Dreamworks Animation’dan Vahşi Robot Filminin Ana Afişi Paylaşıldı

DreamWorks Animation, Peter Brown’ın sevilen, ödüllü, New York Times en çok satan kitaplar listesinde birinci olan Vahşi Robot’un yeni bir uyarlamasıyla geliyor. Filmin ana afişi internet ortamında yayına verildi. Bu destansı macera, ıssız bir adaya düşen ve zorlu çevre koşullarına uyum sağlamayı öğrenmesi gereken bir robotun, kısaca Roz’un yavaş yavaş adadaki hayvanlarla ilişki kurmasını ve yetim bir kaz yavrusunun evlat edinmesini konu alıyor. Canlı olmanın ve tüm canlılara bağlı olmanın ne anlama geldiğinin dokunaklı bir keşfi olan Vahşi Robot, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin, Crood’lar filmlerinin yazar ve yönetmenliğini yapmış olan üç Oscar adayı Chris Sanders tarafından yazılıp yönetiliyor.

Sessizliğin Sesi: Sessiz Bir Yer: Birinci Gün

Teknoloji geliştikçe her şey değişiyor. Eskiden rahatsızlık veren trafik sesi, artık insanı hasta edecek boyuta ulaşsa da duyulmuyor bile. Buna bağlı olarak sessizliği yeniden sağlamak gerekir. Elektrik kesilir jeneratör devreye girer gürültü. Hava sıcaktır veya soğuktur iklimleme cihazları gürültüsü (yaydığı ısı da) insanı çileden çıkaracak kadar yüksektir. Evet, sessizliği sağlamak gerekir.

Diğer taraftan “sessiz kalmak” da doğru değil; özellikle toplumsal yaşamın içinde karşımıza çıkan tüm olumsuzluklara karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Buna da bağlı olarak sessizlik pek de aranan bir şey değil…

Daha önce John Krasinksi’nin çektiği, gişe başarısı yakalamış Sessiz Bir Yer (ikincisi de çekildi ve izleyici beğendi) konunun ortasından girip başı sonu olmayan bir öykü olarak sunulmuştu. Şimdi, izleyicinin de merakını gidermek -öncesini sonradan izle(t)mek yeni moda- için olayların en başına gidiyoruz. Bu kez yönetmen koltuğunda Michael Sarnoski var. Tabii, izleyicinin olayları bildiği gerçeği göz ardı edilmediği için bazı ayrıntılar atlanmış. Ancak kim ne derse desin, ilk iki filmden çok daha sinema bu “Sessiz Bir Yer: Birinci Gün”, çünkü duyarlılığı da var içinde.

Dünyayı, buradaki dünya ABD doğal olarak, istila eden, sesin saldırı güdüsünü tetikleyen birtakım yaratıklar en küçük sesi duydukları an canavarlaşıyor ve yakıp yıkıyor, öldürüyor. Bir yerin yıkılması sırasında çığlık atanlar ya da bir taşa dokunup da ses çıkaranlar anında katlediliyor. Kim bu canavarlar, nereden geldiler, ne istiyorlar, ne yapacaklar bilmiyoruz (belleğimi zorluyorum, ilk filmde de yoktu bu detaylar).

Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, yakın planlarıyla alabildiğine ilginç; ritmik, akıcı, kolay anlaşılır ve kısa bir film. Çok da başarılı… Aslına bakılırsa normal uzunlukta, 90 dakika, ama son dönemde filmler uzadı da uzadı.

İnsan sıcağı, duyarlılık…

Doktorların iki yıl, altı ay hatta saat vererek ömür biçtiği kanser tedavisi gören genç şair Samira (Lupita Nyong’o), son arzusunu yerine getirmek için kaldığı bakımevindeki arkadaşlarıyla kukla tiyatrosuna gider. Oyunun ardından, küçükken babasının onu götürdüğü ve hâlâ unutamadığı pizzayı yiyecek, ölümü bekleyecektir. Ancak sesten etkilenen o canavar yaratıklar kenti altüst edince yapabilecek bir şey kalmamıştır. Samira öleceğinin farkında, alabildiğine yardımcı olmaya çalışır, zaten ömrünün sonuna gelmiştir, hiç değilse bir faydası dokunsun insanlara diye düşünür.

