Menemen Belediyesi Kültür Merkezi Sineması Yenilendi

Menemen Belediyesi Kültür Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren 99 kişilik sinema salonu 3 yıl önce perdelerini açarak sinemaseverlerle buluşmuştu. Sinemaseverlerin yoğun ilgisi üzerine Menemen Belediyesi daha kaliteli hizmet sunmak amacıyla sinemanın ses sistemini son model digital ses sistemi ile, zaman içinde ergonomik özelliğini kaybetmiş olan koltuklarını da daha modern koltuklarla değiştirdi. Sinema sorumlusu Muzaffer Çıkıkçı, çok yakın zamanda Ulukent’te tek salonlu, Menemen’de ise 3 salonluk bir sinema kompleksinin yapılmasının düşünüldüğünü belirtti.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Menemen Belediyesi Kültür Merkezi Sineması Yenilendi yazısına devam et
  • 35. Cesar Sinema Ödüllerine “Un Prophete” Damgasını Vurdu

    Fransa’nın Oscar’ı kabul edilen ve ülkenin en saygın ödüllerinden biri olan Cesar Sinema Ödülleri sahiplerini buldu. Yönetmenliğini Jacques Audiard’ın yaptığı Un Prophete (Yeraltı Peygamberi) filmi, Cesar’da toplam 10 ödül aldı. Paris’te yapılan törende Amerikalı aktör Harrison Ford’a Hayat Boyu Başarı Ödülü verildi. Cesar gecesinde Un Prophete, Audiard’a En İyi Yönetmen, Tahar Rahim’e de En İyi Aktör ve En İyi İstikbâl Vadeden Oyuncu ödülünü kazandırırken, En İyi Kadın Oyuncu ödülünü Skirt Day (La journee de la jupe) filmindeki rolüyle Isabella Adjani elde etti. (Haber: Serpil Boydak.)

  • Basın Bülteni
  • Film Hakkında
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    35. Cesar Sinema Ödüllerine “Un Prophete” Damgasını Vurdu yazısına devam et
  • Çılgın Kalp

    Scott Cooper’ın yönettiği ve Jeff Bridges, Colin Farrell, Maggie Gyllenhaal ile Robert Duvall’in oynadığı Çılgın Kalp (Crazy Heart), 12 Mart 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Bir zamanların country müzik starı Bad, 57 yaşında alkolik bir şarkıcıdır. Küçük kasaba barlarında gitar eşliğinde şarkı söyleyerek geçinmektedir. Bir çok kadınla ilişkisi olmuştur, ancak şimdi yalnızdır. Günlerden bir gün hayatına Jean girer. İyi bir haber peşindeki genç gazeteci boşanmıştır ve 4 yaşındaki oğlunu kendi başına büyütmektedir. Birlikte oldukça Jean, Bad’in içindeki insanı görmeye başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Vicdan Filmleri, Katılım Süresi Uzatıldı

    Vicdan Filmleri’ne son katılım tarihi katılımcılarından gelen yoğun istek nedeniyle 31 Mart 2010′a, jürinin belirlediği 20 filmi açıklama tarihi ise Haziran 2010′a alındı. Uluslararası Hrant Dink Vakfı’nın, Hrant Dink’in “Sağduyunun, vicdanın sesi suskunluğa mahkûm edildi, şimdi o vicdan çıkış yolu arıyor.” cümlesinden hareketle düzenleyeceği Uluslararası Kısa Film Projesi, vicdanını kamerayla buluşturmak isteyenlere sesleniyor. Projeye, her tür katılımcı, her tür kamerayla, -belgesel, kurmaca, animasyon, videoart, kısa film, deneysel, müzik- her tür filmi ile katılabiliyor.

