Aether

Rûken Tekeş’in yönettiği belgesel film Aether, 04 Eylül 2020′de Başka Sinema dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Ruken Tekeş’in kamerasını sular altında bırakılmadan önce Hasankeyf’e doğrulttuğu Aether, Hasankeyf’in ruhunun hafızalardaki yerini koruyor. Doğanın döngüsüne yargılardan uzak, özgür bakış atan sinemasal bir yolculuk. Bir yönetmenin, yakında hidroelektrik barajın suları altında kalacak kadim topraklarına 21 günlük saygı ziyareti. Buranın eterik özünü hislerle, gözlemlerle yakalamaya çalışan ve hissedilen sezgilerle ilerleyen Aether, mekânın hakikatinden uyanan özel bir kronolojiyi takip ediyor.

Ferhan Baran Yazıyor: 38. İstanbul Film Festivali Ulusal Altın Lale Adaylarına Bir Bakış

‘Ulusal Altın Lale Yarışması’ sinemamızın son hasadından öne çıkan örneklerin izleyici karşısına çıkacağı, 4 Nisan akşamı açılışı yapılacak olan 38. İstanbul Film Festivali’nin ilgiyle takip edilen bölümlerinden biri. Bu yıl yönetmen Ümit Ünal’ın başkanlığını yapacağı yarışma jürisinin diğer üyeleri, oyuncular Derya Alabora ve Alican Yücesoy, Angelopoulos filmlerindeki çalışmalarıyla beğenimizi kazanmış görüntü yönetmeni Andreas … Devamı… »

Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu

Özer Feyzioğlu’nun yönettiği ve Hayat Van Eck, Yetkin Dikinciler, Selen Öztürk ile Gürkan Uygun’un oynadığı Cep Herkülü: Nail Süleymanoğlu, 22 Kasım 2019’da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Dijital Sanatlar Yapımevi tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, halter sporunda aşılması güç, başarılara imza atan halterci Naim Süleymanoğlu’nun hayatını konu alıyor. Spor kariyerine 47 dünya rekoru, 3 Olimpiyat Altın Madalyası, 6 Avrupa Şampiyonluğu ile 7 tane Dünya Şampiyonluğu sığdıran Süleymanoğlu, kendi ağırlığının üç katı ağırlık kaldırabilen sporcu olarak tarihe geçti. Türkiye’ye güreş dışında olimpiyatlarda altın madalya kazandıran ilk sporcu oldu.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu yazısına devam et

Toplumsal Çürümenin de Kokusunu Duyacaksınız

İkinci Dünya Savaşı, devam ettiği sürece değil, bitiminden uzun yıllar sonra da etkilerini sürdürmüş dünyada. Savaşın üzerinden çeyrek yüzyıl geçmesine rağmen Almanya’da hayatların nasıl karardığını izlemek acı veriyor.

Fatih Akın, Berlin’de Altın Ayı için yarışan yeni filmi “Altın Eldiven”le toplumun yozlaşmasını, insanların çözümsüzlüğünü, duyarsızlığını, düzeni sağlaması beklenen devlet kolluk güçlerinin de görevlerini umursamamasını seriyor gözler önüne. Çok etkili bir film “Altın Eldiven”. Jürinin de o etkiyle oy vermediğini düşünebiliriz, haksız bir düşünce de değil bana sorarsanız. Çünkü… çünküsü aşağıda.

Yaşanmış bir olayı anlatan romandan uyarlanan filmde yaşananlara; bu gün, belki kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, teknolojik gelişimle yıldırım hızıyla dünyanın bir diğer ucuna ulaşmasıyla daha sık rastlıyoruz. Ancak 1970’ler Almanya’sında, çözümsüzlük batağına saplanmış onca insanın yaşadığı çok çarpıcı. Tabii, şiddetin bu denli yoğun verilmesi etkiyi alabildiğine arttırıyor.

