Beterböcek Beterböcek’in İkinci Fragmanı Yayınlandı

Efsanevi yönetmen Tim Burton’ın 1988 tarihli filmi Beterböcek’in (Beetlejuice) devam filmi Beterböcek Beterböcek’in (Beetlejuice Beetlejuice) ikinci fragmanı ve posteri yayınlandı. Orijinal kadroda Beterböcek karakteriyle hafızalara kazınan Michael Keaton devam filminde rolüne geri dönerken kadroya Monica Bellucci, Jenna Ortega, Willem Dafoe ve Justin Theroux gibi yeni isimler de eklendi. 1989 yılında En İyi Makyaj Akademi Ödülünü alan Beterböcek, devam filminde de yine orijinaline sadık kalınarak tamamen makyaj, gerçekçi efektler ve kuklalar ile çekildi. Yeni film, Seth Grahame Smith’in hikâyesinden Alfred Gough ve Miles Millar tarafından senaryo haline getirildi.

  • Basın Bülteni
  • İkinci fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Şans Eseri

Woody Allen’in yönettiği ve Lou de Laâge, Valerie Lemercier, Melvil Poupaud ile Niels Schneider’in oynadığı Şans Eseri (Coup de Chance), 26 Temmuz 2024’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Harika bir adamla harika bir ilişkisi olan Fanny’nin eski lise arkadaşı ile karşılaşmasından sonra yaşadıkları. Fanny ve Jean, Paris’in seçkin bir mahallesinde, güzel bir dairede yaşayan çok başarılı, ideal evli bir çifttir. İlk kez gördüklerinden beri birbirlerine aşıktırlar. Ancak bir gün Fanny eski lise arkadaşı Alain ile karşılaşır ve birden her şey değişmeye başlar. İkili tekrar tekrar görüşür ve daha da yakınlaşır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Şans Eseri yazısına devam et

Şans ve Rastlantılar

90’ına merdiven dayamış Woody Allen kariyerinin ellinci ve belki de son filmi olan ‘Şans Eseri / Coup De Chance’ı Paris’te Fransızca dilinde ve Fransız oyuncularla çekmiş. Bu biraz da zorunlu bir seçim olmuş. Evlatlığı Dylan Farrow’a cinsel taciz suçlaması nedeniyle kamuoyundan aforoz yiyen ve 2019 yılında doğup büyüdüğü şehirde tamamladığı ‘New York’ta Yağmurlu bir Gün / A Rainy Day in New York’ ABD gösterim ağından çıkarılan sinemacı, filmlerinin ezelden beri kendi ülkesinden daha fazla rağbet gördüğü Avrupa toprağında gözde temalarının izini sürüyor.

Şansa inanır mısınız? Son filminin ana karakterlerinden Alain Aubert (Niels Schneider) Allen’ın alter ego’luğunu üstlenmiş bir biçimde ısrarla hayatın şans ve tesadüflerden ibaret olduğunu söylüyor. Genç adamın üniversite yıllarında New York’ta tanıyıp vurulduğu Fanny Moreau (Lou de Laâge) ile yıllar sonra Paris sokaklarında (tam adını verirsek Montaigne Bulvarı’nda) karşılaşması şans eseri değil de nedir. Fanny başarısız ilk evliliğinden sonra şimdilerde zengin iş adamı Jean Fournier (Melvil Poupaud) ile evlidir. Geçmişi kirli rivayetlerle dolu Jean ise Alain’in tam aksine şansı kendi ellerimizle yarattığımızı savunur. İşinin ‘zenginleri daha da zengin etmek’ olduğunu söyleyen kurt finansçı bir süs bebeği gibi sevdiği karısını kendi ihtişamlı yaşamının değerli bir parçası olarak görür. Oysa Fanny çatı katı bohem odasında Jacques Prévert’in dizeleriyle yakışıklı yazara fazlasıyla çekilmiş ve adeta ilk gençlik yıllarına dönmüştür. Yakın arkadaşı herşeyi mahvetmeden önce iyice düşünmesi konusunda uyarır onu. Genç kadın tatlı bir kararsızlık içindedir ama lüks hayatını elinin tersi ile itmeye pek de niyeti yoktur. Uyanık iş adamının karısının rutinindeki değişiklikleri hissederek özel bir dedektife baş vurması işlerin seyrini değiştirecek, eril sahip olma tutkusu gözleri karartacaktır.

