Ankara Sinema Derneği’nin de desteklediği ve organizasyonuna katkıda bulunduğu eğitim programı 20 – 26 Eylül tarihleri arasında Tiflis’te gerçekleştiriliyor. Proramı destekleyen diğer kuruluşlar arasında Romanian Film Sector – Association (RFS), Romania; Independent Filmmakers’ Association – South Caucasus (IFA – SC); Alt Film – Moldova; International Film Festival Molodist – Ukraine; Film Studio Tanka – Latvia; Implemented by Romanian Film Sector – Association (RFS) and Independent Filmmakers’ Association – South Caucasus (IFA – SC) gibi kuruluşlar var.
Günlük arşivler: 28 Mayıs 2009
Yeni Bir Yapımcı, Yeni Bir Film: Melekler ve Kumarbazlar
Hayal-Et Kitap Yayınları adıyla ilgi çekici sinema kitapları yayınlayan Burak Saraçoğlu, Hayal-Et Film adıyla kurduğu şirketiyle uzun metraj film çekimine başlıyor. T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan destek alan Melekler ve Kumarbazlar adlı film, senaryosunu da yazan Ertekin Akpınar tarafından yönetilecek. Çekimlere 10 Haziran’da başlanacağını belirten Ertekin Akpınar, filmle ilgili geniş bilgilerin yer aldığı dosyanın yakında basına ulaştırılacağını açıkladı.
Yeni Bir Yapımcı, Yeni Bir Film: Melekler ve Kumarbazlar yazısına devam et
Documentarist Biletleri Ön Satışta
02 – 07 Haziran 2009’da gerçekleşecek Documentarist ile Türkiye’de ilk kez bir belgesel etkinliğinde, altı mekânda birden film gösterimi gerçekleştiriliyor. Hafta boyunca film gösterimleri Pera Müzesi, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Hollanda Başkonsolosluğu Union Church, Goethe Institut İstanbul ve Kadıköy Beksav’da gerçekleşecek. Documentarist’in biletleri MyBilet üzerinden ön satışta, 02 Haziran’dan itibaren Documentarist standlarında.
- Basın Bülteni
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Temps D’Images Festivali
Fransız televizyon kanalı Arte ile La Ferme Du Buission tarafından 2002 yılında başlatılan ve yeni sanatsal işbirlikleri yaratmayı hedefleyen Temps D’images (Görüntü Zamanı) Festivali, garajistanbul’un katılımıyla düzenleniyor. Festivalde yıl boyunca gerçekleştirilen ortak yapımlar, dans, tiyatro, müzik ve film gösterimleri, atölye çalışmaları, konferans ve seminerler yer alıyor. Gösteriler, video ya da görüntüyü dramaturjik unsur olarak kullanarak geçmiş ya da gelecek arasındaki ilişkiye odaklanıyor.
Temps D’Images Festivali yazısına devam et
Beyond Belonging III – Almancı, Tiyatro ve Film Festivali
İstanbul ve Berlin arasındaki kardeş sehir ilişkisinin 20. yıldönümü kutlamaları kapsamında, Goethe-Institut İstanbul, Kulturprojekte Berlin ile açılışını bu sezon yapmış olan Ballhaus Naunynstrasse ve Hebbel Am Ufer Tiyatroları, 12 – 20 Haziran 2009 tarihleri arasında Beyond Belonging III – Almancı, Tiyatro ve Film Festivali’ni düzenliyor. Bu programla Berlin’den tiyatro ve göç bağlamında en yeni ve yaratıcı örneklerden bir demet İstanbul’a taşınıyor. İş göçünün başlangıcından yaklaşık 50 yıl sonra, bir zamanların misafir isçilerinin çocukları ve torunları, hikâyeleriyle bu sefer Almanya’dan İstanbul’a geliyorlar.
Beyond Belonging III – Almancı, Tiyatro ve Film Festivali yazısına devam et
İstanbul Modern Sinema’da Sempozyum: Birinci Şahıs Filmleri
İstanbul Modern Sinema – docİstanbul işbirliğiyle 29 – 31 Mayıs tarihleri arasında Birinci Şahıs Filmleri başlıklı bir sempozyum düzenliyor. Türkiye’de bu konuda ilk kez düzenlenen sempozyum, dünyanın farklı bölgelerinden, geleneklerinden yönetmenleri ve araştırmacıları bir araya getirerek, sunumlar, tartışmalar ve film gösterimleri eşliğinde birinci şahıs filmi üretimini çeşitli açılardan ele almayı amaçlıyor.
