Yaşamaya Değer

Mona Achache’nin yönettiği ve Josiane Balasko, Garance Le Guillermic, Togo Igawa ile Anne Brochet’nin oynadığı Yaşamaya Değer (Le Herisson – The Hedgehog), 04 Haziran 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Paris’te dış dünyadan uzak bir çevrede yaşayan 11 yaşında, oldukça zeki bir kız olan Paloma, 12. yaş gününde intihar etmeye verir. Ölümle randevusunun yaklaşmasına yakın, yalnız apartman görevlisi Renée ve gizemli Kakuro ile tanışır. Böylece Paloma, karamsar hayatını gözden geçirme şansı bulacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirilerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yaşamaya Değer yazısına devam et
  • Kaza Geçiren “Dondurmam Gaymak” Filminin Oyuncusu Turan Özdemir’in Durumu İyiye Gidiyor

    Dondurmam Gaymak filminin sevilen oyuncusu Turan Özdemir, Bodrum – Ortakent’te geçirdiği bir trafik kazası sonucu yaralandı. Sanatçıya, yolun ortasında gördüğü kediyi alıp döndüğü sırada bir motosikletin çarptığı bildirildi. Saat 17:20 gibi alınan haberde ise sanatçının hayati tehlikeyi atlattığı, beynindeki kanamanın sadece çeperde kaldığı için doktorların ameliyat etmeye gerek görmediği, sanatçının yüzünde ve elmacık kemiğindeki kırıklar haricinde başka önemli bir sağlık sorunu olmadığı belirtiliyor. Değerli sanatçımıza geçmiş olsun dileklerimizle acil şifalar diliyoruz.

  • Basın Bülteni
  • Turan Özdemir fotoğrafları için tıklayınız.
  • 3. Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali’nde Oyuncular Kültür Gezisi Yaptı

    Bu yıl 3.sü organize edilen Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali’nde gösterime giren filmlerin oyuncuları Elazığ’a gelmeye başladı. Başka Dilde Aşk filminin oyuncusu Saadet Işıl Aksoy, Gelecekten Bir Gün filminin oyuncusu Hayrettin Karaoğuz ve oyuncu Betül Şahin, Elazığ halkının büyük ilgisiyle karşılandılar. Oyuncular, festivalde Elazığ’ın ilçeleri Sivrice ve Palu’ya yapılan kültür gezilerine katıldılar ve şehrin yöresel yemeklerinden tattılar. Erzurum’da çekilen bir sinema filminde oynadıktan sonra ayağının tozuyla Elazığ’a gelen Betül Şahin, seneye festivalde oynadığı filmin de olmasını umduğunu söyledi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    3. Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali’nde Oyuncular Kültür Gezisi Yaptı yazısına devam et
  • The Collector: Daha Ne Kadar Kan Akmalı?

    Testere serisiyle seyircileri manipüle eden senarist Patrick Melton ve Marcus Dunston, Testere’ye fazla kafayı takmışlar belli ki. Şimdi de onun muadili olan The Collector filmini görücüye çıkartıyorlar. Hem de zekice hazırlanmış tuzaklarla…

    Kimilerimiz korku filmlerinin öncülüğünü yapan Testere serilerini gözümüzü kırpmadan seyretti, kimilerimiz de son derece mide bulandırıcı buldu. Eğer Testere serilerini sevenlerden ve sürekli takip edenlerdenseniz The Collector (Koleksiyoncu) iyisiyle kötüsüyle tam size göre. Bazı ufak tefek pürüzler hariç tabi… Bir korku filmine göre tempolu olan ve seyircilerin gözlerini adeta bir pinpon topu gibi pörtleten The Collector buram buram gerilim kokan düşük bütçeli bir film. Düşük bütçeli olmasına rağmen The Collector, klişeleşmiş ve tabiri caizse korkutamayan korku filmleri arasından kolayca sıyrılmayı başarıyor. Çünkü film sonraki yıllarda çekilen pek çok korku filmi için prototip oluşturacak kadar bildik değil. Peki, filmin diğer klişe korku filmlerinden farkı nedir? Hemen aktaralım.

