Turkuaz AVM Salonları, Artos AVM Salonları, 07 – 13 Mart 2014 seansları için tıklayınız.
Aylık arşivler: Mart 2014
Akbank 10. Kısa Film Festivali Başlıyor
Bu yıl 10 – 20 Mart 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Akbank 10. Kısa Film Festivali, yurt içi ve yurt dışından geniş katılımı, atölye çalışmaları ve söyleşileriyle sinemaseverlere 10 gün boyunca keyifle izleyecekleri bir program sunuyor. 309 filmin başvurduğu Festival; yarışma ve yarışma dışı bölümlerinin yanı sıra farklı renk, coğrafya, kültür ve düşünceyi bir araya getiriyor. Festivalin uluslararası bölümünde bu yıl Japonya, İran, İspanya, Finlandiya, Lübnan, Hindistan, Fransa, Avustralya, İzlanda, A.B.D. ve Polonya filmlerinden oluşan bir seçkinin yanı sıra Cannes, Venice, Rotterdam, Clermont Ferrand gibi festivallerde gösterilen ve ödül alan kısa filmler de sinema tutkunlarıyla buluşacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Kayseri Onay Cinelux Sinemaları 07 – 13 Mart 2014 Seansları
Kayseri Onay Cinelux Sinemaları, 07 – 13 Ocak 2014 seansları için tıklayınız.
Altan Günbay’ı Kaybettik
Yeşilçam’ın usta oyuncularından Altan Günbay, 03 Mart 2014 Pazartesi günü (bugün) saat 12:00 sularında hayata veda etti. Devlet Opera ve Bale sanatçısı da olan Altan Günbay’ın hatırlanan filmleri arasında Yarın Bizimdir, Döner Ayna, Şehrazat, Altın Çocuk, Kız Kolunda Damga Var, Ateşli Çingene, Kopuk, Tatlı Sevgilim, Adsız Cengaver, Avare, Sevenler Ölmez, Sosyete Şakir, Üç Arkadaş, Elveda Meyhaneci, Kara Batur, Yalnız Adam, Beni Unutma, Seni Kalbime Gömdüm gibi filmler var. 05 Mart 2014 Çarşamba günü Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Büyükçekmece Mezarlığı’na defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Halka Sanat Projesi’nin Sinemayla Bağlantılı Etkinlikleri
Halka Sanat Projesi adlı sanatsal faaliyetler ücretsiz belgesel film gösterimleri, Kutay Ucun’un eğitmenliğinde bir sinema semineri ve sinemalı yemekli, sohbetli geceler devam ediyor. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nden seçilen belgesel filmler Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin katkılarıyla ücretsiz gösterilecek. Ayrıca Kutay Ucun’un eğitmenliğindeki Sinemada Alternatif Topluluklar ve Hareketler Semineri’nde ise konuyla ilgili filmler incelenecek ve konuşulacak. Beat kuşağı, yavaş yemek – yavaş şehir hareketi, 68 kuşağı ve devrim hareketleri, feminist hareket, anarşizm ve primitif anarşizm hareketine ait filmler inceleme alanını oluşturacak.
Halka Sanat Projesi’nin Sinemayla Bağlantılı Etkinlikleri yazısına devam et
28 Şubat – 02 Mart 2014, Hafta Sonu Box Office Listeleri
28 Şubat – 02 Mart 2014, Hafta Sonu (Weekend) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Duvarların Parçaladığı Hayatlar
‘Omar’ ya da bizdeki adıyla ‘Ömer’ bu haftanın en dikkate değer filmi. Orta Doğu’nun çileli topraklarında dünyaya gelmiş Hany Abu-Assad’ın bu yeni çalışması, Filistin halkının yaşadıklarına içerden etkileyici bir bakış. 2005 yapımı ‘Vaat Edilen Cennet / Paradise Now’ filmiyle tanıdığımız Abu-Assad, kendi kaleme aldığı senaryodan çektiği son filmiyle bir kez daha daha tüm dünyada büyük ilgi gördü. 66. Cannes Şenliği’nin saygın ‘Belli Bir Bakış’ seçkisinde kazandığı Jüri Ödülü’nün ardından, En İyi Yabancı film dalında Oscar adayları arasına girmeyi başardı.
