Hizmetçi, İstanbul Modern’de Gösteriliyor

Güney Kore sinemasının usta sinemacısı Park Chan-Wook bir Hollywood arası verdikten sonra kendi topraklarına dönüş yaptığı son çalışması ‘Hizmetçi / Agassi’ bizde sansürün hışmına uğrayarak yaygın gösterimi belirsiz bir tarihe ertelendi. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve eleştirmenlerin haklı övgüsünü alan bu güzel filmi İstanbul Modern Sinema’nın ‘Mutlu Olma İhtimalimiz’ başlıklı yılın en iyi filmleri seçkisi kapsamında izleyebilme imkanınız var.

Bilindik estetize tavrıyla Hitchcock etkili korku gerilim türünün temel unsurlarını ustaca kaynaştıran ‘Lanetli Kan / Stoker’ ile yadellerde başarılı bir sınav vermiş olan Chan-Wook, bu kez Galli yazar Sarah Waters’ın 2002’de yayımlanmış ‘Fingersmith’ romanını kaynak almış. Bizde Everest Yayınları’ndan ‘Ustaparmak’ adıyla çıkmış olan bu çok satan eser, şehvet, entrika, intikam ve cinsel gerilimle örülü göz alıcı bir hikâye sunuyor.

Kraliçe Viktorya döneminde geçen özgün metin, başta Dickens olmak üzere dönemin tanınmış yazarlarının yapıtlarından esintiler taşır. Waters’ın romanında ‘Oliver Twist’ geleneğinin izinde arka sokaklarda yaşayan yoksullar tekinsizdir, ancak sosyo-ekonomik düzeyi yüksek sınıf mensupları da kötücül duygulardan bir o kadar nasibini almıştır. Romanın olay örgüsüne, özellikle başlarda, hayli sadık kalarak yola çıkan Chan-wook, zaman ve mekânı 1930’lu yıllar Kore’sine naklederek işe başlıyor. Dönem Kore’nin Japonya işgali altında olduğu yıllardır. Öykünün ana karakterlerinden sokaklardan gelmiş Koreli Sookee, kendini çevresine Japon soylusu olarak yutturmuş dolandırıcı Kont Fujiwara’nın oyununun bir parçası olarak, görkemli bir malikanede eniştesinin koruyuculuğu altında hapis hayatı süren Lady Hideko’nun hizmetçisi olarak işe başlar. Öyle ki hizmetçi kız, sahte kontun zengin Japon hanımefendisinin gönlünü çalmasına yardımcı olacak, kendi payını aldıktan sonra ortadan kaybolacaktır. Lakin işler beklendiği gibi gitmez. Öykünün ilerleyen bölümlerinde entrika entrikaya karışır, karakterler arasında beklenmedik gönül ilişkileri doğar.

30’lu yıllar Kore için hayli karmaşık bir dönem. Keskin sınıf farklılıklarının ötesinde, ülke sömürge haline düşmüş durumda. Geleneksel yaşam tarzının yanısıra yeni yüzyıl ilerledikçe modernitenin benimsenmeye başladığı yıllar bunlar. Lady Hideko’nun yaşadığı malikanenin Batı ve Japon tarzlarını ustaca kaynaştıran eklektik mimarisi, dönemin özelliklerini yansıtmak açısından çok belirleyici bir örnek. Hideko’nun yatak odası Batı usulü döşenmişken, hemen yanıbaşındaki hizmetçi odası tipik Japon tarzını koruyor. Bir diğer örnek olarak evin kitaplığını gösterebiliriz. Dış cephe geleneksel Japon mimarisi özelliğini korurken, iç mekânda Batı tarzı devasa bir kütüphane yer alıyor. Aynı mekân ‘tatami’ adı verilen Japon minderleri ve Japon usulü minyatür bahçe süslemeleriyle bezenmiş. Böylece mekanın Viktoryen kasveti, ferahlatıcı Japon minyatürleriyle dengelenmiş. Bu noktada filmin ‘sanat yönetimi’ alanında Cannes’da kazanmış olduğu ödülü sonuna kadar hakettiğinin altını çizmemiz gerekiyor.

