Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Rüzgârın Fısıldadıklarını Duyuyor musun?: Bir Umut

“Özgür Sanat Meclisi” oluşumu içerisinde -ki, bu önemli, bir yanıyla sanattan taraf ama siyaseten tarafsız, sanat hak ve özgürlüklerinin hayata geç(iril)mesi için bütün disiplinlerin katıldığı bir meclis oluşumu- bireysel sanatçılarla ekip çalışmasıyla üretilen sanat alanlarındakiler arasında bir tartışma yaşanıyor. Ekip çalışmasıyla üretenler hem yapıyı, hem sanatı, hem sanatçıyı öne çıkarır ve ortaklaşa karar vermenin gerekliliğini ifade ederken, işi ve sanatıyla birebir baş başa kalıp üretenler tek tek karar vermeye daha yakın davranıyor.

“Bir Umut” filmi, bir ekip -gerçek anlamda ekip- çalışması. Aynı çatı altında, aynı düş(ünce)ler içinde, aynı olaya farklı pencerelerden baka(bile)n iki insanın senaryosu üzerine yapılmış. Belli ki çok tartışma yaşanmış, çok karar değiştirilmiş, en iyisinin, en doğrusunun, en güzelinin oluşabilmesi için çaba harcanmış.

Büyümeyen erkek

Erkek egemen bir ülkenin erkek egemen bir toplumunda, her şeye karar (!) veren bir erkeğin büyümemesi sorunları da beraberinde getiriyor. Asiye ile Umut, evli ve bir tiyatroda birlikte çalışmaktadırlar. Umut, babası ölüp annesi ikinci evliliğini yapınca dayısının yanında kalmış, içindeki hevesi, umudu yaşayamamış, alabildiğine gergin ama bir yanıyla da içine kapanık biridir. Yıllardır görmediği, aramadığı, konuşmadığı annesi hastalanınca onunla ilgilenmek zorunda kalır. Filmin özeti bu. Ancak katmanları çok ve yaygın; hemen her şey bir başka soru işareti açıyor, kasap çengeli örneği…

Dingin, rahat anlatım…

Ümit Köreken, ne anlattığını, niye anlatması gerektiğini bilen bir yönetmen ve sakin bir film çıkarmış. Genç yönetmenlerin mizansen verememe sorununu aşmış, istediğini alabilmek için -Antalya Film Festivali’nde ilk gösterimi sonrasında yapılan söyleşide dile getiriyor- hem ekibinin hem de oyuncularını alabildiğine yormuş. Senaryoyu birlikte yazdıkları Nursen Çetin Köreken’in hem dışarıdan bir kadın gözüyle bakışını hem de filmin dramatik yapısını belli bir düzeye çıkarmış olmasını unutmadan; emekleri için ikisine de teşekkür etmek gerekir, bunca gerçekçi, bunca etkileyici, bunca soru sorduran bir film yaptıkları için. Montajına ama özellikle müziğine dikkati çekmek isterim, Yönetmen Köreken, işinde gerçekten titiz olduğunu kanıtlıyor. İzleyici, perdeden yansıyanlarda kendini görecek ve muhakkak bir iç hesaplaşmaya gidecektir. Bu “hesaplaşma” değerlidir, çünkü gerek dini gerekse geleneklerden kaynaklanan bu sosyopolitik travma atlatılmadıkça sorun sürecektir.

Bir yol ayrımı…

Filmin adı, aslında iki seçenek sunuyor bize. İlki, karakterinin adı… İkincisi bir şans, bir fırsat, bir çözüm olanağı… Tam da o nedenle heyecan ve bir o kadar da merak yüklü bir film. Bu yıl, deprem ve seçim gibi gerginlikler yaşadık “Bir Umut”un dinginliği çok iyi geldi.

Bir festival duyurusu

26 Mayıs – 04 Haziren tarihleri arasında yapılacak olan Kırmızı Lale Film Festivali, ikinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimiyle çakışıyor olsa da Hollanda’da, başta sinemamızın ve bağlı olarak tüm sanat dallarının yaşamın güzelliğini yansıtacağına inanıyorum. Ayrıntılı bilgiyi www.rtff.nl adresinden alabilirsiniz.

