Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı Ödülü alan ilk Türk filmi Susuz Yaz’ın yapımcı ve başrol oyuncusu Ulvi Doğan 21 Ağustos 2018 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Mekânı cennet olsun. Sinemamızın tek filmle ünlenen yapımcı ve oyuncularından ilk akla gelen isim olan Ulvi Doğan’ın vefatı sonrasında sosyal medyada rastlanan haberlerde “Bu film sonrası sinema sektöründen ayrılmıştı.” şeklinde bir cümle dikkatimi çekti. Bu bilgi hem doğru hem yanlış. Filmin, ülkemiz sinemalarında gösterimi tamamlandıktan sonra Ulvi Doğan tarafından yurt dışına çıkarıldığı ve dünyanın birçok ülkesinde gösterime sunulduğu haberleri basına yansımıştı. Keza, Doğan’ın, yurt dışında başrol oyuncusu Hülya Koçyiğit’in benzeri yabancı bir oyuncuyla çektiği bazı sahneleri filme ekleyerek farklı bir konu algılatmasıyla gösterimleri yıllarca sürdürdüğü haberleri de basına yansımıştı. Dolayısıyla Doğan’ın bu filmden sonra sinema sektörüyle gezgin bir işletmeci olarak bağını sürdürdüğü söylenebilir. (24 Ağustos 2018)
Isabel Coixet’in yönettiği ve Emily Mortimer, Bill Nighy, Patricia Clarkson ile Hunter Tremayne’nin oynadığı “The Bookshop” adlı film sinemalarımızda orijinal adıyla gösterime girmişti. Bu filmin vizyon sonrasında gösterildiği etkinliklerde “Sahaf” Türkçe adıyla sunulması ilginç ve güzel bir uygulama. Keşke vizyon gösterimine de “Sahaf” adıyla çıksaydı. Bazen bu uygulamanın tersi de oluyor. Yeşim Ustaoğlu’nun son filmi vizyon öncesinde ülkede aylarca “Clair Obscur” olarak lanse edilmiş, vizyon tarihi yaklaşınca “Tereddüt” adı kullanılmaya başlanmıştı. Sanırım yurt dışı tanıtımlara öncelik verildiğinde böyle oluyor. Sinemacılarımızın vardır bir bildiği. Filmler iyi olsun da biz izleyelim. (25 Ağustos 2018)
Adana Film Festivali’nin son iki günü ile Antalya Film Festivali’nin ilk iki günü çakışıyor. Bu çakışma kamuoyunda Antalya aleyhine ve olumsuz olarak da algılanabiliyor. Şartlar değişti ama daha önce yazmıştım tekrar yazayım, bilgi bilgidir. Yıllar önce, 35 mm. filmler zamanında bu durumu önde gelen bir festival yöneticisine sormuştum. Türkiye’de gösterilmemiş ve gösterilmeyecek olan bazı filmlerin gümrük işlemleri ve sigorta masraflarının çok teferruatlı ve yüksek olması nedeniyle festivallerin bir-iki gününü çakıştırıp tek gümrük ve sigorta işlemi ile ve filmlerin sahiplerinden de onay alarak gösterim yaptıklarını söylemişlerdi. Yani festivallerin birbirlerini kırmak gibi bir niyetleri olmadığını belirtmişlerdi. Ayrıca hatırlarım, Adana Film Festivali uzun bir aradan sonra yeniden yapılmaya başlandığı ilk veya ikinci festivalinde Antalya Film Festivali kortej yapması için kendi kullandığı jeep’leri Adana’ya göndermişti. Hatalar insanlardan kaynaklanıyor, festivalleri eleştirmeli fakat rencide etmemeli. Bugün için Ulusal Yarışma’yı kaldırdığı için Antalya Film Festivali’ni protesto eden ve başkanını kınayan sektörden, Ulusal Yarışma’yı sürdüren bir önceki Antalya Büyükşehir Belediye Başkanını, yaşadığı acı nedeniyle bir kişi bile aramamış. Tekrar çakışmaya dönersek, Yeşilçam’ın zirvede olduğu yıllarda Cüneyt Arkın’ın 3 veya Türkan Şoray’ın 2 veya Tarık Akan’ın 2 ayrı filmin aynı hafta gösterime çıkarıldığını biliriz. Yani biz bize benzeriz. (30 Ağustos 2018)
Sinemaseverlerin kutsal bilgi kaynağı IMDb’de son zamanlarda bazı yerli filmlerin web sitesi veya facebook sayfası olarak ülkemizin önde gelen bir sinema sitesinin linki veriliyor. Bu link verme işlemi filmlerin yapımcılarınca uygun görülüyorsa, ülkemizin sonda gelen sinema sitelerinden biri, sadibey.com olarak bu işlemi doğru bulmadığımızı duyururuz. O kadar zor bir şey değil ki, açın kendinize facebook’da bir sayfa, IMDb’ye link olarak onu verin. Bizlere ihtiyacınız kalmadıysa da bilgi gönderimini kesin ki, meydan reklâm verdiğiniz üç-beş web sitesine kalsın. Onlar da reklâm fiyatlarını dolar bazında arttırsınlar. Sinema sevgisi hatırına yayınını sürdüren web sitelerinin sahip ve çalışanları olarak bizler de gidip pazarda limon, domates, biber, patlıcan satalım. Herkes adam gibi para kazansın. (30 Ağustos 2018)
Olumsuz düşünmeyin, “Bu da geçer yahu.” cümlesinde aslında derin bir tasavvufi bilgelik saklı. Bu dünyadan Buda dahi geldi geçti; hepimiz faniyiz, netekim bizler de geçeceğiz; dünya malı dünyada kalır; takmayın kafanıza şunu, bunu, mânâsını içeriyor. (02 Eylül 2018)
Yasaklara karşıyım ama iki istisnam var. Birincisi: “Çile Bülbülüm Çile” şarkısı söylenirken “çile” kelimesinin fazla uzatılması yasaklanmalı. İkincisi: Vefat eden kişilere rahmet dilerken onlarla çekilmiş fotoğrafların sosyal medyada yayınlanması yasaklanmalı. İtiraf edin, sizin de vardır böyle saplantılarınız. Küçük ama büyük. (02 Eylül 2018)
6 sıfır atılmasaydı dolar bugün 6.630.000 lira olacaktı. Hadi ateyistler bunu da açıklasın bakalım. (04 Eylül 2018)
Kaldırıma konmuş masada börek yiyen adam arada sırada gezen güvercinlere (gezen tavuklara gönderme) börek parçaları atarken diğer yandan masasına gelen sinekleri kovuyor. Hayvanın birini beslerken diğerinin rızkına engel oluyor. Tuhaf insanlarız vesselam. Bazen boş arazide dolaşan köpeklere sakatat vs. götürürken tedirginlik duyarım. Bir canlıyı diğerinin bedeni ile beslemek tuhaf oluyor ama doğanın kanunu da maalesef böyle. Atıyorum, kedi köpek sevenler et yememeli. (06 Eylül 2018)
Gurmeler Derneği, İstanbul’un Harbiye semtini önemli semtler listesine almış. (Bu espri sanadır sırma saçlım, Ahmedim.) (06 Eylül 2018)
75 ml diş macununu az önce 26,95 liraya aldım. Kilosu 359,33 liraya ve 54,52 dolara geliyor. Diş macunu kuru üzerinden hesap edersek hayat çok ucuz. 1 kilo diş macunu verip 205 adet ekmek alabiliyorsunuz. Şu pahalı, bu pahalı diye şikâyet etmeyin yani. (06 Eylül 2018)
(14 Şubat 2019)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com