Biz gene sese dönelim… Gürültü ile sesi ayırmak gerekir. Sesimiz, müzikle, yalınlıkla, sakinlikle çok anlamlı; kavgayla, teknolojiyle, gerginlikle gürültüye dönüşüyor. Gelin siz, siz olun gürültüye pabuç bırakmayın. Sesinizin güzelliğiyle kalın.

28 Haziran’dan başlayarak gösterimde…

(27 Haziran 2024)

Korkut Akın

[email protected]

14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali

“Herkes İçin Adalet” ilkesiyle yola çıkan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali bu yıl 14. kez 22 – 28 Kasım tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak. Hukuk alanında bir akademik program, yarışmalı film festivali ve endüstri günlerini adalet ilkesi çerçevesinde bir araya getiren festival Prof. Dr. Adem Sözüer’in başkanlığında, Prof. Dr. Bengi Semerci’nin direktörlüğünde yapılıyor. Hukuk ve sinemayı birleştirerek farklı bir bakış açısı sunan festivalin bu yılki Uluslararası Akademik Program için belirlediği “Adil Yargılanma Hakkı” teması festivalin açılışına da damga vuracak. Festival afişi Orson Welles’in Dava filminden alınan bir kareden oluşuyor.

14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali yazısına devam et

Korku Ormanı

Brendan Rudnicki’nin yönettiği ve Tatum Bates, Sabrina Cardassi, Dylan DeVane ile Brent Downs’ın oynadığı Korku Ormanı (Horror in the Forest), 19 Temmuz 2024’de Bircan Film tarafından vizyona çıkarıldı.
İntikamcı bir cadının işi olduğu söylenen ve her geçen gün artan açıklanamayan kayıp şahıs vakaları çevrede “Rudwick Ormanı’nın laneti” olarak anılmaktadır. Bunun üzerine benzer vakalarda görev yapmış olan ve bu tür olayların tarihlerini araştıran üç paranormal olay araştırıcısı yörede görevlendirilir. Olaylardan oldukça tedirgin olan Rudwick Ormanı çevresinde yaşamakta olan halk heyecanla görevlilerin gelişini beklemektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Özgürlüğe Uzanan Yolda: Shayda / Şeyda

“Kol kırılır yen içinde kalır” (mı)? Kalmalı mı? Kalırsa kim kazanır, kim kaybeder? Kalmazsa kim(ler) kazanır?

İnsanlar bir arada yaşayan, birlikteliklerle zorlukları aşan varlıklardır. Evliliklerin de altında bu gerçek yatar, bana sorarsanız. Erkek egemen dünyada, kadının adı gibi söz hakkı da yok; öyle olunca itiraz etmesi, başkaldırması, özellikle mahalle baskısı nedeniyle kolay olmuyor. İtiraz edenler ise çok daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor.

Kadın Yaşam Özgürlük!

Shayda / Şeyda, İranlı bir kadının ayakta kalma savaşımını anlatan bir ilk film. Kocasının tecavüzü bardağı taşıran son damla olmuş ve kızı Mona’yı alıp çıkmış… Bir kadın sığınma evinde kalıyor; çok kadın var, benzer durumda, onlarla bir arada (kültürel, ekonomik nedenlerle farklı olsa da) yaşamak zorunda.

Nora Niasari’nin kendi yaşamından yola çıkarak yazıp yönettiği, gerçekten de çok başarılı film, kadının var olma, yaşama ve özgürlük mücadelesini sergiliyor. Şeyda, kocasının (eşinin diyemiyorum, çünkü veteriner olmak için eğitim almasına karşın “eş” olma niyeti yok; tıpkı bizdeki kadın cinayetleri gibi. Kadınlar en çok baba, koca, kardeş ve tabii devlet tarafından katlediliyor) ve kendisinin eğitimi nedeniyle (siyasi bir neden de var aslında, çünkü koca, “başını açmana karışmayacağım” diyor bir yerde) Avustralya’dalar.

