Bir Film tarafından satışa sunulan Blu-Ray ve DVD.lerin yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından ulaşabilirsiniz.
Yeni eklenenler:
Dalida,
Asasız Musa,
Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e,
Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel),
Donnie Darko,
Pan’ın Labirenti (Pan’s Labyrinth),
Yepyeni Bir Hayat (A Brand New Life),
Boş Ev (Bin Jip / 3 – Iron).
Bir Film Blu-Ray ve DVD.leri yazısına devam et
Aylık arşivler: Aralık 2011
Tam Bağımsız Sinema Programı Sinevidyon Yeniden Yayında
filmlerim.com web sitesinin sponsorluğunda Özgür Poyrazoğlu ve Ender Ayna tarafından hazırlanıp sunulan, tam bağımsız sinema programı Sinevidyon, her hafta filmler üzerinden fütursuzca ahkâm kesmeye devam ediyor. Türkiye’nin ilk internet televizyonu televidyon.com üzerinden yayınlanan Sinevidyon, tekrar yayına başladı. İki buçuk yıl önce izleyicilerine “Eylül’de gel” diyen Sinevidyon, Eylül yerine Aralık ayında geldi. Programın yeni bölümleri http://televidyon.com/sinevidyon adresinden takip edilebilecek.
Tam Bağımsız Sinema Programı Sinevidyon Yeniden Yayında yazısına devam et
Erdem Akakçe ve Ümit Ünal, Klak Sinema Programı’nda
Bir filmin zamanı güzelleştirebileceğine, hayatı değiştirebileceğine inanan Klak Sinema Programı bu hafta yepyeni bir bölümü sevenleriyle paylaşıyor. Türk sinemasının en nevi şahsına münhasır yönetmenlerinden Ümit Ünal ve yetenekli aktör Erdem Akakçe, Klak Stüdyosu’nda Nar’ı anlatıyor. 1996 yılında hayatımıza giren Görevimiz Tehlike’nin dördüncüsü Hayalet Operasyonu’nun kamera arkası görüntüleri Klak Arkası’nda. Hepsi Gizem Ertürk’ün hazırladığı Klak’ta sizleri bekliyor. Klak, 24 Aralık Cumartesi 15:20’de Bugün TV.de, tekrarlar Cumartesi 01:20, Pazar 15:20 ve 01:20’de Bugün TV.de.
Erdem Akakçe ve Ümit Ünal, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
Arka Pencere Dergisi’nin Görevi Tehlike
Arka Pencere Dergisi, 113. sayısında, kapağına Ethan Hunt ve Görevimiz Tehlike 4′ü yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, Kuzey Kore’nin geçen hafta ölen lideri Kim Jong-İl’in sinema sevgisini yazdı. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Mission: Impossible Ghost Protocol, Labirent, Nar, Katil Köpek Balığı ve Ünye De Fatsa yer alıyor. Dikkat çekici hatırlatmalar bulacağınız Sapık köşesiyle devam eden Arka Pencere Dergisi’nin 113. sayısı, bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Öldüren Hatıralar’ın (Spellbound) sonlarına doğru olan açıklamaların çok kafa karıştırıcı olduğunu düşünüyorum.”
Arka Pencere Dergisi’nin Görevi Tehlike yazısına devam et
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 16 – 22 Aralık 2011 Haftalık (Weekly) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
Gezici Festival’de Çocuklarla Canlandırma Atölyesi
Geçtiğimiz günlerde sona eren 17. Gezici Festival’in Ankara durağında, Aykan Koleji’nin ev sahipliği yaptığı ve 8-12 yaşları arasında öğrencilere yönelik gerçekleştirilen Çocuklarla Canlandırma Atölyesi’nde küçük katılımcılar Mieke Driessen ile Jenny van den Broeke ilk ‘stop motion’ canlandırma filmlerini ürettiler Gezici Festival, bu yıl 28 ülkeden 66 yönetmenin filmini sinemaseverlerle buluşturdu. Festival sırasında Altın Küre adayları arasına katılan dünya sinemasından örneklerle Avrupa sinemasından klâsikler bu yılki festival seçkisinde yer alan filmler arasındaydı.
