Yeni Film Dergisi’nin 24. sayısının gündemi, memleket gündemiyle belli ölçüde paralellikler taşıyor. Derginin kapağına da taşınan Gelecek Uzun Sürer filmi yakın tarihimizin konularından biriyle ilgili iken Bir Zamanlar Anadolu’da filmi taşranın, cinayetin ve memleketin anatomisini çıkarırken, Behzat Ç. filmi uyarlandığı roman Son Hafriyat’ın yazılı ruhundan uzaklaşarak gişeye uyarlanma uğraşındaydı. Üstelik gişe gelirleri ve deprem yardımı konusunda polemikler yaratarak.
Günlük arşivler: 21 Kasım 2011
Erdoğan Cihan’ı Kaybettik
SESAM – Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin 25 yıllık vefakâr emektarı Erdoğan Cihan’ı 21 Kasım 2011 akşamı 17:30 civarında geçirdiği bir kalp krizi neticesinde kaybettik. SESAM’da müdürlük yaptığı uzun yıllar içinde herkese gösterdiği güler yüzü ve samimiyetiyle anılan Erdoğan Cihan yeni emekli olmuş, fakat mesleğinden ve Yeşilçam’dan kopamamıştı. Cenazesi, 22 Kasım 2011 Salı günü Beylerbeyi Camii’nde kılınacak namazı müteakip Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Erdoğan Cihan’ı Kaybettik yazısına devam et
Umut Sanat Sinemaları 25 Kasım – 01 Aralık 2011 Seansları
2. Malatya Uluslararası Film Festivali Jüriden Tam Not Aldı
2. Malatya Uluslararası Film Festivali ikinci gün etkinlikleri kapsamında 21 uzun film, 5 kısa film ve bir belgesel izleyiciyle, Bora Gökşingöl ile Kurmaca Filmde Kurgu Atölyesi de katılımcılarıyla buluştu. Festival, ikinci gününde jüriden tam not aldı. Jüri üyesi sinema eleştirmeni Shahla Nahid açılış ve henüz ilk gün gösterimleri gerçekleşmişken festival ile ilgili umut verici değerlendirmelerde bulundu. Günün en fazla ilgi çeken etkinliği ise yönetmenliğini Özcan Alper’in yaptığı ve 18. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nden 4 ödülle dönen Gelecek Uzun Sürer filminin festival bünyesindeki galası idi.
2. Malatya Uluslararası Film Festivali Jüriden Tam Not Aldı yazısına devam et
12. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nde Muhteşem Final, Altın Kedi Ödülleri Sahipleriyle Buluştu
12. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali dün akşam düzenlenen ödül töreni ile son buldu. Bu yıl festival izleyicileri Oscar, Bafta, Cannes, Berlin ve diğer önemli festivallerde ödül kazanmış filmleri izleme şansına sahip olmuşlardı. Gecenin sunuculuğunu İzmirli oyuncu Duygu Akdeniz’in yaptığı ödül töreninde festivalin ulusal kategorisinde 9 film, Uluslararası kategorisinde ise 11 film Altın Kedi ödülü için yarıştı. Atilla Dorsay, Tayfun Pirselimoglu, Tülin Özen, Christophe Leparc ve Cedomir Kolar’dan oluşan jüri Ulusal Yarışma’da Altın Kedi Ödülünü M. Cem Öztüfekçi’nin Nolya isimli filmine verdi.
12. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nde Muhteşem Final, Altın Kedi Ödülleri Sahipleriyle Buluştu yazısına devam et
Mavi Pansiyon, 01 Aralık’ta Avrupada da Gösterime Giriyor
Nezih Ünen’in yönettiği ve Yunus Güner, Fadik Sevin Atasoy, Özlem Tekin ile Tan Sağtürk’ün oynadığı Mavi Pansiyon, 01 Aralık 2011’de AF Media Filmverleih dağıtımıyla Avrupa’da 10 sinemada gösterime giriyor.
Filmin konusu şöyle: Ahmet’in evliliği sona erdiğinde aşka inancını kaybeder. Bahar ve Esra adlı iki arkadaş, tatil için ege sahilindeki Mavi Pansiyon’a giden Ahmet’in ilgisini çeker. İkili, farklı karakterlere sahiptir. Zıt karakterli iki güzel kadın ve yalnız bir adam. Pansiyondaki diğer kişilerde aşkın farklı yüzleri ile tanışırken Koray, Ahmet’e iddialı bir rakip olur.
Nar, Ankara’da İlk Kez KuirFest’te
Pembe Hayat KuirFest’in merakla beklenen filmlerinden Nar, 21 Kasım’da Ankara galasını yapıyor. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Kadınlar Jürisi Özel Ödülü”nü alan filmin Büyülüfener Sineması’nda saat 19:00’da yapılacak gösterimine filmin yönetmeni Ümit Ünal, yapımcısı Türker Korkmaz, oyuncuları İrem Altuğ, İdil Fırat ve kurgucusu Çiçek Kahraman da katılacak. Bir kadının kendi adaletini aramasıyla başlayan bir hikâyeyi anlatan film, apayrı şeylere inanan dört kişiyi bir evin içinde, yarım gün gibi kısa bir sürede adalet konusunda, kendilerine yarattıkları inanç dünyaları konusunda ciddi bir sorguya tabi tutuyor.
