üstündür” dedi, Osman Şahin ama ben “edebiyat hayattır” sözüyle karşı çıkıyorum ona. Edebiyat olmasaydı, yazıldığı dönem itibariyle 200 – 300 yıl geri yaşamı nasıl öğrenecektik? Devletin sorumluluğundaki ama 25 – 30 köyün ağasının yönetimindeki insanların bu kan ve ölüm dolu yaşamı tarihin derinliklerinde kalacaktı. Muhakkak ki, yaşamak, gözlemek önemlidir ama edebiyat onun süreğenliğidir.

Her derde deva…

Arif Keskiner’i film yapımcısı ve “Çiçek” sahibi olarak tanıyanlara, Atilla Dorsay, başka birçok özelliğini daha sıraladı. Çocuk yaşta evinden ayrıldıktan sonra akla gelen gelmeyen birçok işte çalışmış Keskiner. Gazeteci, oyuncu, yayınevi müdürü, sinema muhabiri, yönetmen, hatta bulaşıkçı… En önemlisi, sinemada karaborsayı kaldırması ve Sinema Yasası’nın çıkarılmasına katkısı…

Şiirle başlamış sanat buluşması Keskiner’in. Sanatla sanatçının birbirinden ayrılması pek mümkün değilse, set görmek amacıyla gittiği bir film çekiminde postacı kıyafeti giydirilip küçük bir figüranlık verilmiş kendisine, “kıyak” olsun diye… Sete tozu yutan birinin bir daha iflah olmayacağının kanıtı olsa gerek, sinemacı olup çıkmış Arif Keskiner de.

“Çiçek Bar”ı -ki sanatçıların buluşma yeridir- açtıktan sonra yazarlığa da başlamış… Adları hem “Çiçek”li olan dört kitapla tüm yaşamını kamuya açmış Arif Keskiner. (Ben biraz geride kalmışım, bir de “sözlü tarih” okumayı görev edinmiş biriyim kendimce… ikisini okudum; demek ki kalanları da okuma listeme eklemeliyim.)

Gelsin, gelsin gelemesin…

Atilla Dorsay, yönetmenliğe nasıl başladığını sordu… Adanalı bir işletmeci, Aydemir Akbaş’ın başrol oynadığı beş filmi kendisinin çekmesi koşuluyla peşin para vereceğini söylemesiyle, doğaldır ki uyarlama… başlamış bu serüven…

İyi bir ekip kurunca film çekmek o kadar da zor olmasa gerek (tabii, tarihe bu niteliğiyle değil, kendisiyle geçmesi istenir). Tele objektifi bilmediği için “hani var ya, gelsin gelsin gelemesin, işte o objektifi tak” dese de kameramanına; koşan oyuncuları “kadrdan çıkarlar, sonra kameraman yakalayamamış diye bir daha iş alamam abi” savunusuyla daha geniş görmesi… sinema yapmanın yine de kolay olmadığını göstermiyor mu?

“Umut” yurtdışında…

Sinema konulu bir söyleşide Yılmaz Güney’in olmaması mümkün mü? Her ne kadar Osman Şahin değindiyse de, Arif Keskiner’in anlattıkları sinemamız için önemli. Yılmaz Güney “Umut”u çekmiş, 12 Mart koşullarında, yurtdışına çıkarılmasına izin verilmemiş ama filmin bir şekilde Cannes’a gitmesi gerekiyor. Buraya hemen bir parantez açıp, Aram Gülyüz’ün, yabancı bir yönetmenin Boğaz’ın bir yanının Asya, bir yanının Avrupa olduğunu öğrenmesinin ardından vapurun altına yapıştırılacak paketle kaçakçılık yapılacak öyküsünü, “Yahu, koysun cebine geçsin, kim karışır” dediğini eklemeliyim… Boğaz’ın iki yakası arasında yapılan kadar kolay olmasa da ciddi gerilimli bir yolculuk arkasından “Umut”, sinemamıza önemli bir kapı açıyor yurtdışında.

Ölüme çare…

Atilla Dorsay moderatörlüğünde, Yeşilçam’ı ve sinemamızı öğrendik Onur Ödülü sahiplerinden. Çok şey anlattılar, çok şey öğrendik… Teşekkür ediyoruz. Katılımın daha çok olacağını umduğum ama yanıldığım bu toplantıdan ölüme çare çıktı bence…

Yeryüzünde, öleceğinin ayırdında olan tek yaratık insansa, kalıcı olmak için çabalaması gerçekten haklıdır. Aziz Nesin, çocuk yetiştirerek ölümsüzlüğü yakaladıklarını sananlara karşı sanatı öneriyordu. Ölüme tek çare sanattır. Geçmişten gelenleri gelecekle buluşturmak da sanatla mümkündür. Siyasi, ekonomik, toplumsal her türlü gelişimin temelinde de sanatın gücü yatar.