Suç ve ceza öyküleri kariyerinde önemli bir yer tutmuş olan Allen, 1989 yapımı ‘Suçlar ve Kabahatler / Crimes and Misdemeanors’da ‘kişi ahlaki değerlerin kendisini rahatsız etmediği sürece özgürdür’ diye buyurur. Nietzche kaynaklı nihilist düşüncenin doruğa çıktığı 2005 yapımı ‘Maç Sayısı / Match Point’de tenis topunun fileye çarpıp çarpmayacağından hareketle varoluşu son filminde sık sık kullandığı ‘şans ve raslantı’ya bağlar. Hepimiz kısmetin elindeyiz diye buyuran görmüş geçirmiş sinemacı, daha yakın tarihli ‘Mantıksız Adam / Irrational Man’de (2015) adalet ve cezanın boş kavramlar olduğunu ifade ederek ‘varoluşun tamamen anlamsız bir sıradanlık olduğunu’ ifade edecektir.

Muhteşem bir kariyerin ardından gözden düşen sinemacı ileri yaşına karşın film çekmeyi sürdürse de son yapıtı yukarda sözünü ettiğim yapıtların kalibresinde değil. Hatta finaldeki ‘üzerinde durmamak en iyisi’ anekdotuyla kendisi ile dalgasını geçiyor gibi. Özgün adını ‘şansın yaver gidişi’ne dair deyişten alan, keyifle izlenen ama kolay unutulacak bir film ‘Şans Eseri’. Ancak nükte trafiği, özellikle ‘Blue Jasmine: Mavi Yasemin / Blue Jasmine’de (2013) doruğa çıkmış yüksek burjuvazi eleştirisi ile Allen her zaman Allen’dır. Bir zamanlar kapısında rol bekleyen ünlü Hollywood oyuncuları çoktan çekip gitmişler ama son dört filminde birlikte çalıştığı görüntü ustası Vittorio Storario onu bırakmamış. İtalyan görüntü ustasının Paris sonbaharının ılık sarısını yakaladığı görüntüleri ve çevre düzenlemeleri kusursuz.

(25 Temmuz 2024)

Ferhan Baran

[email protected]

Sijjin

Hadrah Raeng Ratu’nun yönettiği ve Ibrahim Risyad, Anggika Bolsterli, Messi Gusti, Delia Husein, Niken Anjani, Dewi Pakis, Oce Permatasari ile Elly D. Luthan’in oynadığı Sijjin, 01 Kasım 2024’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Union Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Sijjin, yaptıkları kara büyü sonucu hayatı tamamen alt üst olan bir kadın ve onun ailesinin tedirgin edici hikâyesini konu ediniyor. Genç bir kadın, kuzeninin karısını kara büyü kullanarak tehdit etmektedir. Kara büyünün derin etkisi hem kadının, hem de ailesinin hayatını belirsiz bir çıkmaza sürüklerken, gizem ve gerilim dolu korkunç olaylar birbirini takip etmeye başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Sijjin yazısına devam et

Yel Üfürdü Sel Götürdü: Deadpool & Wolverine

Bir film, eğer baştan planlanmadıysa, sadece seyircinin ilgisi nedeniyle “dizi”ye dönüştürülüyorsa bir şeyler hep eksik kalıyor, bir şeyler hep aksıyor. Buna bir de yapımcının değişmesini ekleyin, iyiden iyiye beklentilerin uzağında kalıyor.

