Uluslararası Yarışmanın Altın Lale Adayları Görücüye Çıkıyor

32. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma filmlerinin basın gösterimleri başladı. İlk izlenenler arasında kişisel notlarıma göre öne çıkan yapım, Eva Neymann’ın ‘Kuleli Ev / Dom S Bashenkoy’u oldu. Ukraynalı yönetmenin filmi, Solaris’in senaryosunda imzası bulunan yazar Friedrich Gorenstein’ın bir öyküsünden yola çıkmış. Mekân, İkinci Dünya Savaşı’nın üçüncü zorlu yılında savaştan bitap düşmüş karla kaplı Sovyetler Birliği toprakları. Sekiz yaşlarındaki küçük bir oğlan çocuğunun gözlerinden savaş ve yoksulluğun ezip geçtiği, başkalarının acılarına karşı duyarsızlaşmış bir toplumun panoramasını başarıyla çizmiş genç sinemacı. Bu başarıda usta görüntü yönetmeni Rimvydas Leipus’un Sovyet sineması geleneği doğrultusunda muhteşem siyah beyaz görüntüleri ve ışık gölge kompoziyonlarının büyük payı var kuşkusuz. Popüler Rus romanslarından Solovey (Bülbül)’ün yanı sıra Erik Satie’den üç numaralı Gnossienne’in ezgilerinin de eşlik ettiği bu küçük şiirsel filmde, Tarkovski’nin ‘İvan’ın Çocukluğu’ndan izler bulacaksınız. Festival sinemalarındaki üç gösteriminden birini yakalamaya çalışın. (Beyoğlu Atlas / 11 Nisan Perşembe, 16.00; Ortaköy Feriye / 12 Nisan Cuma, 19.00; Kadıköy Reks / 14 Nisan Pazar, 19.00)

Uluslararası Yarışmanın bir diğer Altın Lale adayı, belgeselleriyle tanınan Avustralyalı yönetmen Tony Krawitz’in ilk uzun metrajlı çalışması ‘Ölü Avrupa / Dead Europe’. Yunan asıllı yazar Christos Tsiolkas’ın kişisel anılarından izler taşıyan, bizde de yayınlanmış ‘Versus’ adlı romanından uyarlanmış. Sidney’in banliyösünde intihara benzer bir araba kazası sonucu ölen babasının küllerini Yunanistan’daki köyüne götürmek üzere yola çıkan fotoğrafçı Isaac’in hikâyesi bu. Genç adamın geçmişin hayaletlerinin peşinde baba ocağından başlayarak Paris ve Budapeşte’ye savrulan öyküsünde babanın lânetlenmiş suçları, eski kıtanın günahlarının bir metaforu görünümünde. Krawitz, geçmişiyle hesaplaşmayan Avrupa’nın benzer günahları günümüzde de işlemeye devam ettiğinin altını çizerek hayli karamsar bir tablo çizmiş. ‘Ölü Avrupa’ festivalde üç kez gösteriliyor. (Beyoğlu Atlas / 9 Nisan Salı, 16.00; Ortaköy Feriye / 10 Nisan Çarşamba, 19.00; Nişantaşı Citylife / 11 Nisan Perşembe, 21.30)

İzleme fırsatını bulduğumuz yarışma filmlerinden bir diğeri olan ‘Ne Yaptın Richard? / What Richard Did’ yine bir ilk film. İrlandalı yönetmen Lenny Abrahamson’ın bu edebiyat uyarlaması (Bad Day In Blackrock / Kevin Power), Dublin’li varlıklı ailenin okulunda ve uğraştığı spor dalında başarılı, yakışıklı yeniyetme oğulları Richard’ın rüya gibi yaşamının, meşum bir yaz gecesi sebep olduğu olay nedeniyle altüst oluşunun hikâyesi. Richard’ın babası rolünde -2007 Danimarka yapımı ünlü televizyon dizisi ‘Forbrydelsen (The Killing)’in oyuncularından- Lars Mikkelsen’i izlediğimiz film festivalde üç kez gösteriliyor. (Beyoğlu Atlas / 8 Nisan Pazartesi, 19.00; Ortaköy Feriye / 9 Nisan Salı, 16.00; Kadıköy Reks / 10 Nisan Çarşamba, 13.30)

