Eragon

Stefen Fangmeier’in yönettiği ve Christopher Egan, Sienna Guillory, Jeremy Irons ile John Malkovich’in oynadığı Eragon, 15 Aralık 2006’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Dedelerinizin dedelerinin dedeleri zamanında, belki de onların babaları zamanında, yoksul bir çiftçinin yeğeni olan Eragon ormanda parlak, mavi bir taş bulur. O an bu taşın başına konan bir talih kuşu olduğunu ve bu sayede ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabileceğini düşünür. Taş çatladığında ise ailesine eski dünyadan kalan bir miras ile karşı karşıya olduğunu anlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Mithat Alam’da Ekrem Bora Filmleri

    Mithat Alam Film Merkezi‘nde Ekrem Bora Filmleri Gösterimleri ve söyleşisi yapılıyor. Programa göre,
    07 Aralık Perşembe, 18:00’de Söyleşi (Moderatör: Alican Sekmeç),
    04 Aralık Pazartesi, 18:00’de Suçlular Aramızda (Metin Erksan),
    05 Aralık Salı, 18:00’de, Sürtük (Ertem Eğilmez),
    06 Aralık Çarşamba, 18:00’de Dikkat Kan Aranıyor (Temel Gürsu),
    08 Aralık Cuma, 18:00 Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu (Engin Ayça), adlı filmler gösteriliyor. Ayrıca Öğrenci Çalışma Grupları da çalışmalarına devam ediyor. Filmleri seyretmek için gösterim günleri Film Merkezi’nden yer kuponu temin edilebiliyor. Mithat Alam Film Merkezi (Tel: 0212 2877076-86, Faks: 0212 2877068), Boğaziçi Üniversitesi’nin Bebek’teki Güney Kampüsü’nde bulunuyor.

  • Program
  • Web Sitesi
  • Deja Vu

    İnsanın biraz tanrıyı oynama isteği midir, nedir bilinmez, nedense zamanı kontrol etmeyi çok isteriz. Kimisi geçmişin nostaljisi ile, kimisi de geleceğin nasıl olacağını merak ettiğinden, neredeyse yirminci yüzyılın başından beri sürekli bir zaman makinesi icat etme teorileridir almış başını gidiyor. Bu konuda pekçok film de yapıldı haliyle. Sonuncusu Deja Vu.

    Şimdi bunu söyleyerek biraz filmin heyecanını kaçırmış oldum. Ama esas filmde ilgimi çeken “kahraman” profili oldu. Denzel Washington ailesini kaybetmiş bir ATF (Alkol, Tütün, Silâh ve Patlayıcılar Bürosu) ajanı. Tutunduğu tek şey işi, zaten film boyunca da epey işkolik davranışlar sergiliyor. Zaten ben de bunu pek anlayabilmis değilim –ne yani kahraman olmak için sevdiği herkesi kaybetmiş olmak ve hayatının geri kalanından mutsuz olduğu için işkolik olarak bu mutsuzluğu gidermeye çalışmak mı gerekiyor? Mutlu, aile sahibi bir kahraman olunamaz mı? Denzel Washington’ın kahramanımız olduğunu filme ilk giriş yaptığı sahneden anlıyoruz. Koskoca bir gemi patlamış, 532 kişi olmuş, ortalık kan – revan içinde, tam bir ana – baba günü ama kamera bir noktaya odaklanıyor, ve ta – tam! –karşımızda kahramanımız açık renk gömleğiyle bir “kurtarıcı melek” gibi ağır çekimle geliyor. Güneş gözlükleriyle de çok da “cool” bir görüntü içinde hani. Açıkçası birinci dakikadan kahramanın kim olacağı bize filmlerde görmeye alıştığımız kalıplaşmış görüntülerle gayet güzel anlatılıyor. Ama kahramanımızın karakterinde alışılagelmiş Hollywood kahramanının biraz dışına çıkılarak biraz yenilikçi davranılmış. Zaten filmde yenilik adına söyleyebileceğimiz tek şey de bu. Diğer yönleri ile filmi daha önce birkaç kere görmüştük. Yani tam bir deja – vu.

    Kahramanımız çok yakışıklı değil. FBI ajanı da değil. Rap dinlemeyen, arkadaşlarıyla selamlaşırken “What’s up dude?” demeyen, ve belki de basketbolu hiç oynamamış bir zenci. Konusunu çok iyi biliyor ama laboratuvarda çalışan FBI ajanları kadar işin jargonuyla konuşmuyor. Hâttâ aynı konuda araştırma yapan polislerle ilk karşılaştığında kahvenin yerini sorma şekliyle, daha önceki filmlerde kendini fazlasıyla ciddiye alan polislere ufak bir gönderme yaparak ‘kahvenin yerini bildiğine göre işin başında olan o olmalı” diyor.