    Film tıpkı Testere filminde olduğu gibi tek bir mekânda geçiyor. Burada asıl önemli olan akıl oyunları. Karısının borca battığını öğrenen Arkin parayı bulmak için birinin evini soymaya gider. Nereden bilsin ki o evin tuzaklarla dolu olduğunu… Evdeki kasanın yerini bulan Arkin için durum gitgide zorlaşır ve çok kısa süre sonra enteresan olaylar patlak verir. Evin her bir bölümü hunharca katledilmek istenen kurbanlar için özel olarak hazırlanmıştır. Ama işin ilginç tarafı katilin bunları neden yaptığıdır. Tüm bunlardan evvel filmle müsemma olan katilin lâkabının neden “Collector” olduğunu düşündüğümüzde ortaya çok farklı bir sonuç çıkıyor aslında. Çünkü filme göre bu katil hayvanlara hükmeden bir canidir.

    Buradan yola çıktığımızda vahşilerin trajedisini testere-vari bir tekniğe bulayan yönetmen Dunston katile karşı olan bakış açımızı ters köşe yapan hikâyesi, eleştirel tavrı ve sürükleyiciliğiyle değiştirmeye çalışırken perdeye yansıtılan görüntüler tedirginlik seviyemizi anbean arttırıyor. Zaten katilin içindeki şiddeti sadistçe bu denli dışarı çıkarması için “işte bu” diyeceğimiz sahneler çok fazla. Meselâ elektrikli testere ile parçalanan bedenler, patlayan kafalar ve eriyen vücutlar gibi… Şimdilik bu iç karartıcı sahneler bir yana dursun! Gelelim filmi izlenilebilir kılan unsura. Filmin finaline doğru katilin örümceğin gözlerinden görmesini sağlayan Dunston Crow filmine atıfta bulunarak Brandon Lee ve karga arasındaki ilişkiye benzer bir portre çiziyor. O halde filmi şu şekilde değerlendirmek mümkün. Aslında The Collector, Testere ve Ölümsüz Aşk: The Crow (The Crow – Karga) filmlerinin harmanlanmasından oluşuyor. Bunun neresi orijinal bir fikir diye düşünebilirsiniz. Ama bu durum sandığınızın tersine gelişiyor.

    Çünkü çoğu zaman filmlerdeki katil ayrıntılı bilgiler, filmin ilk 15 dakikasından sonra neler olacağını tahmin etmemiz, yaratıcı çözümler bulunmaya çalışılmadığı zaman tıkanan senaryo yapısı ve film materyalinin ucuzluktan kaynaklanan solukluğu yukarıda bahsettiğim benzerliğin yanında sanki bir hiç gibi duruyor.

    Sonuç olarak; The Collector başarısız korku filmlerini bir kalemde geri dönüşüm kutusuna yollayıp hem tebdil-i mekân kullanmadan hem de çeşitli hilelere başvurmadan bu türün hayranlarını abluka altına alacak bir yapım. Ama siz yine de film boyunca tuzaklara dikkat edin ve ava giderken avlanmayın!

    (28 Mayıs 2010)

    Arzu Çevikalp

    [email protected]

    Biutiful

    Alejandro Gonzalez Inarritu’nun yönettiği ve Javier Bardem, Blanca Portillo, Martina Garcia ile Felix Cubero’nun oynadığı Biutiful, 28 Ocak 2011′de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    Bu filmde, baba olmayı, sevgiyi, tutkuyu, ruhsallığı, suçu, pişman olmayı ve ölümlülüğü, Barcelona şehrinin tehlikeli yeraltı dünyasında dengelemeye çalışan Uxbal’ın hikâyesi anlatılıyor. Uxbal, parasını kazanmak için hiçbir kural ve engel tanımıyor, çocukları için yaptığı tüm fedakârlıklarda ise hiçbir sınır tanımıyor. Aynen yaşanılan hayatın kendisi gibi bu hikâye de başlamış olduğu yerde bitiyor.