Nathan Geçmişini Öğrendiği Zaman
Kaçış (Abduction)
Yönetmen: John Singleton
Senaryo: Shawn Christensen
Müzik: Ed Shearmur
Görüntü: Peter Menzies Jr
Oyuncular: Taylor Lautner (Nathan/Steven), Lily Collins (Karen), Alfred Molina (Burton), Michael Nyqvist (Kozlow), Maria Bello (Mara), Sigourney Weaver (Geraldine), Jason Isaacs (Kevin), Dermot Mulroney (Martin), Elisabeth Röhm (Lorna)
Yapım: Lionsgate (2011)
Siyah sinemanın önemli adlarından John Singleton’ın yönettiği “Kaçış”, zaman zaman insana geçmiş zamanların casusluk filmlerinin tadını veriyor. Sürprizi, gerilimi ve heyecanı çok film aksiyonseverleri mutlu edecek.
Lise öğrencisi Nathan Harper, ev ödevi sayesinde geçmişine ait bilgilere ulaşıyor. 15 yıldır anne-babası sandığı Mara ve Kevin kim? Çocukluğundan beri arkadaşı olan sınıftan Karen’a duygusal ilgi duyan, ama bunu ona açıklayamayan Nathan, ödev için Karen’le internette çalışırken kaçırılan çocuklar üstüne bir siteyi keşfediyor. Eskiden Sırp ajanı olan, şimdi terörist Nikola Kuzlow’un tuzak sitesine yem olan Nathan, Karen’la beraber ölümcül bir kaçışın ortasında düşüyor. Üstelik peşlerinde CIA ajanı Frank Morton da var. Nathan gerçek ailesinin kim olduğunu da öğreniyor. Ajan Martin ve Lorna Price, kendini Nathan sanan Steven’ın biyolojik anne-babası. Lorna, Nathan/Steven çok küçükken Nikola Kozlow tarafından öldürülmüş. Kozlow, CIA ajanlarını zor durumda bırakacak bir şeyin peşinde. O şeye de 15 yaşında ve hiçbir şeyi bilmeyen Nathan’la ulaşmayı umut ediyor. Filmde, yüksek teknoloji isteyen izleme anları da var. Buna “fütüristik” denilebilir. İnterneti, cep telefonlarını ve mobese kameraları üst seviyede kullanmak. Bu filmde, yakın gelecekte olması muhtemel ileri teknoloji seyirciye sunuluyor gibi sanki. Belki de Amerika için bunlar mümkündür. İnsan tedirgin de oluyor. Çünkü mahremiyet diye bir şey de kalmıyor. Yönetmen John Singleton, neredeyse filminin ilk yarım saatini sıradan bir gençlik filmi gibi sunuyor. Ama ardından her şey sürprizli ve beklenmedik biçimde gelişiyor. Hem Nathan, hem seyirciler için. Filmdeki kaçıp kovalamacalar perdede heyecan yaratıyor. Tüm tren sahneleri ve stadyumdaki anlar gerilim yüklü. Filmde eski zamanlardaki casusluk filmlerindeki tadı da alıyorsunuz yer yer. Sinemaskop görüntülerin ve özellikle heyecanın arttığı anlarda kurgunun da iyi olduğunu belirtelim. Ama bu filmde şiddet yoğun ve bir araba dolusu ölü kalıyor geride.
