Bizde ‘Aile Sırları’ adıyla gösterime giren koyu melodramın özgün adı ‘August: Osage County’, hikâyenin yer ve zamanını belirliyor. Ağustos ayının bunaltıcı günlerinde, Oklahoma eyaletine bağlı Osage yöresindeyiz. Geniş toprakların ilk sahibi Osage Kızılderili topluluğundan alıyor adını belde. Yerli halkın sistematik bir biçimde yok edildiği petrol zengini topraklarda kök salmış bir ailenin öyküsü izlediğimiz. Anne Violet kanser hastasıdır. Ağzında oluşmuş yaralara rağmen sigara düşmez elinden. Sayısını hatırlamakta güçlük çektiği kutu kutu hapı, hastalığının ötesinde koyu mutsuzluğuna katlanabilmek için tüketir. Weston ailesinin babası Beverly de yorulmuştur hayattan. Yemek ve ev işleri, bir de Violet’i kemoterapiye götürmek üzere tuttuğu Cheyenne asıllı Johnna ile sohbetinde TS Eliot’ın dizeleriyle dile getirir sıkıntısını. ‘Yaşam çok uzun der Eliot. Bunu ilk söyleyen ya da düşünen değil elbet, ama yazıya döken ilk kişidir’ diye ilâve ederek.
Bir öğle sonrası kaybolur Beverly. İçkisi ve son sığınağı kitaplarını yanına almış balığa çıkmıştır diye düşünürler önce. Evin boğucu ortamından uzaklaşıp biraz kafa dinlemek istemiştir belki. Lakin geri dönmez yaşlı adam. Babanın ölümüyle dağılmış aile bir araya toplanır. Kızlar doğup büyüdükleri aile ocağına döner yıllar sonra. Herkes üzgün, herkes kederlidir. Lakin cenaze töreni sonrasında kurulan yemek sofrası, gizlenmiş sırların, bastırılmış duyguların ortaya döküldüğü öfke yüklü bir aile hesaplaşmasına dönüşecektir.
‘August: Osage County’ Amerikalı tanınmış yazar Tracy Letts’in Pulitzer ve Tony ödüllü ünlü oyunundan sinemaya aktarılmış. Senaryo yazımını da başkalarına bırakmamış Letts. Doğup yetiştiği Oklahoma özelinde güneyin sıkıntısını çok etkileyici bir dille kaleme almış olan yazar, geçtiğimiz yıl sinema versiyonu bizde de gösterilmiş, bizde halen Engin Hepileri’nin kurmuş olduğu ‘Tiyatro.in’in göz alıcı oyuncu kadrosunca sahnelenmekte olan ‘Katil Joe’ oyununda olduğu gibi işlevini yitirmiş bir aile öyküsü anlatmayı sürdürüyor ‘Aile Sırları’nda. Tennesse Williams, William Faulkner, Jim Thompson gibi yazarların eserlerinden ilham almış Letts’in metni bu defa o denli karanlık ve şiddet yüklü değil. ‘Katil Joe’nun ahlâk ve vicdandan nasibini almamış, insanoğlunun koyu kötücüllüğünü umutsuzca taşıyan ‘red neck’ karakterlerinden farklı orta sınıf mensubu mutsuz Oklahomalılar bu kez izlediğimiz. Filmin afişinin de vurguladığı gibi çatısı uçmuş bir yuva sergilenen. Bireylerin koyu mutsuzluğunun kökeninde geçmişin acı soykırımının lâneti yatıyor olsa gerek.
ER, The West Wing, Shameless gibi çok tutmuş televizyon dizilerinin yazarı ve yapımcısı olarak bilinen yönetmen John Wells’in son ekonomik krizin ardından işini kaybetmiş beyaz yakalıların dramını işleyen ‘The Company Men’i (2010) takip eden bu ikinci uzun metrajının, özgün metne sadık klâsik anlatımının ötesinde en büyük kozu parlak oyuncular topluluğu. Violet kompozisyonuyla onsekizinci Oscar adaylığını alan muhteşem Meryl Streep’in yanı sıra, Beverly’de Sam Shepard, Mattie Teyze’de Margo Martindale, kuzen Little Charles’ta Benedict Cumberbatch göz alıcı kadronun öne çıkan isimleri oluyor.
(01 Mart 2014)
Ferhan Baran