2011 Yılı İlk Yarı Özet Türkiye Sinema Vizyon Raporu

2011 yılının ilk yarısına ait Türkiye Sinema Vizyon Genel Raporu, Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi yönetmeni Deniz Yavuz tarafından hazırlanarak kamuoyunun dikkatine sunuldu. Türkiye’deki film dağıtımcısı şirketlerin 2011 yılında dağıttıkları sinema filmlerinin ulaştıkları seyirci sayısını ve yaptığı hasılatı gösteren rapordan alıntı veya kopyalama yapılırken Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin kaynak gösterilmesini rica ederiz.

  • Rapora ulaşmak için tıklayınız.
  • Web Sitesi
  • Future Shorts Ankara

    Türkiye’de daha çok yeni olan, ilki geçtiğimiz ay İstanbul’da yapılan Future Shorts, bundan sonra Ankara’da yapılmaya başlanıyor. 18 ülke, 60 şehirlik dağıtım ağıyla kısa filmlere ve yaratıcılarına uluslararası platformda yer alma fırsatını sunan Future Shorts bir kısa film etkinliği ve festivali olmasının yanı sıra distribütörlük, satış temsilciliği ve danışmanlık hizmetleri veren bir marka ve DVD etiketi. Future Shorts film gösterimlerini canlı müzik, yaratıcı performans ve diğer multimedya öğeleri ile kombine ederek sunan alternatif bir sinema deneyimi.

  • Basın Bülteni
  • Geniş bilgi için tıklayınız.
  • Bolivyalı Kızılderililerin Onurlu Savaşı

    Yağmuru Bile (También la lluvia)
    Yönetmen: Icíar Bollaín
    Senaryo: Paul Laverty
    Müzik: Alberto Iglesias
    Görüntü: Alex Catalán
    Oyuncular: Luis Tosar (Costa), Gael Garcia Bernal (Sebastián), Karra Elejalde (Antón/Cristóbal Colón), Cassandra Ciangherotti (Maria), Raúl Arévalo (Juan/Antonio), Juan Carlos Aduviri (Daniel/Hatuey), Milana Soliz (Belen)
    Yapım: İspanya-Meksika (2010)

    Icíar Bollaín’in Bolvya’da gerçekten yaşanmış su savaşlarını film çekimi etrafında anlattığı “Yağmuru Bile”, kızılderililerin yüzyıllardır süren yok edilme politikalarını çarpıcı bir dille anlatıyor.

    Film, 2000 yılında Bolivya’daki Cochabamba bölgesinde gerçekten yaşanmış su savaşlarını anlatıyor. İspanyol film ekibi, Kristof Kolomb’un Güney Amerika’yı istilâ edişini ve yerli halkı sömürgeleştirmesi üzerine film yapmak için olayların geçtiği gerçek mekânlara gelmişler. Yönetmen Sebastián, filmden sorumlu Costa’yla, filmde oynayacak kızılderili figürasyonun seçmelerini yaparken, girişken ve hakkını yedirmeyen kızılderili Daniel’le de tanışıyorlar. Filme dahil olan Daniel, filmin kaderinde de etkili oluyor sonra. Kızılderililerin en büyük sorunu su. Hükümet, ülkenin, halkın suyunu uluslararası su şirketlerine satıyor. Günde iki dolar bile zor kazanan yoksul kızılderililer için bu ölmek demek. Suya birdenbire yüzde 300 zam da yapılıyor. Kızılderililer, binlerce yıllık geleneklerinde olduğu gibi, yağmur sularını toplayıp ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Hükümet, bunların yapılmaması için kızılderililerin üzerine polisi ve askerleri salıyor. Kızılderililer, eylemler yapmaya başlarken film de aksamaya başlıyor. Çünkü eylemin başında Daniel var. Sebastián’nın filminde de, benzer bir yok ediliş anlatılıyor. Cristóbal Colón dedikleri Kristof Kolomb, altın için kızılderililere şiddet uyguluyor. Şimdiki zamandaki gerçeklikte olduğu gibi trajediler yaşanıyor. İnsanı, hem film çekimlerinden yansıyan geçmiş hem de şimdiki zamandaki dramlar etkiliyor. Filmde gerçekten çarpıcı anlar var. Geçmişte yaşanmış bir olay canlandırılırken, kızılderili kadınlar buna tepki gösterip seti terk ediyorlar. Çünkü onlardan temsili olarak bebeklerini suda boğmalarını istiyor yönetmen. Filmde Hatuey’i canlandıran Daniel’le Costa’nın aralarında geçen sahneler de akılda kalıcı.