    Ajanimiz bazi zamanlarda daha “insanca” davranarak icguduleriyle hareket ediyor. Bu da onu cok daha siradan bir insan yapiyor ve biz siradan insanlar olan izleyiciye yakinlastiriyor. Bir diger insancil ozelligi ise arada-sirada cok cekingen, kendinden emin olmadigini belirten davranislar sergilemesi. Bunda tabii ki bir aktor olarak Denzel Washington’in payi cok buyuk.

    “Kahraman” olgusu filmde bir de kendini feda etme olgusuyla beraber, kolkola gidiyor. Denzel Washington, kendini vatansever bir kahraman sanan, filmin “kötü adam”ı Jim Caviezel’e esas vatanseverin kendini feda eden bir insan olduğunu söylüyor -yani kahramanlar kendini feda edenler oluyor. Bu aslında İsa’nın tüm insanlığın günahları için kendini feda edip çarmıha gerildiği inancı doğrultusunda “kahraman”lığın tanımı için uygun bir düşünce. Böylelikle kendini feribottaki 532 kişi için feda eden Denzel Washington kahraman olduğunu İsa ile de özdeşleşerek pekiştiriyor.

    Peki neden herşeyi bilen, her türlü sportmen, çok yakışıklı, kadınların peşinde koşturduğu, kendinden küstahlık derecesinde emin, “ultra cool” kahramanlara alışmışken böylesine insanca bir kahraman ile karşımıza çıkmış yapımcılar? Aslında aynı soru son James Bond (Casino Royale) filmini izlerkende aklıma takılmıştı. Casino Royale’deki James Bond da çok daha insanca, zaman zaman başını belâya sokan, hatta kendisinden önceki Bond’lar ile karşılaştırıldığında sakar sayılacak bir kahraman. Öyleyse ortada yeni bir kahraman tanımı olmalı.

    Çok daha insancıl bu yeni kahraman adeta sıradan birer insan olan izleyicilere “siz de kahraman olabilirsiniz” diyor. Bu deyim de bana Amerikan ordusunun, Irak’a gönderilmek üzere askere başvuranları ikna etmek için kullandığı (tanıtım) reklâmlarındaki söylemleri hatırlattı. Böylelikle bu yeni kahramanlar özellikle Amerikalı izleyicilere “o Irak’a gidenler boşuna gitmedi. Her ne kadar çesitli yayın mecralarında yerli halka işkence ve tecavüz ederkenki görüntüleri yayınlanmış dahi olsa, ya da kimi zaman daha ne olduklarını bile anlamadan bir intihar bombacısının aralarına dalmasıi sonucu olmuş dahi olsalar, onlar birer kahraman. Dahası onlar bizler gibi, aramızdan insanlar, siz de onlardan biri olabilirsiniz” diyor. Bir yerde “kahraman” olduğunu düşündüklerimizin hatalarını daha kolaylıkla hoşgörebilir, kendimizin de kahramanlar olabileceğimizi hissederek mutlu olabiliriz, ki böylelikle zamanı geldiğinde birer kahraman gibi davranabilelim.

    Ben şahsen bu yeni kahramanları çok daha fazla sevdim. Diğerleri fazla maço, fazla “cool,” fazla gerçekdışıydılar. Onları bir insan olarak göremez, insanüstü varlıkların bizi kurtaracaklarını düşünürdük. Sonuçta belki de kendi kendimizin kurtarıcısı olabileceğimizi görmemizin zamanı geldiğinden Hollywood bizim için bu tür yeni kahramanlar yaratıyordur. Kim bilir?

    (11 Aralık 2006)

    Yasemin Sim Esmen

    Kevin Spacey


    Kevin Spacey (Olağan Şüpheliler – The Usual Suspects’deki Roger.)


    Engin Yüksel (Son Osmanlı: Yandım Ali’deki Çopur Talât. Kınalı Kar TV dizisindeki Recep olarak da biliniyor.)


    Engin Günaydın (Takva’daki Erol.)


    Erol Evgin (Şarap gibi eskidikçe kıymete binen sanatçılardan. Sinemamızın ilk müzikâli olduğu iddia edilen Renkli Dünya’daki Erol, Meryem ve Oğulları’ndaki Süleyman.)

    Engin Günaydın


    Engin Günaydın (Takva’daki Erol.)