    Biutiful yazısına devam et

    Sevilen Oyuncu Demet Evgar, Kanal D Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu Kanal D Cinemania’da bu haftanın konuğu Demet Evgar. Demet Evgar oyunculuğa nasıl başladı? Herkes tarafından tanınmasını sağlayan rolü hangisi? Banyo, Beyza’nın Kadınları, Güneşi Gördüm ve Yahşi Batı setlerinde neler yaşandı? Koyu bir hayvansever olan güzel oyuncunun en sevdiği Türk filmi hangisi? Demet Evgar yeni kurduğu şirketle neler yapmayı hedefliyor? Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona giren filmler, çarpıcı sinema haberleri, vs. yer alıyor. Ömür Gedik’le Cinemania her Cumartesi Kanal D’de.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sevilen Oyuncu Demet Evgar, Kanal D Cinemania’da yazısına devam et
  • Geleceğin Sineması 7 İçin Geri Sayım Başladı

    T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün projesi olan ve TÜRSAK Vakfı işbirliğiyle 7 yıldır ilgili üniversitelerin fakülte dekanları ve bölüm başkanları tarafından desteklenen Geleceğin Sineması, için geri sayım başladı. Ülkemizde öğrenci filmlerini, proje ve senaryo aşamasında destekleyen ilk ve tek projeyle ilgilenen öğrencilerin en geç 01 Haziran 2010 tarihine kadar TÜRSAK Türkiye Audiovisuel Kültür Vakfı’na başvurmaları gerekiyor. Jüri tarafından seçilecek 20 proje sahibi, kısa filmlerini gerçekleştirmek üzere 2.500 TL ile ödüllendirilecek. Değerlendirme sonucu birinci seçilen projenin sahibine ayrıca bir de Canon XHA1s kamera verilecek.

    Serdar Akar, Sine-Sen Etkinliğinde “Gemide”yi Anlatıyor

    Barda, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar gibi sinema filmlerinin ve Kurtlar Vadisi, Elveda Rumeli gibi birçok dizi filmin yönetmeni olarak tanınan Serdar Akar bu hafta ilk filmi Gemide ile Sine-Sen’in Yönetmenler İlk Filmlerini Anlatıyorlar başlıklı etkinliğine konuk olacak. Yönetmen Akar, 23 Mayıs 2010 Pazar günü saat 17:00’de Sinema Emekçileri Hareket Noktası ve Kültür Merkezi Çok Amaçlı Salon’da Gemide filminin gösteriminin ardından seyircilerle söyleşecek. Etkinlik 30 Mayıs 2010 Pazar günü saat: 17:00’de Yönetmen Çağan Irmak’ın ilk filmi olarak kabûl ettiği Mustafa Hakkında Herşey ile devam edecek.

  • Basın Bülteni
  • Görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Serdar Akar, Sine-Sen Etkinliğinde “Gemide”yi Anlatıyor yazısına devam et
  • Sinema Meclisi Programı, Bu Cumartesi Bütün Türkiye’yi Ayağa Kaldıracak

    Hazırladığı her sahne gösterisi, çektiği her film kısa sürede birer fenomene dönüşen, Türk komedi sanatının 2000’li yıllardaki altın çocuğu Cem Yılmaz, bu Cumartesi akşamı 22:30’da Cine5’in iddialı yapımları arasında yer alan Sinema Meclisi Programı’na konuk olacak. Canlı yayınlanacak programda üç saat boyunca Ali Murat Güven’in sorularını yanıtlayacak olan Cem Yılmaz, yönetmenliğini Yavuz Turgul’un gerçekleştirdiği Av Mevsimi adlı yeni filmindeki başrolüne hazırlandığından dolayı, uzunca bir süredir hiçbir söyleşi ve tartışma programına katılmıyordu.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinema Meclisi Programı, Bu Cumartesi Bütün Türkiye’yi Ayağa Kaldıracak yazısına devam et