    Cesur sinema…

    Franco cuntasına karşı savaş vermiş İspanyol halkı yenildi. Ama, hep cesur halk olarak anılıyor. İspanyol sineması da, cesur ve toplumsal olayların üstüne çekinmeden gidebiliyor. Toplumdaki aile içi şiddeti, cinsel istismarı ve başka şeyleri bir yerlere sığınmadan açıkça anlatan bir sinema bu. “También la lluvia – Yağmuru Bile” filmi de öyle. Şanlı tarihimiz, şanlı kahramanlarımız demiyor istilâcılara, katliamcılara. Yönetmen ve filmi, her şeyiyle kızılderililerin yanında. Yönetmen, Kolomb dönemini yansıtırken, seyirciye bir film setindeymiş hissini vermemek için filmi çeken kamerayı hiç göstermiyor. Gerçeklik ve kurgu iç içe geçiyor. Seyirci zihinsel anlamda, geçmiş ve şimdiki zamanlardaki gerçekliğe dolaysız dokunuyor. Bunları perdede görünce daha çok fark ediyorsunuz. Sinemaseverler, 1967 Madrid doğumlu İspanyol kadın yönetmen Icíar Bollaín’i 2003 yapımı “Te doy mis Ojos – Gözlerimi de Al” filminden hatırlayabilirler. Bu filmin senaryo yazarı da önemli bir değer. İskoç – İrlanda kanı taşıyan ve 1967’de Kalküta’da doğmuş Paul Laverty’yi Ken Loach ustanın filmlerine yazdığı senaryolardan hatırlayabilirsiniz. Filmin oyuncuları da övgüyü hak ediyor. En çok da, Daniel’i oynayan Bolivya’nın kızılderilisi Juan Carlos Aduviri. Elbette Luis Tosar ve Gael Garcia Bernal, sinemanın önemli oyuncuları. Onları perdede seyretmek insana heyecan veriyor. Elinde video kamerayla çekilen filmin belgeselini yapan Maria’yı 1987 doğumlu Meksikalı oyuncu Cassandra Ciangherotti canlandırıyor. İnsana huzur veren duru güzelliğiyle ortalarda dolanan bu genç oyuncu, final bölümündeki kargaşa anlarında gözlerine etkileyici bir şaşkınlık ve korku yüklüyordu. “Yağmuru Bile”, bu yılki Goya’da Karra Elejalde’ye “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ve besteci Alberto Iglesias’a “En İyi Müzik” dallarında Goya getirdi. Polislerin ve askerlerin kızılderililere acımasızca saldırdığı kaotik final çarpıcı yansıyor perdeye. Final anında melodram kendini hissettirmeye başlasa da etkileyici bir yapıt bu. 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti ayrıca bu film.

    (17 Temmuz 2011)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com

    İki Usta Oyuncu Radyo Sunuculuğunda da Çok Başarılı

    Türk Sineması’nın iki dev ismi Sümer Tilmaç ve Coşkun Göğen radyo DJ’i oldular ve Antalya’da Nesrin Mater yönetiminde 96.0 frekansından yayın yapan Toros Line’de yayına başladılar. Coşkun Göğen, Salı günleri 14 – 16 saatleri arasında Vay Be Coşkun adı altında; Sümer Tilmaç ise Cuma günleri 13 -15 saatleri arası Mikrofon Sizde adı adı altında yayın yapıyor. Usta oyuncular “Sinemada senaryo yazılı geliyor, okuyup oynuyoruz ama radyoda öyle değil. Her iş doğaçlama olduğundan gerçekten radyo sunuculuğu zor ama çok keyifli bir işmiş.” dediler.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İki Usta Oyuncu Radyo Sunuculuğunda da Çok Başarılı yazısına devam et
  • Harry’nin Veda Filmi

    Harry Potter ve Ölüm Yadigârları: Bölüm 2 (Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2)
    Yönetmen: David Yates
    Eser: J. K. Rowling
    Senaryo: Steve Kloves
    Müzik: Alexandre Desplat
    Görüntü: Eduardo Serra
    Oyuncular: Daniel Radcliffe (Harry), Emma Watson (Harmoine), Rupert Grint (Ron), Ralph Fiennes (Lord Voldemont), Michael Gambon (Profesör Dumblodore), Alan Rickman (Profesör Severus), Warwick Davis (Griphook/Profesör Flitwick), Helena Bonham Carter (Bellatrix), John Hurt (Ollivander), Bonnie Wright (Ginny)
    Yapım: Warner Bros (2011)

    Yedi filmlik bir seri olan “Harry Potter”, İngiliz yazar J. K. Rowling’in hayal dünyasından doğmuş ve bu işte olan herkes için bir para makinesiydi. Şimdilik bu da bitti. Belki…

