Yaz Geldi, Yazlık Devam Filmleri de

Yapım bütçesi 200 milyon doları bulan Iron Man 3 beklendiği gibi füze hızıyla dünya sinemalarında bir milyar dolardan fazla hasılat elde etti… İlginç olan üçüncü bölümün birinci ve ikinci bölümün toplam hasılatını geçmek üzere olmasıydı…

Oysa yapım bütçesi 215 milyon dolara ulaşan Oz the Great and Powerful adı gibi Muhteşem ve Kudretli Oz olamadı; sadece 488 milyon dolarlık dünya sinema hasılatıyla tam bir hayal kırıklığına dönüştü.

Iron Man Filmleri Hasılatları:

* Iron Man; Dünya Sinema Hasılatı: 585 milyon dolar.
* Iron Man 2; Dünya Sinema Hasılatı: 623 milyon dolar.
* Iron Man 3; Dünya Sinema Hasılatı: 1 milyar 77 milyon dolar.
(Üçüncü bölümün gösterimi halen sürüyor)

Ortak Nokta

Yaz filmlerinin ortak özelliği ilgi gören seri filmlerle akrabalıkları… Hemen hepsinin ortak hedefi ergen kalabalıklarına ve içindeki çocuğu hâlâ özenle yaşatan yetişkinlere bilet satabilmek…

Bu pazarın büyüklüğünü anlayabilmeniz için birbirini tamamlayan dört filmin (üç Yüzüklerin Efendisi ve bir Hobbit filminin) toplam dünya sinema hasılatının dört milyar doların eşiğine yaklaştığını söyleyebilirim…

İkinci Hobbit bu yıl sonunda seyirciye sunulacak.

Peter Jackson bu serinin kendisine sunduğu altın madenini son gramına kadar değerlendirmeye çalıştığından diğer bütün projelerini ertelemiş durumda…

* Johnny Depp’in film başına 55, Robert Downey Jr.’ın 50, Leonardo DiCaprio’nun 59 milyon doları hangi filmden kazandığını bu yazının ilerleyen satırlarında okuyabilirsiniz…

Sadece Tom Cruise’un ilk üç Mission: Impossible filminden 220 milyon dolar kazandığı da inanılmaz ama gerçek… Tom Cruise bu serinin ilk bölümünden 70, ikinci ve üçüncü bölümlerinden 75’er milyon dolar kazandı.

* Hemen bütün büyük bütçeli filmlerde iyiler kötülerle mücadele ediyor ve kahramanlar insanlığı bir kez daha kurtarmaya çabalıyor.

* Hemen her filmin üç boyutlu kopyaları var… Normal filmlere göre üç boyutlu filmlerin bilet ücreti daha yüksek olduğundan seyirciden daha fazla para koparmak amaçlanıyor.

* Yeni bölümlere kapı her zaman açık bırakılıyor…

2014 Projelerinden Bazıları:

* The Amazing Spider-Man 2
* Mad Max 4
* Jurassic Park 4
* Hobbit 3
* Captain America 2: The Winter Soldier
* Transformers 4
* X-Men 7: Days of Future Past
* Fast and Furious 7

2015 Projelerinden Bazıları:

* Star Wars 7
* Mission: Impossible 5
* Karayip Korsanları 5
* Avatar 2
* The Avengers 2-Yenilmezler 2

Hangi Yıla Yetişeceği Belli Olmayan Projeler

* Avatar 3, Indiana Jones 5 ve Iron Man 4

Geleceğin Dünyasını Beyezperdede Canlandıranlar

* Tom Cruise’un başrolünde olduğu 120 milyon dolar harcanan Oblivion 2077 yılında geçiyor; Jodie Foster ile Matt Damon’ın başrollerinde olduğu 100 milyon dolar harcanan Elysium adlı film 2154 yılına götürüyor seyircileri.