Şeyda, kendi geleneklerini sürdürmek de istiyor ve İran’dan oraya gelmiş insanlarla buluşuyor, yerel yemekler yapıyor, kızına o duyguları aşılıyor. Ancak kocası da aynı çevrenin arkadaşı ve kendilerini buluyor.

Adalet bunun neresinde?

Mektupla veya telefonla kızıyla görüşmesi engellenen kocaya, mahkeme -nasıl oluyorsa- yüz yüze görüşme izni veriyor. Yasalara karşı boynu ince insanların; Şeyda kızını götürüyor babayla görüşmesine… Baba ise başka bir hesap peşinde… Çocuğunun dindar olması ve kökenlerini unutmamasını isterken annenin olası erkek arkadaşlarını da araştırıyor.

Ya benimsin ya kara toprağın!

Koca, baba, aile ve devlet baskısı bizde olduğu gibi İran’da da alabildiğine yaşanıyor. Başını düzgün (!) örtmediği için gözaltında öldürülen Mahsa Amini örneği gibi hemen her gün haberlere konu olan kadın cinayetlerini orada da görüyor, izliyoruz. Şeyda’nın kocası da tam, erkek egemen devletin istediği tipte biri. Gözü kendi çıkarlarından başkasını görmüyor. İstediği olmazsa öldürmekten bile çekinmeyecek kadar gözü dönmüş biri…

Bir de göçmenlik var…

Nora Niasari, birçok ödüle aday olup çok sayıda ödül kazanan Shayda / Şeyda filminde -kendisinin de içinde olduğu- ilticacı / göçmen / mülteci sorununu da işliyor. Bulundukları yerde alışverişlerini bile kendi ülkesinden gelmiş kişilerin dükkânlarından hatta ülkelerinden gelmiş ürünlerden yapıyorlar. Bu, bir anlamda gettolaşmaksa da diğer taraftan “yabancı” oldukları için “güven” aramalarından.

Yerel kültürün önemini vurgulayan filmin bir diğer özelliği de çocukların yaşamına olumsuz etkisi görülen yerel kültürün gericiliği…

28 Haziran’dan başlayarak gösterimde…

(26 Haziran 2024)

Korkut Akın

[email protected]

Yem (Yönetmen: Hayley Easton Street)

Hayley Easton Street’in yönettiği ve Hiftu Quasem, Lauren Lyle, Natalie Mitson ile Nicelo Rieko’nun oynadığı Yem (Something in the Water), 19 Temmuz 2024’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yem, eğlenmek için bir araya gelen beş kız arkadaştan oluşan bir grubun yaşadıklarına odaklanıyor. Beş arkadaş içlerinden birinin, Lizzie’nin yaklaşan düğünü öncesi bir bekarlığa veda partisi düzenlemek ister. Medeniyetten uzak, güzel bir yerde kutlama yapmak isteyen arkadaşlar, tekne gezisine çıkmaya karar verir. Ancak onların eğlencesi, açık denizde hayatları için savaşmak zorunda kaldıklarında büyük bir kâbusa dönüşür.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Yem (Yönetmen: Hayley Easton Street) yazısına devam et

21. Filmmor Perdeyi Parola: Barış ile Açıyor

Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali 20 Haziran 2024 Perşembe günü sinemasever izleyicileri 21. kez selamlamaya hazırlanıyor. Filistin’i İşlemek (Stitching Palestine) filminin online gösterileceği Açık Seans ile başlayacak festivalde Kadınların Sineması, Parola: Barış, Yerel Siyaset Yerinden Sinema, Feminist Bellek, Hak Odaklı Sinema bölümlerinde filmler, forumlar, atölye ve söyleşiler yer alıyor. 25 Haziran’da İBB Zafer Mahalle Evi, 26 Haziran’da İBB Örnektepe Mahalle Evi’ne konuk olan festival, İBB Beyoğlu Sineması ve Fransız Kültür Merkezi’nde 30 Haziran tarihine kadar sürecek.