20th Century Studios’un yapımcılığıyla tanıyıp sevdiğimiz iki süper kahraman, firmanın Disney’e devrinden sonra, hem kendilerini hem firmalarını hem de ünlerini korumak için bir araya geliyor. Eskilerine bakarak daha usturuplu ama daha soğuk gelen Deadpool izliyoruz. Wolverine ise zaten bitmiş, tükenmiş, Deadpool, deyim yerindeyse silah zoruyla hayata döndürüyor.

Her iki süper kahraman da çok sevilmiş, ergenlerin dilinden düşmeyen aforizmalarla hayatın içinde yer almıştı. Tabii ki yine seksist, yine vurdumduymaz, yine alabildiğine kanlı.

Küfrün bini bir para…

İzleyicinin hoşuna giden bir konuşması var(dı) Deadpool’un, kimileri yadırgasa da genel anlamda beğenilmişti. Bu kez, arkadaşıyla birlikte başka evrenlere, farklı boyutlara da yolculuk ettiği için sanki biraz usturuplu, biraz daha az küfürlü ve sanki biraz daha komik. Ancak yine de küfrün bini bir para.

Gelelim filme… Film baştan sona tempolu, güçlü, oyuncularıyla ve müziğiyle taşıyıcı; özellikle izleyicinin ilgisini çekecektir ama Deadpool & Wolverine teknik anlamda zayıf. Titiz izleyici çok kolay yakalayacaktır. Yaşadıkları evren de dahil olmak üzere bütün evrenlerin (oraları da öğreneceğiz ve benimseyeceğiz, başka şansımız yok… Gençler, bunu göz önünden ayırmayın) yok olacağı, kurtarmak için bir süper kahramanla birlikte hareket edebileceği bildirilir. O da “ölmüş” olmasına karşın çoklu evrende bulduğu Wolverine’i, zamanda yolculukla hayata döndürür. Sonrası, sonrası bildiğiniz gibi keyifli ve sürükleyici…

26 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…

(25 Temmuz 2024)

Korkut Akın

[email protected]

Karantina Geliyor

Beyza Alkoç’un en çok satanlar listesinin en başında yer alan Karantina, aynı isimle sinemaya uyarlanıyor. Meltem Akçöl, Demirhan Demircioğlu, Onur Bay, Taha Baran Özbek, İlker Aksum ve Deniz Uğur’un birlikte rol aldıkları film haberi, kitabın okuyucu kitlesi tarafından büyük bir coşku ve heyecanla karşılandı. Beyza Alkoç ve Koray Yeltekin’in birlikte senaryolaştırdığı filmin detayları ise sır gibi saklanıyor. Filmin oyuncularından alınan bilgiye göre yapım şirketinin setten görüntü alınmasına izin vermediği, gizlilik sözleşmesi imzalatıldığı belirtildi. Ahmet Topuz’un yöneteceği film, sezonun en beklenen yapımı olarak 10 Ocak 2025’te gösterimde.

Sapkın

Scott Beck ile Bryan Woods’un yönettiği ve Hugh Grant, Chloe East, Sophie Thatcher, Rebecca Stern, Mike Hennessy ile Jacob Amundson’un oynadığı Sapkın (Heretic), 08 Kasım 2024’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Colorado’nun küçük bir kasabasındaki Mormon kilisesinden iki genç misyoner,  kapı kapı dolaşır. Rahibe Paxton ve Rahibe Barnes, Bay Reed’in evine vardıklarında onun cazibesinden hemen etkilenirler. Ancak BAy Reed’in onlar için hazırladığı kötü planlardan haberleri yoktur. Genç kadınlar çok geçmeden bir tuzağa düştüklerini anlarlar. Ev, hayatta kalmak için zekâlarına güvenebilecekleri bir labirenttir.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Sapkın yazısına devam et