The Lone Ranger / Maliyet: 250 milyon dolar

Aksiyon ve güldürü vaad eden bu film üç Oscar adayı Johnny Depp’le, iki Oscar adayı Helena Bonham Carter’ı bir araya getiriyor. Bu ikili Alice Harikalar Diyarında’da bir araya getirilmişti.

Johnny Depp dördüncü Karayip Korsanları filmi Karayip Korsanları: Gizemli Denizler’den 55 milyon dolar, Alice Harikalar Diyarında’dansa 50 milyon dolar ücret almıştı… Bunlar gerçekten çıldırtıcı ücretler.

Man of Steel / Maliyet: 225 milyon dolar

Jerry Siegel ile Joe Schuster tarafından yaratılan ve ilk kez Nisan 1938’de Action Comics adlı dergide okurların karşısına çıkan Superman çizgi romanı geçen ay 75 yaşını geride bıraktı.

Bu film, sonu gelen Kripton Gezegeni’nden bir roketle dünyaya gönderilen bebeğin, bir çiftçi ailesince büyütülmesini, “Süper Kahramana” dönüşmesini ve insanları kurtarmasını bir kez daha beyazperdeye yansıtıyor.

Iron Man 3 / Maliyet: 200 milyon dolar

The Avengers-Yenilmezler’den 50 milyon dolar kazanan Robert Downey Jr. seyirci bu filmlerden bıkana ya da oyuncu hayatını kaybedene kadar daha birçok kez Süper Kahraman “Iron Man” kostümünü giyecek.

World War Z / Maliyet: 200 milyon dolar

Güldürü klâsikleriyle sinema tarihini tümden değiştiren mizah ustası Mel Brooks’la kadın oyuncu Anne Bancroft’un oğlu Max Brooks’un yarattığı romanın uyarlaması. Brad Pitt bu kıyamet günü senaryosunda Zombilerle savaşıyor.

Star Trek Into Darkness / Maliyet: 190 milyon dolar

Star Wars 7’yi yönetmeye hazırlanan J. J. Abrams’ın elinden çıkma bir film… 1966’da başlayan televizyon dizisi yavrulaya yavrulaya 12 sinema filmi doğurdu… Türkiye sinemasından Sadri Alışık’ın Turist Ömer Uzay Yolunda’sı buna dahil değil…

The Great Gatsby / Maliyet: 127 milyon dolar

1925 yılında ilk kez okurlara sunulan aynı adlı edebiyat şaheserinin (yazarı: Francis Scott Fitzgerald) uyarlaması olan Muhteşem Gatsby’nin 2013 çevrimi de Scott Fitzgerald’ın hikâyesindeki gibi yazar olmak isteyen Nick Carraway’in (Tobey Maguire canlandırıyor) Midwest’ten ayrılıp New York’a yerleşmesiyle başlıyor. Hikâyenin geçtiği 1922 senesi baharı, ahlâki değerlerin çöktüğü, ışıltılı jazz hayat tarzı, kaçakçıların ve yükselen hisse senetlerinin dönemidir. Amerikan rüyasının peşinden giden Nick, kuzeni Daisy ve onun çapkın kocası Tom Buchanan sayesinde evinde sürekli çılgın partiler düzenleyen, gizemli milyoner Jay Gatsby’e komşu olur. Nick artık son derece varlıklı ve zengin insanların aşk ve entrika ile dolu hayatlarına çekilmiştir; bu hayata şahit oldukça imkânsız/karşılıksız aşk, bozulamaz hayaller ve trajedilerle dolu bir romana imza atacaktır.

Daha önce What’s Eating Gilbert Grape (1993), The Aviator (2004), Blood Diamond (2006) ile Oscar adaylığı kazanan oyuncu Leonardo DiCaprio The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby’de başrolde…

Caprio sadece Inception’dan 59 milyon dolar kazanmıştı.

