Sinema hayatın ta kendisidir. Edebiyattan ayrıldığı nokta da oradadır zaten, imaj yaratmaz. Edebiyattaki imaj filmde yönetmenin imajıyla önünüze geldiği için imajın imajı olmayacağından birebir yansıyandır hayattan.
Hayattan yansıyanların anlatıldığı filmler güzel olduğu kadar izleyiciye de ulaşır. Bizim ülkemizde komedi deyince akla ilk gelen küfür, yazanından yönetenine, oyuncusundan izleyenine kadar işin kolayına kaçıldığı için hep önümüze sürülür. İyi bir şey yaptığınızda küfre de gereksinim duymazsınız.
Tatlım Tatlım, Yılmaz Erdoğan’ın, yıllar önce Demet Akbağ ile birlikte oynadıkları “haybeden gerçeküstü aşk” öyküsü… O zaman da çok sevilmişti, bu sefer de çok sevilecek. İyi gözlem sonucu yazılan bu oyun/senaryo bize bir ayna tutuyor.
Rastlantı sonucu tanışıp birbirinden etkilenen dört genci anlatan film, paralel kurgu ile bizi yaşamın içine taşıyor. Sizin de yaşadığınıza inandığım, bir süre sonra muhakkak başınıza geleceği kesin olan benzeri durumları hicvediyor başarıyla.
Sinema mı, televizyon mu diye -bana göre alabildiğine önemsiz ve bir o kadar da gereksiz- tartışma çıkacaktır. Tamam, sinema olarak görmeyebilirsiniz, gerek çerçevesi gerek mizanseni gerekse diliyle televizyon filmine daha çok uyuyor. Ama sorarım, olmamış mı?
Bu kadar da olmaz, tam da benim/bizim yaşadıklarımız diyeceksiniz bir yandan, gülerken. İyi komedi, yaşamdan kesitleri paralel kurguyla buluşturuyor, bunu yaparken de hak veriyorsunuz. Bundan iyisi “Tatlım Tatlım”.
Tatlım Tatlım, Yönetmen: Yılmaz Erdoğan, Oynayanlar: Aylin Kontente, Büşra Pekin, Gupse Özay, Şebnem Bozoklu, Bülent Emrah Parlak, Çağlar Çorumlu, Fatih Artman ve Serkan Keskin. 17 Mart’tan itibaren gösterimde…
(16 Mart 2017)
Korkut Akın