Endonezya Sinemasından Şiddet Fırtınası

Baskın (The Raid: Redemption)
Yönetmen-Senaryo: Gareth Huw Evans
Müzik: Aria Prayogi-Joseph Trapanese-Fajar Yuskemal
Görüntü: Matt Flannery
Oyuncular: Iko Uwais (Rama), Joe Taslim (Jaka), Donny Alamsyah (Andi), Yayan Ruhian (Mad Dog), Pierre Gruno (Wahyu), Ray Sahetapy (Tama), Tegar Satrya (Bowo), Verdi Solaiman (Budi), Eka “Piranha” Rahmadia (Dagu), Yayan Ruhian (Deli Köpek), Iang Darmawan (Gofar)
Yapım: PT Merantau Films-Sony (2011)

Galli yönetmen Gareth Huw Evans, “Baskın” filmiyle Uzakdoğu sinemasında kendine sağlam bir yer ediniyor. Dövüş sanatlarını estetize ederek şiddeti üst noktaya taşıyan film şiddette sınır tanımıyor.

Hikâye, Endonezya’nın başkenti Cakarta’nın gecekondu bölgesinde geçiyor. Burada, şehrin en acımasız katilleri barınıyor. Polis timi SWAT, uyuşturucu lordu Tama Riyadi’nin çetesini çökertmek için şafakta izbe apartmana baskın yapıyor. Film, Müslüman polis Rama’nın kıldığı namaz üzerine açılıyor. Rama, sabah sporunu yaptıktan sonra hamile karısına veda edip operasyona katılıyor. Seçkin ekibi çavuş Jaka toplamış. Operasyon yerine cezaevi arabasıyla gelen tim, teğmen olan Wahyu’yla buluşuyor. Wahyu, timdeki polislerin çoğunun çaylak olmasına kızsa da operasyon başlıyor. Bu döküntü binada Tama’nın çetesini çökertmek kolay mı? Apartmanda uyuşturucu üretiliyor. Uyuşturucu satıcılarıyla beraber yoksul aileler de ikamet ediyorlar apartmanda. Bu apartmanın her katında şiddetin nereden geleceğini de kestiremiyor. Wahyu’nun derin içgüdüsüyle tabancasının tetiğini çektiği an şiddeti de başlatıyor filmde. Zamanı durduran o saniyede 20 bin kare çeken kameranın yansıttığı anda, kurşunun namludan çıkıp kapıyı delerek çocuğun ensesine girdiğini tüm ayrıntıları görüyorsunuz. Tama’nın çetesi çok acımasız ve hareket eden her şeyi yok ediyorlar neredeyse. Timdeki birçok polis deneyimsiz olduğu için operasyonun başında çoğu ölüyor. Geriye kalan birkaç polis, işlerinde uzman çeteye aynı şiddetle karşı koyabilirler mi? Geride bir kamyon dolusu ceset kalınca karşı koyabiliyorlar. Hikâyenin derinliğinde sırlar da ortaya çıkıyor. Polis Rama’nın kardeşi Andi, Tama’nın sağ kolu. Rama’nın ısrarına rağmen apartmanı terk etmiyor Andi. Tama, şeytansı bir insan. Doğal olarak kimseye güvenmiyor. Satın aldığı polisler sayesinde imparatorluğunu kurmuş. Ama bu uyuşturucu dünyası dikensiz değil. Rakipleri de var. Onlar da başka polisleri satın almış. Bu baskın, rakiplerin ölümcül oyunu olabilir mi?

Şiddette sınır yok…

1960’lı ve 70’li yıllarda Hong Kong sinemasında, dövüşlü ve kılıçlı filmler yaygındı. Buna Japon sineması da dahil olmuştu. Dönemin starları Bruce Lee, Jimmy Wang Yu, Yasuaki Kurata, Shintora Katsu çok ünlüydü. Dövüş sanatını gerçekten sanata dönüştüren bu oyuncular, filmlerde kung-fu ve karate gösterileri yapıyorlardı. Özgün adı “Serbuan Maut” olan 2011 Endonezya yapımı “The Raid: Redemption-Baskın” filminde, Endonezya’da yaygın olan “merantau” dövüş sanatı yansıyor perdeye. Bu dövüşte kung-fu, karate, judo hatta kick boks bile var. Her şeyi birleştiren bu film, şiddete sınır tanımıyor. Yumrukların ve tekmelerin yetmediği yerde tabancaları ateşliyor, kamaları çekiyor. Filmde birkaç ana ve atmosferine değinmek de gerek. Özellikle, Rama’nın Bowo’yla Gofar’ın dairesine sığındıkları an. Tama’nın tetikçisi “Deli Köpek”in Rama ve Andi’yle dövüşü de estetik. Gerçekten bu filmde aksiyon sahnelerini seyrederken yorgun düşüyorsunuz. Kanlar fışkırıyor, kemik sesleri kulaklarda patlıyor. Film, sadece dövüş sanatlarını estetik yansıtmıyor. Özellikle metruk gibi görünen izbe apartman filmin başrolünde. Bir mekân bu kadar çarpıcı olabilir. Şiddet anlarında duyulan müzik de kulaklar da kalıyor. Filmin yönetmeni Gareth Huw Evans bir Galli. Yönetmen ekmeğini Uzakdoğu’dan çıkartıyor.

(03 Ağustos 2012)

Ali Erden

[email protected]