İstanbul Modern Sinema’da Sempozyum: Birinci Şahıs Filmleri yazısına devam et
İsmail Necmi’nin İlk Uzun Metrajlı Filmi “Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım?”, 7. Bangkok Dünya Film Festivali’nde
İsmail Necmi’nin filmi, en yenilikci ve prestijli film festivallerinden biri olan World Film Festival of Bangkok’da World Cinema: Cinema Beat bölümüne seçildi. Önceki yıllarda yarışmalı bölüm içeren festival 2008 yılı itibarıyla yarışmasız bir yapıya geçerek sınırlı sayıda bir seçki ile dünya sinemasının öne çıkan yenilikçi filmlerini gösteren bir yapıya kavuştu. Bu sene 7.si gerçekleştirilecek olan festival 06 – 15 Kasım 2009 tarihleri arasında Bangkok’da düzenlenecek. Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım? filmi en son 38. Montreal Uluslararası Yeni Sinema Festivali’nin Uluslararası Yarışma Bölümü’ne girme başarısını göstermişti.
Hain (Yönetmen: Jeffrey Nachmanoff)
Jeffrey Nachmanoff’un yönettiği ve Don Cheadle, Guy Pearce, David Hoberman ile Jeffrey Silver’ın oynadığı Hain (Traitor), 12 Haziran 2009’da Medyavizyon Film dağıtımıyla r Film tarafından vizyona çıkarıldı.
FBI ajanı Clayton’un yürüttüğü uluslararası komploya ait soruşturmada ipuçları eski özel harekât subayı Horn’u işaret eder. Soruşturma timi, Horn’un yasadışı eylemlerini komployla ilişkilendirir fakat kanıtlar çelişkilidir. Hedefinin eski askeri mi, yoksa daha karmaşık şeyler mi olduğu konusunda tereddüde düşen Clayton, gerçeği gün ışığına çıkarmak için Horn’un izini sürmeye başlar.
Terminatör Kurtuluş (Terminator Salvation)
Terminatör Kurtuluş (Terminator Salvation)
Yönetmen: McG
Senaryo: John D. Brancato-Michael Ferris
Kurgu: Conrad Buff
Müzik: Danny Elfman
Görüntü: Shane Hurlbut
Oyuncular: Christian Bale (John Connor), Sam Worthington (Marcus Wright), Moon Bloodgood (Blair), Helena Bonham Carter (Serena Kogan), Anton Yelchin (Kyle Reese), Jadagrace Berry (Star), Michael Ironside (General Ashdown)
Yapım: Columbia (2009)
Yeni kuşaklar için Hollywood’un yeniden çekmeye başladığı ‘Terminatör’ serisi, yer yer doğal olarak insanda bilgisayar oyunları tadı bırakıyor. Ama, bu filmde de eski ‘Terminatör’lerdeki gibi karanlık ve kasvetli atmosfer var.
Yönetmen McG’nin bu filmi, 2003 yılında hapishanede açılıyor. Marcus Wright, idam edilmeden önce Dr. Serena Kogan’a organ nakli için imza veriyor. Marcus idam ediliyor ve film on beş yıl ileriye, 2018 yılına gidiyor. Metal yığını Terminatörlerin şiddeti ve kaosu dünyaya kıyamet yaşatmış. Mekânlar da dışavurumcu filmlerdeki gibi çarpık ve enkaza dönüşmüş. Marcus, seyircinin karşısına yeniden çıkıyor. Şaşkınlık sürerken, Marcus, John’un gençleşen babası Kyle ve yanındaki küçük Star’la uzun bir yolculuğa çıkıyor. Direnişçi John da Terminatörleri yenmek için hazırlıklar yaparken, bir süre sonra Marcus’la karşılaşıyor. Kyle ve Star, Terminatörlere esir düştükten sonra Marcus, güzel Blair’i zor durumdan kurtarıyor ve bu defa da Blair’le yolculuğa çıkıyor. Karargâha geldiklerinde mayına basan Marcus yaralanıyor ve onun da bir robot olduğu ortaya çıkıyor. 2003 yılında elektrikli saldalyede idam edilen Marcus, başına cip yerleştirildikten sonra yeniden hayata döndürülmüş. Marcus’un amacı John’u mu öldürmek? Tam robotlaşmayan Marcus’ta insani yönler de öne çıkıyor. Patlamaların bol olduğu bu filmin final bölümünde, Terminatörleri yöneten nükleer enerjili Skynet’in havaya uçurulmasıyla insanlık kıyamet sonrası şimdilik rahat ediyor. Film, melodramatik bir sonla gelecek filmlere hazırlıyor seyircisini.