Mekândaki tezatlar metin örgüsünde de bol bol mevcut. Film de roman gibi üç ayrı bölümden oluşuyor. Her bölümü ayrı bir karakterin bakış açısıyla izliyoruz. Farklı perspektiflerden akan hikâyeyi yakın planlar ve çarpıcı kamera hareketleriyle aktarıyor yönetmen. Bu melez yapıyı müzik kullanımında da sürdürüyor. Jo Yeong-Wook’un özgün müziğini, Mozart ve Rameau’dan ödünç ezgilerle çeşitlendiriyor.Film beklenmedik sürprizlerle dolu bir seyir sunuyor izleyicisine. İşte bu seyir keyfini bozmamak için öykünün gidişatı ve dönüm noktaları hakkında fazlaca bilgi vermekten kaçınıyorum. Özetle söylemek gerekirse, 2,5 saatlik saatlik süresini ustaca kullanan, soluk soluğa izlenen bir yapım ‘Hizmetçi’. Erkek egemen bir toplumda iki genç kadın arasında filizlenen romans, eril evrene meydan okuyan başdöndürücü erotizmi ucuza kaçmadan parlak bir estetizm içinde aktaran Chan-Wook, mükemmel oyuncu performanslarından büyük destek alıyor, ‘Oldboy’ ile sinemasına gönül vermiş hayranlarını ise finaldeki sadistik intikam sekansıyla selamlıyor.

(‘Hizmetçi’ 1 Haziran Perşembe 19:00; 4 Haziran Pazar 17:00’de İstanbul Modern Sinema’da izlenilebilir.)

(30 Mayıs 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Türkiye’nin En Çok Sevilen Festivali Başlıyor: 14. Çocuk Filmleri Festivali

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve TÜRSAK Vakfı işbirliğiyle bu yıl 14. yaşına giren Çocuk Filmleri Festivali, 24 Mayıs – 06 Haziran tarihleri arasında “Çünkü hayaller uçar, sınır tanımaz” sloganıyla yola çıkıyor. Çocukların sinemayla tanışmasını sağlayarak sinema kültürü edinmelerinde ve erken yaşta sanatsal üretim denemelerinde yol gösterici bir rol oynayan film festivali, İstanbul, Elazığ, Bingöl ve Tunceli’de çocuk izleyicilerle buluşacak.

İstanbul Modern Sinema’da Bu Hafta: Kara Göründü

Sinema tarihi boyunca farklı dönem ve türden filmlerde yer alan liman, kimi zaman öykünün, kimi zaman resmin başrolü, kimi zaman da karakterin hayatında açılan veya kapanan bir kapı görevini görür. İstanbul Modern Sinema’nın LİMAN sergisine paralel hazırladığı program Japonya’dan Şili’ye uzanan, toplam 11 filmin gösterimini kapsıyor.
İzlenecek filmler arasında Exotica Erotica Etc., Liman Kenti (Port of Call) ve Gerçeğin Dansı (La Danza de la Realidad) yer alıyor.

İstanbul Modern Sinema’da Bu Hafta: Kara Göründü yazısına devam et

Yalnız Hayaller Kaldı Basınla Buluştu

Mehmet Ali Arslan’ın yöneteceği, Yeşilçam’ın ünlü simalarıyla genç oyuncuların buluşacağı Yalnız Hayaller Kaldı filminin basın tanıtımı My House Cafe’de gerçekleşti. Filmin çekimleri önümüzdeki günlerde başlıyor. Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncuları Mahmut Cevher ile Perihan Savaş’ın başrollerini paylaştığı duygu dolu bu aile hikâyesinde Ecem Baltacı, Özgül Kavruk, Fırat Temir, Yavuz Pekdemir, Dilruba Balbunar ve Yeliz Bozkurt Üstündağ rol alıyor.

