Irkçılık Diz Boyu

Justin Kruzel arızalı toplumsal ortamlardan şiddet sarmalına sürüklenmiş genç erkeklerin hikâyesini anlatmayı sürdürüyor. Avustralyalı yönetmen uzun metraj kariyerine uzak kıtanın güneyinde yaşanmış gerçek olaylardan yola çıkarak çektiği ve bir seri katili merkeze aldığı hazmı hiç de kolay olmayan 2011 yapımı ‘Snowtown’ ile başlıyor. Daha sonra, Cannes’da ana yarışma seçkisine alınan ‘Macbeth’ (2015) ile bilinçli bir biçimde kötülüğü seçmiş Shakespeare karakterine yöneliyor. 19. yüzyıl sonları orman haydutlarını konu aldığı ‘Kelly Çetesi’nin Gerçek Hikâyesi’nin (2019) ardından ikinci kez Cannes ana yarışmasına kabul edildiği ve yine gerçek bir öyküye dayanan ‘Nitram’ (2021) geliyor. Cannes’dan en iyi erkek oyuncu ödülüyle dönen Caleb Laudry Jones’un olağanüstü performansı ile seçkinleşen ve Kurzel’in bugüne kadar çektiği en iyi filmi olan ‘Nitram’, çekirdek ailesi ile yaşayan Martin Bryant’ın trajik mutsuzluğunun öfke patlamasıyla, tarihe Port Arthur Katliamı olarak geçen, Tazmanya’da bir kafede 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan elim olay üzerinedir.

Avustralyalı sinemacı üç yıl aradan sonra çektiği ve bizde de gösterim şansı bulan son filmi ‘Düzen / The Order’ ile, bu kez 1980’li yılların başlarında yaşanmış gerçek bir öyküden yola çıkmak suretiyle gözde temasının yeni bir çeşitlemesine imza atmış. Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan film, aşırı sağın palazlanmaya başladığı 40 küsur yıl öncesinin ABD’sinde, kuzey batı eyaletlerini saran şiddet olaylarını, banka ve zırhlı araç soygunlarının, bombalamaların düzen ve huzuru sarstığı bir dönemi perdeye taşıyor. Ohio’nun küçük kasabasına tayini çıkan FBI mensubu Terry Husk (Jude Law) çalkantılı yılların

ardından huzuru bulmak istediği beldede karısı ve iki küçük kızının gelişini beklerken, kendini peşpeşe yaşanan cinayet olaylarının ortasında buluveriyor. Ajan Husk bu suç zincirinin arkasında, bölgedeki dini cemaat lideri tarafından yönlendirilmiş, işsizlik ve yoksulluğun öfke yüklü faturasını göçmenler ve de siyahi halktan çıkarmaya kalkan beyaz üstünlükçü militan örgüt ‘Düzen’ ve onun neonazi lideri Robert Jay Mathews olduğunu ortaya çıkarıyor. Ancak tehlike çok daha büyüktür. Yandaşlarının sayısı giderek artmakta olan Matthews, ABD hükümetine karşı planladığı yıkıcı bir iç savaşın hazırlıkları içindedir.

Kurzel’in 1983’lerde yaşananlar vasıtasıyla çağımızla paralellik kurması, başlangıç noktası olarak ilgimizi çekmedi değil. Öyle ya, bugün Donald Trump’ın aşırı sağ söylemiyle beklenmedik bir biçimde ikinci kez iktidara gelmesini hazırlayan, ilmek ilmek örülmüş bir süreçten söz ediyoruz. Keza günümüz dünyasında, ülkemizde ya da başka coğrafyalarda dini ya da milliyetçi temelli oluşumların bir terör silsilesi halinde dışavurumlarının tehdidi altında yaşamıyor muyuz. Kurzel’in filmi bu tür fanatik tehditler konusunda güncelliğini yitirmeyen bir uyarı olarak ilgiye değer kuşkusuz. Ancak sinemacı olay örgüsü ve gelişimini kurarken beylik polisiye anlatıların, televizyonda her hafta onlarcası gösterilen FBI serilerinin bildik aksiyon düzeninden öteye

geçememiş. Filmin yapımcıları arasında olan Jude Law’un ‘kahraman şerif’ portresi tek boyutlu, çalakalem yazılmış. Yardımcı ekipten ajan Joanna Carney (Jurnee Smollett) ya da suçlularla aynı okullarda okumuş bölgenin yerlisi şerif yardımcısı genç Jamie Bowen (Tye Sheridan) için de aynı şeyler söylenebilir. Keza suçun içinde olan eril çete fertlerinin geçmişleri, yakınları ile ilişkileri yüzeysel bir biçimde geçiştirilmiş. Hele hele çete lideri Matthews’ta Nicholas Hoult’un ‘Robin Hood’vari yakışıklı karizması filmin temel mesajını gözden kaçırtacak bir seçim olmuş. Yanlış anlaşılmasın, bu denli karanlık emeller peşinde olanların ‘No Country For Old Men’in şeytani yüzü Anton Chigurh benzeri resmedilmesi gerekmiyor belki ancak dört başı mamur bir karakter yazılmayınca perdede görünen yanıltıcı ve yönlendirici olabiliyor.

(18 Aralık 2024)

Ferhan Baran

[email protected]

Mufasa: Aslan Kral’dan Türkçe Dublajlı ve Altyazılı Fragman Yayınlandı

Disney’in heyecanla beklenen animasyon filmi Mufasa: Aslan Kral’dan yeni bir fragman daha yayınlandı. Türkçe dublajlı ve altyazılı seçenekleri ile ülkemizdeki hayranları ile buluşan yeni fragman izleyicileri zaman yolculuğuna çıkarıyor ve Mufasa, Scar, Sarabi, Rafiki ile Zazu gibi sevilen karakterlerin Aslan Kayalığı’na adım atmadan önceki yaşamlarına dair çeşitli ipuçları veriyor. Mağrur Diyar’ın sevilen kralının beklenmedik yükseliş hikâyesine odaklanan Mufasa: Aslan Kral’da Rafiki, Simba ve Nala’nın kızı genç aslan yavrusu Kiara’ya, Mufasa efsanesini anlatması görevlendirilirken, Timon ve Pumbaa ise yine kendilerine özgü şen, neşeli ve sevimli şakalarını yapıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

TRT ve İSF Studios Ortak Yapımı Rafadan Tayfa: Kapadokya, 27 Aralık’ta Sinemalarda

Rafadan Tayfa: Kapadokya adlı animasyon filmi Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı desteğiyle vizyona giriyor. İsmail Fidan’ın yönettiği filmde Rafadan Tayfa, festivalde yapılacak “Bilmece Avı” etkinliği için Nevşehir’e gitmiştir. Etkinlik başladığında Hayri’nin yolu gizemli bir çömleği arayan ajanlarla kesişir. Hayri’nin eline geçen çömlek, onu ajanların hedefi haline getirir. Av devam ederken keşfedilen yerler ile çömlek arasında bir bağlantı olduğu ortaya çıkar. Çömlek aslında Zümrüt’ü Anka’nın küllerini saklamaktadır.

Ahsen Eroğlu’na Başlangıçlar’daki Rolüyle İtalya’dan En İyi Kadın Oyuncu Ödülü

Dünya prömiyerini yaptığı 27. Tallinn Black Nights Film Festivali’nden NETPAC Ödülü’yle dönen, Ozan Yoleri’nin yönetmenliğini üstlendiği ilk uzun metrajlı filmi Başlangıçlar 13 Aralık 2024 Cuma günü Türkiye’de vizyona girmeye hazırlanıyor. Festival yolculuğuna hız kesmeden devam eden filmin başrol oyuncusu Ahsen Eroğlu, İtalya’da gerçekleşen 14. Asti Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü.

Karantina Altında Birleştiler

Bu sezonun en çok beklenen filmlerinin başında yer alan Karantina’nın kitabının, 2018 yılında müzikal kariyerlerine ayrı ayrı devam etme kararı verdiklerini duyuran Yedinci Ev grubunun üyelerini yeniden bir araya getirdiği öğrenildi. Sevilen yazar Beyza Alkoç’un kaleme aldığı, yazarın en çok okunan kitabı olma özelliğine de sahip Karantina’da yer alan Yedinci Ev grubu, okurlardan gelen ısrarlara dayanamadı. Yedinci Ev grubu, dinleyici kitlelerinin hatırı sayılır bir kısmını oluşturan kitap okurlarının da desteği ve arzusu ile mevcut durumlarını yeniden gözden geçirerek, 2021 yılında konserlerine ve yeni şarkı yayınlarına devam etmeye karar verdiklerini açıkladı.

Karantina Altında Birleştiler yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Bir Günün Hikâyesi

81. Venedik Film Festivali’nin ‘Orrizonti’ (Ufuklar) seçkisinden prestijli bir jüri özel ödülü ile dönen ‘Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’ hayli düşük bütçesine kıyasla şenliğin yankı yapan yapımlarından biriydi. Bunda ilk filmini çeken Murat Fıratoğlu’nun ne yaptığını bilen sade ve dingin üslûbunun büyük katkısı vardı kuşkusuz. Film, sıcak bir yaz günü domateslerin tuzlanarak kızgın güneş altında kurumaya bırakıldığı bir düzlükte … Devamı…»