Batı Şeria’da işgâl altında yaşamayı ölmekle eşdeğer tutan Said ve Halit, İsrail’e karşı verilen mücadelede kararlı bir biçimde canlı bomba olmayı seçmişlerdi ‘Vaat Edilen Cennet’te. İsrail askerinin giderek artan keyfi zulmü altında ezilmiş aynı toprakların çocukları Ömer, Tarık ve Emcet silâhlı mücadelede kararlılar bu defa. ‘Sessiz kaldığımız hergün işgâl devam ediyor, seyirci kalarak özgürlük savaşçısı olunmaz’ diyerek ifade ediyor düşüncesini Ömer. Özgürlük mücadelesi sürerken, yüksek duvarlarlarla izole edilmiş tutsak Filistin köyleri arasında ‘Örümcek Adam’ misali mekik dokuyor genç adam. Komşu yerleşim bölgesinde yaşayan çocukluk arkadaşı Tarık’ın kızkardeşi Nadya’ya tutkundur çünkü. Doğu topraklarında gizli saklı yaşanan bu sevda, duvarlarlarla, tel örgülerle parçalanmış topraklarda ayakta kalabilecek midir. İhanet ve entrika duvarına çarpıp ziyan olup gidecek midir yoksa.
Yönetmen Abu-Hassad, merkeze oturttuğu Ömer karakteriyle, Filistin gençliğinin çıkmazını çok etkileyici bir biçimde vurgulamış. Mücadelenin ortasında akan gündelik hayatın renklerini, kaotik bir ortamda inadına yeşeren duru bir aşkın inceliklerini başarıyla aktarmış. Farklı örgütlerin ve muhbirlerin cirit attığı tekinsiz bir dünyayı ince ayrıntılarla işlemiş. Şeker tuzağıyla tutsak edilen Afrikalı maymunların hikayesiyle İsrail yönetiminin ‘böl ve yönet’ politikasını ustalıkla kaynaştırmış. Türlü vaat ve şantajla yaratılmış bir korku ve ihanet imparatorluğunun bunalttığı Filistin halkının paranoyasını başarılı bir dille yansıtmasını bilmiş.
Abu-Assad’ın ustalıklı senaryosu ve işlek anlatımıyla soluk soluğa izlenen bir çalışma ‘Ömer’. Ehab Assal’ın Batı Şeria’nın dar ve tekinsiz sokaklarını ustaca kullanan kamerası ve başta Ömer’i canlandıran Adam Bakri olmak üzere oyuncuların parlak performansları bu ilgiye değer filmin artılarından.
[‘Ömer’, ‘Başka Sinema’ projesi kapsamında İstanbul, Beyoğlu Pera; Levent Metro City Cinema Pink; Kadıköy Moda Sahnesi (eski Moda Sineması); Ankara, Kızılay Büyülüfener Sinemaları’nda dönüşümlü seanslarda gösterilmektedir.]
(10 Mart 2014)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı
Bizde ‘Sınırsızlar Kulübü’ adıyla gösterime giren ‘Dallas Buyers Club’ bu yılın Akademi Ödülleri listesinde öne çıkan filmlerden biri. 5.5 milyon dolarlık bütçesiyle pahalı stüdyo yapımlarına toz attıran bu küçük bağımsız yapımın önlenemez yükselişi sürpriz değil aslında. Başarısı, sayısı 6 bine yaklaşan Amerikan Akademi üyelerini tavlamaya yönelik formülleri maharetle uygulamasında.
