2012 / 49. Antalya Altın Portakal Film Yarışması: En İyi Erkek Oyuncu – En İyi Kadın Oyuncu ve…

Bir festival daha bitti… Notlarımızı alalım, festivaller tarihçemize ekleyelim. Bu yılki festivalde, önceki yıllarda olmayan bir şey oldu; En İyi Erkek Oyuncu Ödülü bir oyuncuya (Abdülkadir Tuncer) verildi ama 13 yaşında… Ertesi gün gazeteler yansıyan eleştiriler: “Bir çocuğa ödül verilmiş”, “Bu çocuğun oyuncu olması -geçmişi olmadığı için- olmazmış, ödülde verilmemeli imiş”, “Jüri başkanı Hülya Avşar’ın çocuklara ilgisi ile verilmiş”, “Çocuk oyuncular için ayrı bir ödül olmalı imiş…”

Kimlerin söylediği önemli değil. Bir düşünelim. Bir oyuncunun bir festivalde ödül alması için kaç yıllık oyuncu olması gerekir? Daha önce kaç filmde oynaması gerekir? Oyunculuk eğitimi alması şart mıdır? Öncelikle “oyuncu” (toplumumuz açısından büyük bir yanılgıdır ama) bir filmin asli unsuru değildir. Yönetmen, herhangi bir kimseyi, profesyonel oyuncu olsun olmasın, filminde oynatabilir. Bir oyuncuyu -kontrolü elden kaçırmayan bir yönetmense- ister profesyonel, ister amatör olsun, isterse ilk kez oynayan biri olsun, istediği gibi oynatabilir, kadrajına istediği biçimde sokabilir (oynatabilmeli / sokabilmelidir).

Bizim eski festivallerimizde çocuk oyunculara verilmiş ödüller vardır ama o festivallere katılan başka “çocuk oyuncu” yoktur. Çocuk oyuncular, yapım ilişkileri nedeni ile filmin ağırlığını taşıdıklarından, yarışacakları başka çocuk oyuncu olmasa da, zaman zaman, jüriler tarafından değerlendirilmişlerdir. Böyle bir ödül kategorisi de -aslında yoktur da- verildiği festival bünyesinde yer alır ve münhasıran çocuğa verildiği içinde kimseden itiraz almaz. Ama bir festivalde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün, diğer profesyonel oyuncuları -yoksa “yaşını başını almışları mı” demeliyim- hesaba katmadan bir çocuğa verilmesi tepkileri üzerine çeker. NEDEN? Bir oyuncu kaç yaşında çocuk oyunculuktan, oyunculuğa geçer? Sonra, ilk kez bir filmde oynamak, yapılan rolün ödülle değerlendirilmesine neden manidir? Jüri başkanının (kişisel olarak başkanlığını sindirememiş olabilirim) çocuklara ilgisi nedeni ile ödül verilmesi de ayrı bir komedidir. O jüride başkan kararları tek başına mı alıyor? Diğer üyeleri etkilese, -hele böyle bir değerlendirmede- ne kadar etkileyebilir? Ve ödül töreni sırasında, başkan o ödülü kendi vermek isteyebilir ama filmde seyrettiği, üstelik ödül verdiği birinin adını, sırf küçük adı ile söyleyip üç-dört tekrardan sonra soyadını ile beraber ancak anons edebildiği biri için… (“Heyecandan” diyeceksiniz, peki kabul edebilirim ama doğru değil). Oyuncu, 13 yaşında da olsa açıklama tam adı ile (birinci kerede) yapılmalı idi.

Ayrıca şunu söylemek isterim ki, En İyi Oyuncu’yu anlarım da En İyi Yardımcı Oyuncu ne demektir, bunu anlayamam. Başrole göre daha kısa (?) rollerde oynayan oyuncular mı? Peki Gecelerin Ötesi filminde başrol oynayan Kadir Savun, Kuyu’da başrol oynayan Hayati Hamzaoğlu nasıl oluyor da, filmlerinin katıldığı yarışmalarda / festivallerde En İyi Yardımcı Oyuncu Ödülü alıyorlar. (Klâsik Yeşilçam yapılanmasında oynadıkları filmlerde başrole göre daha küçük rollerde oynadıkları için mi?)

Bunun yanında yardımcı oyuncuya, bir zamanlar (bazı kereler) karakter oyuncusu deniliyordu, başroller “karaktersiz” mi oluyor böylece. Karakter oyuncusu deyimi, başrolün karşıt anlamı (eski tabiri ile mefhumu muhalifi ) değil ama kullanıldığı zamanlar oldu. Umut Veren Oyuncu tabiri için ise -basiretim bağlanıyor-, söyleyecek söz bulamıyorum. Tiyatrodan farklı bir örnek: -sanırım (yanlış hatırlamıyorsam) yalnız bir kez verilen- Ulvi Uraz Ödülü, sadece En İyi Oyuncu Ödülü veriyordu, kadın-erkek ayrımı yapmadan. Tabiki festivallerimiz için bunu önermek abesle iştigâl olur.

En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne gelince, ödülü alan Anna Andrusenko, ilk kez bir filmde, Elveda Katya’da oynayan bir Rus. Ulusal bir festivalde bir yabancı oyuncuya neden ödül verilmesin? Bu tartışılacak, konuşulacak bir konu bile değil. Daha önce örnekleri var. Ulusal yarışmaya katılan film yarışma koşullarına uyuyorsa, oyuncunun milliyetini araştırmak, kimsenin haddi olamaz. Geçmiş yıllarda, daha yakında Claudia Cardinale’ye ödül vermedik mi? Ondan öncesinde de -her ne kadar uzun süre ülkemizde kalıp bir çok filmde oynadı ise de-, bir yerde “yabancı” olan Ferit Şevki’ye ödül vermedik mi? Heyecandan ödülü düşürüp, -oturduğu tablayı koparan- Andrusenko’ya ödül vermişiz ne olur?

Ve festivaller -her türlüsü- eleştiriye açıktır, aynı filmleri başka bir jüri başka türlü değerlendirebilir. Yeterki festivaller, kendi içlerinde sağlam bir statüyü sağlamış olsunlar, filmleri ile öne çıksınlar. Yoksa sadece, gelip halka gösterilen eski “yıldız(?)-ların” boy gösterdiği yerler olmasınlar.

Benim anlayamadığım bir uygulama da festivallerin başlangıç geceleri, daha önceden açıklanmış 5-6 kişiye (eski sinemacıya) onur ödülü verilmesi. Son filmini 15-20 yıl önce yapmış, yeni kuşak seyircinin çoğunlukla tanımadığı, TV-lerde eski filmleri zaman zaman gösterilse de -genellikle- izlemediği, yılda 200’ün üstünde film çevrildiği yıllarda bir kısım filmlerde oynamış, filmleri çoktan unutulmuş (hatırlandığı zamanlar -!?!- olmuş olabilir), kişilerin yıldız-mış gibi gösterilerek ödüllendirilmesi. ONUR ÖDÜLÜ, zamanında gerçek bir değer olmasına rağmen -bizde uzun süre festival diye bir şey yoktu- gerek festivallerde, gerek sair yollarda değeri yeteri kadar bilinmemiş, hakkı yenmiş, (bunlarda her yıl 5-6 tane olmaz), kişilere verilebilir. (Hedefimde kimse yok, tamamen -genel anlamda- kişisel görüşlerimdir.)

(15 Ekim 2012)

Orhan Ünser