İyi yönetmen…

Fatih Akın, -artık her ne nedenle olursa olsun, orası önemli değil, ister hastalık deyin, ister delilik, isterse vahşet- “ıskartaya çıkmış” savaş artıklarının devam ettiği “Altın Eldiven” barında, zararsızmış gibi görünen ama içinde fırtınalar estiren Fritz Honka’nın yaşadıklarına odaklanıyor. Yapacak bir şeyleri kalmayan müdavimler içkide teselli bulurken birbirlerini de iğnelemekten geri kalmıyor. Gece gündüz küp gibi içen Honka, cinsel açlık çeken, alabildiğine çirkin (Notre Dame’ın Kamburu Quasimodo) ve daha da önemlisi katil ruhlu biridir. Barda gördüğü her kadını evine götürmek ve onlarla çiftleşmek ister. Başarısız olduğunda da yapabileceği tek şeye başvurur. Başka şansı da yoktur.

Bir kara film

Sam Peckinpah’ın 1974 tarihli, “Bana Onun Kellesini Getirin” filminde çürüme kokusu, oturduğumuz koltuğa kadar gelmişti. Şimdi Fatih Akın’ın filminde de aynı çürüme kokusu yine burnumuzu tahriş ediyor. Akın, tek taraflı ve vahşi bir cinsellik yaşanan, cinayetlerin işlendiği yatak odasına hiç girmiyor. Filme sadece görüntüler üzerinden bakarsanız, ne vahşeti görüyorsunuz ne de çirkin cinselliği… Ama içinizin kalkmaması kusmamanız için kendinizi iyiden iyiye sıkmanız gerekiyor. Bir şey yapamamanın haklı çaresizliğiyle büyülenmişçesine beyazperdeye odaklanıyorsunuz.

Fatih Akın, hem oyuncu seçiminde başarılı hem de rejide; bir de mekân kullanımında. Filmin başrolündeki genç Jonas Dassler, tipik bir Quasimodo olmuş çok başarılı bir makyajla.

(05 Nisan 2019)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Büyük Macera

Senaryosu Billy Frolick tarafından yazılan animasyon film Büyük Macera (The Big Trip), 12 Nisan 2019’da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Büyük Macera, şapşal postacı leyleğin yavru bir pandayı yanlış adrese teslim etmesiyle başlıyor. Bu çok sevimli panda yavrusu evinden oldukça uzaktadır ve ayı MicMic’in O’nu ailesine götürmekten başka hiçbir çaresi yoktur. Doğanın renkli köşelerinde geçen bu macera dolu yolculukta Ayı MicMic’e geveze pelikan, korkak kurt, romantik kaplan ve durmak bilmeyen Tavşan arkadaşları yardımcı olmaya çalışırlar. Filmin senaryosu ünlü Madagasgar filminin senaristi Billy Frolick’e ait.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Büyük Macera yazısına devam et

Kulyas: Lanetin Bedeli Geliyor

Genç yönetmenlerimizden Yunus Şevik, nam-ı diğer Çeken Adam, Kulyas: Lanetin Bedeli isimli korku tarzındaki sinema filmiyle beyazperdede boy göstermeye geliyor. Sadece ülkemizde değil yurt dışında da bu filmi gösterime sokmak istediğini ifade eden Çeken Adam, “Türkler bunu da mı yapmış?” dedirtmek istediğini dile getirirken şimdiden stüdyoda İngilizce alt yazı çalışmalarına başladı. Film Ağva, Gebze ve Çatalca’da toplam 6 köy 12 mekânda çekildi.