  • Web Sitesi
  • Görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Vicdan Filmleri, Katılım Süresi Uzatıldı yazısına devam et
  • 9. Ulusal Kısa Film ve Kısa Film Öykü Yarışması

    9. Ulusal Kısa Film Festivali içerisinde uyuşturucu – şiddet konulu kısa film ve kısa film öykü yarışması 01 – 04 Nisan 2010 tarihlerinde yapılıyor. Kısa filmlerin ve öykülerin son teslim tarihi 15 Mart 2010 olarak tesbit edildi. Jüri üyeleri, kısa film yönetmenleri İlknur Bektaş, Irmak Sueri, Deniz Dargı, Hilal Uzgaş, Selin Canan Kılıç, Didem Kılıç, Yeliz Altun, yönetmen Sibel Tunç, yazar – yönetmen – senarist Haşmet Zeybek ve yazar – şair Şerafettin Kaya’dan oluşuyor. İletişim: İstanbul Kısa Filmciler Derneği, Tel: 0212 2930077. Adres: Kuloğlu Mahallesi, Gazeteci Erol Dernek Sokak, Sinemaevi, Kat: 2, Beyoğlu, İstanbul.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    9. Ulusal Kısa Film ve Kısa Film Öykü Yarışması yazısına devam et
  • Türkiye’de Sinema İzleyicisi Olmak

    Kimi zaman sinema eleştirmenleri ve bazen gazete köşe yazarları sinema sektörü için büyük lâf etmek isterler. Bu duruma bende düşmüşümdür (Turkishnews’da yazdığım dönem). Genelde söylenen lâflar şöyledir:

    – Türkiye’de sinemaya çok az gidiliyor. (Avrupa ve ABD’ye bakınca)
    – Türk sineması yükselişte, yerli film izleyicisi artıyor. Her iki kişiden biri yerli filme gidiyor.
    – Türkiye’de sinema salonu olmayan iller var.
    – Türk seyircisi Festival filmlerini izlemeyi sevmiyor.
    – Bilet fiyatları çok yüksektir. 2 kişinin sinemaya gitme maliyeti 50 TL.dir.
    – Sinema perde sayımız halen Avrupa düzeyinin çok altında.
    – Türkiye’de her 2 kişiden biri yılda bir kez de olsa sinemaya gidiyor.
    – Toplam koltuk kapasitesinin büyük bir kısmı 3 büyük şehirdedir.
    – Devletin film sektörüne desteği çok az. Aksine sektörü engelliyor. (Vergiler)
    – TV, İnternet, Korsan Cd, Ev Sineması, sinema seyircisini azaltıyor.

    Hatta bazen eski dönem öne çıkarılmakta ve 70’li yıllarda açık hava sinemaların revaçta olduğu dönemde sinemaya gitme oranının çok fazla olduğunu (10 – 20 milyon) anlatıp o dönemi yad edenler de var.

    Sinema’da her dönemi, yaşanılan yılın sosyal, siyasal ve ekonomik şartları göz önünde bulundurarak incelemek ve izleyici profilini bu şekilde değerlendirmek daha akılcı olur. Oysa biz işin genelde kolayına kaçarız: “Türk İzleyici Sinemaya Gitmiyor.” İyi ama Türk seyircisi Tanzanya’da yaşamıyor ki. Darbelerden, terörden, ekonomik krizlerden, devlet büyüklerimizin birbirleri ile olan çekişmelerinden, hatta ana haber bültenlerinden bile etkileniyor. Biraz daha derin düşünelim.

    Yıl 1970. Film sayısı 300. Halkın tek sokak eğlencesi olan sinema, çoluk çocuk herkesin rağbet ettiği bir sektör olmuş. Açık hava sinemaları dolup taşıyor. Peki sonra neler olmuş bakalım. TRT yayın hayatında – terör sokakta – erotizm sinemada – darbe mecliste ve sinema küt diye bitiyor…

    80-90 arası yasakların olduğu dönem. Ve sinema kendisini videoda yeniden buluyor. Ancak kalitesi arabesk düzeyinde kalıyor. (Muhsin Bey, Züğürt Ağa gibi çok özel filmleri saymazsak).

    90’larda özgürlükçü döneme geçtik derken sinema yine başını uzatacak anı yakalayamıyor çünkü bu sefer özel televizyonlar çıkıyor.

    96’da ise o film geliyor: Eşkıya.

    2010’lara geldiğimizde ise piyasada Recep İvedik’i görüyoruz.