19 Mayıs’tan başlayarak gösterimde…

(17 Mayıs 2023)

korkutakin@gmail.com

Aşk Üzerine Seçimlemeler…: Aşkın Bununla Ne İlgisi Var?

Toplumsal yaşamda kültürler belirleyici olur, ne kadar aşmaya çalışsanız da… Anne babaya saygıdan tutun, aile meclisi oluşturmaya, ekonomik bağımsızlıktan evlenmeye kadar yaşamsal birçok konu geleneksel ilişkilerle çözümlenmek istenir. Siz, istediğiniz kadar dinlemeyin, istediğiniz kadar kendi “doğru”larınızda diretin toplumsal beklentiyi kırmak kolay olmayacaktır.

Jemima Khan’ın senaryosundan Shekhar Kapur yönettiği film, bir belgesel yapımcısı Zoe (Lily James), “aralarında bir kıta” olan yan evde oturan Pakistanlı bir ailenin doktor oğlu ile çocukluktan beri arkadaştır. Pakistanlı Doktor Kâzım (Shazad Latif), geleneksel aile yapısını kıramadığı ve bunu ilk görüşte aşkı bulmak yerine daha temkinli olmayı tercih etmek gibi bir gerekçeyle kabul ettiği için görücü usulü evlenmeye kalkışır. Akla ilk bu çocukluktan beri birbirini tanıyan Zoe ile Kâzım’ın neden evlenmediği gelebilir; ancak birinin Müslüman olması ve geleneksel yapılarını değiştirmeye yanaşmamaları (öyle ki 30 yaşını aşmış olmasına karşın ailesinin yanında sigara bile içemez doktor). Ayrıca geleneklere karşı gelerek ailenin iznini almadan evlenenler dışlanır, aforoz edilir. Belgeselci Zoe, bu ilginç (ilginç çünkü, İngiltere’de doğup büyümüş, kültürlü bir doktorun geleneksel davranması herkesin ilgisini çeker) olayın belgeselini çekmeye karar verir.

Zoe’nin aklının almadığı bu “sözleşmeli aşk” için arkadaşını ikna etmekte zorlanmaz. Tabii ki olaylar beklendiği gibi gelişmeyecek, filmin ilk gösteriminde umulmadık bir tepki doğacaktır. Burada, ailelerin ister tutucu isterse çağdaş bakışa sahip olsunlar, gerek gençlere bakışı, gerekse kendilerini örnek alıp onlara bazı şeyleri dikte etmeleri, belki zorla yaptırmalarının çok da iyi sonuçlanmadığını izliyoruz.

Zoe’nin annesi Cath (Emma Thompson) de kızının üzerinde psikolojik baskısı uyguluyor, tabii, unutulmaması gereken mahalle baskısı da söz konusu… Bırakın gençler nasıl istiyorlarsa öyle yapsınlar.

İnsan aşkını kendi seçer (mi?)

Filmin zamanlaması öyle denk geldi ki… Herkesin üzerinde fikir birliğinde olduğu gibi, geçen hafta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri belirleyiciydi. Tamam, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı, ama parlamento oluştu.

Filmdeki gibi geleneksel bir bakışla, hiçbir ayrıntıya ve düşünceye değer vermeden ‘takım tutar gibi’ aileden gelen bir yakınlıkla oy vermek de söz konusu… İnce eleyip sık dokuyarak, neyin neden ve nasıl olduğunu, kimin başaracağını belirleyerek, kendi düşünceniz doğrultusunda oy vermeniz de mümkün. Bizim ülkemizde, aynı yanlışa ben de düşüyorum; takım tutar gibi dedim, oysa takımları da tanımıyoruz, belki sahaya çıkan oyuncularını sayabiliriz, teknik çalıştırıcısının adını bilebiliriz, ama ne taktik ne kondisyon ne de stratejik atak/savunma biliriz… Takımları sadece renklerinden bildiğimiz gerçeğini siyasi partiler ve hükümet etmek konusunda da ileri sürebiliriz.

Filmde aşkı tanımak mı, karşınıza çıkmasını beklemek mi, yoksa aramak gerekliliği mi gibi çok bilinmeyenli, sadece aile büyüklerine bırakılmayacak (bırakılmaması gereken) konularda kararları kendimiz alabilmeliyiz. Tabii, konuşarak.