(09 Nisan 2018)

Korkut Akın

[email protected]

Burak Özçivit, Can Feda İçin Emaar Square Mall’da Hayranlarıyla Buluştu

Burak Özçivit, başrollerini Kerem Bursin ile paylaştığı ve Anadolu Yakası’nın yeni alışveriş ve eğlence merkezi Emaar Sqare Mall’da gerçekleştirilecek Can Feda filmi galası öncesinde hayranları ile bir araya geldi. Emaar Square Mall tarafından sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen projede Özçivit hayranları ünlü oyuncu ile tanışma şansını yakalamak ve Can Feda filminin özel gösterimine davetiye kazanmak için film ile ilgili en çok merak ettikleri soruyu sordular. Yapılan çekiliş sonucu Özçivit, kazanan üç hayranı ile buluşurken, filmle ilgili ipuçları verdi. Hayranları Burak Özçivit’i soru yağmuruna tutarken, ünlü oyuncu ile birlikte fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmediler.

Dursun Ali Sarıoğlu’nu Kaybettik

Sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu Dursun Ali Sarıoğlu, 02 Nisan 2018 Pazartesi günü (bugün) hayatını kaybetti. 1936 yılında Çayeli’nde doğan ve genellikle Karadeniz tiplemeleriyle bilinen Sarıoğlu, mafya babası Kel Behzat ve Tarumar karakterleriyle hatırlanıyor. Fidan, Faize Hücum, Bir Yudum Sevgi, Namuslu, Körebe, Asiye Nasıl Kurtulur, Davacı, Değirmen, Keşanlı Ali Destanı, Ölü Bir Deniz ve Kabadayı adlı filmlerde de oynayan Sarıoğlu’nun cenazesi, 03 Nisan 2018 Salı günü Üsküdar Şakirin Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Savaşın Ortasında Bir Güzel: Seher Hemşire

Burak Özçivit ve Kerem Bürsin’in başrollerini paylaştığı Can Feda’nın, ideallerine sıkı sıkıya sarılmış, olanaksızlıklar içinde çalışan gözü kara Seher Hemşire’sini Melike İpek Yalova canlandırıyor. 06 Nisan’da sadece sinemalarda gösterime girecek olan filmin konusu şöyle: Türk ordusu, bir iç savaşın sürdüğü, dünyanın en tehlikeli bölgesine, yanında hiç bir müttefik devlet olmadan giriş yapar. Bu esnada, Yüzbaşı Alparslan’ın komutasındaki 6 kişilik Özel Kuvvetler timi, Pilot Yüzbaşı Onur’un da katılımıyla Türk ordusuna karşı kurulan büyük tuzağı ortaya çıkarır. Vatan millet uğruna, bu tuzağı bozmak için yüzlerce teröriste karşı tek başlarına ölüm kalım mücadelesi verir.

Yeni Film Fonu’nun 2018 – 1. dönem Başvuruları 04 Nisan’a Kadar Devam Ediyor


Yeni Film Fonu’nun 2018 – 1. dönem başvurularının 04 Nisan tarihine kadar devam ettiği açıklandı. Fon tarafından desteklenen iki belgesel, Rojda Akbayır’ın yönettiği Parçalar ve Didem Pekün’ün yönettiği Araf, 37. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması’nda yer alıyor. Yeni Film Fonu ve If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin ortak geliştirdiği gösterim ve söyleşi programı Yeni If² ise her ayın son Cumartesi günü izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Yeni Film Fonu’nun 2018 yılı jürisi Anna Maria Aslanoğlu, Erinç Seymen, Gaye Boralıoğlu, Murat Özyaşar ve Ümit Ünal gibi isimlerden meydana geliyor..

Yeni Film Fonu’nun 2018 – 1. dönem Başvuruları 04 Nisan’a Kadar Devam Ediyor yazısına devam et

Ülkü Tamer’i Kaybettik

Şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmen Ülkü Tamer, 01 Nisan 2018 Pazar günü hayatını kaybetti. Memduh Ün, Tamer’in öykülerinden Sinema Bir Mucizedir adlı filmi çekti. Sis adlı filmde Savcı rolünde oynayan Ülkü Tamer’in az bilinen bir özelliği de Milliyet Yayınları’na çalıştığı yıllarda Amarcord ve Macarlar (Magyarok) adlı ünlü filmlerin sinemalarda gösterilmesini sağlamasıdır. Ülkü Tamer’in cenazesi, 02 Nisan 2018 Pazartesi günü (bugün) Turgutreis Merkez Camii’nde kılınacak cenaze namazını müteakip Gümüşlük Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Yedikule Anadolu Lisesi 6. Kısa Film Festivali

Yedikule Anadolu Lisesi 6. Kısa Film Festivali, 19 Nisans 2018 tarihinde Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde düzenleniyor. “Kadrajdaki Işık Seni Anlatıyor” sloganıyla gerçekleştirilecek olan ve 11 dalda ödülün dağıtılacağı geceye konuk sanatçı Ece Mumay şarkılarıyla renk katacak. Festivalde kapsamında yapılacak olan yarışmaya katılacak filmler arasında The Little Brother, Geriye Kalan, 5087, Tesla, 17:45, Zebun gibi her konuda filmler var.

