Sinemamızın sevilen oyuncusu Fatma Karanfil, 04 Haziran 2024 Salı günü hayatını kaybetti. 03 Şubat 1952 tarihinde Eskişehir’de doğan Karanfil, Ömrümün Tek Gecesi, Sarmaşık Gülleri, Linç, Yakılacak Kitap, Kezban, Allah Aşkı Yarattı, İki Günahsız Kız, Sonbahar Rüzgarları, Dağlar Kızı Reyhan, Adını Anmayacağım, Kadın Yapar gibi filmleriyle hatırlanıyor. Cenazesi, 06 Haziran 2024 Perşembe günü Levent Barbaros Hayrettin Paşa Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek merhumeye Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Sayara Filminden Dikkat Çeken Fragman
Türünün nadir örneklerinden biri olan, korku – suç ve aksiyon öğelerini bir arada barından Türk filmi Sayara, 21 Haziran’da sinema salonlarındaki yerini alacak. İzlemesi cesaret gerektiren filmden dikkat çeken bir fragman yayınlandı. Sayara’nın yönetmen koltuğunda Can Evrenol oturuyor. Senaryosu da Can Evrenol tarafından kaleme alınan filmin oyuncu kadrosunda Duygu Kocabıyık, Emre Kızılırmak, Özgül Koşar gibi isimler yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Yüzyıl İleri
Alexander Andryuschenko’nun yönettiği ve Daria Vereshchagina, Alexander Petrov, Mark Eidelstein ile Konstantin Khabensky’nin oynadığı Yüzyıl İleri (Sto Let Tomu Vperyod – Guest From the Future), 28 Haziran 2024’de A90 Pictures dağıtımıyla Kunay Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kolya bugünün Moskova’sında, Alisa yüz yıl sonra yaşamaktadır. Kolya gelecekle ilgilenmezken Alisa geçmişi bırakmamakta, çocukken kaybettiği annesini aramaktadır. Alisa ve Kolya’nın karşılaşması, onların maceralarının başlangıcı olacak, evreni uzay korsanlarından geri alacaklar, zamanın akışını düzeltecekler ve en değerli şeyleri, sevgi ve dostluğu bulacaklardır.
Merhamet Hikâyeleri
Yorgos Lanthimos’un yönettiği ve Emma Stone, Jesse Plemons, Willem Dafoe ile Margaret Qualley’in oynadığı Merhamet Hikâyeleri (Kinds Of Kindness), 05 Temmuz 2024’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Disney Studios Türkiye tarafından vizyona çıkarıldı.
Filmde, kendi hayatının kontrolünü ele geçirmeye çalışan, bir adamın hikâyesi, üç parçalı bir masal olarak nitelendirilen özel bir anlatım üslûbuyla anlatılıyor. Seyirci, denizde kaybolan eşinin geri döndüğünü ancak farklı biri gibi göründüğünü fark eden polis memuru ve kaderinde olağanüstü bir ruhani lider olmak olan ve özel yeteneklere sahip birini bulmaya çalışan kararlı bir kadının dünyasına davet ediliyor.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman: 1 / 2
- IMDb
Gülper Refiğ Yazıyor: Yeşilçam’ın Unutulmayan Filmleri 2, SESAM Etkinliği Hakkında
Bu topraklarda doğduğum için Allah’a şükrettiğim anlardan birini dün, 24 Mayıs 2024 günü Beyoğlu Sineması’nda SESAM’ın Yeşilçam’ın Unutulmayan Filmleri 2 etkinliği kapsamında izlediğim Son Osmanlı: Yandım Ali filminin sonunda yaşadım. Aynı duyguyu büyük bir Türk senfonisi dinlediğim veya operası izlediğim, benzersiz müzelerimizi gezdiğim, Anadolu’nun büyülü doğasını ve tabii anlatım, ifade ve temaşanın zirvelerini … Devamı…»
Cevher / The Substance, Cannes Film Festivali’nden Ödülle Döndü
77. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Cevher, festivalden En İyi Senaryo Ödülü’yle döndü. Başrollerini Demi Moore, Margaret Qualley ve Dennis Quaid’in paylaştığı filmi, Coralie Fargeat yönetti. Fargeat ikinci filmiyle Hollywood’u, şöhret kültürünü ve kadınların sektörde varlıklarını sürdürebilmek için uymak zorunda oldukları gerçekçi olmayan güzellik standartlarını topa tutuyor. Yönetmen ilk filmi Revenge (2017) ile gerilim türüne feminist bir yorum getirmişti.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Yakamoz
Ali Kerem Gülermen’in yönettiği ve Yetkin Dikinciler, Cemile Nur Gürkan, Engin Alkan ile Görkem Yeltan’ın oynadığı Yakamoz, 28 Haziran 2024’de Bir Film dağıtımıyla Tepe Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Yakamoz, Türkiye – Yunanistan Nüfus Mübadelesi’nde yaşananları, her iki yakanın vatandaşlarına insanca bakarak anlatıyor. 1924 yılıdır. Kavalalı Balıkçı İsmail Reis ve ailesi, Türkiye – Yunanistan Nüfus Mübadelesi sebebiyle bir İç Anadolu Kasabası olan Gelveri’ye göç etmek zorunda kalır. Erken gelişleri sebebiyle henüz kasabadan ayrılmamış olan Rum çömlekçi Dimitrios ve ailesiyle bir süre aynı evi paylaşmak zorunda kalacaklardır.