‘Dallas Buyers Club’, HIV virüsünün yol açtığı çağın vebası AIDS’in kaotik ilk yıllarını gerçek bir kişilik üzerinden anlatıyor. Ron Woodroof’un hikâyesinin beyazperdeye yansımış haline itirazlar gelse de, anaakım Amerikan sinemasında 1993 yapımı Philadelphia’dan beri pek fazla işlenmemiş olan AIDS kâbusu filme yeterince güçlü bir dramatik malzeme sağlıyor. Bir rodeo kulisinde iki kadınla yaşadığı kaçamak esnasında virüsü kapan Woodroof güneyli tipik bir kovboy. Üstelik ırkçı ve homofobik. Eşcinsel hastalığı olarak bilinen AIDS’e talihsizce yakalanmış olmasına ve maço dostlarının kendini dışlamasına isyan ediyor. Doktorlar sadece 30 günlük ömrü kaldığını bildirince isyanı daha da büyüyor. Hayatta kalma dürtüsüyle halen deneme aşamasında olan ve karaborsa olarak zor temin edilen AZT’nin peşine düşüyor önce. Toksik yan etkileri yüksek bu ilâç yerine, Mexico’da araştırmaları süren alternatif tedavi yöntemlerini deniyor daha sonra. Kendi üzerinde başarılı olan ve ömrünü uzatan vitamin, protein ve mineral ağırlıklı tedavi setinin ticaretine koyuluyor en sonunda. Ülkenin farklı eyaletlerinde devreye giren ‘tüketici kulüpleri’ hastalığın pençesinde kıvranan yüzlerce kişinin cankurtaran simidi haline geliyor. Bu olaylar sırasında travesti Rayon ile gelişen dostluğu, güçlü ilaç şirketlerine meydan okuyan maço kovboyun eşcinsellere bakış açısını da değiştirecektir.
Orta karar çalışmalarıyla bilinen Kanadalı Jean-Marc Vallée imzalı yapım, Amerikan sinema izleyicisi ve Akademi mensuplarının pek sevdiği birden çok temayı beceriyle kaynaştırmış. Dramatik hikâyesine, dev şirketlere kafa tutan başarılı küçük girişimci modeliyle geleneksel ‘Amerikan Rüyası’ sihri eklemiş. Onlarca kilo kaybetmiş ve yine çok başarılı bir makyaj çalışmasıyla farklı karakterlere bürünmüş iki yıldız oyuncusu, Oscar’ı hedefleyen parlak performanslarına iyice asılmış. Senaryosundaki eksik gediğini, karakter oluşturmadaki yetersizliğini, vasat yönetmenlik çalışmasını, gerek hikâyenin gerekse (oyuncu tabiriyle alabildiğine ‘dişi’ roller yakalamış) Matthew McConaughey ve Jared Leto’nun albenisiyle kapatmayı becerebilen ‘Sınırsızlar Kulübü’, çok şey beklememek kaydıyla ilgiyle izlenen filmlerden.
(10 Mart 2014)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Ünlü Yönetmen Biray Dalkıran’a İlginç Hediye
Türkiye’de bu yılın en çok beklenen ve merak edilen aşk filmi Peri Masalı’nın ünü dünyaya ulaştı. Başarılı yönetmen Biray Dalkıran’ın yazıp yönettiği filme, Amerika’nın en ünlü dublaj stüdyolarından olan New York Dub Audio tarafından büyük bir jest yapıldı. New York Dub Stüdyoları’nın sahibi, Biray Dalkıran’a “Peri Masalı adlı filminizden haberdar oldum.” içerikli bir mail attı ve filmin fragmanına İngilizce dublaj yaptırarak yönetmen Biray Dalkıran’a hediye olarak gönderdi.
- Basın Bülteni
- Web Sitesi
- İngilizce dublajlı fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Başka Yerler Yayınları’ndan Animasyon Sineması ve Hayvan Karakterleri
Başka Yerler Yayınları, Fatih Kalkan’ın Animasyon Sineması ve Hayvan Karakterleri adlı kitabını satışa sunuyor. Animasyon sineması üstüne Türkiye’de yayınlanan en kapsamlı analiz kitabı olan bu çalışmada, animasyon sinemasının dünyadaki ve Türkiye’deki tarihi seyri gözler önüne seriliyor. Bu kitapta animasyonlarda karşımıza çıkan 100’den fazla hayvan türünün ve 300’den fazla karakterin analizi yapıldı. Hayvanlar animasyon sinemasında hangi görevlerde karşımıza çıkıyor? İyilik ve kötülük hangi hayvanlarla özdeşleşmiş? Animasyon tarihinde en çok karşımıza çıkan hayvan türü hangisi? Bütün bu soruların cevabı Animasyon Sineması ve Hayvan Karakterleri kitabında.
