2. Uluslararası İzmir Film Festivali Başvuruları Başladı

24 – 29 Haziran 2019 tarihinde İzmir’de 2.si düzenlenecek Uluslararası İzmir Film Festivali’nde bu yıl da ulusal ve uluslararası belgesel, kısa film ve kısa animasyon yapımları izleyici ve ödülle buluşacak. 2018 yılında ilk kez düzenlenen Uluslararası İzmir Film Festivali’nde her dalda 10 eser finale kalmış ve festival boyunca 60 film izleyici ile özel gösterimlerde buluşturulmuştu. Finale kalan eserler, sektör profesyonellerinden oluşan jüri değerlendirmesi sonunda Altın Artemis heykelciği ile ödüllendirildi. 24 – 29 Haziran 2019 tarihleri arasında ikincisi düzenlenecek film festivalinde, yarışmaların son başvuru tarihi 15 Haziran 2019 olarak belirlendi.

Türk Sinemasının İlk Konulu Ressam Filmi İçin Hazırlıklar Başladı

Durmuş Akbulut’un yöneteceği Devrim Erbil: Gökyüzü Öyle Maviydi ki adlı sinema filmi için hazırlıklar başladı. Filmin çekimleri İstanbul ve Balıkesir’de gerçekleştirilecek. Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan Devrim Erbil’in yaşamından izler barındıran yapım sanatçının bugün bildiğimiz çizgilerinin ve konularının hangi kaynaklardan nasıl beslendiğini eğlenceli ve fantastik bir dille aktarmayı hedefliyor. Film, sinemamızın konulu ilk ressam filmi olacak.

2. Uluslararası İzmir Film Festivali Bir Kez Daha Tüm Sinemaseverleri İzmir’de Buluşturuyor

İzmir, Anadolu Sinema ve Televizyoncular Meslek Birliği’nin (ASİTEM) öncülüğünde bir kez daha Türk Sineması’nın merkezi oluyor. 2018 yılında ilk kez düzenlenen ve vizyon filmlerinin ödüllendirildiği ilk ve tek film festivali olan Uluslararası İzmir Film Festivali, 24 – 29 Haziran 2019 tarihinde 2. kez sinemaseverleri İzmir’de biraraya getirmeye hazırlanıyor. Uluslararası İzmir Film Festivali, ülkemizde düzenlenen pek çok büyük film festivali olmasına rağmen özellikle içeriği ile Türkiye’nin Oscar’ı olma yolunda hızlı bir ivme kazandı. Ülkemizde vizyon filmlerinin yarıştığı tek film festivali olarak sektörde büyük ses getirdi.

12. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri

15 – 20 Haziran’da 12. yaşını kutlamaya hazırlanan Documentarist, yine dünya gündeminin nabzını belgesellerle tutan bir program sunuyor. 12. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri’nde Sudan’a özel bölüm ayrıldı. Konuk Ülke Sudan bölümünde bu sene Berlinale’de ödüller alan filmlerden Ağaçlardan Bahsetmek (Talking About Trees) başta olmak üzere, aynı belgeselde bahsi geçen Sudan Film Grubu’nun 1970 ve 80’lerde üretiği filmlerden bir seçki restore edilmiş kopyalarıyla sunulacak. Her sene Türkiye’de tanınmayan bir belgesel ustasını ağırlayan Documentarist’in bu seneki Onur Konuğu ise Sean McAllister.

12. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri yazısına devam et

X-Men: Dark Phoenix

Simon Kinberg’in yönettiği ve James McAvoy, Michael Fassbender, Jennifer Lawrence ile Nicholas Hoult’un oynadığı X-Men: Dark Phoenix, 05 Haziran 2019’da TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
X-Men ekibinin karşısında şimdiye kadarki en zorlu düşmanları vardır: Jean Grey. Uzaydaki bir kurtarma görevi sırasında, Jean gizemli bir güç tarafından darbe alır. Jean eve döndüğünde bu gücün onu daha güçlü kıldığını fark eder. Ancak bu güç onu aynı zamanda daha dengesiz bir hale de getirmiştir. İçindeki bu varlıkla mücadele eden Jean, güçlerini idrak edemediği bir şekilde serbest bırakır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Annabelle 3