Ayhan Ergürsel’i Kaybettik

Sinemamızın önemli kurgucularından Ayhan Ergürsel, 29 Mart 2019 Cuma günü (bugün) 03:00’te hayatını kaybetti. Ergürsel’in çalıştığı filmler arasında Cazibe Hanım’ın Gündüz Düşleri, Ağrı’ya Dönüş, Kız Kulesi Aşıkları, Buluşma, Mum Kokulu Kadınlar, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Renkli Türkçe, Uzak, 11’e 10 Kala, Meleğin Düşüşü, Havar, İklimler, Yumurta, Bal, Üç Maymun, Gelecek Uzun Sürer, Gözetleme Kulesi, Küf, Kümes, Albüm, Yurt, Buğday, Bütün Saadetler Mümkündür gibi filmler var. Cenazesi Şişli Merkez Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Kolej Havası

Sertan Ünver’in yönettiği ve Metin Tekin, Feyyaz Uçar, Rıza Çalımbay ile Mehmet Özdilek’in oynadığı belgesel film Kolej Havası, 06 Eylül 2019’da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Güverte Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Belgesel film, Kolej Havası, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün değerlerini ve Türk futbolunun dünü ile bugününü, 1989 – 1992 yılları arasında kazanılan 3 şampiyonluk üzerinden anlatıyor. Türk futbol tarihinin bir dönemine damga vuran Metin – Ali – Feyyaz üçlüsünün öncülük ettiği Beşiktaş Jimnastik Kulübü futbol takımını, efsane Teknik Direktör Serpil Hamdi Tüzün’ü ve sevilen ve unutulmayan başkan Süleyman Seba’yı beyazperdeye getiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Teaser: 1 / 2
  • IMDb

Kolej Havası yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Deli ve Dahi

İnsan duygularıyla yaşar: Sevinir, üzülür, hoşlanır, kızar, gülümser, beğenir, gerginleşir, yumuşar… Sever ve sevilir de. Hepimiz için geçerli olan bu hal ve durumlar genel anlamıyla yaşamımızı da belirler. Bu, giderek kalıcılaşabilir… Kendinize anlatsanız da başkasına anlatamayabilirsiniz. Çağlar boyu insanlar bunun gibi birçok durumla karşı karşıya kalınca kimine hoşgörülü, kimine daha keskin tavır alıp bir kısmını da görmezden gelmiş. … Devamı… »

1457 Ankara

Halil Yetiş’in yönettiği ve müziklerini Korhan Futacı ile Kara Orkestra’nın yaptığı belgesel film 1957 Ankara, 01 Nisan 2019’da Kontrabandapart dağıtımıyla Artıkişler Kollektifi tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, Ankara’nın dinozor parklı, sarı dozerli hallerine bakıyor. Film, şehrin makineye dönüşmesini anlatan bir “endüstriyel film” olarak montajlandı. Kentsel şiddetin, yapım ve yıkım metafiziğini ele alırken kendi şehrini arayan flanörün izlenimlerini barındırır. Bu izlenimler, kentin doğayla ilişkisinin şiddetli biçimde bozulmasından, kent kültürünün, kentli olmanın öznelliklerinin yıkımından türeyen korku ve endişeyi görselleştirme arayışıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

1457 Ankara yazısına devam et

38. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma Filmlerini Beklerken

38. İstanbul Film Festivali’nin ‘Uluslararası Altın Lale Yarışması’ filmleri merakla bekleniyor. Bu yıl yarışma jürisinin başkanlığını Lynne Ramsay yürütüyor. İskoçya doğumlu deneyimli sinemacıyı, ülkemizdeki ilk gösterimlerini İKSV festivallerinde yapmış ‘Morvern Callar’ (2002), Tilda Swinton’ın başrolde olduğu ‘Kevin Hakkında Konuşmalıyız’ (2011) ve geçtiğimiz yılın en iyi filmleri listeme girmiş şimdilik son çalışması ‘Hiçbir Zaman Burada Değildin’ filmlerinden tanıyoruz. Ramsay, 11 Nisan günü Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek bir festival sohbetinde sinemaseverlerle buluşacak. Ayrıca, yönetmenin ilk önemli çıkışını yaptığı 1999 yapımı ‘Sıçan Avcısı / Ratcatcher’ festivalin ‘Cinemania’ bölümünde izlenebilecek.