Önemli siyahi yönetmen…
Siyahi yönetmen Singleton, 2000 yapımı “Shaft-Korkusuz” filminin ikinci çevrimiyle hatırlanıyor. Siyahi Gordon Parks’ın yönettiği kara film tadındaki 1971 yapımı ilk “Shaft-Korkusuz” filmi, “blaxploitation” veya “blacksploitation” diye anılan “siyah sinema”nın önemli yapıtlarındandı. 1971 yapımı filmin müzikleri de sinemada müziğe yeni bakış açıları sundu. Sinemada daha çok orkestrasyon çalışmaları ağırlıkta genelde. İlk “Korkusuz” filminin az enstrümanlı müziği, müzisyenlere ve yönetmenlere yeni ufuklar açmıştı. Siyahi müzisyen Isaac Hayes bu film için bestelediği şarkısı da Oscar kazanmıştı 1972’de. Parks’ın filmi ülkemizde 1981’de vizyona çıkabilmişti. Nedeniyse, NATO’nun Türkiye’ye koyduğu ambargoydu. Çünkü Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapmıştı 1974’te. Hollywood’un büyük stüdyoları da bu ambargoya uymuşlardı vakti zamanında. 1968 yılında Los Angeles’ta doğmuş Singleton, 1991’de, henüz 23 yaşındayken çektiği “Boyz n the Hood-Artık Çocuk Değiller” filmiyle 1992’de yönetmen dalında Oscar’a aday olan en genç yönetmen de olmuştu. “Harika çocuk” olarak bakılıyordu Singleton’a. Ama bir Spielberg olamadı. Yine de Hollywood’daki siyah sinemanın önemli temsilcilerinden. Tıpkı Spike Lee gibi. Beyzbol maçının yapıldığı stadyum, Pittsburgh Pirates’in mabedi PNC Park. Pittsburg, doğudaki Pensilvanya eyaletinin ikinci büyük şehri. Filmde bu şehirden çarpıcı fotoğraflar da yansıyor perdeye.
(30 Aralık 2011)
Ali Erden
New York’ta Bir Yılbaşı Günü
Yılbaşı Gecesi (New Year’s Eve)
Yönetmen: Garry Marshall
Senaryo: Katherine Fugate
Müzik: John Debney
Görüntü: Charles Minsky
Oyuncular: Sarah Jessica Parker (Kim), Jessica Biel (Tess), Seth Meyers (Griffin), Ashton Kutcher (Randy), Lea Michele (Elise), Michelle Pfeiffer (Ingrid), Zac Efron (Paul), Robert de Niro (Stan), Hilary Swank (Claire), Halle Berry (Aimee), Til Schweiger (James), Sarah Pulson (Grace), Jon Bon Jovi (Jensen), Katherine Heigl (Laura), Josh Duhamel (Sam), John Lithgow (Patron)
Yapım: New Line Cinema (2011)
Ünlü yönetmen Garry Marshall’ın “Yılbaşı Gecesi”, Hollywood’un şöhretlerini aynı sahnede buluşturan, insana sevgiyi ve hatırlamanın güzelliğini hatırlatan özel filmlerden.
