Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

Bu yıl 4.sü düzenlenen BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali ödülleri sahiplerini buldu. 70 ülkeden 330 filmin başvurduğu, belgesel film festivali BIFED’in kapanış gecesi Bozcaada Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi. 4. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali Fethi Kayaalp Büyük Ödülü, Sinema Yönetmeni Onur Ünlü, Belgesel Yönetmeni Johanna Huth, İtalyan Yönetmen Alberto Vendemmiati, Yunanlı gazeteci Fotini Barka’dan oluşan Jüri tarafından belirlendi. 2017 BIFED Fethi Kayaalp Büyük Ödülü Yağmur İçin Teşekkürler (Thank You For The Rain) adlı filme verildi.

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

16. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali

Kadınlarla kadınlar için sinema yapmak üzere kurulan Filmmor Kadın Kooperatifi, bu yıl Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin 16.sını düzenliyor. 10 Mart’ta İstanbul’da başlayacak festival, 10 Mayıs’a kadar Trabzon, İzmir, Antalya, Bodrum, Mersin, Adana, Diyarbakır dahil 8 şehirde kadınlarla buluşmaya hazırlanıyor. Kadınların yarışma değil dayanışmada buluştuğu festivalde Mor Kamera gibi dayanışma etkinlikleri var. Dünyanın her yerinden kadınların yaptığı filmlere, kadınlara dair program ve etkinliklere yer veren festivale, kadınların yönetmeni / yönetmenlerinden olduğu filmler, en geç 15 Kasım 2017 tarihine kadar katılabilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi

16. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali yazısına devam et

Çocuk Diyarı Film Festivali 2017

Ankaralı sinemaseverlerin kurduğu Sinetopya web sitesi ve Çankaya Belediyesi’nin işbirliği ile Çocuk Diyarı Film Festivali ilk kez sinemaseverlerle buluşuyor. Festival kapsamında 22 ülkeden birçok film ve atölye Yılmaz Güney Sahnesi, Goethe-Almanya Kültür Merkezi ve ODTÜ’nde 09 – 16 Kasım 2017 tarihleri arasında sinemaseverlere buluşacak. İki Dil Bir Bavul, Kabakçığın Hayatı (Ma vie de Courgette – My Life as a Courgette), Mavi Bisiklet, Orman Çetesi (Les As de la Jungle), Yerdeniz Öyküleri (Gedo Senki – Tales From Earthsea), Yürüyen Şato (Howl’s Moving Castle) gibi 50’ye yakın film festival kapsamında çocuklar tarafından izlenebilecek.

Çocuk Diyarı Film Festivali 2017 yazısına devam et

Türk Filmleri Haftası Kazakistan

Türk Filmleri Haftası – Kazakistan etkinliği, 01 – 05 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Kazakistan Çimkent Eyalet Valiliği’nin destekleriyle Avrasya Sivil Toplum İşbirliği Derneği’nin düzenlediği hafta 01 Kasım’da başlayacak. Doğuş İnşaat ve Atlas Global’in ana sponsorlukları, TÜRKSOY, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Yunus Emre Enstitüsü ve Karagöz Ajans’ın katkılarıyla hazırlanan etkinlik kapsamındaki tüm filmler ücretsiz gösterilecek. Aşkın Sırrı: Somuncu Baba adlı yapımın kapanış filmi olarak gösterileceği etkinliğe pek çok izleyici ve sinemacı katılacak.

Türk Filmleri Haftası Kazakistan yazısına devam et

Büyük Kentin Küçük İnsanları

70. Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ‘Good Time’ bizde ‘Soygun’ adıyla gösterimini sürdürüyor. Bağımsız Amerikan sinemasının yeni gözdeleri olan Benny ile Josh Safdie biraderlerin birlikte çektikleri üçüncü uzun metrajları bu. Festivallerin gözdesi olan ancak ülkemizde gösterim şansı bulamamış önceki çalışmaları, New York denen devasa metropolün günlük karmaşasında yitip giden küçük insanların hikâyelerini belgeselci bir tavırla beyazperdeye taşır. 2009 yapımı ‘Daddy Longlegs’ (diğer adıyla ‘Go Get Some Rosary’) yılda yalnızca birkaç haftalığına çocuklarını yanına alabilen baba Lenny’nin oğullarıyla birlikte geçirdiği deli dolu süreci öyküler. Yönetmenlerin çocukluklarından izler taşıyan, çocuk olmak ile yetişkin gibi davranmak arasındaki çizginin netliğini kaybettiği hoş bir duygusal güldürüdür bu. Büyük kentin sokaklarında ve izbe evlerde yaşayan, sevdiği kadın için herşeyi göze alan uyuşturucu bağımlısı Harvey’yi merkeze alan 2014 tarihli ‘Heaven Knows What’ daha sancılı bir hikâye anlatır.

