Documentarist’te Cezaevi Trajedileri

Documentarist Belgesel Haftası, 14-17 Aralık arasında “Hangi İnsan Hakları” temasıyla belgeseller gösteriliyor. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri, yıl içine yaydığı etkinliklerine “Hangi İnsan Hakları”nı da eklemiş. Belgesel gösterimleri, Hollanda Konsolosluğu’na bağlı Beyoğlu Dutch Chapel ve Tophane Tütün Deposu’nda gerçekleştiriliyor.

Documentarist, 10 Aralık İnsan Hakları Günü ve İnsan Hakları Haftası dolayısıyla 14 – 17 Aralık’ta, bir belgesel haftası düzenliyor. “Hangi İnsan Hakları” başlıklı bu yılki etkinliğin ana temasıysa “cezaevleri…” Dünyada pek çok ülke ve şehirde düzenlenen “insan hakları film festivali” geleneğine uygun olarak, mini bir festival boyutunda tasarlanan etkinlikte, çok önemli belgeseller gösterilecek. İnsan hakları ihlallerinin en kronikleşmiş yeri olan cezaevlerinin iç burucu dramları yansıyor. Belgesellerin birçoğu daha önce Türkiye’de gösterilmemiş filmlerden oluşturulmuş.

İnsan hakları için…

Etkinlikte gösterilecek filmlerden biri, 28 yıldır cezaevinde yatan ve her an infaz tehdidiyle yaşayan idam hükümlüsü gazeteci-yazar Mumia Abu Jamal’ın hayatını konu alan “In Prison My Whole Life-Ömrüm Hapiste Geçti”, yapımcılığını ünlü aktör Colin Firth’ün üstlendiği ve Marc Evans’ın yönettiği 2007 yapımı bir belgesel. Bir polisi öldürmekle suçlanan, çeyrek yüzyıl masum olduğunu haykıran Kara Panterler üyesi Abu-Jamal’in hikâyesi, onun yakalandığı gün doğmuş bir gencin Amerikan adalet sistemine yaptığı bir yolculuk üzerinden anlatılıyor. Abu-Jamal’in infazı şu günlerde yeniden gündeme geldi. Etkinlikte gösterilecek bir başka belgesel, çekimi yaklaşık yirmi yıl süren “Rene”, yaşamının büyük bir bölümünü cezaevinde geçiren bir adamın iç dünyasına doğru bir yolculuk yapıyor. Bu belgeseli, uzun yıllara yayılmış öyküleriyle tanınan Çek sinemasının önemli belgeselcilerinden Helena Trestikova yönetmiş. Fernand Melgar’ın yönettiği 2008 yapımı “La Forteresse-Kale” belgeseli, İsviçre’nin gözden uzak bir köşesinde, dağdaki bir kampta tutulan mültecilerin dramını konu alıyor. Türkiye seyircisiyle ilk defa buluşacak olan belgesellerden biri de “The Reckoning – Hesaplaşma…” Pamela Yates’in yönettiği belgesel, Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in tutuklanma talebi dahil olmak üzere, insanlığa karşı işlenmiş suçlarla ilgili kararlara imza atan Uluslararası Suç Mahkemesi’nin bir savcısının çabalarını yansıtıyor. Raymonde Provencher’in yönettiği Kanada yapımı “Blue Helmets: Peace and Dishonor – Mavi Bereliler: Barış ve Utanç”, Birleşmiş Milletler’e bağlı barış gücü askerlerinin görev yaptıkları bölgelerde yerel halka karşı işledikleri suçları sorguluyor. Hamid Rahmanian’ın yönettiği “The Glass House – Camdan Ev”, İran’da şiddetle karşılaşmış kadınların kaldığı bir sığınma evinden dramlarını anlatıyor. Festivalde, Hollanda’da yayın yapan Metropolis TV tarafından gerçekleştirilmiş, “Cezaevinde Yaşam” başlıklı kısa filmlerden oluşan bir seçki de gösterilecek.

Belgesel haftasında Filistin üzerine de üç film yer alıyor. “Encounter Point – Buluşma Noktası”, insanların savaş psikolojisi içinde yaşadığı bir ortamda barışa şans tanımak için İsrailli ve Filistinli barış eylemcilerinin hikâyesinin peşine takılıyor. Belgesel için, savaşta sevdiklerini yitirdiği halde intikam duygusuna kapılmak yerine “karşı saftakilere” elini uzatan, iki taraf arasında bir diyalog köprüsü kurmaya çalışan insanların doğaüstü çabası izleniyor deniliyor. İngiliz muhalif siyasetçi George Galloway’in öncülük ettiği “Viva Palestina” (Yaşasın Filistin) konvoyu, geçen yıl Britanya’dan yüzlerce araçla yola çıkıp Fransa ve İspanya üzerinden Kuzey Afrika’ya, oradan uzun bir yol katederek Mısır’a kadar gelmiş ve Gazze üzerindeki kuşatmayı kırmayı başararak, bölgeye yardım malzemesi götürmüştü. Aynı organizasyon Aralık ayında tekrar edilecek ve yine dev bir konvoy bu kez İstanbul’dan geçerek Suriye ve Ürdün üzerinden Gazze’ye ulaşmaya çalışacak deniliyor. Konvoyu kameralarıyla karşılamaya hazırlanan Documentarist, aynı tarihlerde bir önceki konvoyun hikâyesini anlatan “Three Uncles Go to Gaza – Üç Amca Gazze Yolunda” adlı belgeseli programda gösteriyor. Gösterim, yönetmenin ve konvoy temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşiyor. Filistin’le ilgili diğer belgesel, “Sumoud – This Palestinian Life / Azim: Filistin’de Hayat”, Filistinli köylülerin yıllardır büyük azimle sürdürdüğü barışçıl direnişlerini yansıtıyor. Yönetmen Philip Rizk, belgeselin çekimi sırasında Mısır güvenlik güçleri tarafından kaçırılarak sorgulandığı da söyleniyor.

Türkiye’den, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Altın Portakal” ödülünü paylaşan, cezaevi sorununa biri içeriden diğeri dışarıdan yaklaşan “5 Nolu Cezaevi” ve “Ziyaretçiler” etkinlik kapsamında bir kez daha seyirciyle buluşacak. “5 Nolu Cezaevi”, 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan gaddarlıkları, o işkencelere maruz kalmış tanıkların ağzından aktarırken, “Ziyaretçiler” New York dışındaki cezaevinde yatan yakınlarını her hafta ziyarete giden kadınların yolculuğunu anlatıyor. “İbret Olsun Diye” belgeseliyse, Türkiye’deki uygulamalar üzerinden idam cezasını sorguluyor. 14 – 17 Aralık tarihlerinde gerçekleşen Documentarist’te, cezaevindeki yaşam koşullarına dikkat çeken bir panel, içeridekilere mektup yazma kampanyası gibi yan etkinlikler de düzenleniyor. Film gösterimleri Hollanda Konsolosluğu’na bağlı Dutch Chapel (Beyoğlu) ile Tütün Deposu’nda (Tophane) yer alıyor.

(12 Aralık 2009)

Ali Erden

sinerden@hotmail.com