New York’ta bir gün… 31 Aralık 2011. Times Meydanı’nda yüz yılı aşkındır süren bir geleneğin heyecanı yansıyor. Küre’nin, direk üzerinde tepeye çıkması gerekiyor. Saat yeni yılı vurduğunda ışıklar içindeki küre hızla aşağı indiğinde meydandaki kadınlı erkekli insanlar hemen yanındakinden yeni yıl öpücüğü almaya çalışıyor. Yönetmen Garry Marshall, sevginin, paylaşmanın ve nazik olmanın güzelliğini hatırlatıyor bu küreyle. Film boyunca yansıyan hikâyelerde de bunlar yansıyor. Evet bu filmde birçok insanın hayatından küçük parçalar yansıyor perdeye. Claire, birçok güzel şeyi simgeleyen kürenin sorumlusu. Babası Stan hastanede ve doktorlar kanserli hastalarının ölümünü bekliyorlar. Plâk şirketinde çalışan Ingrid, bu ana kadar hayatındaki her şeyi ertelemiş. Onun yolu, çocuğu yaşındaki kurye Paul’le kesişiyor. Maskeli büyük yılbaşı partisine davet edilmiş Ingrid, Paul’ün kendisine yıllardır içinde yaşadığı ama hiç farkında olmadığı New York’u keşfettirmesi hüzün indiriyor perdeye. Yönetmen, hiçbir hikâyeyi öne çıkarmadan birçok insanın bir gününden anları perdeye yansıtmaya çabalamış. Kanserli Stan’ın ölümü beklediği hastanede iki çiftin hikâyesi de yansıyor. Hastane, yeni yılın ilk dakikalarında doğacak bebeklerin ailelerine 25 bin dolar vermeyi vaat ediyor. James, hamile eşi Grace’in ilk doğuran olması için çok çabalıyor. Rakipleri de var. Griffin ve hamile eşi Tess de bu yüklü ödülün peşinde. Kurye Paul’ün arkadaşı çizgi roman çizeri Randy, yılbaşı kutlamalarının muhalifi. Ünlü şarkıcı Jensen’e vokalistlik yapacak Elise’le apartmanın asansöründe mahsur kalan Randy aslında hayatının aşkını buluyor. Eşinden ayrılmış, ama kızının velayetini de üstüne geçirmiş Kim, kızı Hailey’yi (Abigail Breslin) bu yılbaşında koruma güdüsüne giriyor. Kim’in, bir önceki yılbaşında tanıştığı plâk şirketinin varisi Sam’le randevusu var. Sam, uzun ve çok zorlu yolculuktan sonra peçeteye yazı yazmış Kim’i unutamamış ve ondan saf aşkı diliyor. Romantizmin eski zamanlarındaki gibi. Ünlü şarkıcı Jensen de geçen yılbaşı kırdığı aşçı Laura’dan aşk dileniyor. Kırılan kalbi tamir etmek zor olsa da aşk kazanıyor hep.
Bir ustaya saygı…
Bu kadar Hollywood ünlüsünün bir filmde bir araya gelmesi, 1934 doğumlu yönetmen Garry Marshall’a saygı duruşu için. Marshall, “modern pigmalyon”, 1990 yapımı “Pretty Woman-Özel Bir Kadın” filmiyle fenomene dönüşmüştü. Marshall, sinemada yönetmenliği yanında yapımcılık, oyunculuk ve senaristlik de yaptı. Michelle Pfeiffer ve Al Pacino’yu biraraya getiren 1991 yapımı “Frankie and Johnny” filmi de çok ünlüdür. Marshall’ın 2011 yapımı “New Year’s Eve-Yılbaşı Gecesi” filminde sürpriz adlar da var. 1988 yapımı “Big-Büyük” ve “Awakenings-Uyanışlar” filmleriyle hatırlanan Amerikalı kadın yönetmen Penny Marshall, ayrıca yönetmen Garry Marshall’ın da kız kardeşi. Garsonu oynayan Robert de Niro’nun evlâtlık kızı Drena de Niro da bu filmde. New York’un caddelerinden ve sokaklarından estetik fotoğraflar da yansıyor filmde. New York, genelde Hollywood filmlerinde Manhattan’ın gökdelenlerinin silüetleriyle yansıtılıyor. Bu filmde New York’un ruhuna dalıyorsunuz. Yönetmen, “Yılbaşı Gecesi” filminde hatırlamayı, saygıyı, sevgiyi, nazik olmayı asla hayatınızdan çıkarmayın diyor. Son jenerikteki çekim hatalarının yansıması da yönetmenden seyircilere bir armağan gibiydi. İyi seneler…
(Bu yazı 23 Aralık 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)
(30 Aralık 2011)
Ali Erden
Altın Koza’nın Kısa Filmleri ve Belgeselleri Nevşehir Üniversitesi’nde İzleyiciyle Buluştu
Nevşehir Üniversitesi Sinema Kulübü ve Nevşehir Damla Sinemaları işbirliği ile gerçekleştirilen 18. Uluslararası Altın Koza Film Festivali Kısa Film Seçkisi ve sinema üzerine gerçekleştirilen söyleşiye Nevşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çetin Pekacar, İktisadi ve İdari Bilimler Dekanı Prof. Dr. Şevki Özgener’in yanı sıra akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Sinema yazarı Fırat Sayıcı moderatörlüğünde yapılan ve yoğun ilgi gören söyleşiye Yrd. Doç. Dr. Kadir Beycioğlu ile sinema yazarları Esin Küçüktepepınar ve Sadi Çilingir konuşmacı olarak katıldı.