Keyifli bir komedi, sadece zaman geçirmek için izlenebileceği gibi ergen çocukları olan anne babaların (belki öğretmenlerin, belki komşuların, belki iş arkadaşlarının) çocuklarına yaptıkları baskıyı görebilmeleri açısından ilginç. Tabii, tutucu kalpleri yumuşatacağı kesin.

19 Mayıs’tan başlayarak gösterimde…

(16 Mayıs 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Meg 2: Çukur 04 Ağustos’ta Vizyonda

Gösterime girdiği 2018 yılında gişede 530 milyon dolarlık hasılat elde eden The Meg, aksiyon çıtasını çok daha yükseğe çıkaran devam filmiyle geri dönüyor. Macerayı daha da derinlere taşıyan Meg 2: Çukur filminde tarih öncesi köpek balığı Meg’in dehşeti tüm hızıyla sürerken, seyirciyi tam anlamıyla olağanüstü bir yolculuk bekliyor. Başrollerde Jason Statham ve küresel aksiyon yıldızı Jing Wu’nun yer aldığı film, devasa Meg’lere ve amansız çevre yağmacılarına karşı mücadele eden bir araştırma ekibinin hikâyesini konu alıyor. Filmde, kötü niyetli bir maden operasyonu sebebiyle görevleri zorlaşan ekibin yolculukları kaosa sürükleniyor.

İblis 2: Karanlığın Sahibi

Berk Aygül’ün yönettiği ve Savaş Özkul, Öznur Kütük, Gizem Akgün ile Bülent Aydoslu’nun oynadığı İblis 2: Karanlığın Sahibi, 09 Haziran 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Pratik Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yaşadığı maddi zorlukların altında ezilen Cengiz, içine düştüğü durumdan kurtulmanın yolunu arar. Eşinin dolduruşuna gelen Cengiz, eniştesine yar olmayan bir definenin peşine düşer. Mustafa’yı bulup, definenin yerini öğrenen Cengiz, yaptığı plana sadık kalıp, tüm kurallara uysa da cinlerin kızına musallat olmasına engel olamaz. Onlar rahat bir hayatın hayalini kurarak girdikleri bu yolda, kendilerini  beklemedikleri büyük bir kâbusun içinde bulurlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Onur Buldu’nun Rol Aldığı Tebessüm Filmi 02 Haziran’da Vizyonda

Senaryosunu Sezgin Cengiz’in yazdığı, yönetmenliğini Sezgin Cengiz ve Şiyar Gedik’in birlikte yaptığı Tebessüm filmi 02 Haziran’da vizyona giriyor. Onur Buldu’nun dramatik bir karakteri canlandırdığı Tebessüm filmi, 35 yaşlarında bir devlet kurumunun arşiv bölümünde çalışan Mustafa’nın yaşamına odaklanıyor. Çevresi tarafından asık suratlılığı ve asosyalliği ile tanınan Mustafa’nın bir gecede değişen ve absürdleşen hikâyesine tanıklık ediyoruz. Karakterin başına gelen trajikomik durumlardan beslenerek bir kara komedi örneği sunan filmde Onur Buldu, Seda Türkmen, Adem Tosun, Güvenç Selekman ve Emir Çubukçu gibi oyuncular rol alıyor.

Christopher Nolan’dan Oppenheimer Filminin Türkçe Alt Yazılı Yeni Fragmanı Yayınlandı

Christopher Nolan’ın yazıp yönettiği Oppenheimer, izleyicileri dünyayı kurtarmak için yok etme riskini almak zorunda kalan esrarengiz adamın heyecan dolu paradoksuna iten Imax ile çekilmiş epik bir gerilim. Türkçe alt yazılı yeni fragmanı yayınlanan filmde Cillian Murphy, J. Robert Oppenheimer rolünü, Emily Blunt ise karısı, biyolog, botanikçi Katherine “Kitty” Oppenheimer rolünü canlandırıyor. Oscar ödüllü Matt Damon, Manhattan Projesi’nin yönetici olan General Leslie Groves Jr., Robert Downey, Jr. da ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun üyesi Lewis Strauss rolünde. Akademi ödüllü Florence Pugh, psikiyatr Jean Tatlock’ı; Benny Safdie fizikçi Edward Teller’ı canlandırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için: tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Christopher Nolan’dan Oppenheimer Filminin Ana Afişi Yayınlandı