Geçen Yılın En Başarılı Yapımlarından Bazıları:

* Life of Pi-Pi’nin Yaşamı / Yapım Bütçesi: 120 milyon dolar / Dünya sinema hasılatı: 608 milyon dolar

* Argo / Yapım Bütçesi: 44 buçuk milyon dolar / Dünya sinema hasılatı: 232 milyon dolar.

* Lincoln / Yapım Bütçesi: 65 milyon dolar / Dünya sinema hasılatı: 274 milyon dolar.

* Django Unchained-Zincirsiz / Yapım Bütçesi: 100 milyon dolar/Dünya sinema hasılatı: 422 milyon dolar.

(26 Mayıs 2013)

Hakan Sonok

hakansonok.sonok1@gmail.com

8. Uluslararası Dadaş Film Festivali’nin En İyisi: Lal Gece

8. Uluslararası Dadaş Film Festivali, dün akşam Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi A Salonu’nda yapılan ödül töreniyle sona erdi. Festival kapsamında yapılan Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülünü Reis Çelik’in yönettiği Lal Gece filmi kazandı. En İyi Yönetmen Ödülünü Gözetleme Kulesi ile Pelin Esmer’in, En İyi Senaryo Ödülünü Tepenin Ardı ile Emin Alper’in kazandığı yarışmada Lal Gece’yle İlyas Salman En İyi Erkek Oyuncu ödülü aldı. Lal Gece ve Gözetleme Kulesi’ndeki rolleriyle Dilan Aksüt ile Nilay Erdönmez En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü paylaştılar, En İyi Müzik Ödülü Saki Çimen’in oldu.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödül listesine ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    8. Uluslararası Dadaş Film Festivali’nin En İyisi: Lal Gece yazısına devam et
  • 29. Gençlik Günleri’nin Kapanış ve Ödül Töreni Arslan Kacar Anısına Düzenleniyor

    Açılışı Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde gerçekleştirien 29. Gençlik Günleri kapsamında İBB Şehir Tiyatroları sanatçısı ve sinema oyuncusu Arslan Kacar anısına bu yıl düzenlenen Liselerarası Tiyatro Yarışması ödül töreninin yapılacağı organizasyonun kapanışı 19 Mayıs 2013 Pazar günü saat 18:00’de Grup Turkuaz konseri ve plâket töreniyle yapılıyor. Ücretsiz etkinlik İBB Şehir Tiyatroları Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenleniyor. Arslan Kacar, sinemamızda Akrebin Yolculuğu, Gizli Yüz, Sis gibi filmlerdeki rolleriyle hatırlanıyor.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    29. Gençlik Günleri’nin Kapanış ve Ödül Töreni Arslan Kacar Anısına Düzenleniyor yazısına devam et
  • Emek Sineması’nda Neler Oldu, Neler Oluyor, Sinemacılar Soruyor, Uzmanlar Cevaplıyor

    TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Emek Sineması konusunda, yazılı, görsel ve sosyal medyada yer alan yanlış bilgilerle kamuoyunun yanıltılıp, şimdiye kadar yapılanların meşrulaştırılmaya çalışılmasına karşın; konuyla ilgili meslek ve bilim insanları, sanatçılar ve sinemaseverler ile beraber sürecin tüm yönleriyle açıklığa kavuşturulacağı, Emek Sineması’na dair tüm soruların cevaplanacağı bir basın toplantısı düzenliyor. Basın toplantısı 22 Mayıs Çarşamba günü 13:00’de TMMOB’un Karaköy Şubesi’nde yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Emek Sineması’nda Neler Oldu, Neler Oluyor, Sinemacılar Soruyor, Uzmanlar Cevaplıyor yazısına devam et
  • Cannes’da Ödüller Sahiplerini Buldu

    66. Cannes Film Festivali’nde ödüller açıklandı. Steven Spielberg başkanlığındaki jürinin kararları beklentiler doğrultusunda gerçekleşti. Festivalde öne çıkan filmler büyük bir çoğunlukla ödül listesinde yer aldı.