    Peki Şimdi Ne Olacak?

    Dedik ya, Türk seyircisi çok hassas diye. Eğer ekonomi iyiye giderse, işsizlik azalırsa, siyasal krizleri atlatırsak, dış ilişkilerimiz sağlıklı olursa, tabiki bunun doğal sonucu olarak iyi filmler çekilecek ve daha çok izleyici sinemaya gidecektir.

    Yani özetleyecek olursak sinema sektörünün sıkıntısı sanılanın aksine seyirci problemi değildir. Aksine seyirci, adından da anlaşılacağı gibi sadece izleyicidir. Yani etki tepki kuralı gereği. Ülkenin gidişatına göre tepki vermektedir.

    (06 Mart 2010)

    Erhan Işık

    [email protected]
    www.yesilcam.gen.tr

    Eyyvah Eyvah’ın Berlin Galası Yapıldı

    Senaryosunu Ata Demirer’in yazdığı ve başrolünü Demet Akbağ ile paylaştığı Eyyvah Eyvah’ın Berlin galası dün akşam gerçekleştirildi. Filmin yönetmeni Hakan Algül, Ata Demirer, Demet Akbağ ve Bican Günalan’ın katıldığı galaya ilgi büyüktü. Eyyvah Eyvah ekibi Essen’de de gala yaptıktan sonra İzmir’e geçecek ve Pazar günü de filmlerini İzmir’de seyirciyle birlikte izleyecek. Ata Demirer ve Demet Akbağ, 05 Mart Cuma akşamı da Beyaz Show’a konuk olacak. Serkan Çağrı’nın da klarneti ile katılacağı program boyunca Eyyvah Eyvah’ın şarkıları oyuncular tarafından seslendirilecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Eyyvah Eyvah’ın Berlin Galası Yapıldı yazısına devam et
  • Eşrefpaşalılar

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri 7

    Şimdiden tarih düşeyim, “Eşrefpaşalılar”ın box office rakamları gerçeği yansıtmayacak. Bugün Cumartesi, gittiğim birkaç sinemada filme…

    …gelenlere baktım, alışıldık seyirci değil. Zaten filmin gösterime girmesinden önce “hoca efendi hakkında” diye konuşulmaya başlanmıştı.

    “Hoca efendi” dediysem filmde cami hocasını canlandıran Sinan Taymin Albayrak’tan bahsediyorum. Ahmet Hakan da Hürriyet’teki köşesinde…

    …Sinan Albayrak’ın, meşhur falanca Albayrak’ın kardeşi olduğunu yazdı. Filmin sponsorları arasındaki Bank Asya da malûm…

    …”maneviyatla ilgili sanat projelerine destek veren bir kurumdur” diyelim. Sinemalara dönersek, keza birkaçının yetkilisiyle konuştum.

    “Abi” diyorlar, “matineye 70 – 80 bilet kesilmiş, film başlayacak, salonda 2 – 3 kişi var”, bir diğeri “Genellikle grup halinde bilet…

    …talebinde bulunuyorlar, indirim istiyorlar. 6 TL.ye kadar indik. Öteki filme 10 – 15 TL.ye bir bilet, bu filme 2 – 3 bilet kesmiş oluyoruz.”

    Bu teşhisler sonrası şimdiden duyar gibi oluyorum, yarın öbür gün “Aynı dönemde vizyona girdik, bizim film şu kadar hasılat yaptı, sizin…

    …film bu kadarda kaldı” denilecek. Sinemamızda zaman zaman böyle şeyler olur, ancak bu seferki açıkça talimatla film izlemeye döndü. Maşallah…

    …sonunda sinemayı da süratle “sizinkiler – bizimkiler” ayrımına doğru götürüyoruz. Birde akıl vereyim, bir zamanlar sinemamızda dini…

    …filmler moda olduğunda, Anadolu’da hoca efendiler vaazlarında “Şu filmi bir kez seyreden erer, iki kez seyreden göğe çıkar, on kez…

    …seyreden hacı olur” gibi şehir efsaneleri anlatılırdı. “Eşrefpaşalılar” için de pekalâ böyle bir uygulama yapılabilir. En azından…

    Recep İvedik’in -şu gerçekten yalan olan- “Tüm zamanların en çok izlenen filmi” rekoru elinden alınır. Tabi biz yine “tüm…

    …zamanlar rekoru”nun geçmişte kaldığını, artık TV.siz zamanlardaki filmlerin rekorunun kırılmasının hayal bile edilemeyeceğini biliriz.