(06 Nisan 2013)

Ferhan Baran

[email protected]

32. İstanbul Film Festivali Başladı

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından dokuzuncu kez AKBANK sponsorluğunda düzenlenen 32. İstanbul Film Festivali, 29 Mart 2013 Cuma akşamı Lütfi Kırdar Uluslararası Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenen açılış töreniyle başladı. Sinemamızın seçkin isimlerinin yanı sıra ödüllü oyuncu Patricia Arquette ve usta yönetmen Bille August da açılış törenine katılan önemli konuklar arasındaydı. İstanbul Film Festivali açılış töreninde Sinema Onur Ödülleri, sinemamıza yıllar boyu emek vermiş dört değerli ismi Lale Belkıs, Aytekin Çakmakçı, Ayşe Şasa ve Ahmet Mekin’e takdim edildi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    32. İstanbul Film Festivali Başladı yazısına devam et
  • Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman: Cumhuriyete Giden Yol

    Atilla Akarsu’nun yönettiği ve Reha Beyoğlu, Orhan Kılıç, Mehmet Tokat ile Özcan Varaylı’nın oynadığı Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman: Cumhuriyete Giden Yol, 12 Nisan 2013’de Özen Film dağıtımıyla Karakılıç Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Giresun’lu Osman’ın gönüllü olarak katıldığı Balkan savaşında bacağı sakatlanır ve Topal Osman lâkabını alır. İzmir’in işgâl edilmesinin ardından gönüllü birliklerle Karadeniz bölgesindeki Rum çetelerine karşı mücadele eder. Atatürk’e bir kaç suikast girişimi olunca Ankara’ya çağrılır ve Atatürk’ün korumalığını yapar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman: Cumhuriyete Giden Yol yazısına devam et
  • Sıcak Kalpler

    Jonathan Levine’in yönettiği ve John Malkovich, Nicholas Hoult, Teresa Palmer ile Analeigh Tipton’un oynadığı Sıcak Kalpler (Warm Bodies), 05 Nisan 2013’de Tiglon Film dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Gizemli bir virüs, kurbanlarını et yiyen ve geçmişlerini hatırlamayan birer yaratığa dönüştürmüştür. Kurtulanlar her an yakalanma korkusu içindedirler. Fakat salgından etkilenmiş bir zombie, kendisini yok etmeye gelen Julie’ye bir anda aşık olur. Onu ısırıp beslenmesi gerekirken aşık olmuştur, kaybettiği insani özellikleri yavaş yavaş yerine gelmeye başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sıcak Kalpler yazısına devam et
  • Aşk, Şimdi

    Ol Parker’ın yönettiği ve Dakota Fanning, Jeremy Irvine, Paddy Considine ile Olivia Williams’ın oynadığı Aşk, Şimdi (Now Is Good), 05 Nisan 2013’de Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Tessa 17 yaşındadır. Hayata tutkuyla bağlıdır. Kendisine konan ölümcül hastalık teşhisinin ardından, hayatının her anını kullanmaya kararlıdır. Bu yüzden 17 yaşındaki her genç kızın yaşamak isteyeceği şeylerden oluşan on maddelik bir liste yapar. Listenin en önemli maddesi ise “aşık olmak”tır. Aşk, Tessa’nın ölüme meydan okumasını sağlayacak mıdır?

