Geçen gün Erol’uma “Erol benim yazıları okuyor musun?” diye sordum. “Çok sık ve olur olmaz şeyler yazmaya başladın, hepsini okuyamıyorum.” dedi. Bendeniz de alındım ve üzüntülere gark oldum; o nedenle Erol’a diyorum ki: Erol bu yazının buradan sonrasını okuma. Diğer Erol’lar bu yasaklamadan muaftır.
Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Eskişehir Film Festivali, Atıf Yılmaz ve Osman Seden’le ilgili önceki paylaşımı yaptıktan sonra kontrol etmek için tekrar facebook’a girince şaşkınlığa uğradım. Ömer Kavur filmlerinin yapımcısı olarak bilinen sevgili Sadık Deveci, 05 Mayıs 2006 tarihinde kaybettiğimiz değerli yönetmenimiz Atıf Yılmaz hakkında şöyle yazmış: “Ustam Atıf Yılmaz’ı 11 yıl önce kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor, Allahtan rahmet diliyorum. Nurlar içinde yat ustam. Eserlerinle daime kalbimizdesin.” Demek ki değerli yönetmenimiz tüm sevenlerinden rahmet istedi. Allah rahmet eylesin. (05 Mayıs 2017)
TV reklamında ak saçlı, kara gözlüklü bir vatandaş, “19:90’a gömlek mi olur yani. Bu kadar da propaganda görmedim ya.” diye sitem ediyor. İlahi Sinan, yıllardır film yapmıyorsun neredeyse seni unuttuk, filmi kim hatırlayacak da filmin hatırına gömlek alacak? (Diye sorsam da Sinan’ı ve “Propaganda”yı herhalde sadece bizim gibi fanatik sinemaseverler hatırlayabilir. Ancak gömlek alacağımın garantisini veremem, onu da belirtmiş olayım.) (05 Mayıs 2017)
Havuza girmede dünya hız rekorunu kırdığımı duyururum. Narin cildim çok hassas olduğundan, genelde havuz merdivenlerinden inerken çok nazlanır, kendime mümkün olduğunca çok soğuk eziyeti çektiririm. Sezonu Kıbrıs’ta bir otelin devasa havuzunda açmak kısmet oldu. Nazımı bilen hanım benden önce havuza girdi, yüzmeye başladı. Ortalarındayken birden “Arıııı” diye bağırdı. Bendeniz, narin Sadi Bey ne zaman havuza girdim, ne zaman hanımla arının yanına ulaştım, vallahi bilmiyorum. Siz tam burada hanım arı sokmasından korktuğu için bağırdığını sandınız doğal olarak. Ancak “Boğuluyor” diye yakınında, suda çırpınan arıyı işaret ediyordu. Sert rüzgârın suya yapıştırıp kanatlarını ıslattığı arıyı avuçlayıp kenara yöneldim. Elimdeki suyu süzerken arı kanatlarını silkeledi ve uçtu, gitti. Dünyanın düzenini bozup bozmadığımdan emin değilim ama yazı başındaki rekoru kırdığıma eminim. (05 Mayıs 2017)
Para, bazen ölçü olmuyor. Misalen “Recep İvedik 5”in hasılat rekoru kırmasıyla, bazı film şirketlerinin henüz vizyona girmemiş yeni filmlerinin ilk gösterimlerini Yazlık Büyükada Lale Sineması’nda yapmalarını mukayese ettiğimizde yazlık sinemaya destek veren film şirketlerinin jesti öne geçiyor. Son Hasılat Bükücü Nizam Eren’in “Recep İvedik 5′in hasılat rekoru kırdığı haberi medyada hiç yer bulmadı” mealindeki ifadesi üzerine bendenize böyle bir ilham gelmiş oldu ve yazdım. Recep’in şahsını hiç sevmesem de hasılat rekoru kırarak sinemalara kazanç sağlaması özelliğini her zaman sevdiğimi ve takdir ettiğimi alenen belirtirim. (Alenen kelimesinin hatırlattığı bir not: Üç genç marketin köşesinde durmuş “Ayan” kelimesinin ne anlama geldiğini tartışıyorlardı; müdahale ettim: “Ayan, açıkça, alenen manasına gelir” dedim.) (09 Mayıs 2017)
“Yeni Başlayanlar” serisi 15 Kasım 2002’de “Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca” ile başlamıştı, 06 Haziran 2014’te “Yeni Başlayanlar İçin Vahşi Batı” ile devam etti ve 12 Mayıs 2017’de “Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı” ile sürecek. İlk ikisi yabancı film olan serinin son filmi yerli yapım. Bir de amatör gençlerin facebook ortamında yayınladıkları “Yeni Başlayanlar İçin İşsizlik” adlı film var. (10 Mayıs 2017)
Film yapımcıları ve ithalatçıları bildiğim kadarıyla filmlerine koyacakları isimlerin kısa, akılda kalıcı, filmin konusu hakkında bilgi verici olmasını isterler. Orijinal adının tam tercümesi ile uyuşmasa da yabancı filmlerin bazılarında da bunu uygularlar. Misal vereyim filmin orijinal adı “Arachnophobia”nın tam çevirisini yapmak mümkün olmadığında bu filme konuyu çağrıştıran ve seyircinin ilgisini çekecek “Örümcek Korkusu” adı konur. Bu açıklamayı zaman zaman yinelemekte fayda var. Çünkü sinemaya yeni yeni ilgi duymaya başlayan meraklılar genelde bu şekilde isim konulduğunu bilmediklerinden filmcilerin yetersiz çevirmen kullandıklarını sanırlar. Tabi ki her şeyde olduğu gibi bu konuda da istisna vardır. Örnek vereyim, bu hafta vizyona girecek olan “4N1K” adlı filmin ve 2012’e izlediğimiz “htr2b” adlı filmin adlarını koyanları bu cesaretlerinden dolayı kutlamak gerek. Birkaç yıl sonra en sıkı sinefiller bile bu filmlerin adlarını hatırlamakta güçlük çekecekler. Özet olarak filmlere akılda kalıcı ve kısa isimler koymakta fayda var derim. Ben. Deniz. (Hadi buyur: Bu paylaşımı yaptıktan sonra afişini indirdiğim filmin adını “4K1N” şeklinde yazdım, son anda fark edip “4N1K” olarak düzelttim.) (11 Mayıs 2017)
Her web sitesine nasip olmaz: sadibey.com fasıl heyeti sahnede. → (12 Mayıs 2017)
(23 Mayıs 2017)
Sadi Çilingir
[email protected]