Kako Si?

Daha önce reklâm,video ve müzik filmlerinde yönetmen, yazar ve yapımcı olarak görev alan Özlem Akovalıgil’in ilk uzun metrajlı çalışması olan Kako Si? iki farklı hikâyenin Bosna’nın başkenti olan Sarajevo’da birleşmesini anlatıyor.

Ailesi yıllar önce, savaş zamanında Bosna’dan İstanbul’a göç etmiş olan Semahat Hanım, doğduğu yere geri dönüp akrabalarını bulmak ister. Çekeceği filmde Semahat Hanımın hikâyesini işlemek isteyen yönetmen Fatih ve arkadaşı Ufuk, Semahat Hanımı da alarak Saraybosna’ya doğru yolculuğa çıkarlar. Almanya’da doğup büyümüş olan Selim ve sevgilisi ise araba ile Almanya’ya gitmek üzere İstanbul’dan ayrılırlar, bu iki farklı hayatın yolları Bosna’da kesişir.

Yönetmenimiz Bosna’nın Sırplar tarafından işgâl edildiği dönemde Müslümanların yaşadığı zor durumlara ışık tutarak sinema ile belgesel karışımı bir film yapmaya çalışmış ama Akovalıgil’in ilk filmi olsa gerek, konu amatörce işlenmiş. Özellikle sahneler arası çok hızlı geçilmiş ve yönetmen Fatih ile Selim’in arabanın içindeki diyalogları da çok fazla uzatılmış ama iki farklı hikâyenin birbirine mantıklı bir şekilde bağlanması ve tarihsel olaylardan da bahsedilmesi, izleyicinin filme olan ilgisini bir hayli arttırıyor. Filmde Semahat Hanımı canlandıran Semahat Garuşanin’in samimi ve doğal oyunculuğu dikkat çekiyor, isminden de belli oluyor ki oynadığı karakter ile kendi hayatı hemen hemen birbirine benziyor, Garuşanin’e Mesut Akusta, Deniz Çakır, Kemal Okur ve Muhammed Garuşanin gibi oyuncular eşlik ediyor.

Filmin başarılı görüntülerinin yönetmenliğini ise O… Çocukları, Ali’nin Sekiz Günü ve Dilber’in Sekiz Günü gibi filmlere de imza atmış olan Cengiz Uzun üstleniyor. Saraybosna’nın manzaraları da filme ayrı bir renk katmış. Salondan çıktığım zaman gelecek yaz tatilinde Bosna’ya gidip bize yakın bu yerleri ziyaret etmeye karar verdim.

Az bir bütçeyle çekilmesine ve teknik kusurlarına rağmen Semahat Goruşanın’ın oyunculuğu, görüntüsü ve Bosna-Hersek topraklarında yaşamış olan Müslümanlar (Boşnaklar) hakkında bilgiler almak için görülmeye değer bir film olmuş.

(10 Ekim 2010)

Emir Batuş