    İstanbul Modern Sinema, Documentarist İşbirliğiyle Belgesel Seçkisi Sunuyor: Güç Belgeselde

    İstanbul Modern Sinema, Documentarist işbirliğiyle Güç Belgeselde başlıklı 10 filmlik bir belgesel programı hazırladı. Seçki, insan ve doğa arasındaki hayatta kalma mücadelesi, toplumsal güç çatışmaları, işgâl ve isyanlarla bugün içinde bulunduğumuz dünyadaki iktidarın ikilemlerini ortaya koyuyor. Kamboçya’da Kızıl Kmerler’in film sektörünü yoketmesinden, Hasankeyf’teki zorunlu göçe ve GDO’ya karşı mücadele eden bir grup çevrecinin hikâyesine uzanan bu belgeseller günümüzün güç odaklı gerçeklerine bakıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Modern Sinema, Documentarist İşbirliğiyle Belgesel Seçkisi Sunuyor: Güç Belgeselde yazısına devam et
  • 32. İstanbul Film Festivali Başlıyor

    32. İstanbul Film Festivali, bu akşam Lütfi Kırdar Uluslararası Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenen açılış töreniyle başlıyor. Türkiye sinemasının seçkin isimlerinin yanı sıra ödüllü oyuncu Patricia Arquette ve usta yönetmen Bille August da açılış törenine katılan önemli konuklar arasında olacak. Törende, Türk sinemasına yıllar boyu emek vermiş dört değerli isim, Ayşe Şasa, Ahmet Mekin, Aytekin Çakmakçı ve Lale Belkıs’a Sinema Onur Ödülleri sunulacak. CNN TÜRK ekranlarından yayınlanacak açılış töreninin ardından, Pedro Almodovar’ın son filmi Aklımı Oynatacağım’ın gösterimiyle 16 günlük sinema maratonu start alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    32. İstanbul Film Festivali Başlıyor yazısına devam et
  • ASIFA Filmleri, Canlandıranlar Festivali’nde

    Dünyanın en büyük canlandırma ağı ASIFA üyelerinin filmlerinden oluşan özel seçki, Canlandıranlar Festivali’nde gösterilecek. ASIFA (Association Internationale du Film d’Animation) canlandırma sanatının tanınması için 1960 yılında Fransa’da kuruldu ve bugün, tüm dünyadan canlandırma sanatçılarını, gruplarını ve kurumlarını buluşturan şemsiye bir kuruluş haline geldi. Hindistan’dan Meksika’ya, Bulgaristan’dan Japonya’ya elli iki ülkeden canlandırma sanatçılarının üyesi olduğu ASIFA’dan iki seçki ve iki retrospektif Canlandıranlar Festivali’nde İstanbul ve Ankaralı canlandırmaseverlerle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    ASIFA Filmleri, Canlandıranlar Festivali’nde yazısına devam et
  • Nisan’da Evim Sensin, Bulut Atlası ve Kibarca Öldürmek TV’de İlk Kez ve Sadece Tivibu’da

    TTNET’in yeni dönem TV platformu Tivibu, en yeni ve en popüler filmleri izleyicilerle buluşturmaya devam ediyor. Tivibu’da Nisan ayında farklı türlerde 600’e yakın film sinemaseverleri bekliyor. Bu filmler arasından Evim Sensin, Bulut Atlası ve Kibarca Öldürmek, TV’de ilk kez ve sadece Tivibu’da gösterilecek. Hobbit: Beklenmedik Yolculuk da Nisan ayında Tivibu’da yayında olacak. Öte yandan, geçtiğimiz aylarda gösterimi başlayan filmlerin de yayını Nisan’da devam edecek. Bu yıl Oscar ödüllerine damgasını vuran Operasyon: Argo, Açlık Oyunları, ParaNormaN filmleri bunlardan sadece birkaçını oluşturuyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Nisan’da Evim Sensin, Bulut Atlası ve Kibarca Öldürmek TV’de İlk Kez ve Sadece Tivibu’da yazısına devam et
  • Aras Bulut İynemli, Kanal D Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu Kanal D Cinemania’da sezonun bu haftaki konuğu Mahmut ile Meryem filminin başrol oyuncusu Aras Bulut İynemli. Sevilen oyuncu Mahmut ile Meryem filminde oynamayı hangi sebeplerden dolayı kabul etti? Aras Bulut İynemli aşkın tanımını nasıl yapıyor? Neden uçak mühendisliği bölümünde okumayı tercih etti? Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisi için neler söylüyor? Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona giren yeni filmler, haberler, vs. yer alıyor. Cinemania her Cumartesi Kanal D.de.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Aras Bulut İynemli, Kanal D Cinemania’da yazısına devam et
  • İnönü Üniversitesi Jazz Korosu