Öfke mi Yenilgi mi?: Şans Eseri

Woody Allen, belli bir çizgisi olan, ama kızına (üvey de olsa) cinsel tacizi nedeniyle aforoz edilen bir yönetmen ve oyuncu. Allen sevilen bir yönetmenken cinsel tacizle suçlanıp da kendisini savunamayınca, doğal olarak aklanamadı ve hemen tüm sevenlerinin desteğini kaybetti. Ben de, özellikle filmlerini izlememeye başladım. Ama bu kez, değişen ne diye meraktan izlemek istedim. Kim ne derse desin, Woddy Allen, -ellinci filmi olan “Şans Eseri”yle- eski gücüne, sevilirliğine, seyirci desteğine asla ulaşamaz.

Coup de Chance (Şans Eseri) diye çevrilmiş olsa da Cüneyt Arcayürek’in 12 Eylül için söylediğinden beynimize mıh gibi çakılmış sözcükten el alarak “Şans Darbesi” demek sanki daha doğru, hem yönetmeninin de durumunu açıklar), Parisli bir sanat simsarı olan Fanny’nin (Lou de Laâge) etrafında dönüyor. Fanny, Jean (Melvil Poupaud) adındaki zengin servet yöneticisiyle evliliğinde mutludur. Ancak liseden arkadaşı olan Alain’le (Niels Schneider) “şans eseri” karşılaşınca her şey tersine döner. Akıcı bir anlatımı olan filmde öykü pek bir özellik taşımıyor, ama Allen’ın deneyimli mizanseni ve sürekli birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Vittorio Storaro’nun olağanüstü görüntüleriyle öne çıkıyor.

Çocukluktan kalan…

Geçmişi karanlık (daha doğrusu bilinmeyen) zengin Jean’ın eve kur(dur)duğu oyuncak tren seti (Çetin Altan’ın o ünlü saptamasıyla, “çocuk için alınan elektrikli trenle daha çok büyükler oynar”), yönetmenin çocuk tacizine verdiği cevap olabilir mi?

Buñuel, bir filmde bir şeyi iki kez görüyorsak farklı anlamı vardır diyordu, kim bilir belki de benim aklıma gelen onun da aklında yer etmiştir. Alabildiğine zengin ve bir o kadar da gizemli finans simsarı, aynı seti daha önce görmüş olsalar da seslerini çıkartmayan misafirlerine oyuncağını göstermekten büyük haz duyuyor.

Genç ve güzel eşi, karşısına birden çıkan eski arkadaşına kısa zamanda gönlünü kaptırınca olaylar birbiri ardına yükseliyor. Filmin gizemli yanı burada. Zengin simsar neyin peşinde, genç kız neyi fark edemedi? İstediği elinde, istemediği önünde olan Fanny, zengin kocasını bırakıp yoksulluğuna rağmen Alain’i tercih edecektir; annesinin deneyimi gözünü açar.

26 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…

(24 Temmuz 2024)

Korkut Akın

[email protected]

Korkut Akın Yazıyor: Perdeden Yansıyanlar, Perdeye Yansıyanlar: Şafak Sökerken

Sinema eskiden öğretir ve eğitirdi, ama artık sadece eğlendiriyor. Nerede kaldı eski filmler! Şimdi artık “hayal perdesi” umut dağıtmıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın son günleridir; faşistlerin ne denli kötü, haksız ve işkenceci, katil olduğunu gösteren duygusal bir anın içinde buluyoruz kendimizi. Hepimiz, bunun devamını beklerken, bunun perdeden yansıyan bir film olduğunu anlıyoruz… Savaş sonrası İtalya’da kendi halinde bir ailenin iki genç … Devamı… »