Gary Dauerman’ın yönettiği ve McKenna Grace, Madison Iseman, Mary Ellen ile Katie Sarife’nin oynadığı Annabelle 3 (Annabelle Comes Home), 28 Haziran 2019’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Annabelle’i durdurmaya kararlı olan şeytan çıkarma uzmanları Ed Warren ve Lorraine Warren, perili bebeği evlerinde bulunan kilitli odaya getirirler ve güvenli bir şekilde kutsal camın arkasına koyarlar. Her şeye rağmen Warren çiftini karanlık bir gece bekliyordur. Annabelle’in odadaki diğer kötü ruhları harekete geçirmesiyle şeytani ruhların yeni hedefleri bellidir: Warrenlar’ın küçük kızları Judy ve arkadaşları.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Annabelle 3 yazısına devam et

Siyah Giyen Adamlar: Global Tehdit

F. Gary Gray’ın yönettiği ve Chris Hemsworth, Tessa Thompson, Rebecca Ferguson ile Kumail Nanjiani’nin oynadığı Siyah Giyen Adamlar: Global Tehdit (Men in Black: International), 14 Haziran 2019’da Warner Bros. dağıtımıyla vizyona çıkarıldı.
Aramızda başka gezegenlerden uzaylıların yaşadığı fikri üzerine inşa edilmiş olan Siyah Giyen Adamlar, yerküreyi kapsayacak şekilde genişlemiştir, tıpkı evrenin kötü adamları gibi. Ve bizleri güvende tutmak için, ödüllü Ajan H ve kararlı çaylak M ortak olurlar. Bir uzaylı tehditle karşı karşıya kalınınca, ikilinin yeni maceraya beraberce atılmaları gerekir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Siyah Giyen Adamlar: Global Tehdit yazısına devam et

Ünlü Youtuber Enes Batur’dan Kızılay’a Destek

Yaptığı paylaşımlarla hayatın her anına dokunan ve insanların yüzünde tebessüme yol açan sosyal medya fenomeni Enes Batur, Kızılay’ın Ramazan dönemi çalışmalarına katılarak destek verdi. Kızılay’ın sosyal yardım çalışmalarına katılan Batur, bağışlarla temin edilen malzemelerin hazırlanmasına yardımcı oldu. Kızılay’ın Tuzla Şubesi’ndeki gıda kolisi hazırlığını yapan Batur daha sonra önceden tespiti yapılan ihtiyaç sahibi bir ailenin evini ziyaret etti.

Ankara Macar Film Günleri 2019

Ankara Macar Film Günleri 2019, 22 – 24 Mayıs 2019 tarihleri arasında Ankara Kızılay Büyülüfener Sineması’nda gerçekleştiriliyor. Günler, 22 Mayıs Salı günü 18:00’de yapılacak kokteylin ardından Istvan Szabo’nun Kapı (Azajto) filminin gösterimi ile başlayacak. Etkinlikte 23 Mayıs’ta Beyaz Tanrı (Feher Isten), 24 Mayıs’ta ise Elçi (Berni Követ) adlı filmler gösterilecek. Beyaz Tanrı’da, 13 yaşındaki Lili’nin çok sevdiği köpeği Hagen, babası tarafından Lili’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen sokağa salınır. Köpeğini geri getirebilmek için onu sokak sokak arayan Lili, kendini bir anda patlak veren köpek isyanının ortasında bulur.

