Beyoğlu Lale Sineması Anılarının Çağrıştırdıkları:
Kapanma öncesinde son işletmecisinin Avşar Film olduğu Beyoğlu Lale Sineması’nı Cemil Filmer, Fitaş Sineması’na rakip olarak açmış, daha sonra Lâle Film sahibi Rahmi Akçaoğlu’na devretmiştir. Marlon Brando’nun Baba’sı (Goodfather), tam 12 hafta kuyruk yapmış seyirciye gösterildi. Caddeden gelip geçenlerin kuyrukta bekleyen sinemaseverlere ne kuyruğu olduğu konusunda sorular sorduklarını; devasa bir bez afişin, pasaj girişinin üzerinde filmin gösterildiği 12 hafta süresince asılı durduğunu hatırlarım.
Lâle Sineması’nın 1970’lerdeki diğer bir özelliğini de genç kuşaklara hatırlatayım; Beyoğlu Saray ve Beşiktaş Yumurcak Sineması’nda da aynı özellik vardı. Bu müşterek özelliğin sebebi bahsi geçen sinemaların Türk Sinemasının en büyük yapım şirketlerinin filmlerini göstermeleridir. Bu şirketler Erler Film, Erman Film, Akün Film gibi şirketlerdi. Hollywood’un Warner Bros, 20th Century Fox, Metro-Goldwyn-Mayer şirketlerinin Türkiye’deki eş değerleri diyebiliriz. O yılların diğer yerli yapım şirketleri ise Saner Film, Acar Film, Melek Film, Cem Film, Dadaş Film, Osmanlı Film, Gaye Film olarak sıralanabilir.
Lâle, Yumurcak ve Saray Sineması’nın yukarıda bahsettiğimiz ortak özelliğine gelirsek, bu sinemaların fuayelerinde sinemamızın sevgili starlarının büyütülmüş çerçeveli vesikalık fotoğrafları dururdu. Yumurcak Sineması’nın salon giriş kapısının üzerinde Yumurcak – İlker İnanoğlu’nun ortadan ayrılmış ve kulağını örten uzun saçları ve 32 dişini gösteren gülüşü ile karşılaşırdınız. Yabancı film gösteren bazı sinemalarda da bu uygulamayı hatırlıyorum. Akla ilk geleni Beyoğlu Emek, Harbiye Konak Sineması’nda da yabancı sevgili starlarımızın fotoğrafları fuayeleri süslerdi.
Sadi Bey’in Facebook Günlükleri:
İtiraf ediyorum: Bu dikey yapılaşmaların hepsi benim dönemimde oldu. Çünkü 1970’den beri İstanbul’dayım. (Kırklareli amcam. Özüm Edirne.) (01 Şubat 2017)
Keanu Reeves’in Cüneyt Arkın’ın adam öldürme rekorunu kırdığı John Wick Chapter 2′nin en güzel sürprizi bir zamanların 2 no.lu kovboyu Franco Nero oldu. O zamanların 1 no.su Clint Eastwood’du. Google’dan kontrol etmeden bir-iki filmini yazayım: Sartana, Sartana’nın İntikamı. Yoksa bu filmlerde oynayan Anthony Steffen mıydı? Geçmişten gelen hatıraların bir hoş tarafı da yanlış hatırlayabilmek ama yanlış da olsa tadı bir başka. Sinemanın tadının başka olduğu gibi. Sanki Franco, Bertolucci’nin 1900′ünde de oynamıştı. Nereden nereye; John Wick’i 1900′e bağladım ya helâl olsun bana.* (06 Şubat 2017)
* Bu günlüğe gelen faydalı yorumlar:**
Y.Y.: Haram olmasında nasıl olursa olsun!
Sadi Çilingir: Hayııır olmaz; film bunlar, yiyecek değil. Ama senin dediğini tahmin olarak da kabul edebiliriz. Yakında Helâl Film kavramını da duyabiliriz. Son destekleme kararlarına bakarsak gidiş o gidiş.
E. Ş.: Helâl film. Çok güldüm.
Sadi Çilingir: Telif hakkının bana ait olduğuna şahitsin o zaman.
** İsimlerinin baş harflerini belirttiğim arkadaşlar bu yazıyı okuyup izin verirlerse adlarını açıklayabilirim.
Müzikle ilgili 2 soru:
1- Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin / Kül, malzemenin yandıktan sonra geriye kalan artığıdır. Yeniden nasıl yanabiliyor?
2- Sen yağmur ol ben bulut Maçka’da buluşalım / Kırk yıllık karadeniz türküsünün bu güzelim dizesini “Sen yağmur ol ben bulut aşkta buluşalım” diye neden değiştiriyorsunuz?
(Hep bana mı takılıyor bilmiyorum ama TRT Müzik’te bazı şarkı ve türküler -nasıl diyeyim- sanki restore ediliyor. Hayırdır? Nedendir? (07 Şubat 2017)
Pera Müzesi’nin, 10 – 28 Şubat 2017 tarihleri arasında gerçekleştireceği film gösterim programının adı Kuyruklu Hikâyeler: Sinemanın Köpekleri olarak duyuruldu. Program adının sadibey.com’daki Sadi Bey’in Köpekleri köşesiyle benzerlik taşıması hoşuma gitti. (07 Şubat 2017)
(09 Şubat 2017)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com