Altın Koza’nın Kısa Filmleri ve Belgeselleri Nevşehir Üniversitesi’nde İzleyiciyle Buluştu yazısına devam et
Göbeklitepe: Dünya’nın İlk Tapınağı’nın DVD.si Çıktı
4 yıllık bir yapım sürecinin ardından pek çok festivalde ve özel gösterimde izleyici karşısına çıkan, son olarak Boston Kültür ve Sanat Festivali’nden “En İyi Belgesel – Seyirci Ödülü” ile dönen belgesel Göbeklitepe: Dünya’nın İlk Tapınağı’nın DVD’si 2 diskli özel versiyon olarak çıktı. Filmin yanı sıra, özel gösterimler sırasında gerçekleştirilen Yönetmen ile Soru & Cevap Sohbetleri’ni, Silinmiş Sahneler’i, yapım sürecinin Kamera Arkası Görüntüleri’ni ve İzleyici Yorumları’nı içeren DVD’ye, internet satış siteleri ve DVD marketlerden ulaşılabiliyor. Filmde, yönetmen Ahmet Turgut Yazman izleyiciyi bu tapınaklarda bulunan sembollerle dolu bir mitoloji ve alternatif tarih yolculuğuna çıkarıyor.
Tüm Sinemalar
Tüm Sinemalar, 23 – 29 Aralık 2011 seansları için tıklayınız. (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Oscar Sinemaları
Tiglon Film Filmleri
Tiglon Film Filmleri, 23 – 29 Aralık 2011 seansları için tıklayınız.
Dostluğu Hatırlamak
Sevinç Yeşiltaş’ın yönettiği ve TRT Haber kanalında yayınlanan Dostluğu Hatırlamak belgeseli Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2011 Sedat Simavi Ödülleri’nde televizyon dalında övgüye değer bulundu. Belgeselde Arjantin Buenos-Aires ve Fransa Valance’ta yaşayan Sivas, Kayseri, Malatya gibi Anadolu’nun çeşitli illerinden giden Diaspora Ermenileri üzerinden Türk ve Ermeni Halklarının dostlukları ve benzerlikleri anlatılıyor. “Dostluğu Hatırlamak”, buruk bir neşeyle dile gelen, sadece onların hikâyesi değil, aynı zamanda Anadolu’nun dokunaklı bir hikâyesi.
Düşüncenin Görsel Dili: Sinema Etkinliği Süper Kahraman Filmlerini Masaya Yatırıyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültürel etkinlikler kapsamında düzenlenen Düşüncenin Görsel Dili: Sinema etkinliğinde bu ay süper kahraman filmleri masaya yatırılıyor. Yeni Şafak Gazetesi sinema yazarlarından Naz Emel Koç’un sunumuyla 24 Aralık Cumartesi günü saat 16:30’da başlayacak olan programda Iron Man’ filminin gösteriminin ardından değerlendirilmesi yapılacak. Bu ay yapılacak toplantı gündeminde, süper kahramanların ortaya çıkış nedenleri ve kitleler üzerindeki etkileri, filmin verdiği politik mesaj ve aynı amaçla çekilen benzer yapımlar üzerinde konuşulacak.