    Tunus asıllı Fransız sinemacı Abdellatif Kéchiche’in ‘Adèle’in Yaşamı-Bölüm 1 & 2 / La Vie D’Adèle-Chapitre 1 & 2’ filmine verilen Altın Palmiye ödülü, festival tarihinde ilk kez olarak yönetmen ve kadın oyuncuları Adèle Exarchopoulos ve Lea Seydoux’nun üçüne birden takdim edildi. Kéchiche duygu yüklü teşekkür konuşmasını, ödülünü, kendisine özgürlük ruhunu öğreten Fransız gençliğine ve de kendilerini daha özgürce ifade edebilmek ve özgürce sevebilmek için mücadele eden Tunus’un devrimci gençliğine adadığını vurgulayarak bitirdi.

    Festivalin bir nevi ikincilik ödülü olarak kabul edilen ‘Jüri Büyük Ödülü’, yarışma seçkisinde öne çıkan Amerikan filmlerinden, Coen kardeşlerin folk müzikçileri güzellemesi ‘Llewyn Davis’in Dünyası / Inside Llewyn Davis’e gitti. Törende bulunamayan Coen kardeşler yerine ödülü filmin baş oyuncusu Oscar Isaac aldı.

    Festivalde yer alan şiddet temalı filmlerden Meksikalı Amat Escalante’nin ‘Heli’si en iyi yönetmen ödülünü alırken, aynı tema üzerine Çinli Jia Zhangke’nin ‘Bir Avuç Günah / Tian Zhu Ding’i beklendiği gibi en iyi senaryo ödülüne layık görüldü. Büyük jüri, Japon usta Hirokazu Kore-Eda’nın babalık davası ‘Böyle Babaya Böyle Oğul / Soshite Chichi Ni Naru’yu bir ‘Jüri Ödülü’ ile kazanlar listesine dahil etti.

    Oyuncu ödüllerine gelince. Gösterildiği günden beri izleyicilerin gönlünde taht kuran sıcak yol filmi ‘Nebraska’nın kıdemli oyuncusu Bruce Dern salonda olmadığı için ödülü, filmin yönetmeni Alexander Payne’e takdim edildi. Kadın oyuncu ödülü ise Bérénice Bejo’ya verilerek, İranlı usta Asghar Farhadi’nin yine çok beğenilmiş ‘Geçmiş / Le Passé’si ihmâl edilmemiş oldu.

    Festivalin tüm bölümlerinde gösterilmiş ilk filmlerden birine verilen ‘Altın Kamera’ ödülü, ‘Yönetmenlerin 15 Günü’ programında yer almış bir filme verildi. ‘Ilo Ilo’nun Singapurlu yönetmeni Anthony Chen’in ödülü kendisine ilk filmler jürisinin başkanı Agnès Varda tarafından takdim edildi. Geçtiğimiz yıl bizden Rezan Yeşilbaş’ın ‘Sessiz / Be Deng’ filmine verilmiş olan kısa film Altın Palmiye’si ise bu yıl Güney Koreli genç sinemacı Byoung-gon Moon’un ‘Güvenli / Safe’ filmine gitti.

    Ödül listesi herkesi memnun etmişe benzeyen 66. Cannes Film Festivali, Abdellatif Kéchiche ve ekibininin coşkuyla alkışlandığı kapanış seramonisinin ardından, Fransız yönetmen Jérôme Salle’in Güney Afrika’da çektiği Orlando Bloom ve Forest Whitaker destekli politik gerilim ‘Zulu’nun gösterimiyle sona erdi.