Gelin Takımı

Doğa Can Anafarta’nın yönettiği ve Seda Bakan, Şebnem Bozoklu, Ecem Erkek ile Nilperi Şahinkaya’nın oynadığı Gelin Takımı, 18 Ekim 2024’de A90 Pictures dağıtımıyla SKY Films – Asc Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Hepsi birbirinden farklı karakterlere sahip dört arkadaş, Ayça, Selin, Berrin ve Deniz, Berrin’in düğünü için bir araya gelirler. Düğünden önce Berrin’e bekârlığa veda partisi organize etmeye karar veren Ayça, düğünün yapılacağı oteli ayarlar. İki yakışıklı, Akın ve Poyraz’ın da aralarına katılmasıyla unutulmaz bir tatil yaşamayı planlayan bu eğlenceli kadınlar, yanlış anlaşılmaların ortasında kendilerini beklemedikleri bir maceranın içinde bulurlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Gelin Takımı yazısına devam et

21. Akbank Kısa Film Festivali

21. Akbank Kısa Film Festivali, 17 – 27 Mart 2025 tarihleri arasında, Akbank Sanat, Kadıköy Sineması, Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Akbank Sanat’ta yapılacak ve tüm etkinliklerin ücretsiz sunulduğu festival, Dünyadan Kısalar, Kısadan Uzuna, Festival Kısaları, Özel Gösterim, Deneyimler, Genç Bakışlar, Belgesel Sinema, Perspektif ve Forum bölümlerinden oluşuyor. Cannes, Berlin, Venedik gibi festivallerden birçok film çeşitli programlarda izleyici ile buluşuyor. Festival, Akbank Sanat ve online platformda sinemaseverlerle buluştuktan sonra Akbank Kısa Film Festivali Üniversitelerde projesi ile üniversitelerdeki gençlerle buluşuyor.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi: 1 / 2
  • Web Sitesi

21. Akbank Kısa Film Festivali yazısına devam et

Yıldırım Yanılmaz’ı Kaybettik

Sinemamızın Yeşilçam dönemi yönetmenlerinden Yıldırım Yanılmaz, 16 Temmuz 2024 Salı günü hayatını kaybetti. 18 Ocak 1946′da Zonguldak’ta doğan Yanılmaz, İsmail Dümbüllü’den geleneksel tiyatroya bilgileri aldı. 1969 yılında Halit Refiğ‘in Bir Türk’e Gönül Verdim filminde yönetmen yardımcısı olarak sinemaya, 1986 yılında Düğüm adlı filmle yönetmenliğe adım attı. Yönettiği diğer filmler arasında Guguk Kuşu, Kahkaha Marketi, Heykel, Deniz Gülü, Kılıbıklar, Sıfır Nokta, Otobüs Yolcuları: İhsaniye Karasu, Ölüm Oyunu gibi filmler var. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Uzay Yarışını Pazarlamak

‘Beni Ay’a Uçur / Fly Me to the Moon’ yaşı yetenlerin çok iyi hatırlayacağı Ay’a inişin canlı olarak televizyondan izlenildiği 1969 yılına götürüyor bizleri. Rusların 1957’de Sputnik 1 ile astronot Yuri Gagarin’i uzaya gönderişinden sonra hız kazanan uzay yarışında Amerikalıların kendi hamlelerini gerçekleştirme çabasına giriştiği zamanlardır bunlar. Üç astronotun ölümüyle sonuçlanan başarısız Apollo 1 projesinin ardından NASA zor durumdadır. Vietnam bozgunu ile baş etmeye çalışan ülke her Allahın günü TV ekranına yansıyan kayıplar ile manevi bir çöküntüyü yaşarken, uzay merkezinin bütçesi de kadrosu da yetersizdir. Uyanık Nixon’ın işbilir adamı Moe Berkus (Woody Harrelson) yeni Apollo projesini parlatarak ABD halkına pazarlayacak bir yol peşindedir. Cazibesi ve kılık kıyafetiyle ‘Mad Men’ dizisinden fırlamışa benzeyen reklam sektörünün pazarlama harikası Kelly Jones’da (Scarlett Johansson) karar kılınır. Cocoa Beach’e uzay kurumunun halkla ilişkiler müdiresi olarak arzı endam eden Kelly, zaten zor görevinin sorunlarıyla boğuşmakta olan fırlatma direktörü Cole Davis (Channing Tatum) üzerinde soğuk duş etkisi yaratsa da, ikili arasında kaçınılmaz bir çekimin oluşması gecikmez. Fırlatma gününe yalnızca 7 ay kalmıştır ve bu süre zarfında kamuoyu desteğinin ve yeterli fonların sağlanabilmesi için her türden reklam desteğine ihtiyaç vardır.