Ankara Macar Film Günleri 2019 yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Cüneyt Arkın’ın Amerika Şubesi…

Birçok insan Yeşilçam’ı kötülemek için ticari filmleri örnek gösterir. Hele bir de vurdulu kırdılı bir filmse, devreye benzetmeler girer: Cüneyt Arkın gibi… Cüneyt Arkın da ister tarihi film olsun ister günümüz filmi, ne yaralanır ne de vurulur… Mecbur kalırsa da ölümcül olmayan yaralarla savuşturur bütün saldırıları… Tabancasında mermisi, sadağında oku hiç bitmez. O iğne deliğinden vurur da, “tabak gibi ortada” olmasına rağmen vurulmaz… … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Kar Kadar Temiz…

Filmcilerin, dizicilerin de en çok kullandığı “insert” terimi (Sadi Bey, enerji nakil sistemleri teknisyeni olarak farklı bir terimle –saplama- bilir bunu) bu film için biçilmiş kaftan… Başı sonu yok, karakterleri tanımıyoruz, mekânları bilmiyoruz, nereden gelmişler nereye gidiyorlar hiçbir bilgimiz yok, niyesi ve nedeni de belli değil… Yaşamın bir yerine bir pencereden baktığımızı düşünün… Ne gördüysek o. Genç ve gerçekten güzel üvey kızı, … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Hiçbir Şey Olmasa Bile Bir Şeyler Olacak…

“Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu, ama biz yakalayamadık, fark edemedik” sözü gündemdeki yerini koruyor. Muhakkak bir şeyler olmuştur, fark etseniz de etmeseniz de… Gün Batımı filminde de bir şeyler olacak; kesinlikle olacak ve muhakkak fark edilecek. İkinci Dünya Savaşı’ndaki vahşeti anlattığı Saul’un Oğlu filmiyle izleyiciyle birlikte gündemi de etkileyen yönetmen László Nemes, bu kez Birinci Dünya Savaşı öncesinde, … Devamı… »

Enes Batur: Hayal mi Gerçek mi?

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Malûm son 3 yıldır yerli filmlerimiz arasında, sosyal medyada fenomen olmuş kişileri başrolde oynatma alışkanlığı görülüyor. 8. Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda bu fenomen kişilerden Enes Batur’a ödül verilmesi kararlaştırılmıştı. Her ne kadar kendisi ödül almamaya gelmemekle fenomen olma hastalığına kapıldığını gösterse de konumuz o değil. Ödülün gerekçesi, başrolünde oynadığı “Enes Batur: Hayal mi Gerçek mi?” filminin ülke çapında bir milyondan fazla seyirci çekerek, bu tür filmlerin sinema salonlarına hiç gelmeyen genç kitleyi sinemada film seyretmeye teşvik etmesiydi. Ödülün sinema salonu yatırımcıları tarafından verilmesi de makûldü. Neticede sinemalar ticari işletmelerdir, gelir getiren mal sahiplerini bir şekilde ödüllendirmelerine söylenecek söz olmaz. Ancak bu tür filmlerin youtube kuşağını sinemaya çekerken, klasik sinema seyircisini de sinemadan soğutabileceği göz ardı edilmemeli. Son yıllarda yapılan, bilhassa Karadeniz hikâyelerini konu edinen dizi sinema filmlerinin basit bir konu içine mini Karadeniz fıkralarını skeç halinde serpiştirerek yapılmaya başlanması da bir tür youtube fenomeni hikâyelerinin filmlere yansıması gibi. Klasik Yeşilçam komedisi beklentisi içindeki seyircinin bu tür filmler nedeniyle sinemadan soğumamasını dileriz. (28 Eylül 2018)

Uluslararası Antalya Film Festivali’nin geçen yıl festival kapsamında yapılan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasını iptal etmesi üzerine protesto mahiyetinde İstanbul’da aynı tarihlerde 54. Ulusal Yarışma etkinliği düzenlenmişti. Aynı etkinlik bu sene de 55. Ulusal Yarışma adı altında gerçekleştiriliyor. Basına gönderilen bir görsele göre 55. Ulusal Yarışma’ya bu sene şu filmler katılıyor: Di Navberê De, İçerdekiler, Dead Horse Nebula, Fragments, Hewno Bêreng (Renksiz Rüya), Sibel, Yol Ayrımı. (29 Eylül 2018)