Christopher Nolan’ın yazıp yönettiği Oppenheimer, izleyicileri dünyayı kurtarmak için yok etme riskini almak zorunda kalan esrarengiz adamın heyecan dolu paradoksuna iten Imax ile çekilmiş epik bir gerilim. Filmde Cillian Murphy, J. Robert Oppenheimer rolünü; Emily Blunt ise karısı, biyolog, botanikçi Katherine “Kitty” Oppenheimer rolünü canlandırıyor. Oscar ödüllü Matt Damon, Manhattan Projesi’nin yöneticisi olan General Leslie Groves Jr.; Robert Downey, Jr. da ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun kurucu üyesi Lewis Strauss rolünde. Florence Pugh, psikiyatr Jean Tatlock’ı; Benny Safdie fizikçi Edward Teller’ı canlandırıyor. Filmin ana afişi yayına verildi.

Ferhan Baran Yazıyor: Yaşam Bir Tiyatro Sahnesidir

‘Suç Bende / Mon Crime’ bir tiyatro perdesi önünde açılıyor ve oyun başlıyor. 1930’lu yıllar Avrupa’sının ünlü yapımcısı Montferrand görkemli malikânesinin salonunda kafatasında bir kurşunla ölü bulunmuştur. Havuzlu villaya cinayetin işlendiği saatlerde iş görüşmesi için gittiğinde yaşlı adamın ahlâksız teklifine maruz kalan genç aktris Madeleine Verdier, birlikte meteliği kurşun attıkları ev arkadaşı avukat Pauline Mauléon’un yardımıyla cinayeti … Devamı…»

Ferhan Baran Yazıyor: Tutku ve Dekadans Estetiğinin Doruğunda: Luchino Visconti Retrospektifi

Kadıköy Sinematek / Sinema Evi baharı nefis bir program ile karşılıyor. Yalnızca İtalya’nın değil Dünya Sineması’nın efsanevi yönetmenlerinden Luchino Visconti’nin tüm kariyerini sergileyen toplu gösteri 03 Mayıs akşamı ustanın 1942 yapımı ilk uzun metrajı ‘Tutku / Ossessione’ ile açıldı. Yönetmenlik serüvenine başladığı bu film, ona asistanlığını yaptığı Fransız sinemacı Jean Renoir’ın önerdiği, Amerikalı yazar James M. Cain’in -ilerleyen yıllarda … Devamı…»

Cannes Film Festivali 76 Yaşında

Cannes Film Festivali ile birlikte bizler de yaşlanıyoruz. Dünyanın en önemli sinema etkinliği olan festival ile tanışmam Sinemetek’e üye olduğum ilk gençlik yıllarıma dayanır. Yerli basının şenliğin yalnızca yıldız adaycıklarının üstsüz plaj skandallarına yer verdiği 70’li yıllarda bulabildiğimiz ciddi yabancı sinema dergilerinden imrenerek takip ederdik olan biteni. Aradan geçen yıllarda festivalin zorlu ancak çok keyifli koşturmacasına ‘sinema yazarı’ kimliğimle bizzat tanıklık etme şansım da oldu. Günümüz ekonomik şartlarında dünya gözüyle bir kez daha festivali yerinde izleyebilir miyim bilemem. Ancak günümüzün çağ atlamış iletişim kanalları yolu ile gelişmeleri günü gününe takip edebiliyor, yarışma filmlerinin keyfine varmak içinse Filmekimi günlerini iple çekiyoruz.