    (26 Mayıs 2013)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    11. Uluslararası Çevre Kısa Film Festivali’nin Sinema ve Çevre Onur Ödülleri Belli Oldu

    Uluslararası Çevre Kısa Film Festivali’nin 11.si Maltepe Belediyesi ev sahipliğinde, BASAD (Bakırköylü Sanatçılar Derneği) ile Çevre Film işbirliği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı katkıları ile 22 – 25 Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan festival kapsamında, her yıl verilen çevre ve sinema onur ödülleri bu yıl, sinemaya yaptığı katkılar ve özellikle topluma örnek oluşturan sanatçı duruşu nedeniye Mehmet Ali Alabora ile Türk dili ve kültürüne katkılarından dolayı Kelime Oyunu Programı yapımcısı ve sunucusu Ali İhsan Varol’a verilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    11. Uluslararası Çevre Kısa Film Festivali’nin Sinema ve Çevre Onur Ödülleri Belli Oldu yazısına devam et
  • Günlerin Köpüğü

    Michel Gondry’nin yönettiği ve Romain Duris, Audrey Tautou, Gad Elmaleh ile Omar Sy’in oynadığı Günlerin Köpüğü (L’ecume Des Jours – Mood Indigo), 24 Mayıs 2013’de Pinema Film dağıtımıyla Mars Entertainment Group tarafından vizyona çıkarıldı.
    Colin, Chloé ile tanışır ve ona çılgınca âşık olur. Fakat Chloé akciğerinde çıkan nilüfer çiçeği yüzünden hastalanınca, bu masalsı evliliğin seyri değişir. Nilüfer çiçeğini korkutup soldurmak için, Colin’in ona çiçekler getirmesi gerekir. Farklı icatları hayata geçirmekle uğraşan Colin’in dostları para kazanması için ona yardım ederler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Günlerin Köpüğü yazısına devam et
  • Cannes Film Festivali’nde Sona Yaklaşırken

    66. Cannes Film Festivali’nin yarışmalı ana bölümünde yer alan 20 filmin gösterimleri tamamlandı. Sinema dünyası, ödül listesinde kimlerin yer alacağı, Steven Spielberg başkanlığındaki büyük jürinin hangi yapımları tercih edeceği üzerine kafa yoradursun, biz son iki günde izleyici karşısına çıkmış filmleri mercek altına alarak on gündür sürdürdüğümüz yarışma turumuzu tamamlayalım.

    Festivalde yarışan bir Amerikan yapımı daha dün sabah basına tanıtıldı. ‘Göçmen / The Immigrant’, Cannes’ın gözdelerinden James Gray’in yeni filmi. Gray, Rus yahudisi kökenli ailesinin geçmişinden yola çıkarak, Doğu Avrupa’dan fırsatlar ülkesi Amerika’ya göçün hikâyesini beyazperdeye aktarmış. Yönetmene, 1923’de Ellis adasına gelmiş, o dönem New York’un Aşağı Doğu Yakası’nda bar işletmiş büyük büyük babasının anıları ve çektiği fotoğraflar kılavuzluk etmiş önce. Lakin hikâye otobiyografik değil. Film, Amerikan rüyasının izinde yeni bir başlangıç yapmak üzere kıtaya gelen genç bir kadının hayatta kalma mücadelesi üzerine. Kızkardeşi Magda hasta olduğu gerekçesiyle karantinaya alındığında, Yahudi kökenli bir topluluğun içinde kadın başına beş parasız ve yapayalnız kalan Polonya asıllı Protestan Ewa Cybulski’nin (Marion Cotillard) hikâyesi bu. İki erkek arasında kalan Ewa, çekici olduğu denli acımasız Bruno’nun (Joaquin Phoenix) elinde fahişeliğe zorlanırken, yaşadığı kâbustan kurtulmak için romantik sihirbaz Orlando’ya (Jeremy Renner) sığınıyor. Usta görüntü yönetmeni Darius Khondji ve güçlü bir oyuncu kadrosuyla çalışan Gray, Amerika’ya göç deneyiminin sembolü olmuş Ellis Island’ın gerçek mekânlarında çalışma fırsatı bulduğu bu ilk dönem filminde, 20. yüzyıl başları New York’unu betimleyen George Bellows imzalı gerçekçi portrelerden, aynı dönem Manhattan varyete salonlarının karanlık atmosferini tuvaline aktarmış Everett Shinn’in eserlerinden büyük ölçüde yararlanmış. Jüri başkanı Spielberg’in gönlünü çalması beklenen filmlerden biri ‘Göçmen’.

