Dali Efsanesine Yüzeysel Bir Bakış

20. yüzyıl sanatının tartışmasız en önemli figürlerinden biri olan Salvador Dalí üzerine bir film izlemek kuşkusuz ilgi çekici. Picasso’dan esin almış, gerçeküstücü akımın en önemli temsilcisi olmakla kalmayıp heykel, fotoğrafçılık gibi başka alanlarda da eserler üretmiş olan 1904 doğumlu çok yönlü sanatçı, yedinci sanatın ustalarından memleketlisi Luis Buñuel ile birlikte çektiği ‘Bir Endülüs Köpeği / Un Chien Andalou’ (1929) ile avangard sinemanın en önemli örneklerinden birine de imzasını koymuştur. 1931 tarihli ‘Belleğin Azmi’ onu sürrealist ekolün en büyüğü haline getirmiştir. Dünya prömiyeri Toronto Festivali’nin kapanış filmi olarak gerçekleşen ‘Dali Diyarı / Daliland’ bu eksantrik yaratıcının 70’li yaşları ile başlıyor hikâyesine. 1974 yılında dönemin pop art çılgınlığına kapılmış New York sanat çevresinin gözbebeğidir Dalí. Ona eşliğin yanı sıra menajerlik ve hatta annelik yapmış, üzerinde derin bir hakimiyet kurmuş Gala ile birliktedir. Kış aylarını gençlik yıllarından beri yanından ayırmadığı karısı ile birlikte St. Regis Oteli’ndeki ultra lüks rezidansta geçirirler.

Kariyerinde ‘I Shot Andy Warhol’ (1996) ve 1969 yılında Sharon Tate ve dostlarını hunharca katletmiş Manson tarikatından kadınların öyküsünü anlatan ‘Charlie Says’ (1981) gibi filmler bulunan deneyimli yönetmen Mary Harron için Dali’nin 70’li yıllarına eğilmek kağıt üstünde ilginç gözüküyor. Ancak o yılların havasını solumuş olan sinemacı, dönemin yükselen pop art kültürü ve modern sanatın meta haline gelişinin zirvesinde yaşananların çılgın magazin boyutundan öteye geçemiyor yazık ki.

Dalí’nin asistanı sanat okulu mezunu genç James ile birlikte daldığımız bu göz alıcı evren çağın tüm aşırılıklarını barındırıyor. Çevresindeki genç erkekleri San Sebastian, alımlı genç kızları Ginesta diye çağıran yaşlı ressam ilerlemiş yaşında eser üretirken beslendiği cinsel enerjiyi onları sevişirken gözetleyerek depoluyor. En büyük gözdesi ‘Jesus Christ Superstar’ın başrolünü kapmış Hz. İsa görünümlü genç şarkıcı ile aşk yaşayan elektrikli yılan balığı libidosuna sahip Gala da karşısına çıkan her yakışıklı genci yatağına atmaktan geri durmuyor. Paranın su gibi aktığı partilerin finanse edilebilmesi için zengin tabakanın bir kumbara olarak gördüğü resimlerden, taş baskılardan daha daha çok üretmelidir yaşlı Dalí. Büyük şehirde sudan çıkmış balığa dönen Ohio’lu James’in en önemli görevi de disiplinli üretkenliğini arttırması için yaşlı adama göz kulak olmaktır.

Harron bütçe sorunu nedeniyle dış çekimlerde 70’li yıllar Manhattan’ına dair eski kayıtlardan yararlanma yoluna gitmiş. Telif haklarından olsa gerek Dali’nin yazının başlangıcında sözü edilen ve zaman kavramını farklı bir biçimde yorumlayan ünlü yapıtı namı diğer ‘Eriyen Saatler’ ve üstadın öteki şaheserleri de filmde yer alamamış. Buna karşılık, stüdyoda kotarılmış Dali evrenini ilginç ayrıntılar ve parlak oyunculuklar destekliyor. Filmin yapımcılığını da üstlenen -eski Gandhi- Ben Kingsley deli ve dahi ressamı, Gala’yı ise uzun zamandır perdede görmediğimiz -eski Rosa Luxembourg ya da Hannah Arendt- Barbara Sukowa canlandırıyor. Olan biteni onun yorumundan izlediğimiz James’te ise ilk sinema deneyiminde parlak bir başlangıç yapan Christopher Briney yer almış. Filmin son bölümü sanatçının bir tür inzivaya çekildiği İspanya’nın sahil kasabasında geçiyor. Geri dönüşlerde -yakında Marvel’in ‘Flash’ı olarak boy gösterecek olan- Ezra Miller sanatçının gençliğini canlandırıyor kısa süreliğine. Lakin bu sahneler de klişe birkaç cümlenin yüzeyselliğini aşamıyor.

(31 Mayıs 2023)

Ferhan Baran

[email protected]

Jennifer Lawrence’ın Başrolünde Yer Aldığı Büyü de Gel, 23 Haziran’da Sinemalarda

Başarılı oyuncu Jennifer Lawrence cüretkâr bir komedi filmi Büyü de Gel ile hayranlarıyla buluşuyor. Lawrence’ın hem başrolü hem de yapımcılığını üstlendiği filmin yönetmenliğini Gene Stupnitsky’in yapıyor. Lawrence’a, 21 yaşındaki yetenek Andrew Feldman eşlik ediyor. Tuhaf, zengin aile çocuğu Percy’yi canlandıran Feldman ile büyüdüğü evi kaybetmenin eşiğinde olan Maddie arasında geçen hikâyeyi konu alan filmde, ebeveynleri 19 yaşındaki içe kapanık oğulları Percy’nin üniversiteye gitmeden önce onunla “çıkacak” birini aradıkları bir ilan verirler. İlgi çekici ilanı gören Maddie, kısa süre sonra Percy’nin göründüğü gibi olmadığını keşfederek şaşırır.

The Boogeyman

Rob Savage’in yönettiği ve Sophie Thatcher, Chris Messina, Vivien Lyra Blair ile Marin Ireland’ın oynadığı The Boogeyman, 02 Haziran 2023’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Disney Studios Türkiye tarafından vizyona çıkarıldı.
On altı yaşındaki Sadie ve 10 yaşındaki kız kardeşi Sawyer, annelerinin trajik ölümünün şokunu yaşamaktadırlar. Babaları Will Harper kızları için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmakta ancak onlarla duygusal ve psikolojik düzeyde bağ kurma konusunda tökezlemektedir. Lester Billings adındaki gizemli bir hasta evlerine geldiğinde, ardında gölgelerde yaşayan ve kurbanlarının acılarıyla beslenen şeytani bir varlık bırakır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

The Boogeyman yazısına devam et

Dreamworks Animation’dan Genç Deniz Canavarı Ruby Filminin Türkçe Dublajlı Yeni Fragmanı Yayınlandı

Genç Deniz Canavarı Ruby filminin Türkçe dublajlı yeni fragmanı yayınlandı. Kirk DeMicco’nun yönettiği çizgi filmde 16 yaşındaki tatlı ve tuhaf Ruby Gillman, Oceanside Lisesi’ne uyum sağlamayı çok ister ama çoğunlukla görünmez olduğunu hisseder. Kaykaycı çocuğa matematik dersi verir ancak aşırı korumacı annesi, Ruby’nin suya girmesini yasakladığı için okuldaki çocuklarla plajda takılamaz. Ruby, annesinin bir numaralı kuralına uymadığında savaşçı Kraken kraliçelerinin torunu olduğunu ve hükümdar büyükannesinden, tacı devralmanın kaderinde olduğunu keşfeder. Krakenlar, dünyanın okyanuslarını ezelden beri kibirli, güce tapan deniz kızlarına karşı korumaya yemin etmişlerdir.

  • Basın Bülteni
  • Türkçe dublajlı yeni fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş: Her Karesi Ayrı Özel…

Teknoloji geliştikçe insanların hayalleri de tutulamayacak denli genişliyor. Olur mu, olmaz mı, olmalı mı diye düşünmenize bile fırsat vermeyen bir hız hepimizi sarıp sarmalıyor. Buna da bağlı olarak çoklu evren çizgi filmlerin çizgi karakterlerine de uyarlanabiliyor. Yani sadece sanal diye bakamayız artık metaverse’e… İzlerken sizi çarpıyor, düşündürüyor, kazandırıyor ve doğal olarak da kaybettiriyor, azıcık ilginiz dağılırsa…

“Spider-Man: Across the Spider-Verse” ilk filmin hikâyesinin heyecan verici bir devamı olmayı vaat ediyor. Bu da gösteriyor ki, özellikle genç kuşak çok beğenecek. Onların deyimiyle söylersek, “Havada karada izlenir abi”. Genç olmayan sinema sevdalıları ne yapsın? Onlar da izlemeli, çünkü yeni düşünce anlayışını kavramadığınız sürece her şey çok zor olacak. Kim, nerede, ne yapıyor, ne istiyor, nasıl olacak veya olmalı… tıpkı bir satranç oyunu gibi ileriyi görmek gerek.

Merak ettinizse, çocuklarınızla birlikte izleyin mümkünse. Hem sınava girecek olanlara moral kaynağı hem de aranızdaki soğuk ve yüksek duvarların yıkılmasına yardımcı olabilir.

“Spider-Verse” filmlerinin bu kadar iyi olmasına şaşırıyor insan. İnanılmaz bir görsellik, müthiş ve vurgulu müzikler, hızlı kurgu ve birbiriyle bağlantılı temalar… Belki siz, “Into the Spider-Verse”i, “Across the Spider-Verse”den daha çok sevmiş olabilirsiniz. Zaten akıl alabilecek gibi değil. Keyifle izlediğiniz film, biraz sonra sorularla doluyor. Karakterler alabildiğine renkli ve gerçekçi. Genişletilmiş Gwen’in hikâyesi çok keyif verici. Çizgi film değil sanki. Epey bir kafa yorulmuş, epey bir mesai harcanmış. Her bir kare –ki, biliyorsunuz, saniyede 24 kare geçiyor projektörün önünden, perdeye yansırken görüntüler…

Olay örgüsü başarıyla ulanmış birbirine…

Belki bir, hatta birkaç kez daha izlemem gerekecek, bu dahiyane filmin tadını tam alabilmek için. Çünkü çoklu evren bir gün hepimize lazım olacak.

02 Haziran’dan başlayarak gösterimde…

(01 Haziran 2023)

Korkut Akın

[email protected]