    Her ne kadar bu yazdıklarımdan olumsuz bir manâ yansıması oluyorsa da Sadi Bey filmi beğenerek izledi, hatta 4 üzerinden 3 yıldız bile verdi.

    Tabi “Yüreğine Sor”u izledikten sonra 3 yıldızın “Eşrefpaşalılar”a çok, 4 yıldızın Yüreğine Sor”a az olduğunu düşünse de kayda böyle geçti.

    (06 Mart 2010)

    Sadi Çilingir

    [email protected]

    Titanların Savaşı

    Louis Leterrier’in yönettiği ve Sam Worthington, Liam Neeson, Ralph Fiennes ile Gemma Arterton’un oynadığı Titanların Savaşı (Clash of the Titans), 02 Nisan 2010’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
    Bir tanrı olarak doğmuş, ancak insan gibi yetiştirilmiş olan Perseus, ailesini kinci tanrı Hades’e karşı koruma konusunda çaresizdir. Kaybedecek hiçbirşeyi kalmayan Perseus, Zeus’un güçlerini ele geçirebilecek ve dünyaya cehennemi yaşatabilecek Hades’e karşı, çok tehlikeli bir görevi yönetmeye gönüllü olur. Korkunç canavarlarla olan savaşı kazanmanın tek yolu kendi kaderini çizmektir.

    Titanların Savaşı yazısına devam et

    Oscar’ın Yıldızlarını Tahmin Edin, LG’den Hediyeler Kazanın

    Dünya sineması için ayrı bir önem taşıyan Oscar ödül töreninin Türkiye’de yayınlanmasına önemli bir destek veren LG, Oscar törenine çok az bir süre kala, sinemaseverlere birbirinden eşsiz hediyeler kazanma şansı sunuyor. LG, oscar.ntvmsnbc.com adlı internet sitesi üzerinden, verilecek 11 ödül kategorisinde, en çok doğru tahmini en erken veren sinemasever izleyiciler arasından ilk 10 kişiye çeşitli hediyeler kazanma imkânı tanıyor.

    Derviş Zaim, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü’nün düzenlediği Türk Sinemasında Yeni Bakışlar programının bu ayki konuğu, Derviş Zaim. 27 Şubat Cumartesi günü 18:30’da Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan söyleşiye Derviş Zaim, Prof. Dr. Zeynep Tül Akbal ve yönetmen Tan Tolga Demirci katılacak. Söyleşiyi yapımcı-yönetmen Faysal Soysal yönetecek. Sinema alanında her ay etkili bir ismin konuk edildiği Türk Sinemasında Yeni Bakışlar programı Mart ve Nisan aylarında Semih Kaplanoğlu ve Nuri Bilge Ceylan’ı ağırlayacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Derviş Zaim, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde yazısına devam et
  • Sev Kardeşim

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri 6

    Alışveriş merkezlerine ve sinemalara yabancı isim konulmasını kınıyorum. Emek, Saray, Lale, İnci Sineması gibi isimlerin suyu mu çıktı?

    Amerika, İngiltere veya Fransa’da “Saray Sineması” adıyla bir sinema, “Şaşkınbakkal AVM” adıyla bir AVM açsanız, adama poposuyla gülerler.

    Güzel Türkçemize saygı gösterelim. Yabancı isimli AVM ve sinemaların isimlerini değiştirelim.

    Gariban çaresizlikten gecekondu yapar, kamu arazisini işgâl ettiği gerekçesiyle yıkarlar.

    Belediye Sultanahmet Meydanı’nı çirkin barakalarla panayır yerine döndürür, soran olmaz. Aslında o kılıfına uydurulmuş kamu arazisi işgâlidir.