Film festivallerinin farklı bir tadı da ünlü benzerleri olan kişilerdir. Yaşadıkları şehirlerde yapılan film festivalleri zamanlarında kısa süre benzedikleri ünlü sayesinde oldukça popüler olan bu kişilerden Orhan Gencebay benzerine Malatya’da, tıpkı Gencebay’ın duvara asılmış çerçeveli portre resmi gibi dolaşırken rastlayabilirsiniz. Antalya’daki çiftliğinde yaşayan rahmetli Sümer Tilmaç da kendisinin katılmadığı bir festivalde benzerinin korteje katıldığını, hayranlarıyla bol bol fotoğraf çektirdiğini belirtmiş ve ilgililerin bu konuda dikkatli olmalarını istemiş, benzerinin kendi karakterine aykırı davranıp kişileri maddi manevi istismar edebileceğinden fevkalade rahatsız olduğunu belirtmişti. Bu yıl Uluslararası Adana Film Festivali’nin açılış gecesinde 25 Yeşilçam emektarı figüran ve karakter oyuncusuna ödül verilmesi öncesi oturduğum masa tam bu oyuncularımızın toplu oturduğu masanın yanına denk gelince dikkatimi çekti. Adana’nın malum en ünlü benzeri Yılmaz Güney benzeri olan kardeşimizdir. Bilenler bilir, bu arkadaşımız sakin, durumu hazmetmiş, kimseyi kırmayan, Yılmaz Güney’in efendiliğine uygun hareket eder. Bu yılki tören devam ederken, önümüzdeki karakter oyuncularının masasına dikkatlice baktım, sanki rahmetli Yılmaz Köksal boyu uzamış şekilde gelmiş önümüzdeki figüranların masasına oturmuş. Adana’lı yeni ünlü benzeri, rahmetli Yılmaz Köksal’ın bildiğin karbon kopyası. Bir de bu benzer arkadaşlar çevrelerinin gazına gelip, saçlarını, sakallarını, bıyıklarını aynen ünlü gibi yaptıkları için hayranlar gelip aslı gibi fotoğraf çektiriyorlar. Nitekim Köksal benzeri ile fotoğraf çektiren birkaç kişiye bu artistin kim olduğunu sordum, Yılmaz Köksal olduğunu söylediler. Sükût-u hayale uğramasınlar diye Yılmaz abimizin rahmetli olduğunu açıklamadım tabi ki. Demek istediğim bu benzer arkadaşlar asıllarının efendilik ve saygınlıklarına halel getirmemelidirler. Festivalin sondan bir önceki günü, yani bugün basın mensupları arasında da benzerler olduğunu fark ettim. “Ben falanca TV.de çalışıyorum, filanca web sitesine yazıyorum, feşmekanca gazeteye çiziyorum.” diyenlerin oralarda çalışmadıkları veya yazmadıkları yapılacak küçücük bir araştırmayla ortaya çıkabiliyor. Yani ben sallasam, “Festivali Çilingir Ajans adına takip ediyorum; orada, burada, şurada, yukarıda, aşağıda, her yerde haberlerim yayınlanıyor.” desem yeridir; kral dairesinde konaklayabilirim. Yaptırmayın ve yapmayın böyle şeyleri, gerçek basın emekçilerine karşı ayıp oluyor. (29 Eylül 2018)

İnternet yayıncılığı tarafından oldukça sarsılan yazılı basın kağıt zamları nedeniyle daha da fazla sıkıntıya girdi. Bazı gazeteler kültür sanat eklerini kaldırırken Ege’de yayınlanan yerel gazetelerin bir kısmının 6 gün yayın yaptıkları haberleri gelmeye başladı. Son birkaç festivaldeki gözlemlerime göre yazılı basın sarsılırken, bizim konumuza giren sinema camiasında sanki sinema yazarlığını da yakın gelecekte oldukça güçlü bir sarsıntı bekliyor. Adana Film Festivali’nde servis beklerken görevli öğrencilerle, yine başka festivallerde çalışmış ve Adana’ya komşu festivallerin çalışmalarını yerinde görmeye gelmiş başka şehir festival çalışanı öğrencilerin kendi aralarındaki konuşmalara şahit oldum. Filmleri sinema yazarlarının tavsiyelerine göre değil de sürekli festival izleyen sinefillerin ve festival teyzeleri ve amcalarının tavsiyelerine göre izlediklerini belirtiyorlardı. Sinefil adı vererek “Bilmemne hoca o filmin yarısında çıktı, izlemeye gerek yok. Falanca teyze şu filmi 3 kez izlemiş, bunu mutlaka görmeliyiz.” benzeri konuşmalara çok şaşırdığımı belirteyim. Bendeniz iyi ki ne sinema yazarı ne de sinefilim, ikisi arasındaki yerimi sağlam tutmaya gayret edeyim bari. (01 Ekim 2018)