    İnönü Üniversitesi Jazz Korosu, İnönü Üniversitesi Gençlik Korosu ismi ile 2010 yılında kuruldu ve faaliyetlerine hızla başladı. Yenilikçi, çağdaş ve popüler eserleri seslendirmesi ile geniş kitlelere hitap etmeyi vizyon edinen koro, yaptığı konserler ile beğeni ve ilgi kazandı. 2012 yılında yeni bir konsept oluşturan koro, çalışmalarına jazz türüne ağırlık vererek devam etti. Yaptığı konserler ile koro özellikle İnönü Üniversitesi öğrencilerinin jazz müzik türü hakkında bilgiler edinmesini sağlayarak müzikal bir anlatım dili geliştirdi.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İnönü Üniversitesi Jazz Korosu yazısına devam et
  • 11. Ulusal Kısa Film Festivali, Kısa Film ve Kısa Film Öyküsü Yarışması Ödül Töreni Yapılıyor

    İstanbul Kısa Filmciler Derneği – İKFD, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Doğuş Üniversitesi’nin işbirliği ile düzenlenen 11. Ulusal Kısa Film Festivali Onur ödülleri, En İyi Belgesel ve Kısa Film Ödülleri sahiplerini buluyor. Festival ödül töreni 29 Mart 2013 Cuma günü saat 18:30’da Doğuş Üniversitesi Acıbadem Kampüsü Gözaçan Kültür ve Sanat Merkezi’nde Toprak Sergen’in sunumuyla gerçekleştirilecek. Festivalin Onur konukları Üç Maymun ve Bir Zamanlar Anadolu’da filmlerinde senarist ve oyuncu olarak görev yapan Ercan Kesal ve Yeşilçam’ın usta oyuncusu Şemsi İnkaya.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    11. Ulusal Kısa Film Festivali, Kısa Film ve Kısa Film Öyküsü Yarışması Ödül Töreni Yapılıyor yazısına devam et
  • Viktor Apalaçi: Üç Maymun, Dünya Sinemasının Ölümsüz Filmlerinden Biri

    Şalom Gazetesi sinema yazarı ve film eleştirmeni Viktor Apalaçi, Atilla Dorsay’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde sinema hakkında yazmaya başladığı 1966’dan bu yana Şalom’da yazıyor… Tam 47 yıldır bu konuda okurunu bilgilendiriyor ve yönlendiriyor.

    Apalaçi’ye göre Türk sinema yazarları ve film eleştirmenleri arasında Türkçeyi en iyi kullanan şu an Cumhuriyet Gazetesi’nde yazan Sungu Çapan… Apalaçi “Sungu Çapan inanılmaz uzunluktaki cümleleri yazılarında başarıyla kuruyor ve kullanıyor.”

    Bugün 72 yaşında olan Apalaçi’ye göre en beğendiği filmler şöyle sıralanıyor:

    * Bisiklet Hırsızları / Vittorio de Sica
    * Milano Mucizesi / Vittorio de Sica
    * Hiroşima Sevgilim / Alain Resnais
    * 400 Darbe / Francois Truffaut
    * Paris Teksas / Wim Wenders
    * Ölümsüz – Z / Casta Gavras
    * Taksi Şoförü / Martin Scorsese
    * Sahne Işıkları – Limelight / Charlie Chaplin
    * Leopar / Luchino Visconti
    * Siyah Orfe / Marcel Camus
    * Rashomon / Akira Kurosawa
    * Bir Kadın ve Bir Erkek / Claude Lelouch
    * Blow-Up / Michelangelo Antonioni
    * Underground / Emir Kusturica
    * Pianist / Roman Polanski
    * Rüzgar Gibi Geçti / Victor Fleming
    * İnsanlar Yaşadıkça / Fred Zinnemann
    * The Wages of Fear / Henri George Clouzot
    * Asi Gençlik / Nicholas Ray
    * Doktor Jivago / David Lean
    * Unforgiven / Clint Eastwood
    * Manhattan / Woody Allen
    * Vertigo / Alfred Hitchcock
    * Amcam – Mon Oncle / Jacques Tati
    * 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün / Cristian Mungiu
    * Oğul Odası / Nanni Moretti
    * Karanlıkta Dans / Lars Von Trier
    * Kelebek ve Dalgıç / Julian Schnabel
    * Dalgaları Kırmak / Lars Von Trier
    * Çingeneler Zamanı / Emir Kusturica
    * Barton Fink / Coen Kardeşler
    * Apocalypse Now / Francis Ford Coppola
    * Teneke Trampet / Volker Schlöndorff
    * İşçi Sınıfı Cennete Gider / Francesco Rosi
    * Arabulucu / Joseph Losey
    * Eğer – If / Lindsay Anderson
    * Gece / Michelangelo Antonioni
    * L’Eclipse / Michelangelo Antonioni
    * Baylar ve Bayanlar / Pietro Germi
    * Şerburg Şemsiyeleri / Jacues Demy
    * Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği / Luis Bunuel
    * Tatlı Hayat / Federico Fellini
    * Sessiz Dünya / J. Y. Cousteau ve Louis Malle
    * Ölüm Asansörü / Louis Malle
    * Marty / Delbert Mann
    * Fargo / Coen Kardeşler
    * Paramparça Aşklar Köpekler / İnnaritu
    * Bazıları Sıcak Sever / Billy Wilder
    * Giant / George Stevens
    * Kwai Köprüsü / David Lean
    * Guguk Kuşu / Milos Forman
    * Casablanca / Michael Curtiz
    * Citizen Kane / Orson Welles
    * Fahrenheit 9 / 11 – Michael Moore
    * Ulis / Theo Angelopulos
    * Piano Dersi / Jane Campion
    * Üç Maymun / Nuri Bilge Ceylan

    Viktor Apalaçi’ye Göre “Üç Maymun”:

    Hepimiz “Üç Maymun”u oynarız

    İnsan ruhunun derinliklerinde dolaşmayı seven bir sinemacı olarak Nuri Bilge Ceylan, “Üç Maymun”da bilinen sakin ve durgun uslubunu yinelerken, sinemasını geliştirdiğini, farklı bir yolda cesur bir adım attığını gösteriyor.

    İnsanın doğasını ve varoluşunu sorgulamayı sürdürdüğü “Üç Maymun” da Ceylan, aşk, nefret, pişmanlıklar, yalanlar, sorumluluk, güç duygusu ve affetme gibi temaları işliyor. Kurduğu görsel dünya ve özgün uslubuyla Türk sinemasında özel bir yeri olan Nuri Bilge Ceylan, “Üç Maymun” da mekân kullanımındaki ustalığı, özenli ışık çalışması ve başarılı ses tasarımı ile dikkati çekiyor.

    Film, 3 kişiden oluşan orta sınıf bir ailenin, parçalanmaması adına, gerçeklerin görmezden gelinmesiyle ortaya çıkan açmazları anlatıyor. Hayatta hepimizin “Üç Maymun”u oynamak zorunda kaldığımız gerçeğinden hareketle, Ceylan, bir yerde davranışlarımıza ayna tutuyor.

    Sorumluluk yükünün ağırlığı altında ezilmemek için, filmin üç kahramanı, gerçeği görmekten, konuşmaktan kaçınarak, onu inkâr etmekle yetinir. Ancak “Üç Maymun”u oynamak, acı gerçeklerin üstünü örtmeye yeterli midir?