    Bu türden seriye dönüşmüş filmleri, eğer serinin diğer filmlerine uzak kalmışsanız değerlendirmekte bir hayli zorlanırsınız. Hangi karakter nedir, neyle ilişkilidir, kafanız karışıverir. Chris Columbus’un yönettiği 2001 yapımı “Harry Potter and the Sorcerer’s Stone – Harry Potter ve Felsefe Taşı”, serinin ilk filmiydi. Bu filmi gördük. Seriye bir süre ara vermiştik. Serinin son filmlerini çeken David Yates’in 2007 yapımı “Harry Potter and the Order of the Phoenix – Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı”nı arada gördük. Serinin son filmi, hem de ikiye bölünmüş Yates’in “Harry Potter and the Deathly Hallows – Harry Potter ve Ölüm Yadigârları”nın ilk bölümünü de görmedik üstelik. İkinci bölüm başlıyor ve bir önceki filmi görmediğinizden neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Harry, Ron ve Harmoine bir evde saklanıyorlar. Üç sihirli nesne var: “Mürver Asa”, “Diriltme Taşı” ve “Görülmezlik Pelerini…” Bunlara “ölüm yadigârları” deniliyor. Banka kasasındaki kılıcı almak için Harry, Ron, Harmoine ve cincüce Griphook beraberce Gringotts’a gidiyorlar. Orada da cüceler var. Ejderi aşıp kılıca ulaşıyorlar ama cincüce Griphook, onlara iftira star ve heyecan da başlar hemen. Filmin “kötü adamı” Lord Voldemort. Filmde trajidiler yaşatan kötülüğe doymaz biri o. Ron’la Harmoine’in aşkı derinleşirken, Voldemort, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nu da yerle bir ediyor. Filmin derinliğinde Severus’un, Harry’nin annesine çocukluğundan beri aşık olduğunu anlıyorsunuz. Voldemort onu ölümcül yaraladıktan sonra Harry, Severus’un gözyaşını alır ve orada annesini ve babasını görür. Voldemort’la ölümcül savaşa giren Harry, sonunda kötülüğü yeniyor ve mutluluk geliyor. 19 yıl sonrasında Harry Ginny’yle, Harmoine Ron’la evlenmiş, çocukları olmuş, onlarda büyücü olmak için trene biniyorlar. Bu hikâye burada bitiyor muydu? Yoksa…

    Üç boyutlu dünya…

    1963 doğumlu İngiliz David Yates, bu serinin son üç filmini çeken yönetmen oldu. 2007’de “Harry Potter and the Order of the Phoenix – Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı”, 2008’de “Harry Potter and the Half Blood Prince – Harry Potter ve Melez Prens” ve ikiye bölünmüş serinin son filmi “Harry Potter and the Deathly Hallows – Harry Potter ve Ölüm Yadigârları…” Filmin basın gösteriminde küçük bir sorun yaşanmıştı IMAX gösteriminde. İlk yarıyı, sinemaskop ve iki boyutlu seyrettik. İkinci yarıda üç boyutlu IMAX gösterimi düzeldi ve filmin atmosferi de değişiverdi. O anın içinde olmak muhteşem. IMAX perdesi, normal sinema perdelerinden büyük oluyor ve gerçekten atmosferi yaşıyorsunuz. Bu seriyi en başından beri takip edenler, hele de romanlarını da arşivleyenler için üç boyutlu Harry ilginç deneyim olabilir. Elbette bu son filmin normal gösterimleri de var, iki boyutlu görmek isteyenler için.

    (17 Temmuz 2011)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com

    2. 3K Kavimler Kapısı Film Günleri

    2. 3K Kavimler Kapısı Film Günleri 23 – 31 Temmuz 2011 tarihleri arasında İzmir, Karaburun’da düzenleniyor. İzleyicilerine yazlık sinema keyfi yaşatmayı amaçlayan film günleri kapsamında Çoğunluk, Press, Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Gişe Memuru, İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek gibi ödüllü filmler ve belgeseller sinemaseverlerle buluşuyor. Bu yıl film günleri kapsamında Hüseyin Özdemir’in arşivindeki yönetmen ve oyuncuların fotoğraflarından oluşan İçimden Buraya Gelenler adlı sergi de yer alacak. 3K Kavimler Kapısı Sanat Atölyesi’ndeki sergi 28 Ağustos’a kadar açık kalacak.

  • Basın Bülteni
  • Gösterilecek filmler hakkında geniş bilgiler ve görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2. 3K Kavimler Kapısı Film Günleri yazısına devam et