Gerekli koşulların sağlanmaması nedeniyle sinemaya gidemeyen, film festivallerine katılamayan engelli seyircilerin önündeki engeller, Ankara Engelsiz Filmler Festivali ile kalkıyor. Festival, göremeyen veya işitemeyen seyircilerin diğer seyircilerle aynı seyir zevkini alabileceğini ortaya koymayı, engellilerin toplumsal yaşama daha eşit katılımına katkı sağlamayı amaçlıyor. Engelli seyircilerin gösterim, söyleşi ve atölyelere katılabilecekleri Ankara Engelsiz Filmler Festivali, 03 – 08 Eylül 2013 tarihleri arasında kapılarını tüm sinemaseverlere açacak.
Günlük arşivler: 27 Mayıs 2013
İstanbul Modern Sinema’da Almanya’dan Yepyeni Filmler
Bu yıl beşinci kez düzenlenecek olan Almanya’dan Yepyeni Filmler seçkisi, Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern Sinema işbirliğiyle 13 – 23 Haziran tarihleri arasında seyirciyle buluşacak. Seçkide yer alan filmler, olaylara yeni bir perspektifle bakmaya çalışan karakterleri birbirinden çok farklı hikâyelerle perdeye taşıyor. Almanya’dan Yepyeni Filmler programında, Berlin Film Festivali’nde büyük ilgi gören ve gerçekten de muhteşem bir keşif vadeden Tuhaf Bir Kedicik, Serbest Düşüş, Hannah Arendt ve Fraktus gibi filmler yer alıyor.
İstanbul Modern Sinema’da Almanya’dan Yepyeni Filmler yazısına devam et
Altın Palmiye, Adele’in Yaşamı Filminin Oldu
66. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülünü, Fransız yönetmen Abdellatif Kechiche’in, iki kadının aşkını anlatan filmi Blue Is the Warmest Color: The Life of Adele adlı film aldı. Jüri, alışılmadık bir karara imza attı ve Altın Palmiye Ödülü’nü, sadece filmin yönetmeni Kechiche’e değil aynı zamanda yıldızları Adele Exarchopoulos ve Lea Seydoux’a verdi. Adele Exarchopoulos, 3 saat süren filmde kendisinden yaşlı bir kadına aşık olduktan sonra hayatı değişen 15 yaşındaki bir genç kızı canlandırıyor. (Haber: Serpil Boydak.)
Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu Proje Geliştirme Atölyesi Erivan’da
Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu ortak yapım projeleri için çağrı yapıyor. Çağrı Türkiye’den, Ermenistan’dan ve diasporadan katılımcılara açık. Proje geliştirme atölyesi, 10. Uluslararası Altın Kayısı Film Festivali kapsamında, 08 – 10 Temmuz 2013 tarihleri arasında, Erivan’da gerçekleşecek. Eğitimler, sunumlar, birebir toplantılar ve proje sunumlarından oluşacak atölye çalışmasına 10 proje davet edilecek. Bu 10 proje uluslararası bir jüri tarafından değerlendirilecek ve aralarından bir proje 10 bin dolar ile ödüllendirilecek. Proje Geliştirme Atölyesi çalışmasına çekimleri Ocak 2014 tarihinden sonra başlayacak projeler başvurabiliyor.
Ragga Oktay’dan Romantik Müzikal Komedi Bir Sinema Filmi Mc Dandik’in Çekimleri Başladı
Yıllardır üzerinde çalıştığı tiplemeleri ve projeyi hayata geçirmenin en doğru yolunun bir sinema filmi olduğuna inanan Ragga Oktay,kolları sıvadı ve ilk sinema filmi Mc Dandik için “Motor” dedi. Yapımcılığını Ragga Oktay ve Hakan Yıldız’ın, yönetmenliğini sanatçının kendisi ve Cem Yaz’ın üstlendiği Mc Dandik’in öykü ve senaryosu da Ragga Oktay’ın kendisine ait. Kubilay Tuncer ve Cem Yaz’ın katkılarıyla senaryonun şekillendiği filmin çekimleri 27 Mayıs Pazartesi günü başladı. Türkiye’de az örneği yapılmış “romantik müzikal komedi” türünde olan film için, yüzlerce oyuncu ve dansçı uzun bir hazırlık sürecinden geçirildi.