Arka Pencere Dergisi Meydan’ı İşaret Ediyor
Arka Pencere Dergisi, 227. sayısında, kapağına yılın en iyi belgesellerinden Meydan’ı (Al Midan) yerleştiriyor. Tunca Arslan Trendeki Yabancı adlı köşesinde sinema tarihinin ilk Oscar’lı filmi Kanatlar’ı (Wings) yazıyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Aile Sırları, Meydan, Kapital, Son Kalan, Kış Masalı, Gulyabani ve Sürgün İnek yer alıyor. Haftanın DVD’lerinin kaleme alındığı Aile Oyunu köşesinde Acı ve Yerçekimi inceleniyor. Dikkat çekici hatırlatmalar bulacağınız Sapık köşesiyle devam eden Arka Pencere Dergisi’nin 227. sayısı bir Costa Gavras alıntısıyla nihayete eriyor: “Tamamen çıldırmanın en iyi yolu, ‘Hadi toplumu değiştirmek için bir film çekelim’ demektir.”
86. Kez Dağıtılacak Olan Oscar Ödülleri Bu Akşam Sahiplerini Buluyor
86. Oscar Ödülleri bu akşam sahiplerini buluyor. Los Angeles Dolby Theatre’da yapılacak töreni talk show yıldızı Ellen DeGeneres sunucak. Bu yılın öne çıkan iki filmi 10’ar adaylıkla Düzenbaz ve Yerçekimi oldu. Altın Küre’de drama dalında En İyi Film Ödülü alan 12 Yıllık Esaret ise 9 dalda aday. Leonardo DiCaprio’nun başrolünde oynadığı Para Avcısı, Alexander Payne’nin yönettiği Nebraska ve Kaptan Phillips filmleri de 5 dalda aday oldular. 4 dalda Oscar’a aday Sınırsızlar Kulübü filminin başrol oyuncusu Matthew McConaughey En İyi Erkek Oyuncu, Jared Leto ise En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında 86. kez dağıtılacak Oscar’ın en kuvvetli adaylarından. (Haber: Serpil Boydak.)
Ankara’da SineBellek Gösterimleri Sürüyor
Ankara’da 04 Şubat’ta başlayan SineBellek gösterimleri yoğun ilgisiyle karşılaştı. Her gösterimden sonra farklı akademisyenlerin yapmış olduğu film okumaları, soru-cevap ve tartışmaları da beraberinde getirdi. Katılımcılar, bu tartışma ortamının film izleme deneyimlerini çok zenginleştirdiğini ve gerçekleştirilen böyle bir ortamdan ötürü mutlu olduklarını söylüyorlar. Etkinlik, Ankara Film Festivali’nin “belleksizleşme” temasına uygun olarak oluşturuluyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Oscar Adayı Philomena / Umudun Peşinde’nin Türkçe Afişi Hazır
86. Akademi Ödülleri öncesi, En İyi Film de dahil olmak üzere dört dalda Oscar adayı olan Umudun Peşinde’nin (Philomena) Türkçe afişi ve altyazılı fragmanı hazırlandı. Oscar’a En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Müzik olmak üzere 4 dalda Oscar’a aday gösterilen, 3 dalda Altın Küre adayı olan, BAFTA ve Venedik Film Festivali’nde En iyi Senaryo ödülü kazanan Umudun Peşinde (Philomena), kayıp oğlunu arayan bir annenin gerçek öyküsünü anlatıyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Binlerce Kez İyi Geceler
Erik Poppe’nin yönettiği ve Juliette Binoche, Nikolaj Coster Waldau, Lauryn Canny ile Adrianna Cramer Curtis’in oynadığı Binlerce Kez İyi Geceler (A Thousand Times Good Night), 28 Mart 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Rebecca dünyanın sayılı savaş fotoğrafçılarındandır. Kabil’de bir kadın intihar bombacısının fotoğraflarını çekmek üzere görevlendirildiği sırada olayın içine girer ve ciddi biçimde yaralanır. Evine ise bir başka bomba düşer. Kocası ve kızları, onun çalışarak kendisini öldürmesi düşüncesine daha fazla dayanamazlar ve ona bir ültimatom verirler: Ya işini ya da ailesini seçecektir. Karar vermesi hiç de zor değildir.