  • Instagram
  • Youtube
  • Fragman: 1 / 2

Yedikule Anadolu Lisesi 6. Kısa Film Festivali yazısına devam et

Enka Film Günleri

Enka Film Günleri, 07 – 08 Nisan 2018 tarihlerinde düzenleniyor. Enka İbrahim Betil Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek etkinlikte 07 Nisan 2018 Cumartesi günü Beyhan Uzunçarşılı’nın konuşması ve Sorumlu Tedarik Zinciri başlıklı atölye yapılacak. Gün içinde gerçekleştirilecek film gösterimlerde ise Pasif Mimari Tutkusu (Passive Passion), Yaşam Dostu Tasarım (Biophilic Design), Korkutan Yük (Freightened: The Real Price of Shipping), Kum Savaşları (Sand Wars), Çok Doğru Çok Akıllı (So Right so Smart) adlı filmler takipçilere sunulacak.
Enka Film Günleri yazısına devam et

11. Uluslararası Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali

11. Uluslararası Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali, bu yıl 11 – 14 Mayıs 2018 tarihleri arasında düzenleniyor. Açıklamalarda bulunan Elazığ Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Serdar Kara, “Elazığ’a yakışır bir festival yapacağız. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda Elazığ’da festival dolu dolu ve coşkuyla geçecek. Bu kapsamda Elazığ’da çeşitli film gösterimleri, çeşitli sohbet programları ve çok sayıda etkinlik yapacağız” dedi. Bu yıl festival kapsamında ilk kez Uzun Metraj Film Yarışması da yapılacak. Geleneksel Kısa Film Yarışması’na başvurular ise 05 Mayıs 2018 tarihinde sona erecek. En iyi kısa filme ve belgesel filme 3.000’er TL ödül verilecek.

11. Uluslararası Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali yazısına devam et

Zamanda Kıvrılma

Ava DuVernay’in yönettiği ve Oprah Winfrey, Reese Witherspoon, Mindy Kaling ile Gugu Mbatha Raw’ın oynadığı Zamanda Kıvrılma (A Wrinkle in Time), 20 Nisan 2018’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Meg Murry,  sıradan bir ortaokul öğrencisidir. Ünlü iki fizikçinin kızı olan Meg zeki ve çok yeteneklidir, Meg’in erkek kardeşi Charles da öyledir ama bunu yeni fark etmektedir. Baba Murry gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Meg ve annesi çok üzülür. Charles, Meg ve sınıf arkadaşı Calvin’i üç göksel varlıkla tanıştırır. Hep birlikte babalarını aramak üzere Dünya’ya giderler ve macera başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Maşa ile Koca Ayı 2: Sonsuz Arkadaşlık

Enes Batur, Nisan Aktaş, Başak Karahan ile Çağla Demirel’in oynadığı animasyon film Maşa ile Koca Ayı 2: Sonsuz Arkadaşlık (Masha i Medved 2), 20 Temmuz 2018’de CGV Mars Dağıtım vizyona çıkarıldı.
Maşa ile Koca Ayı’nın, TV.de yayınlanmamış sekiz yepyeni maceradan oluşan 2. filminde, izleyiciyi eğlenceli bir sürpriz de bekliyor. Türkiye’nin 8 başarılı Youtuber’ının eğlenceli oyunculukları seyir keyfini ikiye katlayacak. Her bölüm arasında Enes Batur’a, Nisan Aktaş, Çitos Efe, Başak Karahan, Çağla Demirel, Duru Önver ve Prenses Elif gibi ünlü Youtuber’lar eşlik edecek ve çocuklara değişik bir sinema deneyimi yaşatacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Novi Cinema 5. Sayı Çıktı

Novi Cinema Fanzin’in 5 sayısı çıktı. Kapağına, genç yaşta kaybettiğimiz Seyfi Teoman’ın, Silifke’de yaşayan bir ailenin başından geçenleri anlattığı ilk uzun metraj filmi Tatil Kitabı’ndan bir görsel koyan dergi bu sayısında çocukları ele alan filmlere odaklanıyor. Novi Cinema’nın yeni sayısında Doğa Bekiroğlu’nun Uçurtmada Hayat Bulan Özgürlük: Uçurtmayı Vurmasınlar; Seda Bayram’ın Öteki’yle Barışma: Büyük Adam Küçük Aşk; Berkay Kılıç’ın Pastoral Bir Varoluş Destanı: Mommo – Kız Kardeşim; İsmail Akçaoğlu’nun Dersimiz Hayat Bilgisi: Tatil Kitabı ve İrem Turhan’ın Yaşadığımız Kadarını Anladığımız Bir Hayat Var başlıklı yazıları ilgiyle okunuyor.