Bu Son Olsun
Yönetmen: Orçun Benli
Senaryo: Şükrü Üçpınar-Orçun Benli
Müzik: Cahit Berkay
Görüntü: Vedat Özdemir
Oyuncular: Mustafa Uzunyılmaz (Yaşar), Orhan Eşkin (Apo), Ferit Kaya (Kovboy Ali), Volga Sorgu (Cevat), Ufuk Bayraktar (Ertuğrul), Engin Altan Düzyatan (Sinan), Hazal Kaya (Lale), Engin Alkan (Müdür Hızır), Deniz Uğur (Hemşire Nimet), Serdar Orçin (Komutan Kenan), Eray Özbal (Dr. Niyazi), Bülent Çolak (Başgardiyan Cafer), Murat Garibağaoğlu (Gültekin)
Yapım: Uzak Yakın Film (2011)
Orçun Benli, yönettiği ilk filmi “Bu Son Olsun” 12 Eylül zamanlarına beş evsiz arkadaşın gözüyle mizahi bir bakış atıyor. Karanlık günler, işkenceler ve trajediler genç kuşaklara da ışık tututuyor.
İstanbul’un tarihi semti Balat. Burası sadece tarihi değil, azınlıkların da yüzyıllardır sakini olduğu muhteşem bir mekân. Beş evsiz arkadaş, Eylül’ün serinliğinde hayatta kalmaya çabalıyorlar. Para bulabilirlerse köpeköldüren şaraplarını da içiyorlar. Karınlarını doyurmak şimdilik az sorun onlar için. Çok acıktıklarında ülkücü Gültekin’le devrimci Sinan’ın evlerine gidip yemeklerini yiyorlar. Mevsimine göre ayakkabıya ihtiyaçları olursa camiye uğramaları yetiyor. Cemaat namazlarını kılarken onlar da ihtiyacı olanı alıyorlar. Yaşar, Apo, Kovboy Ali, Cevat ve Ertuğrul, Sinan’ın devrimine de inanıyor. Çünkü herkese ev ve iş var bu devrimde. Ama askerler önce davranıp darbeyi yapıveriyorlar. Ülkücü Gültekin ve adamları da tutuklanıyor. Devrimci iki aşık Sinan ve Lale de. Elbette evsiz arkadaşlar da bu fırtınadan kaçamıyorlar. Evsizler, hapishaneyi sıcak yatak ve yemek olarak görüyorlar, ama… Sorgular ve işkenceler hepsine uyguluyor cunta. Yaşar, 1950’lerde Menderes’in “Her mahallede bir milyoner” hayaliyle babası tarafından İstanbul’a yollanmış. Geliş o geliş. İstanbul’da azınlıklardan bir kadına aşık olmuş, ama 6-7 Eylül olayları yüzünden yolları buluşamamış. Yıllarca hep onu aramış aslında Yaşar. Kovboy Ali, artist olabilmek için yolu düşmüş İstanbul’a. Yılmaz Güney’le tanışma hayali, Güney’in hapise girmesiyle hayale dönüşmüş. Yönetmen, zihinsel engelli gibi görünen Cevat’la daima öfkeli Apo’nun geçmişlerine dair bir şeyleri öne çıkarmasa da filme derinlik katmışlar. Ertuğrul, darbenin sabahında, tekneyle Yunanistan’a kaçacak solcularla beklenmedik bir yolculuğa çıkıyor ve hayatının akışı değişiveriyor. Elbette bir de hapiseneyi idare edenler var. Başgardiyan Cafer, hapishane müdürü Hızır’ın yerinde olmak için dalavereler çevirirken, Hızır da komutan Kenan’ın yerinde olmayı hayal ediyor. Hapishanenin revirinde Dr. Niyazi ve hemşire Nimet de var. Nimet’in de bir hikâyesi var. Hapishanede günlük hayat işkenceler, sorgular, iktidar çarpışmalarıyla sürerken, öte tarafta sağcı ve solcu mahkûmlar da ayrı ayrı tünel kazmayı sürdürüyorlar. Final bölümündeyse mahkûmları ve seyircileri bir sürpriz bekliyor hapishane mutfağında.
Dönemin ruhunu yakalıyor…
İstanbul’da 1980 yılında doğmuş yönetmen Orçun Benli, 2006’da “Eve Giden Yol 1914”, 2008’de “Ali’nin Sekiz Günü” ve “Dilber’in Sekiz Günü” gibi iyi filmlerde yönetmen yardımcılığı yaptı. 2011 yapımı “Bu Son Olsun” onun yönettiği ilk filmi. 1970’lerde, sol fraksiyonlar içinde “goşist” diye aşağılanan bir örgütü de anmayı unutmamış yönetmen. “Sol sapma” da diyorlarmış vakti zamanında onlara. Maceracı olarak da görülmüşler. Sovyet yanlısı “sosyal faşistler” de vardı, yönetmen buna gerek görmemiş belki. Yönetmen, 1970’lerin ruhunu hayli gerçekçi yansıtmış. Hatta polisler bile politik anlamda ayrıymışlar. Birileri sağcıların peşine düşerken, öteki birileri de solcu avına çıkıyormuş. 12 Eylül gelince hepsi bir olmuş hepsinin avına açıkmışlar. Mekân kullanımları da estetik yansıyor perdeye. Balat’tan fotoğraflar gerçekten çarpıcı. Hapishane atmosferi de o anların içine alıyor seyirciyi. Bazı anlarda insan ürktüğünü hissediyor. Filmin diyalogları da iyi. Espriler de güldürebiliyor. Filmde Dr. Niyazi’yi canlandıran Eray Özbal’ı tanımaksa neredeyse imkânsız. Özbal, 1970’li yıllarda arabesk filmlerin unutulmaz “kötü adam”larından biriydi. Yönetmen, filminin adını ödünç aldığı Cem Karaca’nın “Bu Son Olsun” şarkısını üstadın sesiyle seyircilerine gönderiyor finalde. “Bu Son Olsun”, görülmeye değer filmlerden.
(Bu yazı 06 Ocak 2012 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)
(06 Ocak 2012)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com