21. Filmmor Perdeyi Parola: Barış ile Açıyor yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Evren Sabit Değilse Siz de Değilsiniz

Amerikan sinemasının kıdemli bağımsızlarından Richard Linklater imzalı ‘Hit Man’ 2001 yılında ‘The Texas Montly Article’da Skip Hollandsworth imzasıyla yayınlanmış makalede hikâye edilen ‘sahte tetikçi’ Gary Johnson’ın gerçek yaşamından esinlenmiş. 43. İKSV Festivali’nin açılış filmi olan yapım, Nietzche’den bir alıntıyla başlıyor. New Orleans Üniversitesi’nde psikoloji ve felsefe dersleri veren Johnson (Glen Powell), ünlü filozofun … Devamı…»

La Hay de Maske

Sefa Özçelik’in yönettiği ve Ayhan Taş, Burak Satıbol, Nuri Alço ile Tuğba Özay’ın oynadığı La Hay de Maske, 28 Haziran 2024’de TME Films dağıtımıyla Sineline Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Salgının tüm dünyayı etkisi altına aldığı zamanda pandemi ilan edilir. İnsanlar salgından korunmak için maske arasalar da  bulamazlar. Üstelik bazı fabrikalar stokçuluk yapmaktadır. La Casa De Papel’den etkilenen Rahmi, bir maske fabrikasını soymaya karar verir ve bu amaçla mahalle esnaflarından oluşan 9 kişilik amatör bir soygun ekibi kurar. Soygun planlarını uygulamaya kalktıklarında, yaptıkları işler pek de hesapladıkları gibi yürümez.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

La Hay de Maske yazısına devam et

Engelsiz Filmler Festivali 2024’te Ödüller Sahiplerini Buldu

“Bir arada film izlemek mümkün” diyerek on ikinci kez düzenlenen Engelsiz Filmler Festivali’nin, Ulusal Uzun Film Yarışması ve Kısa Film Yarışması’nda yarışan filmlerinin ödülleri, 13 Haziran 2024 Perşembe günü Ankara’da Goethe – Institut Salonu’nda gerçekleşetirilen ödül töreninde sahiplerini buldu. Nehir Tuna’nın yönettiği Yurt (Dormitory) filmi festivalde 2 ayrı ödülün sahibi oldu. Ulusal Uzun Film Yarışması’nda Seyirci Ödülü’nü alan Nehir Tuna, Ulusal Uzun Film Yarışması’nda Jüri Ödülü’nün de sahibi oldu. Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’nü yönetmenliğini Çağıl Bocut’un yaptığı Her Gün Biraz Daha Kolay (Every Day It Gets A Little Easier) filmi kazandı.

Engelsiz Filmler Festivali 2024’te Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Mavi Kaplan ve Fırtına Takımı

Peng Liu’nun yönettiği ve Ruoban Liu ile Lian Zheng’in seslendirdiği animasyon film Mavi Kaplan ve Fırtına Takımı (Cosmicrew: Storm Force), 13 Temmuz 2024’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kötü dinozor Rage’in ve dinozor askerlerinin Dünya’ya yaptıkları saldırının üzerinden 10 sene geçmiştir. Bu saldırı esnasında Fırtına’nın babası Şimşek de kaybolmuştur. Bir başına kalmış olan Fırtına artık büyümüş ve Fırtına Takımı’nın kaptanı olmuştur. Fırtına, tesadüf eseri babasının ve yok olan mavi kaplanların dinozor Rage tarafından başka bir boyuttaki gezegende tutsak edildiğini öğrenir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Mavi Kaplan ve Fırtına Takımı yazısına devam et

MaXXXine

Ti West’in yönettiği ve Mia Goth, Elizabeth Debicki, Moses Sumney ile Michelle Monaghan’ın oynadığı MaXXXine (The Puritan II), 12 Temmuz 2024’de UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
1985 yılında geçen MaXXXine, 70’li yılların pespaye slasher’ı X’i içeren çiftlik evi katliamında ayakta kalan son kadın olan Maxine Minx’e ışık tutuyor. Şimdi Hollywood’da porno dünyasında zirveye çıkan Maxine, gözünü yasal beyazperde yıldızlığına geçmeye dikmiştir. 80’lerin Hollywood’unda, oyuncu Maxine Minx sonunda büyük çıkışını yaşar. Ancak gizemli bir katil Hollywood’un yıldız adaylarını takip ederken, kan izleri onun geçmişini ortaya çıkarır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

MaXXXine yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu