Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
“Beyoğlu Sineması’ndan Haftalık Sinema Gazetesi: 1989″ başlıklı bülten e-postama düştüğünde aklıma ilk gelen 1989 yılında yayınlanmaya başlanan Haftalık Sinema Gazetesi oldu. Bültenin ilk sayısında yazısı yayınlanacak olan Uygar Şirin’in de bir aralar Haftalık Sinema Gazetesi’nde çalıştığını hatırlıyorum. Bu yayın organımız sinema sektörü ve basınına bendeniz dahil birçok isim kazandırmıştır. Saim Yavuz, Turgut Yasalar, Uğur Vardan, Durul Taylan, Tamer Baran, Hakan Sonok, Okan Arpaç, Burak Göral ve daha nice arkadaşın yolları bir şekilde Haftalık Sinema Gazetesi’nden geçmiştir. Gazete halen isim ve mecra değiştirerek Deniz Yavuz yönetiminde antraktsinema.com olarak internet ortamında yayınını devam ettiriyor. Ayrıca oradan yetişenlerin yayınladıkları sadibey.com ve boxofficeturkiye.com adlı web siteleri sektörün başvuru kaynakları olarak özgünlüklerini sürdürüyor. Her ne kadar yeni yayınlanacak bülten Melek / Yeni Melek Sineması çağrışımı yapıyor olsa da her türlü sinema yayını takdiri şayandır, bizleri sevindirir. Yalnız bültende bendenizin Haftalık Sinema Gazetesi’ndeki Sinegöz adlı köşe adımı görürsem gücenirim. Bu da böyle biline. (28 Mart 2020)
Zaman mı değişti, biz mi eskidik anlayamıyorum. Şu sıra haberlerde salgınla ilgili karşımıza sıkça çıkan “bulaş” kelimesine şimdi de “kısıt” kelimesi eklendi. Bizim kuşak bu mânâları “bulaşma” ve “kısıtlama” olarak ifade ederdi. Yanlı mı hatırlıyorum, kafamda çatla mı oluştu? (28 Mart 2020)
Beyoğlu Atlas Sineması’nın Kültür Bakanlığı’nca Sinema Müzesi’ne dönüştürülmesi, gala, festival ve diğer özel gösterimlere tahsis edilmesi sevindirici bir gelişme. Mekân bugünlerde sosyal medyada “Atlas Pasajı’nın içindeki sinema” olarak anılıyor. Bu yanlış bir ifade, çünkü pasaj olarak ifade edilen yer sinemanın parter denilen ana salonuydu. Sinemalar krize girdiğinde bu ana salon pasaja dönüştürüldü, balkon kısmı ve localar sinema salonu olarak faaliyetini sürdürdü. (28 Mart 2020)
Sadi Bey’in Beyazperde Yazıları: “Kim olduğun değil, kim olacağın önemlidir.” (Sabit Kanca: Son Soru, Yön: Nuri Yıldız.) (04 Mart 2020)
Bildiğim kadarıyla bir cümle içinde aynı kelime 2 kez kullanılmamalı. Afişte görüldüğü gibi filme “100 Yılın Muhafızları: İstanbul Muhafızları” diye isim koymuşlar. “100 Yılın Koruyucuları: İstanbul Muhafızları” veya “100 Yılın Müdafileri: İstanbul Muhafızları” denseydi daha iyi olurdu. (05 Mart 2020)
Takmayın kafanıza yine de şanslı sayılırız. Düşünsenize eski çağların Mecnun’u olsaydık kendimizi çöllere vurmuştuk. Şimdi öyle mi ya, bakınız dünya genelinde arıza çıktığında evde dizinin dibinde oturuyoruz. (16 Mart 2020)
Hiçbir geliri olmayan, reklâm alamadığını sektir et, google reklâmı bile yayınlamayan, 15 yıldır yayın yapan sadibey.com’da an itibarıyla 801 adet fragman ve 184.344 adet yüksek çözünürlüklü afiş ve fotoğraf her an kullanıma hazır tutuluyor, istediğiniz zaman indirebiliyorsunuz. Hal böyleyken koca, koca film şirketlerinin basına servis ettikleri yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve afişleri 1 haftalık ücretsiz wetransfer ile servis etmelerini bir türlü anlayamıyorum. Anlatsanıza. (19 Mart 2020)
Hadi yine şanslısınız yaşdaşlarım; “Yaş 70 evde kaldık”, “Yaş 70 iş bitmiş”ten iyidir. (Corona virüs yüzünden 65 yaş üstü vatandaşlara uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle yapılan sözde espri. / 21 Mart 2020)
Karikatüristler ne kadar doğru teşhis etmişler ve “Huysuz İhtiyar” adını verdikleri bir karakter yaratmışlar. Oysa biz ihtiyarlarımızı “Bilge Adam”lar olarak görürdük. 40 yıl düşünsem emniyet mensuplarına tükürüleceği aklıma köşesinden bile geçmezdi. “Bilge Adam” ifademden hemen cinsiyet ayrımı yaptığımı çıkarmayın; çünkü hanımlar hiçbir zaman ihtiyarlamadıklarından bilhassa öyle ifade ettim. Bu eleştirimin de kınanmaması gerektiğini belirteyim, çünkü her ne kadar hanımın zorlaması ile olsa da yaşlılara sokağa çıkma yasağı ilân edilmesinden 10 gün önce eve kapandım. Dolayısıyla “Huylu ihtiyar” olarak emsallerime giydirebilirim. (Corona virüs yüzünden 65 yaş üstü vatandaşlara uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle yapılan sözde eleştiri. / 23 Mart 2020)
İnsanlığın yaşadığı en büyük salgınla âlâkası hem var gibi de, hem yok gibi bir bilgi vereyim. İlk renkli Türk filminin “Salgın” mı, “Halıcı Kız” mı olduğu tereddütlüdür. Sebebi de “Salgın”ın ilk çekilen renkli Türk filmi olması, ancak ikinci çekilen renkli Türk filmi “Halıcı Kız”ın “Salgın”dan önce gösterime girmesidir. Dolayısıyla ilk çekilen renkli Türk filmi olarak “Salgın”, ilk gösterime giren renkli Türk filmi olarak da “Halıcı Kız”ı belirtebiliriz. O zamanlar yerli yapım filmler “Türkiye yapımı film” olarak değil de “Türk filmi” olarak belirtildiği için döneme uygun ifade kullandım. (25 Mart 2020)
Şu sıra herkes 4 adet izlenecek film öneriyor. Değişiklik olsun bendeniz de 4 adet izlenmeyecek film önereyim; şu 4 filmi izlemeyin: “İster Darıl İster Sarıl”, “Tak Fişi Bitir İşi”, “Parçala Behçet”, “Kartal Pendik Gittik Geldik.” Hiç birini görmedim ama pek bir şeye benzemedikleri ayan beyan belli. (26 Mart 2020)
Bu hengâmede bazı marketler üçkâğıtlarını online siparişlerde de sürdürüyorlar. Tere Otu yerine Dere Otu, 1 paket Kesme Şeker yerine 3 kilo Toz Şeker, Mehmet Efendi yerine Ahmet Efendi (Kurukahveci) gönderiyorlar. Yapmayın bunu. (26 Mart 2020)
Yok havuzlu evde kalmak kolaymış da, yok salondan mutfağa arabayla gidiliyormuş da… Kenan’a lâf edip durmayın. Sizin elinizi tutan mı vardı; siz de şöhret olaydınız da aynı şeyleri yapaydınız. Elinizi tutan mı vardı? Corona etmeyin adamı. (27 Mart 2020)
Herkesin izlenmesini önerdiği 4 film paylaşımlarına nazire olarak dün yaptığım izlenmemesi gereken 4 film önermeme paylaşımıma ekleme yapayım. Doğru mu, eğri mi bilemiyorum ama bir şehir efsanesine göre, zamanın Belediye Başkanı sinemasal bir kültür etkinliği düzenlemek istemiş. Adını duyduğu “Kartal Pendik Gittik Geldik” adlı yerli filmimizin hep Kartal – Pendik arasında çalışan minibüslerle ilgili bir belgesel film olduğunu zannettiğinden, faaliyete o filmin de dahil edilmesini istemiş. Neyse ki konuya hakim birileri, “Aman efendim; o film şöyle, böyle bir filmdir.” demiş de, C sınıfı filmlerimizin baş eserlerinden olan film yanlış kitlenin karşısına çıkmamış. Aziz Nesin’in kulakları çınlasın, hayatın içinde bazen kendiliğinden böyle hoşluklar olabiliyor. (27 Mart 2020)
Sinemaların kapanması, anılarımızın da maziye karışması nedeniyle insana dokunuyor tabi ki ama elden de bir şey gelmiyor. Şahsen, bizzat, kendim de kalp krizi nedeniyle 3 kez kapandım, neyse ki tekrar açıldım ve yaşama döndüm. O nedenle fazla üzmeyin kendinizi, şu virüsü bir yenelim, sonrasında eldeki mevcutların değerini bilerek hayatta devam edelim. (27 Mart 2020)
(28 Mart 2020)
Sadi Çilingir
[email protected]