    Nuri Bilge Ceylan eşi Ebru Ceylan ile birlikte yazmaya başladıkları senaryo kadrosuna, özel hayatında politikaya atılan bir doktor olan Ercan Kesal’ı almış. Bu filmde kendini yenilemeyi seven bir sinemacı kimliğiyle karşımıza çıkan Ceylan, kariyerinde ilk kez siyasi ortama göndermeler yapıyor. Ercan Kesal’ın telkiniyle, filmin baş kahramanlarından biri, çiçeği burnunda bir politikacı.

    Sakin, Durgun Sinema Dili

    Duygusal gelgitler ve psikolojik tahliller yüklü bir senaryoyu, Ceylan bilinen sakin ve (uzun plânlara dayanan) durgun üslûbuyla sinemaya aktarıyor. Gri tonların hakim olduğu bir atmosferde geçen, Yedikule’de oturan, üç kişilik orta direk bir ailenin öyküsünü anlatan film bir trafik kazasıyla başlıyor.

    Şoför baba (Yavuz Bingöl), politikacı patronunun (Ercan Kesal) yaptığı bir trafik kazasını üstlenerek kısa bir müddet hapis yatar. Evde, 20’li yaşlarını sürdüren işsiz oğluyla (Ahmet Rıfat Şungar) tek başına kalan karısına (Hatice Aslan) patron göz koyar.

    Kocası hapisteyken, genç kadın, zaafına yenilip patronun metresi olur. Okulda başarısız olan, boş gezenin boş kalfası oğul, gerçekleri bilmesine rağmen susmayı yeğler. 6 yaşındayken denizde boğulan kardeşinin gölgesi, ailenin tüm ilişkilerinin üstüne düşer.

    “Tutkuyla Sevdiğim Yalnız, Güzel Ülkem”

    Aile içi koyu suskunluk ortamına rağmen, hapisten çıkan baba, durumu kavrar. Ancak “Üç Maymun”u oynamak, acı gerçeklerin üstünü örtmeye yeterli midir? Filmde bir ailenin, altından kalkamayacağı acılara ve sorumluluklara maruz kalmamak adına gerçeği örtbas ederek bir arada kalmaya çalıştıklarını izliyoruz.

    Nuri Bilge Ceylan’ın insan ilişkilerini inceleme yöntemini Bergman, Bresson ve Tarkovski gibi ustaların sinemasına yakın bulan eleştirmenler var. Son Cannes Film Festivali’nin başlangıcında gösterilen “Üç Maymun”, festival boyunca uluslararası eleştirmenlerin değerlendirilmesiyle, hep Altın Palmiye ödülüne layık gösterildi.

    Nuri Bilge Ceylan (yarışmanın Clint Eastwood, Steven Sodergbergh, Atom Egoyan, Dardenne Kardeşler, Wim Wenders gibi prestijli yönetmenlerini sollayarak) En İyi Yönetmen seçildi. Ceylan’ın bu başarısı kimseyi şaşırtmadı. Yönetmen bu festivalde, 2003’te “Uzak” ile Jüri Büyük Ödülü’nü, 2005’da “İklimler” ile sinema yazarlarının verdiği Fibresci ödülünü kazanmıştı.

    Üslûp olarak sakin ve durgun bir sinema dili kullanan Ceylan görsel diliyle izleyicinin bir kez daha hayranlığını kazanıyor. Amatör oyuncuları dahi iyi yönetmedeki becerisini gösterdiği filmle Ceylan, önceki filmlerine kıyasla daha içine girilebilir bir yapıt sunuyor.

    Cannes’da Kapanış Galası’nda ödülünü “tutkuyla sevdiği yalnız ve güzel ülkesine adamakla” gururumuzu okşuyor, gönüllerde taht kuruyor.

    (04 Nisan 2013)

    Hakan Sonok

    [email protected]