16 – 27 Mayıs tarihleri arasında 76. yaşını kutlamaya hazırlanan festivalin bu yılki ana afişini Fransız sinemasının yaşayan ikonlarından Catherine Deneuve’ün yönetmenliğini Alain Cavalier’nin yaptığı, bizde ‘Aşk Esiri’ adıyla gösterilmiş 1968 yapımı filmi ‘La Chamade’dan alınmış portresi süslüyor. Altın Palmiye ödüllü ana yarışmanın jüri başkanlığını geçtiğimiz yıl ‘Hüzün Üçgeni / Triangle of Sadness’ ile ikinci palmiyesini almış olan İsveçli yönetmen Ruben Östlund üstleniyor. Büyük jürinin diğer üyeleri ‘Titane’ ile Altın Palmiye kazanmış Fransız yönetmen Julia Ducourno; bizde Cannes’da ana seçkide yer almış olduğu skeçlerden oluşan ‘Asabiyim Ben / Relatos Salvages’ ile bilinen Arjantinli yönetmen Damián Szifron; Afganistan asıllı yazar yönetmen Atiq Rahimi; Amerikalı tanınmış oyuncular Paul Dano ve Oscarlı Brie Larson; Zambiyalı yazar yönetmen Rungona Nyoni; François Ozon’un Fassbinder uyarlaması ‘Peter von Kant’da efsanevi Alman sinemacıyı canlandırmış olan Fransız aktör Denis Ménochet ile geçtiğimiz yıl Filmekimi programında yer almış, Cannes’ın ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ seçkisinin FIPRESCİ ödüllü filmi ‘Mavi Kaftan / Le Bleu du Caftan’ın Fas asıllı yönetmeni Maryam Touzani’den oluşuyor.

Festival 16 Mayıs Salı akşamı yarışma dışı gösterilecek olan Fransız sinemacı Maïwenn imzalı ‘Jeanne du Barry’ ile açılıyor. Film, 18. yüzyıl ortalarında gayrimeşru bir çocuk olarak dünyaya gelen, yeteneği ve cazibesiyle XV. Louis’nin resmi metresliğine yükselen kontes Jeanne Bécu’nün gerçek öyküsü üzerinden Fransız Devrimi’nin sıcak iklimine tanıklık ediyor. Maïween’in bizzat kontesi canlandırdığı yapımda Fransa kralı rolünde ünlü Amerikalı aktör Johnny Depp’i izleyeceğiz. Yarışma dışı gösterilecek Martin Scorsese imzalı ‘Killers of the Flower Moon’ Leonardo DiCaprio ile Robert De Niro ikilisini yıllar sonra yeniden bir araya getiriyor. 206 dakika uzunluğundaki film, David Grann’ın 1920’li yılların Oklahoma’sında bölgeyi bir terör yuvasına çevirmiş seri cinayetler üzerinden ilerleyen romanından yola çıkmış.

Yine yarışma dışı özel gösterimler seçkisinde gösterimi yapılacak kimi yapımlar sinemaseverler için yarışma filmleri denli heyecan oluşturacak nitelikte. Bunlardan, ‘Arı Kovanının Ruhu / El Espíritu de la Colmena’ ve ‘Güney / El Sur’ ile 80’li yılların ilk ‘İstanbul Sinema Günleri’nde gönüllerimizi fethetmiş, bugün 80’li yaşlarını süren İspanyol sinemacı Victor Erice’nin 30 yılın ardından çektiği ilk uzun metrajı ‘Cerrar los Ojos’; ‘Hayal Ülkesi / Jauga’nın yönetmeni Arjantinli auteur sinemacı Lisandro Alonso’nun bir kez daha Viggo Mortensen ve Chiara Mastroianni ile çalıştığı son filmi ‘Eureka’; Takeshi Kitano’nun 16. yüzyıl feodal Japonya’sında geçen tarihi epiği ‘Kubi’; yıllar önce İKSV festivalinde vurulduğumuz 2005 yapımı ‘Kan / Sangre’nin Meksikalı yönetmeni Amat Escalante imzasını taşıyan küçük bir madenci kasabasında kayıplara karışmış aktivist annesinin peşine düşmüş Emiliano’nun öyküsünü anlatan ‘Perdidos en la Noche’; Steve McQueen’in Nazi işgali altındaki Amsterdam ile kentin bugününü birbirine bağlayan 4.5 saatlik belgeseli ‘Occupied City’; ‘Aquarius’ ve ‘Bacurau’ gibi nefes kesici filmlerin Brezilyalı auteur yönetmeni Kleber Mendonça Milho’nun yaşadığı kent Recife’nin yok olmuş heybetli sinema salonları ve yitirilmiş tarihi hafızası üzerine bir ağıt niteliğindeki ‘Fantasmas’; Pedro Almodóvar’ın Tilda Swinton’lu 30 dakikalık ‘İnsan Sesi’nin ardından çektiği, Ethan Hawke ile Pedro Pascal’ın 25 yıl sonra bir araya gelen iki kovboyun saklı tutkusunu anlatan kısa kuir westerni ‘Ekstraña Forma Da Vida / Strange Way Of Life’ merakla bekleniyor.

Altın Palmiye ödülüne aday yarışma filmlerine gelince. Ana seçkide 21 film yer alıyor ve auteur yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan, 2003 yılında ‘Uzak’ ile başladığı ve ‘Kış Uykusu’ ile Altın Palmiye dahil onca prestijli ödülü ülkemize getirdikten sonra bu yıl son filmi ‘Kuru Otlar Üstüne’ ile dünyanın en büyük sinema buluşmasında 7. kez gönülleri fethetmeye hazırlanıyor. Bir ikinci yazıda ele almayı düşündüğüm diğer Altın Palmiye filmlerinin gösterimleri 17 Mayıs Çarşamba günü başlıyor. Nuri Bilge’nin 197 dakika uzunluğundaki son filmi 19 Mayıs Cuma günü dünya prömiyerini yapıyor.

(14 Mayıs 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Suyun İçindekiler

Louis Garrel’in otobiyografik esinler taşıyan son filmi, kendi kullandığı araba ile yaptığı kazada kaybettiği eşinin ardından derin bir melankoliyi yaşayan Abel’in, cezaevinde oyunculuk dersi veren annesi ile hükümlü Michel Ferrand’ın evlilik haberini almasıyla başlıyor. Genç adam şaşkındır. Nasıl olmasın, deli fişek Sylvie’nin son 10 yıl içinde dördüncü mahkûmla evliliğidir bu. Soygun suçundan 5 yıldır içerde olan Michel şartlı olarak salıverildiğinde Abel’in kaygısı büyür. Eski suçlunun ceketinin cebinde silah taşıdığını keşfettiğinde gizlice takibe başlar. Bu arada şehir akvaryumunda birlikte çalıştığı ölen karısının yakın dostu Clémence ile arkadaşlığı bir aşk ilişkisine doğru yol alırken ikilinin masum dingin yaşamları gerilimli bir soygun girişimiyle hareket kazanacaktır.

Yeni Dalga ailesinin çocuğudur Garrel. Fransa’dan dünyaya yayılmış ve ’68 kuşağına ilham vermiş olan ünlü ekolün yılmaz bekçisi Philippe Garrell babası, gerçek hayatta eşinden ayrıldıktan sonra bir mahkûm ile evlilik yapmış oyuncu Brigitte Say annesi, François Truffaut’nun alter egosu unutulmaz aktör Jean Pierre Léaud vaftiz babasıdır onun. Sinemacılık serüvenine oyuncu olarak başlayan oğul Garrel yönetmenliğe alıştığı 3 uzun metrajın ardından, geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde prömiyerini yapmış olan son çalışması ‘Masum / L’Innocent’ ile önemli bir çıkış yakalamış. Yeni Dalga’nın izini süren yapım, arkadaşlık, ilişkiler, hayal kırıklığı, kayıplar, acılar, aşk özlemi, zamanın geçip gidişine dair temel meseleleri genel geçer izleyiciyi mutlu edecek bir kokteyl halinde sunarken, kağıt üzerinde uçucu ya da klişe gibi görünen hikâyesini derinlikli bir incelikle işliyor. Garrel’in varoluşçu kara yapıtları ile tanınan genç yazar Tanguy Viel ve Naïla Guiguet ile ortaklaşa kaleme aldığı, Alfred Hitchcock gizemi ile yüklü ustalıklı senaryodan beyazperdeye aktarılan film, Pierre Deschamps’ın baş döndürücü kurgusu, Grégoire Hetzel’in enfes müzik çalışması eşliğinde keyifle izleniyor.

Hepsi çok başarılı oyuncuların hakkını da yemeyelim. Garrel eşit ağırlıklı olarak geliştirdiği 4 ana karakterden Abel’i kendine ayırmış. Yaşadığı trajedi ile içine kapanmış olan genç adam, ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’nde ressam Marianne kompozisyonu ile gönüllerimize yerleşmiş olan Noémie Merlant’ın oynadığı umutsuzca mutluluk kovalayan iş arkadaşı Clémence ile birlikte şehir akvaryumunun izole ortamına hapsolmuş gibidir. Yılların deneyimli aktrisi Anouk Grinberg’in canlandırdığı serseri mayın anne ile Faslı karizmatik aktör Roschdy Zem’in hayat verdiği hapishane kuşunun yaşam enerjisi ve tutkulu aşkları, melankolik ikiliyi ana rahmine benzer korunaklı su ortamından anakara gerçeğine, daha önce hiç tanımadıkları bir suç ve tutku dünyasına çekip çıkaracaktır.