    Erol Evgin (Şarap gibi eskidikçe kıymete binen sanatçılardan. Sinemamızın ilk müzikâli olduğu iddia edilen Renkli Dünya’daki Erol, Meryem ve Oğulları’ndaki Süleyman.)


    Kevin Spacey (Olağan Şüpheliler – The Usual Suspects’deki Roger.)

    Erol Evgin


    Erol Evgin (Şarap gibi eskidikçe kıymete binen sanatçılardan. Sinemamızın ilk müzikâli olduğu iddia edilen Renkli Dünya’daki Erol, Meryem ve Oğulları’ndaki Süleyman.)


    Kevin Spacey (Olağan Şüpheliler – The Usual Suspects’deki Roger.)


    Engin Günaydın (Takva’daki Erol.)

    Deja Vu

    Tony Scott’ın yönettiği ve Denzel Washington, Paula Patton, Val Kilmer ile Jim Caviezel’in oynadığı Deja Vu, 05 Ocak 2007’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    New Orleans’taki bir feribota konulan bombayla meydana gelen büyük patlamanın ardından kanıt toplaması için çağrılan Carlin, insanların beyninin içindeki “deja vu”ların herşeyden daha güçlü olduğunu keşfeder. Bu da, yüzlerce masum insanın hayatını kurtarmak için beyninin en derin dönemeçlerinde bir yolculuğa çıkmasına yol açar. Deja Vu duygusu geçmişten gönderilen bir uyarıysa veya geleceğe dair ipuçlarını barındırıyorsa…

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Yasemin Sim Esmen Yazıyor
  • Sacha Baron Cohen


    Sacha Baron Cohen (Borat’taki Borat.)


    Halûk Levent (İsmail Güneş filmi Gülün Bittiği Yer’in müziklerini yaptı. Müzikte yorumcu farkına en güzel örnek “Aşkın mapushane, içinde ben mahkûm” şarkısıdır. Yıllar önce Selçuk Ural söylediğinde dikkat çekmeyen şarkı Halûk Levent söyleyince yakın yıllarda hit oldu.)


    Emre Karayel (Polis’deki Bekir.)

    Halûk Levent


    Halûk Levent (İsmail Güneş filmi Gülün Bittiği Yer’in müziklerini yaptı. Müzikte yorumcu farkına en güzel örnek “Aşkın mapushane, içinde ben mahkûm” şarkısıdır. Yıllar önce Selçuk Ural söylediğinde dikkat çekmeyen şarkı Halûk Levent söyleyince yakın yıllarda hit oldu.)


    Sacha Baron Cohen (Borat’taki Borat.)


    Emre Karayel (Polis’deki Bekir.)

    Tatil

    Nancy Meyers’in yönettiği ve Cameron Diaz, Kate Winslet, Jude Law ile Jack Black’ın oynadığı Tatil (The Holiday), 29 Aralık 2006’da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    Iris, başka bir kadınla evlenmek üzere olan bir erkeğe karşılıksız aşk beslemektedir. Dünyanın başka bir köşesinde yaşayan Amanda, birlikte yaşadığı erkeğin ihanetiyle yüzyüze kalır. Birbirlerinden 6000 mil uzakta yaşayan iki kadın kendilerini aynı ruh halinde bulmuştur. İnternette karşılıklı ev değişimi yapılan bir web sitesinde tanışırlar ve tatil için evlerini geçici olarak değiş tokuş etmeye karar verirler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Kerem Kupacı


    Kerem Kupacı (Kahpe Bizans’taki Borazancı. Hayat Bilgisi adlı TV dizisinde Afet Hoca’nın kardeşi Pikaçu Kerem olarak biliniyor.)


    Serdar Orçin (Sır Çocukları’ndaki Ziya, Bekleme Odası’ndaki Kemal, Serdar Akar’ın yönettiği Barda’daki 45.)


    Jesse Bradford (Atalarımızın Bayrakları – Flags of Our Fathers’daki Rene Gagnon.)

    Jesse Bradford


    Jesse Bradford (Atalarımızın Bayrakları – Flags of Our Fathers’daki Rene Gagnon.)


    Kerem Kupacı (Kahpe Bizans’taki Borazancı. Hayat Bilgisi adlı TV dizisinde Afet Hoca’nın kardeşi Pikaçu Kerem olarak biliniyor.)


    Serdar Orçin (Sır Çocukları’ndaki Ziya, Bekleme Odası’ndaki Kemal, Serdar Akar’ın yönettiği Barda’daki 45.)