Köfte Yağmuru 2’nin Türkçe Dublajlı Fragmanı İnternet Ortamında Yayına Verildi
Ülkemizde Ocak 2014’de vizyona girmesi plânlanan Köfte Yağmuru 2 (Cloudy With A Chance Of Meatballs 2) filminin Türkçe dublajlı fragmanını yayınlandı. İlk filmde Flint, suyu yiyeceğe dönüştüren bir makine icat etmişti. Devam filmindeyse Flint, durdurduğunu sandığı icadının evrimsel bir işlev bozukluna neden olarak halen çalışmakta olduğunu öğrenir. Bu sefer dünyayı, makinesinin yarattığı hayvan-yiyecek karışımı mutant yaratıklardan kurtarmaları gerekmektedir.
Hannah Arendt ile Totalitarizmin Kökenleri Üzerine
Margarethe von Trotta’nın 32. İstanbul Film Festivali’nde hayranlıkla karşılanan son filmi ‘Hannah Arendt’, yaman Alman siyaset bilimcisinin fırtınalı yaşamından bir döneme tanıklık ediyor. Film bu hafta İstanbul Modern’in sinema salonunda, ‘Yeni Yollar’ başlıklı ‘Almanya’dan Yepyeni Filmler Seçkisi’ kapsamında, 06 Haziran Perşembe saat 17:00 ve 08 Haziran Cumartesi saat 13:00’de olmak üzere iki kez daha gösterilecek.
1906 doğumlu Arendt, romantik bir beraberlik de yaşadığı Martin Heidegger ile uzun yıllar çalışmış, Nazi sempatizanı varoluşçu filozofla olan ilişkisi nedeniyle sonradan suçlamalara maruz kalmıştır. 1933 yılında Yahudi olduğu gerekçesiyle Alman üniversitelerinde ders vermesi engellenen Arendt, Paris’e kaçmış, ancak savaş sırasında Fransa’yı da terk etmek zorunda kalarak 1940 yılında evlendiği Alman şair ve felsefeci Heinrich Blücher ile birlikte ABD’ye iltica etmiştir.
Von Trotta’nın filmi 60’lı yılların başlarında, Hitler’in ulaştırma subayı Adolf Eichmann’ın Arjantin’de ele geçirilerek İsrail’e getirilmesiyle başlıyor. Arendt, kısaca ‘nihai çözüm’ olarak adlandırılan Yahudi kitle imha programının baş mimarlarından biri olarak bilinen Eichmann’ın yargılandığı mahkemeyi izlemek ve yazmak üzere İsrail’e geliyor.
Eserlerinde iktidar, politikanın özneleri, otorite ve totaliterlik gibi temaları işleyen Arendt, daha sonra ‘Eichmann in Jerusalem’ isimli kitaba dönüşecek davayı, ‘The New Yorker’ dergisinde anlatırken ‘kötülüğün sıradanlığı’ kavramı üzerinde duracak, kötülüğün, sıradan insanların üstlerinin emirlerine uyma ve eylemlerinin ya da eylemsizliklerinin sonuçlarını düşünmeksizin çoğunluk görüşüne itaat etmelerinin bir sonucu olup olmadığı sorusunu gündeme getirecektir. Arendt’in bu bağlamda Eichmann’ı emirleri yerine getiren basit bir bürokrat olarak görmesi ortalığı ayağa kaldıracaktır. Nürnberg Mahkemelerinin uluslararası hukukta emsal teşkil eden kararı uyarınca ‘insanlığa karşı işlenmiş suçlarda’ emir almış olmak mazeret kabul edilmemektedir. Eichmann insanlık suçuyla infaz edilir bilindiği gibi.
Ulusça kaotik bir dönemden geçtiğimiz bugünlerde, Arendt’in zamanında çok tartışılmış görüşleri eşliğinde, en tanınmış kitabına ad olmuş ‘Totalitarizmin Kökenleri’ni tartışmak, fırtınalı yaşamı ve aşklarıyla 20. yüzyıldan yaman bir kadın portresini izlemek isteyenler Margarethe von Trotta’nın soluk soluğa seyredilen filmini fırsat bulursa kaçırmasın. Barbara Sukowa unutulmaz ‘Rosa Luxemburg’dan sonra ‘Hannah Arendt’ kompozisyonunda bir kez daha muhteşem.
(03 Haziran 2013)
Ferhan Baran