Yalnız Hayaller Kaldı Basınla Buluştu yazısına devam et

Sadi Çilingir Yazıyor: Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı

Geçen gün Erol’uma “Erol benim yazıları okuyor musun?” diye sordum. “Çok sık ve olur olmaz şeyler yazmaya başladın, hepsini okuyamıyorum.” dedi. Bendeniz de alındım ve üzüntülere gark oldum; o nedenle Erol’a diyorum ki: Erol bu yazının buradan sonrasını okuma. (Diğer Erol’lar yasaklamadan muaftır.) Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri): Eskişehir Film Festivali, Atıf Yılmaz ve Osman Seden’le ilgili önceki paylaşımı … Devamı… »

Film Çekmek İçin Dünya Turu

22 yaşındaki genç yönetmen Burak Babayiğit, youtube hesabından yayınladığı bir video ile film çekmek için dünya turuna çıkacağını duyurdu. Yeni projesini Gezgin Yönetmen isimli youtube kanalından açıklayan Babayiğit, “Türkiye’den yola çıkacağım ve otostop ile Bulgaristan’a geçeceğim. Ardından Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek ülkelerinde bir süre kalacak ve İtalya’ya uçacağım. Türkiye’ye gelip filmi yayınlayacağım.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Açıklamayı izlemek için tıklayınız.

Film Çekmek İçin Dünya Turu yazısına devam et

Fol Seçkisi: Neredeyim?

“Aslında, bedenimizdeki hiçbir organ Biz kullanalım diye yaratılmamıştır. Tersine, var edilen, yaratır kullanmayı. Göz yokken, görme yoktu ve dil yokken, konuşma. – Lucretius / Evrenin Yapısı” Fol Sinema Grubu, 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü saat 18:00’de “Aynalıgeçit, Meşrutiyet Caddesi, Avrupa Pasajı, Kat: 2, Galatasaray” adresinde Neredeyim? başlıklı bir gösterim düzenliyor. Gösterimde Otoportre, Amphibrach, Aralıktabiraralık, Disruption (Aksama), Prolog, Yorgun Savaşçı adlı filmler Türkçe ve İngilizce olarak sunulacak. Ücretsiz gösterime [email protected] adresine mail atılarak ve rezervasyon yaptırılarak girilebilecek.

Yakın Dönem Latin Amerika Sineması Akbank Sanat’ta Sürüyor

Akbank Sanat, 04 – 27 Mayıs 2017 tarihleri arasında, Yakın Dönem Latin Amerika Sineması’na ait filmleri sinemaseverler ile buluşturmaya devam ediyor. Etkinlik kapsamında 25 Mayıs 2017 Perşembe günü Venezuela yapımı Bolivar Zorlukların Adamı, 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü ise Peru yapımı Büyük İkramiye filmleri İspanyolca orijinal ve Türkçe altyazılı olarak izleyiciyle buluşacak. Alberto Duran’ın yönettiği filmde Antonio, Peru’da, And Dağları’ndaki bir kasabada öğretmen olarak çalışmaktadır. Lotodan büyük ikramiye kazanınca çalıştığı kasabanın halkına su kanalının yeniden inşa edilmesi için bu parayı vermeyi teklif eder.

Yakın Dönem Latin Amerika Sineması Akbank Sanat’ta Sürüyor yazısına devam et

Cannes’da Altın Palmiyeler Sahiplerini Buldu

70. Cannes Film Festivali’nde ödüller açıklandı. İspanyol sinemacı Pedro Almodovar’ın başkanlığındaki ana jürinin kararı doğrultusunda Altın Palmiye en iyi film ödülü bizde Turist adıyla gösterilmiş Force Majeure ile üç yıl önce festivalin Belirli Bir Bakış bölümünden Jüri Ödülü ile dönen İsveçli sinemacı Ruben Östlund imzasını taşıyan ‘Kare /The Square’ adlı yapıma gitti. 2,5 saate yaklaşan uzunluğuyla festivalin en uzun filmlerinden biri olan yapımın başrollerinde Danimarkalı Claes Bang, Elisabeth Moss ve Dominic West gibi isimler bulunuyor. Film, çağdaş bir sanat müzesinin saygın küratörünün varoluş krizini öykülüyor.