    Bir kısım vatandaş Tokat – Reşadiye’deki 7 askerin şehit olması olayını “provokasyon” (TDK sözlüğüne göre: “kışkırtma”) olarak nitelendirdi.

    Demek ki bu provokatörler o kadar aptal ki yaptıkları işin provokasyon olduğunu belirtecek izler bırakıyorlar. Bir tuhaflık olduğu belli.

    Skiper şöyle diyor: Dev dalgalar iskeleleri yıktı, sahil yolunu parçaladı, milyonlarca dolarlık zarara yol açtı.

    Ksiper kardeşim dalgaların bir suçu yok. Sen denizin içine iskele yaparak, kumsalı yola çevirerek denize milyonlarca dolarlık zarar verdin.

    Diyet o diyet, deniz senin verdiğin zararın diyetini alıyor. Veya -senin kapitalist, ekonomik ifadenle- verdiğin zararın “tazminat”ını alıyor.

    Üzerinde binlerce minik ampul olan elektrik kablolarıyla sizi sarıp sarmalarını ister misiniz? İstemezsiniz değil mi?

    Yine yılbaşı geldi. Şehrin orasında burasındaki ağaçları niye üzerinde binlerce minik ampul olan elektrik kablolarıyla sarıp sarmalıyorsunuz?

    Ağaçlara sordunuz mu?

    Elmadağ ile Kurtuluş son durak arasında teleferik yapılmasını istiyorum. Türkiye’de halka en faydalı teleferik olacağına inanıyorum.

    Yabancı film reklâmlarında bazen yabancı basın yazarlarının kanaatleri belirtiliyor. “Tanrının Kitabı” ve “İntikam Peşinde” reklâmlarından:

    New York Times, Arizona Republic, Chicago Sun Times, Richard Roeper.com, Fox TV, The CW, CBS-TV, ABC-TV. Bana ne bunların kanaatlerinden.

    Ali Murat Güven, Ali Ulvi Uyanık, Atilla Dorsay, Murat Özer, Ömür Gedik, Uğur Vardan ve diğerlerinin kanaatleri bence daha değerlidir.

    (10 Şubat 2010)

    Sadi Çilingir

    [email protected]

    Türkiye’de Bir İlk: “Ses”in Karakteri Derya, Twitter’da

    Ümit Ünal’ın yönettiği Ses adlı filmde doğaüstü bir ses tarafından hayatı alt üst olan genç bir kadın olan Derya için bir twitter sayfası oluşturuldu.
    Kasım 2009’dan bu yana twitter’da olan Derya günlük hayatından olayları girerken, aynı zamanda filmle ilgili önemli ipuçlarını da içeriyor.
    05 Mart 2010′da Tiglon Film dağıtımıyla vizyona girecek olan ve başrollerinde Selma Ergeç, Mehmet Günsür, Işık Yenersu ve Eylem Yıldız’ın yer aldığı gerilim filminin hikâyesine paralel ilerleyen site içeriği, seyirciye daha bütün bir deneyim sunmasını hedefliyor.

  • Basın Bülteni
  • Twitter sayfası için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Arka Pencere, Türk Filmlerinin Festival Karnesini Çıkarıyor

    Arka Pencere, 18’nci sayısında Altın Ayı ödüllü Bal’ı kapağına taşıyor ve 1960’lardan bugüne yurtdışında ödül kazanan Türk filmlerini hatırlıyor. Esrar Perdesi sayfaları, gösterime giren Nine dolayısıyla Federico Fellini’nin başyapıtı Sekiz Buçuk’a ayrılmış durumda. Bir sinemacının yaratı sancısından yola çıkarak düşsel ve varoluşçu bir film çeken Fellini ve başroldeki yıldız Mastroianni yazıda saygıyla anılıyor. Derginin yeni sayısında Çok Bilen Adam köşesinde okunabilecek vizyon filmi eleştirileri şöyle: Nine, Veda, Cennetimden Bakarken, Yenilmez ve Eyyvah Eyvah.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere, Türk Filmlerinin Festival Karnesini Çıkarıyor yazısına devam et