Korkut Akın Yazıyor: Umudu Kendi Renklerine Boya

Tanrının, kendisini henüz doğmamış insanlar için ressam olarak var ettiğini söyleyen, yaşarken bir tek tablosu bile satılmamış, ama çok genç yaşta öldükten sonra rekor denebilecek değer biçilen bir ressam kendince renklendiriyor dünyasını. Müthiş bir film “Sonsuzluğun Kapısında”, yönetmeni de ressam olunca renge, ışığa, çerçeveye gerektiği önemi vermiş. Filmin atmosferine uyan hareketli kamera (Van Gogh, yerinde duramayan, … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Gözü Yaşlı Bir Melek: Alita

Gelecekten gelen filmlerin hemen hepsi anlamsız ve gereksiz savaş temalı… Alabildiğine yüksek hareketlilik, alabildiğine ritmik müzik, nedeni niyesi pek bilinmeyen vahşet… Gençler izliyor ve keyif alıyordur muhakkak. Bu kez yine benzer temalı, karanlık geleceğin korkunç kentlerinde yaşamını sürdürmeye çalışan, sömürülen, tutsak insanların yaşamına konuk oluyoruz. Biz, medeniyet (her ne kadar “tek dişi kalmış canavar” nitelemesi varsa da … Devamı… »

16. Geleceğin Sineması

Bir öğrenicinin iyi bir kısa film yapması için gerekli imkanları yaratabilmek adına T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü ile TÜRSAK Vakfı tarafından 16 yıldır düzenlenen Geleceğin Sineması yarışmasında verilen katkı iki misline çıkartıldı. Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) bu yıl maddi desteğe hak kazanan 10 projeye 6 bin TL ve bunların arasından seçilen üç projeye de post-prodüksiyon desteği verilecek. Türkiye genelindeki tüm üniversitelerin sinema ve medya bölümlerinde eğitim gören ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrencilerine açık olan yarışma başvurular için son başvuru tarihi 18 Mart 2019 olarak belirlendi.

16. Geleceğin Sineması yazısına devam et

Hababam Sınıfı Yeniden’in Teaser Fragmanı Hazır

17 Mayıs’ta vizyona girecek Hababam Sınıfı Yeniden sinemaseverlere Hababam ruhunu ve kardeşlik duygusunu yeniden hatırlatacak. Merakla beklenen filmin teaser fragmanı yayınlandı. Gelmiş geçmiş en eğlenceli sınıfta, kuşaklar boyu süren gelenekler de her yıl aynı coşkuyla yerine getiriliyor. Hababam Sınıfı, bu yılın yeni öğrencileri, hocaları ve birbirinden renkli karakterleriyle yeni öğretim yılına büyük bir heyecanla başlıyor; çünkü, Özel Çamlıca Lisesi yeniden karma eğitime geçiyor ve okula yeniden yatılı kız öğrenciler geliyor. Sınıfa yeni gelen kızlar ve Hababam Sınıfı’nın delikanlıları arasındaki tatlı rekabet eğlenceli günler yaşatacak.

  • Basın Bülteni
  • Teaser’ı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Sinemada İnsanlık Halleri Programı Akbank Sanat Merkezi’nde Devam Ediyor: Türkiye Travmalar Ülkesi

Psikesinema ve Psikeart’ın düzenlediği Sinemada İnsanlık Halleri etkinlik programı kapsamında 13 Şubat 2019 Çarşamba günü İftarlık Gazoz film gösterimi ve Ruhsal Travma: Ruha İnen Büyük Darbe Paneli düzenlendi. Panelde konuşan Prof. Dr. Emin Önder “Türkiye bir travmalar ülkesi. Yas süreçleri sağlıklı yaşanamadı. Tarih boyunca sürekli olan şey öfke oldu. Hayata küsmüş insanlarla doluyuz.” dedi.

Sinemada İnsanlık Halleri Programı Akbank Sanat Merkezi’nde Devam Ediyor: Türkiye Travmalar Ülkesi yazısına devam et

Tutucu Toplum, Başkaldıran Sibel

“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar…”

diyor Nazım Hikmet, bu en bilinen, en anlamlı, en güzel şiirlerinden birinde, insanın içini okurcasına…

Guillaume Giovanetti, Çağla Zencirci, Karadeniz köylerinden birinde yaşayan sadece ıslıkla iletişim kurabilen yalnız ama başı dik bir genç kızın öyküsünü birlikte yönetmişler. Alabildiğine yerel ama işlenişi ve temasıyla evrensel olan film, yalın ve sakin anlatımı, izleyene bıraktığı yorumu ile takdiri hak ediyor.

Aykırılıklar, nereye kadar

Köyden dışlanmış Sibel, “kahraman” olursa yeniden kabul göreceğine inanır. Bunun için de silah kuşanıp dağlara vurur kendini…

Filmde iki kadın (Sibel ve Nazik) bir de erkek (Ali) var, aykırı olan. Diğerleri alabildiğine uygun, bütün hataları, eksiklikleri, yanılgılarıyla… Çünkü küçük köyde herkes birbirinin neredeyse aldığı nefesi bile biliyor.

Nazik, toplumun yok etmeye karar verdiği ve dışladığı ihtiyar kadın… Sevgilisi olmuş çünkü… Duygularını içine gömmemiş… Sevmiş ve aklını yitirecek kadar da dışlanmış.

Ali, askere gitmek istemediğini söyleyen, belki öğrenci belki siyasi ve bir o kadar da gizemli bir yaralı.

Sibel her iki “aykırı”nın arasında mekik dokuyan, kendisini kabul ettirmek isteyen bir başka aykırı…

Umudu üzmemek gerek

“Sibel”, sıcak ve çarpıcı bir öykü anlatıyor… Yukarıda sıralanan aykırılıklara odaklanan film, hemen her şeyi izleyiciye bırakıyor. Kim neyi ne kadar ve nasıl anlarsa… Yurtdışında beğenilmesinin altında bu yatıyor kanımca. Ama en çok da bizim, ‘bizim kadınlarımızın’ izlemesi gerekir.

(21 Şubat 2019)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com