Acemi bir soygun işine girişen iki kardeşin hikâyesi çerçevesinde, New York sokaklarında bir an bile hız kesmeyen, nefes nefese bir suç ve gerilim filmi olan ‘Good Time’ın Cannes’ın ana seçkisine dahil edilmesi, festival yöneticilerinin yeni bir Tarantino keşfi peşinde olduklarını düşündürtüyor. Oysa burada suça bulaşan ana karakterler şiddet düşkünü değil. Silah taşımıyorlar, ufak çaplı soygun, banka memuruna vezne altından iletilen yazılı notlarla yürüyor. Bankacıların soyguncular kadar tedbirli olduğu çağımızda işleri yolunda gitmiyor iki kafadarın. Ağabey Connie bir yolunu bulup izini kaybettirse de, mental sorunları olan küçük kardeş Nick polisten kaçamıyor. Kardeşini kurtarmak için her yolu denemeye kararlı olan Connie, bitmek bilmeyen kaotik bir New York gecesinde kendisini zamana karşı bir kovalamacanın ortasında buluyor.

Hoş vakitler anlamına gelen alaycı özgün ismiyle bir çaresizliğin hikâyesini anlatıyor ‘Soygun’. Çağımızın şiddet yüklü suç hikâyelerinden ziyade yetmişli yılların bağımsız Amerikan sinemasına yakın duruyor bu haliyle. Safdie kardeşlerin eroin alt kültürünü belgeselci bir tavırla ele aldığı bir önceki filmleri Al Pacino’yu cümle aleme tanıtan 1971 tarihli ‘Esrar Bitti / The Panic in the Needle Park’ ile karşılaştırılmıştı. ‘Soygun’un ise yine Pacino’nun başrolünde olduğu 1975 yapımı Sidney Lumet filmi ‘Dog Day Afternoon’ etkisi taşıdığı rahatlıkla söylenebilir.

Yetmişli yılların New York merkezli suç dramalarına yeniden hayat vermeye çalışan Safdie kardeşlerin Amerikan sinema endüstrisi boyutları ölçüsünde hayli küçük bütçeli son çabası olan ‘Soygun’ gayet umut verici bir biçimde başlıyor. Uzunca bir giriş bölümünde, akli sorunları olan Nick, psikiyatristin sorularıyla baş edemiyor. ‘Tuz’ ve ‘Su’ kelimeleri ona ‘Kumsal’ı hatırlattığında gözleri doluyor. O sırada odaya dalan ağabey Connie kardeşini alıp kaçırıyor dört duvar arasından. Planladığı soygunu birlikte yapacak ve hayal ettikleri çiftlikte yeni bir hayata başlayacaklardır birlikte. Küçük kardeşin ebeveyn yokluğu ve Yunan asıllı büyükannenin kötü davranışlarından etkilenmiş olduğunu seziyor, ağabeyin kardeşinin mutluluğu için her şeyi yapmaya hazır olduğuna tanık oluyoruz bu ilgiye değer açılış sekansında. Sonrasında bir gece boyunca çeşitli yan karakterler çıkıyor karşımıza. Baskıcı annesiyle yaşayan geçkin eski sevgili (küçük bir rolde özlediğimiz Jennifer Jason Leigh), yaşlı büyükannesiyle yaşamaktan bıkmış 16 yaşındaki başına buyruk siyahi kız (genç yetenek Taliah Webster), yanlış bir hamle sonucu gece serüvenine ortak olan şartlı tahliyeyle yeni salıverilmiş eski mahkûm, talihsizce Connie’nin gazabına uğrayan lunapark bekçisi (Barkhad Abdi) adrenalin yüklü bir gece boyunca filmin konuğu oluyorlar. Ancak ne ana aktörler, ne de yan karakterler, yönetmenlerin açıkça etkilendikleri Lumet, Cassavetes ya da Scorsese’nin ilk dönem filmlerinde olduğu denli derinleşemiyor.