    Yarışma seçkisinde yine dün görücüye çıkan ‘Michael Kohlhaas’ da bir dönem filmi. 19. yüzyıl başları Alman edebiyatının önemli isimlerinden Heinrich Von Kleist’ın kısa romanının beyazperdeye ilk aktarılışı değil bu. Daha önce üç kez sinemaya uyarlanmış, Volker Schlöndorff imzalı 1969 yapımı bir önceki uyarlama aynı yıl Cannes’da yarışmış, ‘Hak Mücadelesi’ adıyla sonradan bizde de gösterilmişti. Kafka’nın Alman edebiyatında en etkilendiği eser olarak tanımladığı ‘Michael Kohlhaas’, ortaçağ Almanya’sında feodal beyin haksız uygulamasına isyan ederek başkaldıran at yetiştiricisinin onur savaşı üzerine. Telef olmuş atlarının tazminini isteyen Kohlhaas, hakça bir karşılık alamayınca bir ordu isyancıyı bir araya toplar ve ortalığı kana boyar. Yönetmen Arnaud des Pallières, Kohlhaas’ın öyküsünü Fransız topraklarına uyarlamış, Güney Fransa’nın, adaletsizliğe başkaldıran doğa adamının ihtişamına yakışır yüksek sıradağlarla çevrili Cévennes bölgesinde çekmiş filmini. Michael Kohlhaas’a hayat veren Mads Mikkelsen, geçtiğimiz yıl yine Cannes’da izlenen ‘Av / The Hunt – Jagten’de haksız yere pedofili ile suçlanan kasaba öğretmeninin pasif direnişini unutulmaz bir performansla canlandırmış ve haklı bir erkek oyuncu ödülüne layık görülmüştü. Bu defa, 66. festivalin adı konmamış gözde teması doğrultusunda yoğun şiddet içeren bir onur savaşında izliyoruz Danimarkalı müthiş oyuncuyu.

    Unutulmaz başyapıtlarla dolu külliyatı kadar, fırtınalı özel yaşamıyla da sürekli gündemde kalmış Roman Polanski, sekseni bulan ilerlemiş yaşına rağmen üretmeye devam ediyor. Kapanıştan bir gün önce seyirci karşısına çıkan ‘Kürklü Venüs / La Vénus A La Fourrure’ üstadın bir önceki çalışması Tony ödüllü ‘Acımasız Tanrı / Carnage’ gibi bir tiyatro oyunu uyarlaması. David Ives’ın ilk sahnelendiğinde büyük ilgi görmüş 2010 Off Broadway yapımı sahne eserinin metni, ‘Mazoşizm’in isim babası 19. yüzyıl Avusturyalı yazar Leopold von Sacher-Masoch’un aynı adlı kült romanına dayanıyor. Kadın ile erkek arasında soluk kesici iktidar oyunu üzerine ‘Kürklü Venüs’. Sahneye koyacağı yeni eserinin ana karakteri için yaptığı gün boyu süren seçmelerde aradığı yüzü bulamamanın hayal kırıklığı içinde tiyatroyu binasını terk etmeye hazırlanan Thomas ile, son anda içeri dalan ve oyun yazarının tahayyülündeki tiplemeye hiç de uygun düşmeyen silik ve itaatkâr -oyun karakteriyle adaş- Vanda’nın değişen rollerinin, cinsel çekimin saplantıya, oyuncu-yönetmen ilişkisinin efendi-köle deneyimine dönüşünün hikâyesi anlatılan. Bu nefes kesici 90 dakikanın parlak oyuncuları, Polanski’nin hayat arkadaşı Emmanuelle Seigner ile Jimmy P.’den sonra bu yıl ikinci kez Cannes’da boy gösteren Mathieu Amalric.