Rose Gilroy imzalı özgün senaryodan Greg Berlanti’nin yönettiği yapım, Amerikan sinemasının altın çağından kopup gelmişe benzeyen iyi bir ‘screwball’ güldürü örneği. İzleyici yaş ortalamasının hayli genç kaldığı ve de orta yaş grubunun sinemada film izleme alışkanlığını büyük ölçüde yitirdiği günümüzde Hollywood büyük şirketlerinin pek yanaşmadıkları türden klasik usuldeki bu romantik komedi örneği, Johansson – Tatum ikilisinin tutmuş kimyaları üzerinden rahatlıkla izleniyor. Başta Ruslar olmak üzere bundan tam 55 yıl önce 16 Temmuz’da Ay’a ayak basışın Hollywood hilesi olduğuna dair komplo teorisi ile flört edişi ayrıca eğlenceli. Apollo 11’in olası başarısızlığına önlem olarak bizzat Nixon’ın adamının emri ile stüdyoda çekilen sahte iniş görüntüleri, Kelly’nin ‘2001: A Space Odyssey’ yönetmeni ‘Kubrick ile çalışsaydık keşke’ esprisi bu rivayetle dalgasını geçiyor.

Filmin şamatasını iki ana karakterin zorlu geçmişlerinin hüznü dengeliyor. Babası evi terk edip gittikten sonra annesi ve kardeşleri ile evsiz kaldıklarında henüz 4 yaşındadır Kelly. Bir şekilde ayağa kalkıp mücadele etmiş, annesinin ona öğrettiği dolandırıcılık marifetiyle hayatta kalmıştır. ‘Reklamcılık da dolandırıcılığın yasal yolla yapılanı değil midir’ sözleri de ona aittir. Davis ise 52 uçuş gerçekleştirdiği Kore dönüşünde NASA’nın en iyi pilotlarından biri olmasına rağmen kalbindeki sorun nedeni ile uzay roketine alınmamış, Apollo 1 sürecinde yitirdiği arkadaşlarının yasını tutmayı sürdüren bir yalnız kovboydur. Bu iki kafadarın acı tatlı öyküsü dönemin şarkılarıyla bezenmiş. Filme adını veren ünlü parça dışında Aretha Franklin’den ‘Moon River’, Dinah Washington yorumuyla ‘Destination Moon’ kulakları okşarken, kıvamı tutmuş yapım keyifle izleniyor.

(22 Temmuz 2024)

Ferhan Baran

[email protected]

Son Bir Tatil

Erkan Özcan’ın yönettiği ve Toygan Avanoğlu, Burcu Gönder, İlayda Sezgin ile Ömer Gülşen’in oynadığı Son Bir Tatil, 16 Ağustos 2024’de CJ ENM dağıtımıyla Fabrika Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Son Bir Tatil, kızlarına boşanacaklarını söylemenin yolunu arayan bir çiftin hikâyesini konu ediniyor. Evliliklerinde sorunlar yaşayan İhsan ve Selma, ayrılmaya karar verirler. Bu durumun kızları Sude’yi etkilemesini istemeyen İhsan ve Selma, ayrılık haberini söylemek için en doğru anı yaratmaya çalışırlar. Bu amaçla ailece bir tatil organize eden İhsan ve Selma, bu süreçte kendilerini hiç beklemedikleri bir dizi olayın içine düşmüş bulurlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu