Akasya Durağı’nın Osman Ağası ile Kavak Yelleri’nin Anneannesi Rina Filminde Buluştu

Akasya Durağı adlı TV dizisinin Osman Ağası Cezmi Baskın ile Kavak Yelleri adlı TV dizisinin anneannesi Ayten Uncuoğlu, yönetmenliğini Şenol Sönmez’in üstlendiği Çağlar Çorumlu, Eray Türk, Paşhan Yılmazel, Merve Sevi ve Cüneyt Türel’in de rol aldığı Rina filminde bir araya geldiler. 18 Aralık 2009 tarihinde vizyona girecek olan Rina’da aşk kırgını yalnız bir kadın olarak kamera karşısına geçen Ayten Uncuoğlu, “Benim projelerde yer almamda öykü, yönetmen ve oyuncular önceliklidir. Kendimi güvenle teslim edebileceğim bir yönetmen ve karşısında oynadıkça çoğalacağım bir ekiple beraber çalışmak tercihimdir.” dedi.

Yalnızlık ve Bireyselliğin İflâsı: Babam Büfe

Senaristliğini ve yönetmenliğini dizi senaryolarından tanıdığımız Meriç Demiray’ın yaptığı “Babam Büfe” isimli film çağın hastalığı bireysel ve yalnız yaşama tutkusunun adeta cellâdına aşık olma çılgınlığına dikkat çekiyor. Birey olamama ve bireycilik ilişkisini irdeleyen film, günlük yaşamda rastlayabileceğimiz öykülerin birbiri içine geçmiş iflâsını etkileyici bir akışla seyirciyle buluşturuyor.

46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamına ilk kez seyirci karşısına çıkan ve birçok eksiğine rağmen beğeni toplayan Meriç Demiray’ın ilk filmi “Babam Büfe”, küçük mantık hataları ve devamlılık sorunlarına rağmen yılın en çok konuşulan filmi olmaya aday gibi görünüyor.

Bir apartman kapıcısının günlük rutinliğinin derinliklerinde bireyin yalnızlık tutkusunu ve bu tutkunun nasıl bir ince ölüme dönüştüğünü beyazperdeye yansıtan Demiray, kapitalist toplum modelinin bireyi ve emeği öğüttüğü değirmenin ciddiyetine de işaret ediyor.

Yarattığı karakterlerin yönelişindeki başarı ve öyküdeki olay örgüsünün gerçekle tıpatıp aynı olması seyirciye her saniyesi sert bir sosyal ilişkiler karışımı sunarken, kapitalist gelişimin birey için hazırladığı hendekleri gözden kaçırmıyor. Olayların neden sonuç ilişkisi içindeki akarı sayesinde seyircinin anlaşılır ve akıcı bir film izlemesini sağlayan Demiray, eleştirilere konu olsa da, bolca kullandığı küfürlerle de aslında halihazırda yaşadığımız sokağın profilini de çizmiş oluyor.

Oldukça düşük bir bütçeyle ve imece usulüyle çekilen filmde iki çocuk sahibi kapıcı Salim hâlâ şiir yazacak derecede sevdiği eşi Türkân’a daha iyi bir hayat sağlamak için apartmanda oturan haber kameramanı Korcan’la birlikte bir sahtekârlık plânlar. Salim’in ‘başrolünde’ olduğu sahte aksiyon haberleri çekip televizyona gerçek diye yutturup kazanacakları paraları kırışacaklardır. Plân tutar, iş büyümeye başlar. Salim bakkalda hırsız, sokakta kapkaççı olur, Korcan da çekip çekip satar. Ancak Türkân’ın hamile kalması ve dikkatli bir kanal yöneticisi hayatın akışını bozmaya başlar.

Korcan en büyük korkusu olan yalnızlık içine çekilmezliklerle dolu bir yaşamda ısrar ederken Salih ise içinde yaşattığı yalnızlığın esiri olmuştur. Korcan’la hazırladıkları dümenin anlaşılması üzerine plânları suya düşen Salih, binaya doğal gaz bağlanmasıyla da işinden olur. Eşinin bakkal Adnan’la kaçması üzerine yıkım yaşayan Salih, hazırladığı plânla kanallarda yüksek fiyatla alınacak bir sün hazırlar kendine.

Öykünün yaralayıcı bir iklimde ilerlemesi sayesinde seyirciye filmden ziyade bir gerçekliği tattırma yöntemi deneyen yönetmen, kontrolden tamamen çıkan hayatın nasıl bir eziyete dönüşebildiğinin altını çiziyor.

Haksızlık ve terk edilme duygusunun dayanılmaz işkencesiyle yoğrulan karakterlerin ızdırap dolu yolculuğuyla seyirciyi derinden etkileyen Yönetmen Demiray, sinemanın büyülü atmosferiyle herkesin kıyısından köşesinden geçtiği bir öyküyü sürükleyici bir dille sanatseverlere ulaştırıyor.

Filmin Künyesi

Senaryo-Yönetmen: Meriç Demiray
Tür: Dram
Yapımcı: Direnç Kıymaç
Oyuncular: Turan Özdemir, Levent Tülek, Nalan Kuruçim, Caner Çandarlı.

(21 Ekim 2009)

İsmail Yıldız

ismailsterk@gmail.com

Antalya Film Konseyi Yapılandırılması Tamamlandı

Antalya bir grup girişimci, Antalya Kent Konseyi çalışma ve Kültür – sanat grubu çatısı altında Antalya Film Konseyi’ni yapılandırdı. Başkanlığını Tamer Utku’nun üstlendiği konseyin yürütme kurulunda ayrıca Tülin Muratçay, Rıdvan Etik, İsmet Aydın ve Salih Yön yer alıyor. İlk olarak, film çekimleri için uygun coğrafi alanlar belirlemesi ve önerilebilmesi için, potansiyel yerlerin görsel bankası ve rehberinin oluşturulması çalışmalarına başlayan konsey, yakın bir tarihte antalyafilmcommission, antalyafilmkonseyi ve turkishfilmcommission internet adresleri üzerinden yapımcılara ulaşmaya çalışmayı plânlıyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Antalya Film Konseyi Yapılandırılması Tamamlandı yazısına devam et
  • Ankara Tan Kitabevi Sinema Seminerleri

    Ankara Tan Kitabevi, Sinema Seminerleri düzenliyor. Yeni başlayanlar, bilgisini tazelemek isteyenler ya da konular arasında bağlantı kurmakta zorlananlar için hazırlanan bu seminerin programı, her türlü ihtiyaca cevap vermek amacıyla oldukça geniş tutuldu. Programın bir kısmı sağlam bir altyapı oluşturma amacını, bir kısmı da uygulamaya dönük bilgileri kapsıyor. Film türleri dersleriyle hem tarih bilgisine katkıda bulunuluyor, hem de dileyenler için sınıflandırmayı kolaylaştırıcı bir olanak sunuluyor. Sinema Seminerleri için tanıtım toplantısı 20 Ekim Salı günü, 18:00 – 20:00 arası “Selanik Cad, No: 78/5, Kızılay, Ankara” adresindeki Tan Kitabevi’nde gerçekleştirilecek.

  • Basın Bülteni
  • Türk-Macar Yapımcılar Toplantısı, Pecs’te Yoğun Bir Katılımla Gerçekleşti

    Türk ve Macar yapımcılar arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla 09 Ekim’de Macaristan’ın Pecs kentinde yapılan “Türk-Macar Yapımcılar Toplantısı” büyük bir ilgi gördü. Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Pecs’te yapılan “Türk İlk Yönetmen Film Günleri”nden sonra TÜRSAV (Türk Sinema Vakfı) ve Southern Transdanubia Film Fund tarafından organize edilen toplantıya, Türkiye’den, Ali Özgentürk, Reis Çelik, Baran Seyhan, İsmail Güneş, Eyşan Özhim, Serkan Acar, Serdal Doğan, Mustafa Dok, Yılmaz Atadeniz, Aydın Sayman ve Abdurrahman Baysu katıldılar.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk-Macar Yapımcılar Toplantısı, Pecs’te Yoğun Bir Katılımla Gerçekleşti yazısına devam et
  • 04 Aralık’ta Gösterime Çıkacak Olan Abimm Filminin Afişi Basına Tanıtıldı

    Abimm filminin afişi için eldeki 10.000 kare foto tarandı ancak oyuncular Mustafa Üstündağ ve Levent Üzümcü için uygun kare bulunamadı. Geçtiğimiz hafta içinde tekrar stüdyoya giren oyuncular filmdeki kostümlerle bir tam günü bulan çekim yaptılar ve filmdeki rollerine uyan fotoğraflar verdiler. Bir ara afişleri halk seçsin düşüncesi taşıyan yapımcı Ergün Mercan daha sonra filmin her karesine hakim olan yönetmenin doğru duyguyu yansıtması ve bu konuda öncelikli söz sahibi olduğuna karar verip vazgeçildi. Yönetmenliğini Şafak Bal’ın yaptığı Abimm 04 Aralık’ta 200 sinemada birden gösterime girecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    04 Aralık’ta Gösterime Çıkacak Olan Abimm Filminin Afişi Basına Tanıtıldı yazısına devam et
  • Efsanevi Yönetmen Francis Ford Coppola, Üniversite Öğrencileriyle Buluşmak İçin Türkiye’ye Geliyor

    Hollywood’un en büyük ustalarından, yedinci sanatın efsanevi ismi İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen Francis Ford Coppola, TÜRSAK ve Pinema Film işbirliğiyle, ikinci kez Türkiye’ye geliyor.
    Ülkemizi ilk kez 2007 yılında, TÜRSAK’ın düzenlediği 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Onur Konuğu sıfatıyla ziyaret eden Francis Ford Coppola, festival dahilinde 2007 tarihli filmi Geç Gelen Gençlik (Youth Without Youth)’un Antalya’da düzenlenen Asya galasını onurlandırmıştı. Usta yönetmen, ülkemize yapacağı ikinci ziyarette, onuruna düzenlenecek panelde üniversite öğrencileriyle bir araya gelecek.

  • Basın Bülteni
  • Francis Ford Coppola fotoğrafları için tıklayınız.
  • Yeni Film Dergisi 18. Sayı Çıktı

    Yeni Film Dergisi’nin 18. sayısı kurmaca ve belgesel Türk sineması ağırlıklı olarak hazırlandı; bu yüzden Silikozis ve Yüz Bin Kişiydiler belgesellerine geniş yer verildi. Dört yıldır devam etmekte olan İşçi Filmleri Festivali yazısı hem bu festivalin diğer film festivalleri arasındaki farkına hem de nasıl, ne amaçla bir program oluşturduğuna değiniyor. Ayrıca derginin bu sayısında İki Dil Bir Bavul’un yönetmenlerinden Özgür Doğan’la yapılan söyleşi, Giovanni Scognamillo ile Yeşilçam’ın ekonomisine dair söyleşi ve Firaaq filmiyle Hindistan’daki sağcı Hinduların dikkatlerini üzerine çeken oyuncu ve yönetmen Nandita Das söyleşisi yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yeni Film Dergisi 18. Sayı Çıktı yazısına devam et
  • Butimar

    12-17 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Tanca (Tangier) Akdeniz Kısa Film Festivali’nde, 20 farklı ülkeden katılan 58 yönetmenin kısa filmleri bir hafta boyunca Fas’ın Tanca isimli kıyı şehrinde gösterilecek. Cezayir, Tunus, Fransa, İtalya, İspanya yapımı filmlerin katıldığı festivalde Türkiye’den Erol Mintaş’ın ve Rezan Yeşilbaş’ın filmleri büyük ödül için yarışıyor. Dünyanın farklı kentlerinden gelen misafirler ve halk tarafından büyük ilgi gören festival dahilinde, Erol Mintaş’ın Butimar isimli filmi bugün saat 14:30’da, Rezan Yeşilbaş’ın Hüküm isimli filmi ise yarın 18:30’da gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Butimar yazısına devam et
  • Atilla Dorsay, Nebil Özgentürk ve Derviş Zaim, Crossroads’da Buluşuyorlar

    4. JCI İstanbul Crossroads Uluslararası Kısa Film Festivali’nin yarışma jürisine her yıl jüri üyesi olarak destek veren Atilla Dorsay’a bu yıl, yönetmen Derviş Zaim ve TV programcısı Nebil Özgentürk de katıldı. Kültürlerarası diyaloğun önemini vurgulamak amacıyla düzenlenen 4. JCI İstanbul Crossroads Uluslararası Kısa Film Festivali’nde bu yıl tema üzerine çekilmiş bir çok kısa film yarışacak.
    Yarışmada dereceye girenlere verilecek toplam 10.000 TL.lık Digital Film Academy eğitim bursunun yanında, Sun Express de kısa filmcilere Avrupaya gidiş dönüş uçak bileti vererek destek oluyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Orada, “Montpellier” ve “Yeni Delhi Film Festivalleri”nde

    Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğluʼun yönettiği ve dünya prömiyerini geçtiğimiz hafta içinde 36. Ghent Film Festivaliʼnin ana yarışmasında yapan, başrollerini Dolunay Soysert, Sinan Tuzcu ve Erol Günaydınʼın paylaştıkları Orada, Fransa prömiyerini bu sene 31.si düzenlenen, Fransaʼnın önde gelen festivallerinden Cinemed Montpellierʼnin Panorama bölümünde yapacak. Film, aynı hafta içinde ülkemizi Osians Cinefan Yeni Delhi Film Festivaliʼnin ana yarışmasında temsil ederek Asya prömiyerini gerçekleştirecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Antalya’da “Beş Şehir” ve “İki Dil Bir Bavul”un Galaları Yapıldı

    46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali çeşitli etkinliklerle sürüyor. Dün yapılan Onur Ünlü’nün yönettiği Beş Şehir’in galasına yönetmen ve başrol oyuncuları Beste Bereket, Bülent Emin Yarar, Ege Tanman ve Şebnem Sönmez de katıldı. Gösterim sonrası Portakal Cafe’de yapılan sohbet toplantısında sanatçılar sinemaseverlerle söyleşti. Günün diğer dikkat çeken etkinliği ise İki Dil Bir Bavul’un galasıydı. Filmde, üniversiteden yeni mezun olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk öğretmenin okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen çocuklarla bir yıl boyunca yaşadıkları anlatılıyor.

    9. Türk Film Festivali Frankfurt

    9. Türk Film Festivali Frankfurt, 01 – 08 Kasım 2009 tarihleri arasında düzenleniyor. Festival Hessen Eyaleti Başbakan yardımcısı, Adalet Bakanı ve Uyum ve Avrupa İlişkilerinden sorumlu Devlet Bakanı Jörg Uwe Hanh ile Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Petra Roth ve Frankfurt Baş Konsolosluğu’nun himayesinde 8 yıldır başarılı bir şekilde yapılıyor. Türkiye’den T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da destek verdiği festival 01 Kasım’da sanatçının da katılımıyla Türkan Şoray – Sinema Kostümleri Sergisi’nin açılışıyla başlayacak, 02 Kasım, 19:00’da Frankfurt CineStar Metropolis Sineması’nda yapılacak gala ile devam edecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü afiş ve gösterilecek filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    9. Türk Film Festivali Frankfurt yazısına devam et
  • Orada Bir Kürt Köyünde

    İki Dil Bir Bavul
    Yönetmen: Orhan Eskiköy-Özgür Doğan
    Senaryo: Orhan Eskiköy
    Görüntü: Orhan Eskiköy
    Yapım: Peri-San Film (2009)

    Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan’ın ortak yönettikleri “İki Dil Bir Bavul” belgesel-film, dil üzerinden evrensel bir hakkı öne çıkartıyor. Bu yapıt 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi İlk Film” ödülünü de kazandı.

    Bu belgesel-film, okuldan yeni mezun olmuş Denizlili yeni öğretmen Emre Aydın, uzaklardaki yoksul ve yoksun bir Kürt köyünde hayat kadar zorlu sınavını verişinin gerçek hikâyesi. “İki Dil Bir Bavul”, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi İlk Film” ödülünü kazandı. Ayrıca bu belgesel-film, Abu Dabi’de düzenlenen Ortadoğu Uluslararası Film Festivali’nden de “En İyi Ortadoğu Belgesel Film” dalında ödül kazandı. “İki Dil Bir Bavul”, 16. Adana Altın Koza Film Festivali’nde de ödüllerle dönmüştü. Adana’da “Büyük Jüri Yılmaz Güney Ödülü” ve “SİYAD En İyi Film Ödülü”nü kazandı bu belgesel-film. Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan’ın ortak yönettikleri “İki Dil Bir Bavul” belgesel-film, evrensel bir soruna, anadile bakıyor. İlköğretim öğretmeni Emre, Türkçe bilmeyen Kürt çocuklarına Türkçe yazıp okumayı öğretmeye çabalıyor. Kışların ve hayatın zorlu geçtiği bu coğrafyada, yoksulluk ve yoksunluk karlar gibi her yeri kuşatmış. Öğrencilerin ailelerinin çoğu da Türkçe bilmiyor. Öğretmen Emre, eğitim çağına gelmiş çocukları muhtarın yardımıyla sınıfına topluyor. Birinci sınıf öğrencileri Türkçe konuşamıyor. Birinci sınıf öğrencileri Zülküf ve Rojda’nın öne çıktığı bu belgesel-filmde, anadilde konuşmanın ve eğitim görmenin evrensel bir hak olduğu hatırlatılıyor.

    O köy bizim miydi?.

    Bu belgesel-filmi seyrederken, insanın aklına 1967 yılında ölen eğitmen Ahmet Kutsi Tecer’in yazdığı “Orda bir köy var, uzakta,/ O köy bizim köyümüzdür./ Gezmesek de, tozmasak da/ O köy bizim köyümüzdür” dizeleri geliyor. “İki Dil Bir Bavul” belgesel-filmindeki o uzaktaki köy gerçekten bizim köyümüz müydü? Öğretmen Emre’nin gittiği o uzaktaki köy, buralara ne kadar uzakta!.. Bu belgesel-filmde, güçlü ve gerçeküstücü simgeler de var. Öncelikle, karlar yağmadan önce, genel çekimlerle yansıyan o toz bulutlarıyla. O toz bulutları “gerçeklik” üzerine insanı düşündürtüyor. Ardından karlar düşüyor köyün üzerine. Öğretmen Türkçe öğretmekte hâlâ zorlanıyor sınıfta. Öğretmen, köylülerle de iletişim kurmaya çalışıyor bu zorlu işinde. Zülküf’ün babasıyla öğretmenin arasında geçen konuşmalar da aslında birbirimizi anlayamamanın acı yansıması gibi. Zülküf’ün babası, geçmişte iş bulmak için doldurduğu iş formuna yabancı dil olarak “Türkçe” yazmış. Türkler için de “Kürtçe” yabancı dil değil miydi? Bu belgesel filmi seyredince, Kürtlerle Türklerin kültürel olarak ne kadar farklı olduğunu anlıyorsunuz. Gelenekler, görenekler ve hayatlar birbirlerine öyle uzakta ki. İnsan ne yapacağını, nasıl düşüneceğini şaşırıyor. Bu belgesel-filmi gören bir Türk, bunlar bu ülkede mi yaşanıyor, diye şaşkınlık içerisinde kalacak belki. Bu belgesel-filmde Türkler, Kürtleri keşfedecek sanki. “İki Dil Bir Bavul”u seyrederken, bir yabancı film görüyormuşsunuz hissine de kapılabilirsiniz belki. Irak’tan veya İran’dan bir filmmiş gibi. Yönetmenler, seyircilerini tam anlamıyla yabancılaştırıyorlar bu belgesel-filmleriyle. Bu iyi belgesel-filmde, öğretmenin günlük hayatı da belgesel tadında yansıyor perdeye. Öğretmenin bunaldığı anlarda cep telefonuyla aradığı annesi sığınağı sanki. Zeki Demirkubuz’un devlet bürokrasini eleştirmek için karakolları ve resmi dairelerdeki döküntü halleri göstermesi gibi, “İki Dil Bir Bavul” belgesel-filminin yönetmenleri de, okulun terk edilmişlik hissi veren içler acısı halini göstermişler. Demirkubuz’un 2001 yapımı “Yazgı” filmindeki gibi kapılar bir türlü kapanmıyordu bu belgesel-filmde de… Yönetmenler, köydeki hayatları da gerçekliğe müdahale etmeden yansıtabilmişler. Oyuncularının köylüler olduğu bu belgesel-film, gösterildiği festivallere heyecan getirdi. Dileriz, sinema salonlarına da bu heyecanı getirir. Ön ve son jeneriklerinde siyah yazıların kullanıldığı bu belgesel-filmin finalindeki anlar, kimilerini çocukluk yıllarına götürecek belki de.

    (21 Ekim 2009)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com