Harruk
Erkan Demir’in yönettiği ve Engin Cavga, Gözde Nur Başarır, Ömer Karanlık ile Elif Cebe’nin oynadığı Harruk, 28 Haziran 2024’de CJ ENM dağıtımıyla Mert Yapım Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Küçük bir kasabaya doktor olarak gelen Berat, huzursuz edici rüyalar görmeye başlayınca korkar ve gittiği Hüddam, ona bu musallatın nasıl başladığını gösterir. Bir gün sahilde şişe bulan Berat, şişeden çıkan büyüyü okur ancak hiçbir şey anlamaz. Ama şişenin hikâyesi onu fazlasıyla korkutur. Çünkü ölüm adım adım yaklaşırken Hüddam Mehmet’i kaybeder. Yalnız kalan Berat, hem kendini, hem sevdiklerini korumak için zorlu bir mücadeleye girişir.
VIII. Çalı Köy Filmleri Festivali
VIII. Çalı Köy Filmleri Festivali, 26 – 28 Temmuz 2024 tarihleri arasında Bursa Nilüfer Belediyesi tarafından gerçekleştiriliyor. Bir film düşünün ki çekildiği köyde hâlâ yaşasın. O dönemde doğan çocukların isimleri, oyuncuların ve karakterlerin isimleri olsun. Festivalin hikâyesi 1934 yılına dayanıyor. Film çevirmek isteyen filmciler Bursa’nın Çalı Köyü’ne gelirler. Sinemacılarla tanışan köylüler figüran olarak filmde oynarlar, evlerini açar ve onları misafir ederler. Nesilden nesile bir anlatılan bu filmin adı hep akıllardadır: Aysel: Bataklı Damın Kızı.
31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü Sarıay Derneği Kısa Film Yarışması Sonuçlandı
“Tütün bağımlılığı”, Sarıay Derneği’nin 31 Mayıs’ta gerçekleştirdiği Kısa Film Yarışması ödül töreninde ele alındı. Sarıay Derneği, sigarayla mücadele konusunda çalışmalar yapan, ayrıca çevre eğitimleri de gerçekleştiren, 2020 yılında Covid salgını sırasında vefat eden Prof. Dr. Orhan Kural’ın adının yaşatılmasına da gayret ediyor. Yarışma sonucunda The Beginning adlı film birinci, Dumanının Fısıltısı adlı film ikinci, Bana Öldürenden Ver adlı film üçüncü oldu.
- Basın Bülteni
- Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü Sarıay Derneği Kısa Film Yarışması Sonuçlandı yazısına devam et
Ferhan Baran Yazıyor: Çorak Topraklarda
George Miller üç kuşak öncesinin kült serisi Mad Max efsanesini sürdürüyor. ‘Mad Max: Fury Road’ ile otuz yılın ardından muhteşem bir dönüşü gerçekleştirmiş olan sinemacı, dünya sinemalarıyla aynı anda bizde de gösterime giren son çalışması ‘Furiosa: Bir Mad Max Destanı / Furiosa: A Mad Max Saga’ ile memleketi Avustralya’nın uçsuz bucaksız kırsalında çektiği bir önceki maceranın evveline, küçük Furiosa’nın ana … Devamı…»
Daha Çok Hiçlik
Çağımızın tuhaflıklarını kendine özgü absürd kara mizahıyla yorumlayan Romen auteur Radu Jude, Locarno’dan ödülle dönen son çalışması ‘Dünyanın Sonundan Çok Da Bir Şey Beklemeyin / Ni Aştepta Prea Mult de la Sfarşitul Lumii’, İstanbul Film Festivali’nin en ilgiye değer işlerinden biriydi. Film yaygın gösterime girmedi ama İstanbul Modern’in yılın ses getiren 5 filmine ayırdığı sezonun son seçkisinde sinema perdesinde izlenebiliyor.