Terrence Malick
Suat Oktay Şenocak
New Orleans’ta Kirli Şeyler
Büyük Alman yönetmen Werner Herzog’un 66. Venedik Film Festivali’nde “Altın Aslan” için yarışan “Kötü Dedektif”i, şiddet yüklü sert bir film. Zaman zaman yönetmenin belgeselci ruhu da yansıyor perdeye. Bu film vizyona çıkmadı ama şimdi DVD’de.
Alman sinemasının önemli yönetmenlerinden 1942 doğumlu Werner Herzog, “Yeni Alman Sineması”nın önemli yönetmenlerinden. Entelektüel olarak Alman idealizmine yakın duran yönetmen daha çok metafizik taraflarda dolaşıyor filmlerinde. Yönetmenin, bir Amerikan filminin yeniden çevrimini neden yaptı diye düşündürtse bile filmi görünce bu hikâyenin Herzog için olduğunu hissediyorsunuz. Herzog’un belgeselci ruhu olduğu için zaman zaman vahşi hayvanlar da yansıyor perdeye. Kasırga sonrasında kendi vahşi dünyasından şehre sürüklenen bir timsah anayolda arabaların altında kalabiliyor. İguanalar da filmin bir parçası gibi sanki.
Daima kirli…
Dedektif Teğmen Terence McDonagh, fahişe Frankie, hatta teğmenin emekli polis babası ve babasının birlikte yaşadığı Genevieve, iki yaşlı kadın, siyahlar yönetmen için heyecan verici karakterler. Herzog’un bu filmi, önemli yönetmenlerden Abel Ferrara’nın 1992 yapımı “Bad Lieutenant – Kötü Polis” filminin yeniden çevrimi. Filmin hikâyesi New Orleans’ta geçiyor. Yıl, Katrina Kasırgası’nın yaşandığı zamanlar, yani 2005… Filmin girişi, seyirciyi iyi bir polisle karşılaştığı hissini yaşatsa da aslında o, bu çirkef yeraltında dümenini çeviren pislik bir polis. Pahalı iç çamaşarı mahvolmasını bile göze alıp hapishanedeki hücresinde sıkışmış mahkumu kurtarırken omuzundan da sakatlanıyor. Filmin girişinde Katrina Kasırgası’nı hissettirmek için suyun içinde yüzen yılanı gösteriyor yönetmen. Sonra hikâye altı ay sonrasına gidiyor.
Terence, pisliğin en dibine bulaşmış bir dedektif. Kokain çeken, afyon içen, bahis oynayan ve karanlık dünyanın içerisinde dolaşan sert bir polis. Tam anlamıyla kirli bir polis. Terence, babası gibi polis olmuş. Fahişe Frankie’ye takılan Terence’in kişiliğini anlamdırmak için yönetmen güçlü bir sahneyi seyirciye sunuyor. Gecenin karanlığında diskodan çıkan iki genç sevgiliyi izleyen Terence onları sıkıştırıyor ve üzerlerinde uyuşturucu buluyor. Sonra kızla sevgilisinin önünde ayak üstü sevişiyor Terence. İşte Terence bu. Filmin hikâyesinin temelini oluşturan bir katliam da gerçekleşiyor. Siyahi bir aile bir çete tarafından ortadan kaldırılıyor. Olayın soruşturmasını üzerine alan Terence, adım adım suçlulara yaklaşıyor. Karanlık dünyayı iyi bildiğinden kartlarını ona göre oynuyor. Sonunda her şey çözülüyor ve hikâye bir yıl sonrasına gidiyor. Yüzbaşı olan Terence, yine devriyeye çıkıyor ve kirli ruhu arınmıyor. Frankie’den bebek bekleyen Terence, yine iki genç sevgiliyi gecenin bir yerinde sıkıştırıyor ve film bitiyor. Ama seyircinin zihninde her şey bir kısır döngüye dönüşüyor. Herzog’un bu filminde mekânlar da muhteşem. Yönetmen, siyah ailelerin yaşadığı evleri sıcak ve huzurlu yansıtmış. Gerçekten mekânlar, bu filmin karakteri ve ruhu gibi. Yer yer eski sinemaların da tadını veriyor bu film. Sonuçta kameranın arkasında bir usta var.
Kötü Dedektif (The Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans)
Yönetmen: Werner Herzog
Senaryo. William M. Finkelstein
Müzik: Mark Isham
Görüntü: Peter Zeitlinger
Oyuncular: Nicolas Cage (Terence), Val Kilmer (Stevie), Eva Mendes (Frankie), Jennifer Coolidge (Genevieve), Brad Dourif (Ned)
Yapım: Millennium Films (2009)
(28 Kasım 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 11 – 17 Kasım 2011 Haftalık (Weekly) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.