Festivalin ikincilik ödülü sayılabilecek Büyük Jüri Ödülü, eleştirmenleri bölen ‘Nabız 120 / 120 Battements Par Minute‘ filmine verildi. Bizde ‘Sınıf’ adıyla gösterilmiş Altın Palmiyeli Laurent Cantet filmi ‘Entre Les Murs’ün senaryo ve kurgucularından Robert Campillo’nun üçüncü uzun metrajı olan yapım, 1990 başlarında on yıldır can alan AIDS hastalığına karşı verilen mücadeleye dikkat çekmek için biraraya gelmiş Act Up-Paris gönüllülerinin çabalarını anlatıyor.

En iyi yönetmen ödülü, ‘The Beguiled’ filmiyle Francis Ford Coppola’nın sinemacı kızı Sofia Coppola’ya gitti. Clint Eastwwod’un başrolde olduğu, bizde ‘Kadın Affetmez’ adıyla gösterilmiş 1971 yapımı Don Siegel filminin yeniden çevrimi olan yapım, Thomas P. Cullinan’ın ‘A Painted Devil’ isimli romanından uyarlanmış. Amerikan İç savaşı döneminde geçen hikâye, Kuzey için savaşan yaralı askerin bir kız yetiştirme yurdunda kadınların eline düşüşünün gerilimli öyküsünü aktarıyor. İrlandalı aktör Colin Farrell’e Nicole Kidman, Kirsten Dunst ve Elle Fanning gibi güçlü bir kadın oyuncu kadrosu eşlik ettiği filmin Haziran ayında sıcağı sıcağına bizde de gösterileceğini duyurmuş olalım.

En iyi senaryo ödülü iki film arasında paylaştırıldı. Bunlardan Yunan kökenli usta sinemacı Yorgos Lanthimos’un Efthymis Filippou birlikte kaleme aldığı doğaüstü gerilim denemesi ‘Kutsal Geyiğin Öldürülmesi / The Killing of A Sacred Deer’, korumasına aldığı ergen gencin tekinsiz davranışları karşısında akla hayale gelmeyecek bir fedakarlıkta bulunan karizmatik cerrahın hikâyesi üzerine. Yunan kökenli usta sinemacının ‘The Lobster’da da birlikte çalıştığı Colin Farrell ile Nicole Kidman’ın birlikte rol aldıları ikinci yapım olma özelliğini taşıyor bu film.

Senaryo dalında ikinci Altın Palmiye, sondan bir gün önce gösterilen festivalin tek İngiliz yapımı ‘Aslında Burada Hiç Yoktun / You Were Never Really Here’ filmine verildi. ‘Ratcatcher’, ‘Morvern Callar’, ‘We Need to Talk About Kevin’ ile geçtiğimiz yıllarda Cannes’da yarışmış ve övgüler almış kadın yönetmen Lynne Ramsay’in bu son çalışmasında, küçük bir kızı seks tüccarlarının elinden kurtarmaya çalışan savaş gazisi performansıyla Joaquin Phoenix en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. Müzikleri Radiohead’in beyni diyebileceğimiz gitar ve keyboard’dan sorumlu üyesi Jonny Greenwodd’un imzasını taşıyan yapım, festivalden iki ödülle dönen tek yapım oldu böylece.

En iyi kadın oyuncu ödülü Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli sinemacımız Fatih Akın imzalı şiddet dozu yüksek ‘Hiç Yoktan / Aus Dem Nichts’deki yorumuyla Diane Kruger’e takdim edildi. Film, kocası ve oğlunu bombalı bir saldırıda yitiren Katja’nın matem ve intikamı üzerinden gelişiyor. Usta Rus yönetmen Alexander Zvyagintsev ise 2014’de Cannes’da yankı uyandırmış ve en iyi senaryo dalında ödüllendirilmiş epik sosyal drama ‘Leviathan’ın ardından, ilk dönem başyapıtları ‘Dönüş’, ‘Sürgün’ ve ‘Elena’nın izinde dağılmış mutsuz aile ortamına dönüş yaptığı ve çağdaş Rus toplumuna karamsar bakışıyla dikkat çeken ‘Sevgisiz / Nelyubov’ ile Jüri Ödülü’nü kazandı.

Merakla beklenen Haneke filmi ‘Mutlu Son / Happy End’ yarışmadan eli boş dönerken, ikisi ana seçkide, diğer ikisi yan bölümlerde izleyici karşısına çıkan dört tane filmiyle festivale damgasını vuran deneyimli oyuncu Nicole Kidman 70. yıl özel ödülüyle onurlandırıldı.

(29 Mayıs 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Bitmiş Aşklar Müzesi

Murathan Özbek’in yönetmenliğini yaptığı Bitmiş Aşklar Müzesi adlı kısa filmin başrollerini Gün Koper, Büşra Develi ve Ahmet Rıfat Şungar paylaşıyor. Bitmiş Aşklar Müzesi, insanların biten ilişkilerinden kalan eşyalarının sergilendiği bir müzedir. Ali, müzenin açıldığını duyar duymaz müzeye gelir ve sonrasında da burada çalışmaya başlar. Ali’nin işi, müzeye gelen eşyaların dökümünü yapıp onları sergi alanlarına yerleştirmektir. Ali işe bu eşyalarla hayaller kurmaya ve ıssız yaşamını başkaları üzerine kurduğu hikâyelerle doldurmaya başlar. Hayal kurmaktan vazgeçen Ali’nin günleri, onda merak uyandıran bir adamın müzeye gelmesiyle değişir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Trailer

Bitmiş Aşklar Müzesi yazısına devam et

Genç Oyuncu Hasan Say Hollywood Filminde

Başrollerini Michiel Huisman ve Hera Hilmar’ın paylaştığı Osmanlı Subayı (The Ottoman Lieutenant) adlı filmin oyuncu kadrosunda Türkiye’den Haluk Bilginer ve Selçuk Yöntem’in yanı sıra genç oyuncu Hasan Say da yer alıyor. I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da geçen film, Osmanlı Subayı İsmail ile Amerikalı Hemşire Lillie arasındaki aşkı anlatıyor. Hasan Say filmde, Osmanlı Subayına yardım eden Ahmet adlı genci canlandırıyor.

14. Çocuk Filmleri Festivali

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve TÜRSAK Vakfı’nın işbirliğiyle gerçekleştirilen 14. Çocuk Filmleri Festivali, 24 Mayıs – 06 Haziran 2017 tarihleri arasında “Çünkü hayaller uçar, sınır tanımaz” sloganıyla yola çıkıyor. Çocukların sinemayla tanışmasını sağlayarak sinema kültürü edinmelerini sağlayan festival, İstanbul’un yanı sıra Elazığ, Bingöl ve Tunceli şehirlerinde çocuklarla buluşacak. 14. Çocuk Filmleri Festivali’nde film gösterimlerinin yanı sıra Stop Motion Animasyon Atölyesi, Oyunculuk Atölyesi ve Çocuk Jüri Atölyesi gerçekleştirilecek. Festival bu yıl, Marmara’dan Doğu Anadolu’ya yüzlerce çocuğa sinema ile ulaşmayı amaçlıyor.

14. Çocuk Filmleri Festivali yazısına devam et