Oyunbaz sinemacının yenilikçi denemelerinin sonuncusunda, bir reklam firmasında prodüksiyon asistanı olarak çalışan deli dolu Angela Raducanu (Ilinca Manolache) ile birlikte şehit şehir Bükreş’i ve bakımsız civar otobanları arşınlıyoruz. Angela gün boyu araba kullanıyor, konukları karşılıyor, onlarla sohbet ediyor, çekim yerlerine gidiyor. Arabada seks yapmaktan gocunmuyor, yapay zeka marifeti ile erkek kılığına bürünerek rezil erilliği sergilediği videolarında feminist manifestoya girişiyor.
Çavusesku’nun devrilişinin üzerinden 33 sene geçmesine rağmen yenilenmemiş şehirde dolaşırken birçok şeyi eleştiriyor Jude. Yabancı müşterilerin memnuniyeti için yollarda geçirdiği zamanın günde 15 – 16 saati, bazen 20’yi bulduğunu söyleyen alter egosu Angela örneği üzerinden uluslararası kapitalizmin mazlum ülkeleri –Türkiye’de buna dahil kuşkusuz- nasıl sömürdüğünü dile getiriyor. ‘Köle gibiyiz. Bize hayvan muamelesi yapıyorlar.’ diyor Angela. Otelinden aldığı Avusturyalı patronlardan Doris Geothe’ye (muhteşem Nina Hoss) mobilya fabrikası şirketin kereste için Romanya ormanlarını yok ettiğinin doğru olup olmadığını soruyor. Sonra da ‘Buraya gelip ormanlarımızı yağmalıyor, biz de hiçbir şey yapmadan onların reklam videolarını çekiyoruz.’ diyerek hayıflanıyor.
Romanyalı yönetmen Angela’nın siyah – beyaz görüntüleri üzerine Lucian Bratu imzalı 1981 yapımı ‘Angela Moves On / Angela Merge Mai Departe’nin nostaljik renk paletini bindiriyor, böylece 40 küsur yıl öncesinin Bükreş manzaraları kurmaca filme belgesel işlev yüklüyor. 1981 yapımı Angela’nın (Dorina Lazar) Çavuşesku’nun –bugün parlamento binası olarak kullanılan- devasa sarayını yaptırmak için yıktırdığı Uranüs mahallesine müşteri götürdüğü sahnede kurmacanın belgeselliğini öne çıkaran önemli sahnelerden. Sokakların, yolların komünist dönem sonrasında yenilenmediği, bakım görmediği üzerinde duruluyor. Buzau adlı yerleşim bölgesine giden otoban üzerinde trafik kazasında hayatını yitirmiş insanlar için dikilen haçların katedilen mesafenin iki mislinden fazla olduğunu acılı alaycı bir dille aktarıyor Angela. Tek şeritli olan ve emniyet şeridinin de dar olduğu otobandaki haç resmi geçidinin tam 4 dakika süre ile perdeye taşındığı, söze gerek kalmadan çok etkileyici olabilen bir bölüm bu.
Yabancı işveren için işçilerin kazalardan korunma prosedürleri üzerine film çeken reklam çalışanları, oğulları bir iş kazasında sakat kalmış kurmaca filmin yaşlanmış Angela’sı ve Macar asıllı kocası ile söyleşirken belgesel ile kurmacanın muhteşem evliliği bir kez daha taçlanıyor. Bu bölümde ayrımcılık meselesinin üzerine gitme fırsatı buluyor Jude. Yaşlı Angela ülkedeki Roman azınlığa karşı ırkçı laflar sarfediyor. Faşist Orban yönetimi lehine konuşan Macar kocasına gelirsek, o da yıllar boyunca Rumenlerin Transilvanya’da yaşayan Macar halklarının haklarını umursamadığından yakınarak, Orban hükümetine oy verdiğini söylüyor.
Derken filmin tek plandan oluşan 40 dakika süreli vurucu final bölümü geliyor. Reklam ekibinin iyice bir ücret karşılığı çekimler için ziyarete gittikleri yaşlı Angela’nın oğlu mobilya fabrikası işçisi Ovidiu Pirsan (kendini canlandırıyor) hayatını mahveden olayı şöyle anlatıyor: Noel yaklaşırken yabancı müşterilere mal yetiştirmek için 17 saat aralıksız çalıştıktan sonra gecenin zifiri karanlığında işi bırakmış, arabanın teki boyanmamış derme çatma otopark bariyerine bindirince paslı demir çubuk kafasında patlamıştır. Aydınlatmanın komünist dönemden beri iyileştirilmediği fabrika çıkışında geliyorum diye bağıran felâketin ardından bir yıldan fazla süreyle komada kalan ve belden aşağısı tutmayan genç adamın tekerlekli iskemlesinde yana yakıla olayı naklediş biçimi işveren çıkarı açısından sakıncalı bulununca yerli reklamcılar sakat işçinin laflarını ağzına gömüp filmi diledikleri gibi kurgulama yoluna gidiyor. Yabancı şirketlerin Avrupa’nın dört bir yanından çöpe boğduğu, Avrupa Birliği topluluğunun en yoksul ülkesinin başına gelenlerde halkın sorumluluk payını düşünmeden edemiyor reklamcı Angela. Bu minvalde bizler de toplumsal yozlaşmanın tavan yaptığı ülkemiz insanları için aynı soruyu sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Jude filmlerine upuzun isimler vermeyi seviyor. Son yapıtının adını da Polonyalı komünist Yahudi yazar Stanislaw Jerzy Lec’e ait bir aforizmadan almış. Final jeneriğini Edo döneminde yaşamış Japon şair ve Budist rahip Kobayashi Issa’nın çok sevdiği ‘haiku’larından biriyle tamamlarken ‘Cehennemin çatısında yürürken aşağıdaki çiçeklere bakıyoruz’ ifadesine yer veriyor. Filmin başka bir bölümünde Goethe’nin büyük büyük torunu olan şirket yetkilisi de büyük atasının ölüm döşeğinde rivayet edildiği gibi ‘daha çok ışık / mehr Licht)’ değil ‘daha çok hiçlik / mehr Nichts’ diye mırıldandığını iletiyor Angela’ya.
Modern çağda sömürü, dijital yalnızlık, tepetaklak bir çöküşe doğru hızla yol alan dünyanın bitik halini hınzır bir mizah ve edepsiz şarkılarla perdeye taşıyan Romanya’nın Oscar adayı bu benzersiz filmi İstanbul Modern sinema salonunda 13 Haziran Perşembe saat 17:15’te izleyebilirsiniz.
(08 Haziran 2024)
Ferhan Baran
Sivas Uluslararası Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu
Sivas’ta 27 – 31 Mayıs 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası Film Festivali düzenlenen ödül töreni ile sona erdi. Sunuculuğunu oyuncu Toprak Sağlam ile Burç Kümbetlioğlu’nun yaptığı, Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’ndeki galaya Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, Cumhuriyet Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş iştirak etti.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Sivas Uluslararası Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et
Ferhan Baran Yazıyor: Cehennemden Canlı Yayın
Cannes prömiyerinden sonra 43. İstanbul Film Festivali’nin gece yarısı sürprizlerinden biri olarak izlediğimiz ‘Şeytanla Bir Gece / Late Night with the Devil’, yazar – yönetmen Cairnes Kardeşler imzasını taşıyor. Cameron ve Colin biraderlerin 70’ler korku ve dehşet estetiğini yeniden inşa ettiği filmleri 1977 yılının Cadılar Bayramı haftasında tek mekânda gelişen ilginç bir deneme olarak dikkat çekiyor. Vietnam kâbusu ve enerji krizinin ardından … Devamı…»
Blue Lock the Movie -Episode Nagi-
Shunsuke Ishikawa’nın yönettiği ve Nobunaga Shimazaki, Yuma Uchida, Kazuyuki Okitsu ile Kazuki Ura’nın seslendirdiği animasyon film Blue Lock the Movie -Episode Nagi- (Gekijô-ban Blue Lock -Episode Nagi-), 28 Haziran 2024’de TME Films dağıtımıyla Sony Pictures tarafından vizyona çıkarıldı.
Sloganı “sinir bozucu” olan bir lise öğrencisinin hikâyesi. Seishiro Nagi’nin Dünya Kupası’nı kazanma hayali kuran sınıf arkadaşı Reo Mikage, onun futbola olan yeteneğini keşfeder ve oynamaya davet eder. Seishiro, yeteneğini gösterince Blue Lock Projesi’ne davet edilir. Orada Kiyoyoichi, Hacchiraku Mawaru ve Itoshi Rin olmak üzere ülkenin her yerinden grevcilerle tanışır.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman: 1 / 2
- IMDb