    Ve yarışma, festival seçkisine son anda dahil olan bir Amerikan filmiyle kapanıyor. ‘Yalnız Aşıklar Sağ Kalır / Only Lovers Left Alive’, yıllar önce Cannes’da keşfedildiği ilk filmiyle (‘Cennetten de Garip / ‘Stranger Than Paradise’ 1984) Altın Kamera’yı kazanmış kıdemli bağımsız sinemacı Jim Jarmusch’un 4 yıl aradan sonra çektiği son filmi. Jarmusch bu kez aktörleri vampir olan alışılmışın dışında bir aşk hikâyesine soyunmuş. Lakin bildiğimiz sıradan vampir hikâyelerinden bir yenisi değil karşımızdaki. Yönetmen vampirlik olgusunu bir metafor olarak kullanmış. Asırlar boyu insanoğlunun hayranlık uyandırıcı gelişimine tanık olmuş marjinal alemin kırılgan Adam ile Eve’inin (yani bildiğimiz Adem ile Havva’nın) tahrip edilmiş doğanın öfkesini kustuğu günümüzün tehlikelerle dolu tedirgin dünyasında varolma mücadelesi üzerine bir film bu. Amerika’nın bağrından (Detroit), Afrika’nın kuzey ucuna (Tanca) ıssız ve romantik mekânlarda çekilmiş bu gece filminin Havva’sında Jarmusch’un gözdelerinden Tilda Swinton, Adem’de ise son olarak ‘The Deep Blue Sea’de (2011) izlediğimiz İngiliz oyuncu Tom Hiddleston yer alıyor.

    66. Cannes Film Festivali, 26 Mayıs Pazar akşamı düzenlenecek olan kapanış töreni ile sona eriyor. Kırmızı halı seremonisi ve onu takip eden ödül töreni 19:00’dan itibaren NTV’den canlı olarak izlenebilir.

    (25 Mayıs 2013)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Türk Sineması’nın Bilinmeyenleri Ortaya Çıkıyor

    Bu yıl ilk kez düzenlenen Uluslararası Gençlik Kısa Film Festivali kapsamında Sinema Yazarı ve Sinema Tarihçisi Burçak Evren Türk Sinemasın Gayrı Resmi Tarihi başlıklı bir söyleşi gerçekleştirecek. Türkiye’de ilk kez yapılacak olan söyleşi ile Türk Sineması’nın bilinmeyen yönleri gün ışığına çıkacak. Kızılırmak Sineması’nda 17 Mayıs Cuma günü 15:00 – 17:00 saatleri arasında olacak olan söyleşi ücretsiz olarak düzenleniyor. Reklâm piyasasında önemli başarılara imza atmış olan Şebnem Kiliş ise aynı gün Kızılırmak Sineması’nda 13:00 – 15:00 saatleri arasında genç sinemacıların filmlerini yorumlayacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk Sineması’nın Bilinmeyenleri Ortaya Çıkıyor yazısına devam et
  • 8. Uluslararası Dadaş Film Festivali Başladı

    8. Uluslararası Dadaş Film Festivali, dün akşam Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi A Salonu’nda yapılan açılış töreniyle başladı. Mustafa Alabora ve Eda Su Neidik’in sunduğu törene Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, Füruzan, Nilüfer Açıkalın, Thomas Balkenhol, Metin Avdaç, basın mensupları ve sinemaseverler katıldığı açılış töreninde sinemamızın sevilen oyuncuları Eşref Kolçak, Engin Çağlar, Nebahat Çehre, Şefik Döğen ve Abdurrahman Keskiner’e onur ödülleri verildi. Tören sonrasında Anne Le Ny’in yönettiği, festivalin açılış filmi Ceux Qui Restent gösterildi.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    8. Uluslararası Dadaş Film Festivali Başladı yazısına devam et
  • Bu Sansürle, Sinema Kanallarına Tamamıyla Elveda!