“Terminatör”ün de bir tarihi var. Tıpkı George Lucas’ın “Star Wars-Yıldız Savaşları”ndaki gibi. Bu iki çağdaş bilimkurgudaki karakterler, geçmiş, gelecek ve birçok şeyin dökümü bile yapılabilir. Kim kimdi, neydi, ne yapıyordu, şimdi o karakter var mı? Bunun gibi birçok soru. Ama Kyle Reese karakteri, James Cameron’ın 1984 yapımı “The Termintor-Terminatör” filminde de var. McG’nin filminde Kyle’ın John Connor’ın babası olduğunu anlıyorsunuz. Filmde Kyle geriye doğru yaşıyor ve oğlu John’dan daha genç. Şimdi Kaliforniya’nın valisi olan Arnold Schwarzenegger, geçmiş filmlerde “kötü adam”dı, yani bir Terminatör’dü. Terminatörler birer robot ve insanlığın en büyük düşmanlarıydılar. “Terminator Salvation-Terminatör Kurtuluş”ta başkarakterler “iyi insanlar” ve “kötü”ler yine Terminatörler. Belki de en iyisi eskiye fazla dokunmadan bu yeni Terminatör üzerinden yol almak. Yönetmen McG, filminde daha önceki “Terminatör”lerdeki gibi karanlık ve kasvetli atmosferler yaratabilmiş. Ama, bu son “Terminatör”, sanki biraz daha bilgisayar oyunlarına benzemiş. İnsanın önde göründüğü anlarda yine insani duygular fark ediliyor. En azından 2018 yılında da aşkın olacağını ve hatta kadınların hâlâ hamile olduğunu görünce birazcık da olsa rahatlıyorsunuz. Hiç olmazsa gelecekte de doğal olan bir şeyler olacak diye. Filmde de görüyorsunuz, Terminatörler fabrikada üretiliyor ve birer ölüm makinesine dönüşüyorlar orada. Filmde, Danny Elfman’ın bestelerinin yanında başka müzikler de kullanmış yönetmen. James Cameron’ın yönettiği 1991 yapımı “Terminator 2: Judgment Day-Terminatör 2: Mahşerin Günü”nde de kullanılan “Main Title” ve Guns N’ Roses’ın “You Could Be Mine” müzikleri de fonda duyuluyor. Michigan’da 1968’de doğan McG’nin asıl adı Joseph McGinty Nichol… Sinemaseverler McG’yi ilk uzun filmi, 2000 yapımı “Charlie’s Angels-Charlie’nin Melekleri”yle hatırlayabilirler.
(03 Haziran 2009)
Ali Erden
Peşinde Ölüm Var
Ki-Hwan Oh’un yönettiği ve Yoon Jin-Seo, Lee Ki-Woo, Park Ki-Wong ile Kim So-Eun’un oynadığı Peşinde Ölüm Var (Du Saram Yida – Someone Behind You – Voices), 05 Haziran 2009’da Medyavizyon Film dağıtımıyla Hayalet Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Genç bir kız, ailesinden bir çok kişiyi ve arkadaşlarını hayal edilemeyecek kadar acımasız yöntemle öldüren bir “lânet” tarafından izlenmektedir.
Genç kız, lânet tarafından kurban edilmeden önce bu canice gizem ardındaki sırrı bulmaya çalışmaktadır.