Uluslararası Yarışma jürisinin öteki simalarına gelirsek. Kariyerine belgesel filmcilikle başlayan ve ödüllü son filmi ‘Başlangıçta / Genése’ ile bu yıl programda yer alan Kanadalı yazar yönetmen Philippe Lesage; halen gösterimde olan ‘Sibel’ filmiyle büyük övgü toplamış oyuncumuz Damla Sönmez; rol aldığı son sinema filmi ‘Kazı / The Dig’ ile festivalde izleyeceğimiz İrlanda’nın yeni nesil oyuncularından Moe Dunford ve Berlinale Avrupa Film Marketi’nin Hollandalı direktörü Matthijs Wouter Knol jürinin diğer üyeleri olarak ekibi tamamlıyor.

Uluslararası Yarışma seçkisi 12 filmden oluşuyor. Geçtiğimiz yıl Cannes’da ‘Belirli Bir Bakış’ bölümünün en iyi filmi seçilen ‘Sınır / Gräns’ Ali Abbasi imzasını taşıyor. Kendisi kadar tuhaf görünümlü bir adamı takıntı haline getiren sınır polisi kadının, sonunda kendi varlığını bile sorgulayacağı sırları öğrenişi üzerinden gelişen bu aşk filmi, doğaüstü temalar ve kara film öğelerini ustaca harmanlıyor. Şubat ayında Berlin’de dünya prömiyerini yapmış olan ‘Yem / Bait’de, İngiltere’nin güneybatı ucunda gözlerden ırak bir balıkçı kasabasında süren yaşam mücadelesi, küskünlük ve birikmiş öfke, 70’li yılların tekniğiyle 16 mm siyah beyaz olarak perdeye yansıyor. Filmi, belgeselleriyle bilinen yazar yönetmen Mark Jenkin yönetmiş.

Locarno Film Festivali’nde ilgi toplamış olan ‘Diane’, 21. Yüzyılda yaşlanmanın dinamiğini irdeleyen duyarlı bir karakter portresi çiziyor. ‘Hitchcock / Truffaut’ belgeselinin yönetmeni Kent Jones’un bu ilk kurgusal uzun metrajında Mary Kay Place muhteşem bir oyunculuk performansı sergilemiş. Ödüllü kısalarıyla bilinen Güney Koreli kadın sinemacı Bora Kim’in ilk uzun metrajı ‘Sinek Kuşu / 1994 ’yılında Seul’da geçiyor. Ergenlik, eğitim, aile ve toplum baskısı kavramlarını ele alan film, Berlin Film Festivali ‘Generation’ seçkisi dahilinde FIPRESCI ödülüne layık görüldü. Arjantinli sinemacı Benjamin Naishtat’ın San Sebastian’dan en iyi yönetmen, erkek oyuncu (Dario Grandinetti) ve görüntü yönetmenliği dallarında ödülle dönmüş üçüncü uzun metrajı ‘Kırmızı / Rojo’ yarışma seçkisinin diğer bir iddialı yapımı. Ülkesinin en karanlık yıllarındaki toplumsal sessizlik üzerinden yola çıkan sinemacı, 70’li yılların gergin suç filmlerinden ilham almış.

‘Burgundy Dükü’ ve ‘Berberian Sound Studio’ filmlerinin çizgi dışı İngiliz yönetmeni Peter Strickland’ın yarışmada yer alan son çalışması ‘Lanetli Kumaş / In Fabric’, görselliği ve atmosferiyle İtalyan ‘giallo’sunun ünlü isimleri Dario Argento ve Mario Bava’ya saygı duruşu niteliği taşıyor. Renk cümbüşüyle bezenmiş stilize setleriyle dikkat çeken yapım, koyu kırmızı bir elbisenin lanetinin izini sürüyor.