    Sözün bittiği yere geldik (aslında çoktandır gelmiştik)! Çoğunluğun oylarıyla seçilmiş hükümet, sigara ve alkole savaş görüntüsü altında sanatı da sansürlüyor; sayısı zaten az olan sinema tutkunlarını hiçe sayıyor! Vatandaşın para ödeyerek satın aldığı tematik kanallara da, dünyanın en önemli sansür organizasyonlarından RTÜK’ün yasası altında sansür uygulatıyor!

    Alkol yasaklarıyla birlikte sinema kanallarında film seyretmeye tamamıyla veda etmek durumundayız! Bu yasağın geleceğinin sinyallerini Başbakan 2010 yılında vermişti.

    Aşağıda, “Sansürden asla kurtulamayacağız!” başlığı altında 2010 Temmuz’unda yayımlanan yazımdan o bölümü aktarıyorum.

    “Eyvah! Başbakan alkole savaş açıyor!

    Önce haber: “Sigarayla mücadelesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından ödüllendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alkol yerine meyve önerdi. Erdoğan, sigaranın zararlarını anlatırken, ‘Bu işin sulusu da, kurusu da zarar… Bu alkol nereden elde ediliyor? Meyvelerden filan elde edilmiyor mu bunlar? Üzümden elde etmiyor musun, ediyorsun. Onları ye’ dedi”.

    Neden eyvah? Çünkü Başbakan’ın sigaraya açtığı savaşta asıl kaybeden sinema sanatı oldu: RTÜK İmparatorluğu, yasa maddesine dayanarak yaşadığımız dünyanın bir gerçeği olan sigarayı sinema evreninden ‘sildi’. Böylece, ‘blurlama tekniği’, oyuncu performanslarının ve filmlerin ‘içine etti’/ediyor! Şimdi, aynı teknikle filmlerden bir de ‘alkol silinirse’, ‘tüy dikecek’!”

    (24 Mayıs 2013)

    Ali Ulvi Uyanık

    ali.ulvi.uyanik@gmail.com

    Nuri Bilge Ceylan’nın Filmi Kış Uykusu’na Rekor Destek

    T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu’nun değerlendirme toplantısı 30 Nisan – 02 Mayıs tarihleri arasında yapıldı. Toplantıda, toplam 1.147 başvurudan 141’ine destek verilmesi kararı alındı. Bu projelerden 15’i film yapım, 7’si ilk filmini çeken yönetmen projesi, 59′u belgesel film, 4’ü animasyon filmi, 30’u kısa film, 26’sı da senaryo ve diyalog yazım geliştirme projesi. Bakanlık, toplam 10 milyon 353 bin 846 lira aktaracak. (Haber: Serpil Boydak.)

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Nuri Bilge Ceylan’nın Filmi Kış Uykusu’na Rekor Destek yazısına devam et
  • Türkan Şoray, Sema Güral Sürmeli’nin Yeni Sergisini Ziyaret Etti

    Sinemamızın Sultanı Türkan Şoray, NG Kütahya Seramik Porselen Turizm A. Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Sema Güral Sürmeli’nin, Porselenden Hayatlar – Geçmişe Özlem adlı sergisini ziyaret etti. Sergide Sema Güral Sürmeli tarafından özel olarak ve Türkan Şoray’ın Osmanlı kaftanı ile olan fotoğrafının porselen üzerine uyarlanmasıyla tasarlanan yemek takımı Türk Sineması’nın Sultanı’na armağan edildi. Bu sürpriz karşısında oldukça duygulanan Türkan Şoray, “Benim için çok özel bir hediye oldu. Sergide gerçekten birbirinden değerli, emek verilmiş ürünler var. Sema Hanım’ı tebrik ediyorum” diye konuştu.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türkan Şoray, Sema Güral Sürmeli’nin Yeni Sergisini Ziyaret Etti yazısına devam et