İyi Günde Kötü Günde (Love, Wedding, Marriage)
Yönetmen: Dermot Mulroney
Senaryo: Anouska Chydzik – Caprice Crane
Görüntü: Ottar Gudnason
Oyuncular: Mandy Moore (Ava), Kellan Lutz (Charlie), Jessica Szohr (Shelby), Jane Seymour (Anne), James Brolin (Baba), Michael Weston (Gerber), Richard Reid (Ian), Christopher Lloyd (Dr. George)
Yapım: IFC (2011)
Dermot Mulroney’nin güldürmeyen “İyi Günde Kötü Günde” romantik komedisine, “eski kurt” James Brolin’in hatırına katlanılabiliyor.
Anlamı “Aşk, Düğün, Evlilik” olan Dermot Mulroney’nin yönettiği ilk film, 2011 yapımı “Love, Wedding, Marriage – İyi Günde Kötü Günde”, romantik bir komedi. Filmin başrolünde de Amerikalı genç şarkıcı Mandy Moore var. Moore, filmlerde de oynuyor. Film, Charlie’nin Ava’ya aşk ilânıyla başlıyor. Charlie, cep telefonunun videosundan Ava’yı etkileyen kelimelerle evlenme teklifi yapıyor. Ardından, Charlie’yle Ava’nın düğünü oluyor. Elbette sonra da evlilikte olan inişler çıkışlar, sırlar, anne – babaların sorunları ortaya çıkıveriyor. Charlie, şarap bağları olan zengin bir genç. Ava, evlilik danışmanı bir psikolog. Hikâye fazla ilerlemeden sorunlar küçük küçük çıkmaya başlıyor. Önce, anne – babasınınn sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalıyor Ava. Annesi, babasının kendisini aldatmasını yirmi beş yıl sonra öğrenince boşanmak istiyor. Annesiyle babasını barıştırmaya yoğunlaşan Ava, kocasını ihmâl etmeye başlayınca aralarındaki romantizm de sarsılmaya başlıyor. Charlie’nin çapkın arkadaşı Gerber, ağzından Ava’nın duymaması gereken bir sırrı kaçırınca, çiçeği burnunda genç evlilerin arasında güven bunalımı da başlıyor. Bu filmin senaristleri kadın. Filmi seyrederken, herhalde kadınlar “ah şu erkekler” diyecekler. “Eskisi de, yenisi de bir” diyerek. Ava’nın babası Yahudi ve anne evi terk edince Yahudi geleneklerini hatırlıyor. Ama bu filmde sırlar çok. Ortaya bir üvey erkek kardeş Ian da çıkıveriyor. Ian, Ava’nın babasının yıllar öncesindeki bir kaçamağının ürünü. Bir de kız kardeş Shelby var. Eğlenceli ve plânsız. Erkekleri etkiliyormuş gibi gözükse de bir sevgilisi bile yok. Annesi onu Yahudi bir gençle tanıştırıyor finale doğru. Onun da sevgilisi oluyor sonunda.
New Orleans havası…
Aslında yönetmen Mulroney’nin filmi umut verici değil. Senaryo iyi yazılmamış. Espriler yerine oturmuyor ve de elbette güldüremiyor. James Brolin dışında oyuncu performansları vasatı aşamıyor. Filmde, muhteşem Christopher Lloyd’un olduğu Dr. George’un muayenehanesindeki sahnelerdeki komedi anları bile kıvamına ermemiş gibi duruyor. Filmde, doya doya New Orleans yansımıyor ama yer yer fonda duyulan caz tınıları oraların havasını hissettiriyor. Film sinemaskop çekilse de estetik anlamda da insanı doyurmuyor. Filmdeki en güzel an son jenerikti. Görüntüde çekim hataları gösterilirken fonda da Dean Martin’in sesi duyuluyordu. Elbette bu filmden hoşlananlar olacak. Esprilere gülecekler. Ama, yine de tamamına ermemiş diyoruz bu filmin. Jane Seymour ve James Brolin, James Keach’in 1998’de “A Marriage of Convenience” adlı televizyon filminde bir araya gelmişlerdi. “İyi Günde Kötü Günde” bu eski oyuncuları yeniden bir araya getirmiş oluyor işte.
(Bu yazı 22 Temmuz 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)
(22 Temmuz 2011)
Ali Erden