Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Sinemamızın sevilen oyuncularından Hakan Balamir’i de kaybettik; Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Balamir’in 11. Antalya Film Şenliği’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandığı, en önemli filmlerinden “Yunus Emre”nin pek bilinmeyen veya unutulan bir özelliği vardır. Özdemir Birsel, yönetmen, senarist ve yapımcısı olduğu bu filmi çok özen göstererek ve titizlikle çekmiş, çekim sonrasında 3 saate yakın bir film ortaya çıkmıştı. Görüntülere kıyamayan Elvan Film – Özdemir Birsel bu filmi ikiye bölerek, “Yunus Emre” ve “Gönüller Fatihi: Yunus Emre” olarak iki ayrı film halinde 1974 Aralık ayında peşpeşe gösterime sunmuştu. (04 Temmuz 2017)
Gönül kırıklıkları, istemeseniz de bazen kendiliğinden oluşabiliyor. Doğal olarak sinema ve internet sektöründen misal vereceğim. Şöyle vereyim: Türk Sineması hakkında yazılı bilgi ve görselleri sunmayı amaçlayan bir oluşum başladığında sadibey.com’daki görselleri talep etmişlerdi. Herhangi bir şart ileri sürmeden istisnasız hepsini kullanabileceklerini söylemiştim. Nitekim zaman zaman web sitesine girip baktığımda teşekkür ifadelerine rastlıyorum; bu teşekkürlerine ben de içtenlikle teşekkür ederim. Gelgelelim Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün de destek verdiği bu oluşumdan, sitemizdeki haberlerde kullanmak üzere bizim arşivimizde olmayan bazı fotoğrafları indirmeye çalıştığımda her fotoğrafın orta yerinde araba tekeri gibi kocaman kabartma logo olmasından şahsen rahatsız oluyorum. Gönül kırıklığım ondandır. Bir karakter oyuncumuzla yaptığımız yazışmada O da aynı dertten muzdarip (*) olduğunu yazmış, “Abi, benden aldıkları fotoğrafımı istediğimde bile logo basılı gönderiyorlar, vallahi zoruma gidiyor.” demişti.
(*) Word programının bu kelimenin altını kırmızı çizgiyle işaretlediğine bakmayın, TDK – Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde ve “muzdarip” ve “mustarip” olarak her iki şekilde de kullanılabileceği belirtiliyor. (06 Temmuz 2017)
İlk afiş, Aralık 1971’de vizyona giren Yılmaz Güney’in yönettiği ve başrolünü oynadığı “Umutsuzlar” filminin orijinal afişidir. İkinci afişe ise yeni orijinal afiş diyebiliriz. Açıklamasını yapayım: Yapımcı İrfan Ünal’ın sahip olduğu Akün Film yapımı tüm filmlerin mülkiyetini satın alan Fanatik Film (Horizon International) sahibi olduğu yerli filmlerin bazıları için İbrahim Enez’e yağlı boya tablo şeklinde yeni afişler sipariş ediyor. Takdir edilesi bu çalışmanın amacı bir zamanların efsane ressam-grafikeri İbrahim Enez’e (*) sahip çıkmaktır. Enez’den her hafta bir adet olarak talep edilen bu afişlerden düzenlenen sergi yanılmıyorsam bir-iki sene önce yapılan Antalya Film Festivali kapsamında sinemaseverlere sunulmuştu. Sergideki afişlerden oluşan bir kitapçık da meraklılarının kitaplıklarına girmişti, ki Enez imzalı birisi bendenizin kitaplığındadır.
(*) Diğeri Cemal Dündar’dır. (06 Temmuz 2017)
“Öteki Taraf, hareketli teaser afişi ile Türkiye’de bir ilke imza attı” başlıklı bir haber bülteni gelince doğal olarak sitede yayına verdim. Ancak daha önce böyle bir çalışma yapılmıştı gibi tereddüde düşünce sadibey.com’da arama yaptım ve tereddüdümü giderdim. Türkiye’de yerli filmlerde ilk “hareketli afiş” 2013 yılında başrolünde Nurgül Yeşilçay, Ezgi Asaroğlu ve Tayanç Ayaydın’ın oynadığı “Aşk Kırmızı” adlı filme yapılmış. Öte yandan “Öteki Taraf”ın yaptığı da bir ilk, çünkü haberde “hareketli teaser afiş” şeklinde belirtilmiş, aradaki “teaser” kelimesi olmasa ilk olmayacaktı. Bir yabancı film için de Türkçe hareketli afiş yapılmıştı ancak o filmin adını hatırlayamadım.
Aşk Kırmızı’nın hareketli afişi için tıklayınız.
Öteki Taraf’ın hareketli teaser afişi için tıklayınız. (07 Temmuz 2017)
Adrian Brody değil Adrien Brody, Johnny Deep değil Johnny Depp, Meryl Strepp değil Meryl Streep. (08 Temmuz 2017)
Yazıya gelen tamamlayıcı yorumlar:
Halil Işık: Oysa ki IMDb bunun için var.
Sadi Çilingir: Ben öncelikle afişlere bakıyorum. Kutsal kaynak IMDb.de filmin dosyasında bazen aynı fotoğraf iki kez yüklenmiş olabiliyor. Fotoğraflarda genelde sadece o fotoğraftaki oyuncu adları etiketleniyor, bazen filmdeki tüm oyuncuların adları etiketleniyor. Hâlâ Türkçe karakter kullanmamalarını da zaaf olarak görüyorum. İsveç, Norveç vs. dillerindeki özel harfleri kullanıyorlar, bizim Türkan Şoray’ı Türkan Soray olarak yazdıkları halde, Løytnant Bjørn Gustavsen karakterinin adını Løytnant Bjørn Gustavsen olarak yazabiliyorlar.
Yıldızların altında müzikal aşk filmi izlemek isteyen İstanbullu sinemaseverler yarın akşam ne yapacaklarını, nereye gideceklerini şaşıracaklar. Herhalde böyle tesadüf 100 yılda bir dahi olsa denk gelmez. Geçtiğimiz sezon oldukça ilgi gören “Aşıklar Şehri” (La La Land) adlı müzikal film, hem Yeniköy’deki Sait Halim Paşa Yalısı bahçesinde, hem de Akmerkez Üçgen Teras’da kurulan perdede yıldızların altında izlenebilecek. Muhtemelen, yeme içmeyi sevenler lüks mutfak aletleri sektörünün en önemli markası Gaggenau’nun düzenlediği boğazdaki gösterimi, Jazz müziğini sevenler ise öncesinde Uninvited Jazz Band’ın ücretsiz konser vereceği Akmerkez’deki gösterimi tercih edecek. (11 Temmuz 2017)
Her iki tarafı park edilmiş araba ile dolu, hatırı sayılır bir eğimi de olan sokakta beton mikseri çalışmakta olan kamyonu geri geri sürerken şoför cep telefonu ile konuşuyor. Her halde bu bir dibe vurma hali. (12 Temmuz 2017)
(26 Ağustos 2017)
Sadi Çilingir