‘Masum’ seyirciye tepeden bakmadan ve deli dolu hikâyesine halel getirmeden, suç dünyasının dayanılmaz hareketliliğinden romantik bir aşk serüvenine ustaca geçiş yapıyor. Halen gösterimde olan ‘Suç Bende / Mon Crime’de olduğu gibi gerçek hayat ile oyunculuk marifetinin sınırları bir kez daha belirsizleşiyor. Soygun provası oyunculuk dersine dönüşürken duygusal hafızanın devreye girmesi kaçınılmaz oluyor. Yönetmen Garrel, Abel’in akvaryum ziyaretçilerine tanıttığı, kaybettiği organlarını yeniden üretebilme özelliğine sahip amfibilerden bir semender türü olan ‘Aksolotl’ benzeri herşeye alışan insanoğlunun kendini yenileyebilme özelliğinin altını çizerken sevinciyle hüznüyle hayata selam çakıyor.

(13 Mayıs 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Saint Omer

Alice Diop’un yönettiği ve Kayije Kagame, Guslagie Malanda, Valerie Dreville, Aurelia Petit’in oynadığı Saint Omer, 09 Haziran 2023’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Saint Omer, çocuğunu öldürmekle suçlanan bir kadının mahkemesine katılan genç bir yazarın hikâyesini konu ediyor. Genç yazar Rama, 15 aylık kızını kuzey Fransa’da bir kumsalda yükselen dalgalara terk ederek öldürmekle suçlanan genç bir kadın olan Laurence Coly’nin davasına katılmak için seyahat eder. Duruşma devam ederken, sanıkların sözleri ve tanık ifadeleri genç yazar Rama’nın düşüncelerini sarsar ve kendisini sorgulamaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Saint Omer yazısına devam et

Gerçek Bir Hikâyeden Uyarlanan Gran Turismo Filminin İlk Fragmanı Yayınlandı

İngiliz profesyonel yarış pilotu Jann Mardeborough’un gerçek hayat hikâyesinden esinlenen Gran Turismo’nun ilk fragmanı yayınlandı. Neill Blomkamp’ın yönetmen koltuğunda oturduğu film Jann Mardeborough’un olağanüstü oyun yeteneklerini kullanarak profesyonel bir araba yarışçısı olma hayallerini gerçekleştirişini konu alıyor. Jann’in koltuktan kokpite etkileyici geçişini drone çekimleriyle destekleyerek dünyadaki tüm izleyicilere nefes kesici bir deneyim sunmaya hazırlanan filmin oyuncu kadrosunda David Harbour, Orlando Bloom, Archie Madekwe, Darren Barnet, Geri Halliwell Horner ve Djimon Hounsou gibi önemli isimler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

9. Kırmızı Lale Film Festivali

Kırmızı Lale Vakfı (KLV) ve Yunus Emre Enstitüsü işbirliği ile düzenlenen ve 28 filmin gösterileceği 9. Kırmızı Lale Film Festivali’nin programı açıklandı. 26 Mayıs – 04 Haziran 2023 tarihleri arasında düzenlenecek festival ile ilgili basın toplantısı düzenlenecek. Bahar aylarının Hollanda’da isminden söz ettiren festivallerinden olan Kırmızı Lale Film Festivali, 9. kez kapılarını sinemaseverlere açıyor. Bu yıl festivalde 18 uzun metraj, 10 kısa metraj film izlenebilecek. 10 gün boyunca Hollanda’nın 5 büyük şehrindeki 6 gösteri alanında sinema coşkusu yaşatacak olan festival kapsamında Hale Soygazi’ye ve Rıza Akın’a yaşam boyu başarı ödülü verilecek.

  • Basın Bülteni
  • Hareketli İlan
  • Tanıtım Filmi
  • Web Sitesi

9. Kırmızı Lale Film Festivali yazısına devam et