Genellikle şiddetli, yıkıcı ve yakıcı kasırgalara Amerika’da Sandy, Katrina, Emily, vs. gibi bayan adları verilse de olaya mizahi açıdan yaklaşanlara göre bu isimlendirmede kadınlara afet denilmesinin de etkisi olduğu belirtiliyor. Şu günlerde gündemde olan ve ülkemizi teğet geçen fakat Yunanistan’ı vuran kasırga, televizyon haberlerimizde “Zorba” adıyla anılıyor. Böylece dünya kasırgalar tarihine bir film adı da sokmuş oluyoruz. Malum “Zorba” (The Greek), Yunanistan’lı ünlü yazar Nikos Kazancakis’in eserinden uyarlanan ve başrolünü Anthony Quinn ile Alan Bates’in oynadığı siyah-beyaz çok güzel bir filmdir. Bu arada belirtmekte fayda var, kasırganın geleceği haberleri yayılmaya başladığında bazı kesimler olayı, yaşam tarzı nedeniyle tanrının ege bölgesini cezalandırması şeklinde nitelendirmişti. Aynı kesim kasırganın ülkemiz kıyılarını teğet geçmesini muhtemelen memleketin başarıyla yönetilmesine bağlayacak. Dönüş, döner, dönme, u dönüşü yani. (01 Ekim 2018)

Not olarak kaydedeyim: Arkadaşa “Asghar Farhadi’nin bavulu havaalanında kaybolmuş.” dedim; “İran istihbaratı yapmıştır onu.” dedi. (03 Ekim 2018)

(21 Mayıs 2019)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Angry Birds Filmi 2’nin Kuşları ve Domuzları, Cannes Film Festivali’nde Filmden Bir Sahneyi Canlandırdılar

Uçamayan kuşlarımız ile onların düşmanı domuzlar, 72. Cannes Film Festivali’nin açılışında biraraya gelerek, yeni filmleri Angry Birds Filmi 2′nin bir sahnesini canlandırdılar. Filmin yıldızlarından Josh Gad, yapımcı John Cohen ve yönetmen Thurop Van Orman, Ağustos ayı sonrasında bütün dünyada vizyona girmesi planlanan filmin ilk kez 13 Mayıs Pazartesi günü yayınlanan yeni bir sahnesinin canlandırıldığı, Carlton Hotel’in ikonik rıhtımında biraraya geldiler.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Sahneyi izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Angry Birds Filmi 2’nin Kuşları ve Domuzları, Cannes Film Festivali’nde Filmden Bir Sahneyi Canlandırdılar yazısına devam et

Pera Müzesi’nde Çin Sineması Zamanı 25 Mayıs’a Kadar Devam Ediyor

Pera Film’in, Çin Sineması Zamanı başlıklı programı, Çin sinemasının son dönem örnekleri ile Çin hakkında yapılan filmleri bir araya getiriyor. Son iki haftasına giren programda, Çin güncel sinemasının önemli yönetmenlerinden Jia Zhang Ke’nin Dağlar Uzaklaştığında ve Xiang Zi’nin Ay’a Havlayan Köpek filmleri ile Mürekkepten Sergisi sanatçılarından Xu Bing’in çağdaş Çin’i yorumladığı Yusufçuk Gözleri adlı çalışması izleyiciyle buluşacak.

Pera Müzesi’nde Çin Sineması Zamanı 25 Mayıs’a Kadar Devam Ediyor yazısına devam et