Safdie kardeşlerin filmi bir noktadan sonra öykünün hızlı akışına ve görsel cambazlıklara yaslanıyor. Omuz kamerası ve aşırı yakın planlar giderek yormaya başlıyor. Sean Price Williams’ın kamerası Connie’yi canlandıran Robert Pattinson’un çehresini pembeden maviye renkten renge boyuyor. Kavuniçi aydınlatılmış sokaklar, eğlence parkının rengarenk ışıklarıyla yaratılan görüntü cümbüşü, Oneohtrix Point Never adıyla albüm yapan Brooklyn’li besteci Daniel Lopatin’in (Cannes’da ödüllendirilen) adrenalin yüklü punk elektronik müziği ve Benny Safdie ile senaryoda da katkısı bulunan Ronald Bronstein’ın huzursuz kurgu çalışması ile besleniyor. New York kentinin çeperlerinde yaşayan marjinal insanların natüralist hikâyeleri tuhaf karakterlerin at koşturduğu Kafkaesk bir soygun hikâyesine, finale doğru absürd bir güldürüye dönüşmekten kurtulamıyor.

Eski vampir Pattinson farklı bir kompozisyonda adrenalin yüklü bir oyun veriyor. Ancak kişisel tercihim sorunlu kardeşteki dokunaklı yorumuyla Benny Safdie’den yana. Post prodüksiyon döneminde filmden etkilenerek sözlerini kaleme aldığı final şarkısı ‘The Pure and the Damned’i bizzat yorumlayan Iggy Pop, ‘Soygun’un güzel sürprizlerinden biri. Iggy ‘Saf ve lanetli olan herşey sevgiden (aşktan) kaynaklanır / Olmayacak biliyorum ama güzel bir hayal bu / Zincirlerimden kurtulup parlak gökyüzüne bakmak istiyorum / İstediğimiz herşeyi yapabileceğimiz bir yere gidip timsahları okşayacağız bir gün, inan buna’ diye bitiriyor şarkısını. Bir sonraki projeleri ‘Uncut Gems’i Martin Scorsese yapımcılığında çekmeyi planlayan genç yönetmenlerin yetmişler ruhunu canlandırma yolunda attıkları adımları izleyelim, görelim.

(21 Ekim 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Geçmişteki Sır, 17 Kasım’da Türkiye’de Vizyona Girecek ve Bosna Hersek’te Vizyona Giren İlk Türk Filmi Olacak

Bosna Hersek’te 1992 – 1995 yılları arasında yaşanan savaş nedeniyle etkisi günümüze taşınan hüzünlü bir hikâyeyi konu alan Geçmişteki Sır filmi vizyona girmek için gün sayıyor. 17 Kasım’da Türkiye’de gösterime girecek olan ve kadrosunda güçlü isimleri barındıran film Türkiye’de gösterildikten sonra, Bosna Hersek’te de vizyona giren ilk Türk filmi olarak sinemaseverlerle buluşacak.

Çanakkale Engelliler Vakfı’nın Zihinsel Engelli Çocukları Babam Filminde Rol Aldılar

Yönetmenliği Nihat Durak’ın, yaptığı Babam filminin sürpriz konukları oldu. Zihinsel engelli oğlu Arif’i bir türlü kabullenemeyen Yusuf’un hikâyesini konu alan filmin Çanakkale Gelibolu’da gerçekleşen sahnelerinde, Çanakkale Engelliler Vakfı öğrencileri de rol aldılar. Başrol oyuncuları Çetin Tekindor, Melisa Şenolsun, Berker Güven ve Erkan Kolçak Köstendil’le aynı sahnede kamera karşısına geçen çocuklar, çekimlerin ardından hep birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Türk Sinemasının Ustaları Onurlandırılacak

21 – 27 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan 54. Uluslararası Antalya Film Festivali, Türk sinemasının ustalarını onurlandıracak. Festivalde, ünlü yapımcı ve yönetmen Osman Sınav’a, Türk sinemasının vamp kadını olarak bilinen, 367 filmde rol almış usta oyuncu Suzan Avcı’ya, 1973 yılında Sinema Güzeli seçilmesiyle başladığı sinema kariyerini 90’ın üzerinde filmle taçlandıran usta oyuncu Necla Nazır’a ve makinist çıraklığının ardından makinist ve teknik müdürlük yaparak sinemaya emek veren Erkan Aktaş’a onur ödülü verilecek.