Ali Erden
1994 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nden mezun oldum. İstanbul’da şimdi CNBC-e olan, 1995-96 yıllarında Kanal E adındaki ekonomi-haber kanalında çalıştım. 1997-98 yıllarında Star televizyonunda yayımlanan “Yangın Ayşe” dizisinde 13 bölüm yönetmen yardımcılığı yaptım. 1995 yılından bu yana da Evrensel, Gazete Pazar gibi gazetelerde sinema eleştirmenliği yaptım ve şimdi bu sitede yazılarımı yazıyorum.
İletişim: ailerden@hotmail.com
05 Haziran 2009 Haftası
“Aşk Uğruna”, adı üzerinde bir film: Çocuğunun annesi, tutkuyla sevdiği karısının bir cinayet nedeniyle haksız yere yirmi yıl hapis yatmasına seyirci kalmayan ve ortalama bir vatandaşken, karısını kaçırmak için bir ‘firar izlemcisi’ne dönüşen, giderek kendini savunma amaçlı bir cinayetin faili olan edebiyat öğretmeni adamın, kâbusun başladığı üç yıl öncesinden bugüne mücadelesini anlatıyor. Dakikalar ilerleyip kaçış plânı ete kemiğe büründükçe seyredeni sarıp sarmalayan, bir noktadan sonra dikkatin dağılmasına izin vermeyen, Fransız Sineması’na özel o akıcı stilin ustalıkla uygulandığı, adaletsizliğin nasıl bireysel adalet arayışına zorladığına dair bir tartışma zemini de yaratabilecek suç gerilim öyküsü. İngilizce, Almanca, Fransızca dillerinde çok rahat oynayabilen uluslararası oyuncu Diane Kruger, haksız yere suçlanıp mahkûm olan kadında ve Vincent Lindon da, karısı uğruna her şeyi göze alan âşık kocada, küçük birer oyunculuk ziyafeti veriyorlar.
“Körlük”, gözleri gören ancak yürekleri kör insanoğlunun bembeyaz bir körlük salgını ile gerçekten kör olarak tamamen kendini tüketmesini, gönül gözü ile görenlerin ise yepyeni bir beyaz sayfa ile bir daha başlamasını, salgından etkilenmeyen tek bir kadının fedakârca tanıklığında anlatıyor. Kuşku hiç yok, rahatsız ettiği kadar en diplere ittiğiniz duygularınızı açığa çıkartmaya çalışan ve bunu büyük ölçüde başaran bir film. Sinemada ustalığın modern zirvelerinden… Julianne Moore adındaki her zor role meydan okuyan sanatçının da yeni bir zaferi. Yüreğiniz hala görüyorsa da, körleşmeye de başlamış olsa fark etmez, gidin ve ‘görün’ .
“Terminatör Kurtuluş”, “Mahşer Günü”nden sonra hayatta kalan ‘Direniş’çi insanlarla Skynet makineleri arasındaki savaşa dair adrenalin seviyesini -biliyoruz her yeni filmden sonra bunu yazıyoruz ama böyle işte- bir kademe daha yükseltip aksiyonu yeni bir doruk noktasına oturtuyor… İnsan olmamızın değerine dair duygusal mesajlar da saydam bir tabaka gibi öyküde yerine alıyor tabii. Gerçek bir seyirlik, üstelik karmaşık değil.
(04 Haziran 2009)
Ali Ulvi Uyanık
aliuyanik@superonline.com
Sokakların Kralı Romeo, Sinemamıza Yeni Bir İthalatçı Firma Getirdi
Sinema sektörümüz yeni bir ithalâtçı şirket daha kazandı. Uluslararası gösterim ağına çıkan ilk uzun metrajlı animasyon Hint filmi Sokakların Kralı Romeo ile sinemaseverlere hizmet vermeye başlayan Icon Medya Ltd. Şti’nin başkanlığını Erdal Alkış yapıyor. Alkış, Türk – Hint İş Konseyi Başkan Vekili olması nedeniyle Türk ticaret ve sanayisinin Hindistan’da gelişimi için ciddi çalışmalar yaparken, aynı zamanda Türk sinema sektörünün uluslararası bir kimlik kazanması için de verimli çalışmalar yapıyor. Icon Medya Ltd. Şti. temsilciliğini yaptığı kaliteli Bollywood’un filmlerini de ülkemize getirmeye devam edecek.