Film Atölyesi: Film Estetiği, Felsefesi ve Film Eleştirisi

Halka Sanat Ekibi, akademisyen Prof. Dr. Defne Özonur’la 4 haftalık bir film atölyesi düzenliyor. Atölye, egemen / ana akım sinema (gişe filmleri), sanat  / yönetmen sineması (bağımsız filmler ve üçüncü sinema’dan (politik filmler) çeşitli film örnekleri ile bir filmin estetik ve felsefi okumasının nasıl yapılacağı üzerine yapılacak. Seçilen filmler atölye boyunca bu bağlamda incelenecek ve katılımcıların filmleri çok boyutlu analiz edebilmelerini sağlayacak teorik ve pratik çerçeve sunulacak. Ayrıca film felsefesi nedir, felsefi eleştiri nasıl yapılır, film estetiği nedir, filmin derin anlamı estetik ve felsefi boyutları ile nasıl okunur gibi çok çeşitli konulara da değinilecek.

Film Atölyesi: Film Estetiği, Felsefesi ve Film Eleştirisi yazısına devam et

Recep İvedik 6

Varsa, müdavimleri biliyordur, “Çilingir Sofrası / Sadi Bey’in Facebook Günlükleri” genelde bu köşeye 2-3 ay gecikmeli olarak yansır. Değişiklik olsun diye bugünkü paylaşımlarımı sıcağı sıcağına buraya taşıdım. Okuyun, hayrını görün:

*****

Bizim sinemamızın, yani Türk Sineması’nın huyudur, zaman zaman öyle yapar. Kulakları çınlasın, Yusuf Sezgin’in oynadığı “Hazreti Yusuf”, doğal olarak Anadolu’da büyük iş yapar, hemen ardından memlekette ne kadar hazret varsa beyazperdeye gelir. Birisi tutar, unutulmaz Galatasaraylı Metin Oktay’ın lâkabından adını alan “Taçsız Kral” (1965) diye bir film yapar, peşinden öteki hemen “Şenol Birol Gool” (1965) adında bir film döşer. Son üç-beş yılda da birisi Çanakkale dedi, “Çanakkale Çocukları”, “Çanakkale 1915”, “Çanakkale: Yolun Sonu”, “Çanakkale’nin Sırları”, “Çanakkale Ruhu”, “Kalbimiz Çanakkale”, “Çanakkale: Yüzyıllık Mühür” adlarında bir sürü kısa, uzun, TV filmi ve dizisi sökün etti.

En son furya Dumlupınar olacak gibi görünüyor. Önce Pinema Film, Amazon Prodüksiyon’un yapacağı “Dumlupınar” adında bir filmi dağıtacağını duyurmuştu, ondan ses çıkmadı. Yaklaşık bir ay kadar önce Fox filmleri dağıtımcısı TME Films, SAN Medya ile birlikte “Dumlupınar: Sonsuza Kadar” adıyla bir filmin çekimine başladıklarını duyurdu. En taze, bir-iki günlük habere göre de çok bilinen tanımlaması ile Ayla ve Müslüm Filmlerinin Yapımcısı” Dijital Sanatlar’ın Dumlupınar adında bir filmi Ayla ve Müslüm Filmlerinin Yönetmeni” Can Ulkay yönetiminde çekeceğini duyduk. Gönül bu filmlerin hepsinin 8 aylık sinema koruması ile vizyona girmesini arzu ediyor.

“Film sinemada izlenir”, “Sinemanın tadı başkadır”, “Dijital platformların tadı sonra gelir, oralarda dizi izleyin siz.”

Bizim sinemamızın, yani Türk Sineması’nın huyudur, bir yandan “Sevmek Zamanı”nı, diğer yandan “Sevememek Zamanını”, yani “Recep İvedik”i yapar. Bir türlü sevemedim şu Recep’i; 6.sını heyecanla bekliyorum. Ekim’e ertelenmiş.

*****

Audi’nin reklamından aşırma olduğu söylenen Peak reklamı hakkında aykırı bir söylem: Yerli filmlerin ilk aklıma gelenlerinden misal verirsek Susuz Yaz, Selvi Boylum Al Yazmalım, Senede Bir Gün, Karaoğlan’ın yeniden çevrimleri oluyor da reklamın yeniden çevrimi neden olmasın?

*****

“Beşamel sosu”nu Türkçeye “Beş Emel sosu” olarak çevirdim; duyun bunu.

(20 Şubat 2019)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Ağlatan Sahne

Ali filmiyle beyazperdeye gelmeye hazırlanan Gürbey İleri, sahnelerin çekimi sırasında çok zor anlar yaşadı. Mide kanseri genç bir balıkçıyı canlandıran Gürbey İleri, ağlaması gereken sahnede çekimlerin bitmesine rağmen gözyaşlarına hakim olamadı ve deyim yerindeyse hıçkıra hıçkıra ağladı. Kemoterapi sebebiyle saçları dökülen Ali karakterinin saçları kesilirken duygu seline kapılan İleri, o sahneden sonra sette uzun süre hiç kimseyle konuşamadı.