Yaşamın Kıyısında (Manchester by the Sea)
Yönetmen-Senaryo: Kenneth Lonergan
Müzik: Lesley Barber
Görüntü: Jody Lee Lipes
Oyuncular: Casey Affleck (Lee), Michelle Williams (Randi), Kyle Chandler (Joe), Lucas Hedges (Patrick), Mary Mallen (Sharon), C.J. Wilson (George), Gretchen Mol (Elise), Tom Kemp (Stan), Chloe Dixon (Suzy), Heather Burns (Jill), Kara Hayward (Silvie), Anna Baryshnikov (Sandy), Tate Donovan (Hokey Koçu), Matthew Broderick (Elise’in Sevgilisi)
Yapım: Amazon (2016)
Amerikalı yönetmen Kenneth Lonergan’ın “Yaşamın Kıyısında”, ruhu acıtan derin kederin ortasında ayakta durabilmenin filmi. Akademi’den de hak ettiği saygıyı aldı.
Quincy kasabasında. Kış zamanları. Kapıcılık yapan Lee Chandler, dünyanın tüm kederlerini ruhunda toplamış bir insan sanki. Onun dünyasının etrafında dolaşmaya başlanınca bu derin kederin ortasında yüreğin kaldırması zor bir trajedinin olduğu keşfediliyor. Yıllardır Manchester’dan uzak tek başına yaşayan Lee, eşi Randi’den ayrıldıktan sonra kendini boşluğa bırakmış. Bir acı haber onu tekrar Manchester’a sürüklüyor. Filmin içinde dolaşırken, geçmişten düşen anlarla her şey birbirini tamamlıyor.
1962’de New York’ta doğan yönetmen Kenneth Lonergan, Martin Scorsese’nin 2002 yapımı “Gangs of New York-New York Çeteleri” filminin ortak senaryo yazarlığını da yapmıştı. 2000’de “You can Count on Me-Bana Güvenebilirsin” ve 2011’de “Margaret” filmlerini yönetti. Yönetmen, 2016 yapımı “Manchester by the Sea-Yaşamın Kıyısında” filminin anlatımını, Lee’nin yavaşlığı ve sakinliğiyle bütünleştirebilmiş. Fonda duyulan müzikler de bu Lee’nin acılı ruhuyla buluşabilmiş. Film, Massachusetts eyaletinde geçiyor. Manchester, Boston şehrine çok yakın kıyıdaki bir balıkçı kasabası.
Manchester’a yolculuk…
Lee, acı haberi aldığında geçmişteki anlar da zihninden perdeye düşmeye başlıyor. Abisi Joe ve küçük oğlu Patrick’le tekneyle balık avına çıktıkları anları düşünüyor. Sonrasındaysa geçmişteki evi aklına düşüyor. O zamanlar mutluluk zamanlarıydı onun için. Karısı Randy, iki küçük kızı ve bebek oğlu hayatına anlam katıyorlar. Bir dikkatsizlik, bir sorumsuzluk o dayanılmaz büyük trajediyi getiriyor. Evin yanışını sarhoş gözlerle izleyen Lee, bu suçluluk duygusunun cehenneminde şimdi ne yapacaktı? Fonda da da Handel’in Barok dönem ruhu taşıyan ve acı çığlığa dönüşen “Pifa (Pastoral Senfoni) – Mesih” senfonisi duyuluyor bu anda. Büyük Alman besteci George Frideric Handel’den (1685-1759) “Bir Çoban Gibi Sürülerini Besleyecektir; O’na Ulaşın – Mesih” oratoryosu da duyuluyor filmde.
Lee ve etrafındakiler…
Karısından da ayrılan Lee, Quincy kasabasına sığınmış ve cehenneminde yanmayı sürdürüyor. Aile dostları George’dan aldığı haber ona bir acı daha yaşatıyor. Abisi Joe kalp hastalığından ölmüş. Joe’nun alkolik karısı Elise, çocukları Patrick’i de geride bırakıp yıllar önce uzaklara gitmiş. Elise’in nerede olduğunu kimse bilmiyor. Lee, Joe’nun vasiyetiyle Patrick’in velayetini de üstüne almak zorunda kalıyor. Şimdi bir delikanlı olan Patrick’le ne yapacaktı? Quincy’de tek gözlü bir bodrum dairesinde yaşıyor Lee. Ama Joe birçok şeyi düşünmüş. Cenazesini bile. Joe’nun teknesi ve evi de Patrick’e kalmış. Ama onun daha büyümesi gerekiyor. Yeğeniyle zaman geçirmek zorunda kalan Lee, Patrick’i de yakından tanıyor böylece. İki sevgiliyi, Silvie ve Sandy’yi idare edebiliyor. Daha 16 yaşında. Toprak donmuş olduğu için Joe gömülemiyor hemen. Toprak yumuşayıncaya kadar morgda bekleyecekmiş. Bu yüzden olmalı Patrick, buzdolabının dondurucusundaki tavuklardan korkuyor. Cenaze törenine Randi de geliyor. Evlenmiş ve üstelik de hamile. Randi, kalbini kırdığı Lee’den özür diler gibi barışmak ve konuşmak istiyor. Ama hiçbir şey eskisi gibi değildi. Patrick de annesiyle iletişim kuruyor ve habersizce onu ziyaret ediyor. Annesinin sevgilisi bu ziyaretten mutlu olmuyor. Belki de geçmişin geri gelmesinden korkuyordur. Bundan sonra neler olacaktı?
Yönetmen Lonergan, dingin bir sinematografik bir dille Lee ve etrafındakileri yansıtırken, çarpıcı kurguyla bu dingin insanın içine girerek oradaki fırtınaları yansıtabiliyor. Daha doğrusu cehennemi. Hiçbir şey suçluluk duygusu kadar insanı enkaza çeviremezdi. Lee’nin içindeki fırtınalar öfkeyle dışarı çıkıyordu. Yönetmen çoğu anda kamerayı Lee’nin yanından ayırmamış. Nadiren ayrılsa bile Lee de yakınlarda bir yerde. Bu film, 89. Akademi Ödülleri’nde film, yönetmen, senaryo, erkek oyuncu (Casey Affleck), yardımcı kadın (Michelle Williams) ve erkek (Lucas Hedges) oyuncu dallarında Oscar’a aday oldu. Elbette müzik, kurgu ve görüntü dallarında hakkı yenmiş sanki.
(05 Şubat 2017)
Ali Erden
[email protected]