İran’da Elburz dağlarında yaşayan 80’lik bilge Firuze’nin zor doğa koşullarındaki zor yaşamına ışık tutan ‘Canım / Delband’ yarışma seçkisinin güzel sürprizlerinden. Birçok önemli uluslararası belgesel festivalinde izleyiciyle buluşan film, tanıdık bir hikaye anlatırken, bizleri cesareti ve gücü eşsiz bir kadınla tanıştırıyor.

Karlovy Vary’den jüri özel mansiyonu ile dönmüş olan ‘Gözü Kara / Podbrosy’nin 30 yaşındaki Rus yönetmeni Ivan I. Tverdovsky’yi kuyruklu bir kadını konu edinmiş olan ilk uzun metrajı ‘Zoology’den hatırlıyoruz. Genç sinemacı yeni filminde yine dışlanmış, annesi tarafından bebekken terk edilmiş bir karakteri, 16 yaşındaki Denis’i mercek altına alıyor. Berlin’de en iyi belgesel ödülünü kazanmış olan ‘Ağaçlardan Bahsetmek / Talking About Trees’ dört idealist sinema aşığının Sudan’a sinemayı yeniden getirmek üzerine verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Suhaib Gasmelbari imzalı filmin yüreğinde hayaller, sanat, dostluk, dayanışma, eski mektuplar ve geçmişin hayaletleri yatıyor. Fransız sinemacı Guillaume Nicloux bir savaş filmiyle seçkiye dahil olurken, ‘Dünyanın Sınırında / Les Confins Du Monde’ adlı bu son çalışması, 1945 yılında Vietminh savaşçılarının Çinhindi’ndeki direniş mücadelesine genç bir Fransız askerinin gözünden bakıyor.

Ülkemizden iki yapım festivalin uluslararası yarışmasına dahil edilmiş. Bunlardan ‘Nebula’nın Ulusal Yarışma seçkisinde de yer aldığından bir önceki yazımızda söz etmiştik. Tarık Aktaş’ın yönettiği yapım, madde ile canlının uyumuna, ruhun doğadaki yerine tanıklık üzerine gerilimli bir yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Rûken Tekeş imzasını taşıyan, diyalogsuz ‘Aether’ ise, bir yönetmenin, yakında hidroelektrik barajın suları altında kalacak kadim toprağına 21 günlük saygı ziyaretini konu ediniyor.

(04 Nisan 2019)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Çirkin Şansı

Bilal Kalyoncu’nun yönettiği ve Eylül Öztürk, Soydan Soydaş, Halil İbrahim Göker ile Doğa Konakoğlu’nun oynadığı Çirkin Şansı, 08 Temmuz 2022’de CJ ENM dağıtımıyla 2506 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Pembe, Çingene mahallesinde büyümüştür ve geçimini çiçek satarak sağlamaktadır. En büyük hayali ise Süper star Berke ile bir gün tanışabilmektir. Bir kaza sonucu ölür ve arafta kalır. Pembe yanlışlıkla öldüğü için tekrar dünyaya gönderilecektir ama bu sefer dilediği hayatı yaşamakla ödüllendirilecektir. Berke’nin sevgilisi olarak uyandığı yeni hayatında Pembe’yi hiç hoşuna gitmeyen şeyler beklemektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Çirkin Şansı yazısına devam et

Cin-si Bozuk

Bilal Kalyoncu’nun yönettiği ve Barbaros Dikmen, Doğa Konakoğlu, Norapella ile Belinay Sandıkçı’nın oynadığı Cin-si Bozuk, 06 Eylül 2019′da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla 2506 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Onur ve Berk iki yakın arkadaştır. Onur’un derdi olduğunu gören Berk arkadaşını yalnız bırakmaz. Onur, sevgilisi Bahar ile yakınlaşmaya çalışmakta ancak bunu başaramamaktadır. Cennetten kovulanlarla ilgili bir hikâye anlatan Berk, Onur’la birlikte onları kurtarmak için bir plan yapar. Bu plan hem Onur ve Bahar’ın birlikte vakit geçirmesini, hem de ikilinin para kazanmasını sağlayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman
  • IMDb