Türk Sinemasının Ustaları Onurlandırılacak yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Haneke’nin Mutsuz Avrupa Tablosu

Michael Haneke’nin sinemalarımıza uğrayan yeni filminin adının ‘Mutlu Son / Happy End’ olduğuna bakmayın. Seyri hiç de kolay olmayan şiddet yüklü ilk çalışmalarından birine ‘Eğlenceli Oyunlar’ anlamına gelen ‘Funny Games’ ismini vermiş olan sinemacı acı gülüşünü elden bırakmamış yine. Kariyerinin başından beri ele aldığı sorunlu aileler, kuşaklar arası sevgisizlik ve bastırılmış kollektif suçluluk duygusunun yarattığı tahribat gibi … Devamı… »

Sevgilisinin Paşası, Askerde Paşanın Postası

Yapımcılığını TAFF’ın üstlendiği Bölük filminin başrol oyuncularından Kaan Yıldırım, askerde paşa postası görevindeki Erdal karakterine hayat veriyor. Sevgilisini aldattığı gece asker kaçağı olduğunu öğrenen Erdal kendini asker ocağında buluyor. Filmde sevgilisi Eylül’ün “Paşam” diye bahsettiği Erdal sevgilisinden özür bile dileyemeden kendini önce askerde, sonra da askeriyede “Paşa’nın Postası” olarak buluyor. Yolları bir kışlada kesişen bir bölük askerin hikâyesini anlatan filmde, Kaan Yıldırım, Hakan Kurtaş, Alina Boz, Aykut Akdere, Selim Akgül, Süleyman Kabaali ve Avni Yalçın rolleri paylaşıyor. Bölük, 20 Ekim’de sinemalarda gösterime giriyor.

Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nden Yerli Sinemaya Büyük Destek

İstanbul Medya Akademisi tarafından 17 – 26 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenecek 5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nden yeni haberler gelmeye devam ediyor. Festivalin TRT’nin kurumsal iş ortaklığıyla geçen yıl başlattığı ve büyük ilgi gören Yapım Destek Platformu, bu yıl Bosphorus Film Lab adını alıyor ve sinemacılara desteğini artırarak devam ediyor. Başvuruların başladığı Bosphorus Film Lab’de yarışacak bir projeye TRT Ortak Yapım Ödülü verilecek.

Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nden Yerli Sinemaya Büyük Destek yazısına devam et

Bırakma Beni

Aida Begiç’in yönettiği ve İsa Demlakhi, Ahmad Husrom, Motaz Faez Basha ile Carole Abboud’un oynadığı Bırakma Beni (Never Leave Me), 21 Eylül 2018′de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Beşir Derneği tarafından vizyona çıkarıldı.
Gerçek bir hikâyeden esinlenilen ve başrollerinde gerçek hayattan seçilen Suriyeli yetimlerin oynadığı filmde Suriyeli yetimlerin hikâyesi sinema perdesine geliyor. Film, gerçek hayatta yetim olan bir yönetmen tarafından çekilen ve oyuncuları da yetimlerden oluşan bir sinema filmi olarak, tüm dünyada mültecilere yönelik  peşin ön yargıları empati duygusunun gücü ile yok etmeyi ve kırmayı hedefliyor.

Bırakma Beni yazısına devam et

Mutluluk Zamanı

Şenol Sönmez’in yönettiği ve Elçin Sangu, Barış Arduç, Cengiz Bozkurt ile Levent Öktem’in oynadığı Mutluluk Zamanı, 10 Kasım 2017’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla NuLook Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Asıl sevginin, mükemmeliyette değil kusurların içinde saklı olduğunun anlatıldığı Mutluluk Zamanı filminde, geçmişiyle yüzleşmeden kendi mükemmel hayatını yaratan Mert ve tüm hayatını geçmişinde yaşadıkları olaylar üzerine kuran Ada’nın hikâyesi en romantik haliyle beyazperdeye aktarılıyor. Filmde Ada’nın ağabeyi olan ve hayatı boyunca fark edilmeyi bekleyen Tarık, ikilinin arasında farkında olmadan önemli bir rol oynayacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Mutluluk Zamanı yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu