Uğur Yücel: Komedyen Değilim

Yönettiği ilk film Yazı Tura ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ve Yönetmen dahil 11 Altın Portakal kazanmış olan Uğur Yücel, söyleşi programının konuğuydu. Yücel: “Komedyen olduğumu düşünmüyorum. Böyle bir hedefim hiç olmadı. Ama çocukken her şeyi taklit edebiliyordum. Sonra tiyatrodan para kazanamadığımı fark ettim ve şovmenliğe yöneldim. Tiyatroda beş ayda kazandığımı, şovmenlikte bir gecede kazanmaya başlayınca paraya kapıldım sanırım. Komedyenliğim budur. Sosyal içerik meselesi sinemada hiç konuşulmaz. Film için yola çıktığınızda ticari bir film yapalım, ya da sanat filmi yapalım gibi şeyler hiç olmuyor.” şeklinde konuştu.

Uğur Yücel: Komedyen Değilim yazısına devam et

Dünya Sinemalarının Merakla Beklediği, Bin Yılın İrfan Aşkını Anlatan Mest-i Aşk Filmi Beyazperdeye Taşınıyor

Türk – İran ortak yapımı olan Mest-i Aşk filminin yönetmen koltuğunda İran sinema sektörünün duayeni Hassan Fathi yer alıyor. “Mevlana” kelime anlamı olarak “Bizim Mevlamız, gönüllerimizin yol göstereni” mânâsına geliyor. Film, Celalettin Muhammad Belhi’nin irfan yolundaki serüvenini anlatıyor. Mest-i Aşk filminin kadrosu, iki kardeş ulusun dünyaca ünlü oyuncularının bir araya gelmesi ile oluştu. Filmin başrollerinde Bensu Soral, İbrahim Çelikkol, Parsa Pirouzfar, Selma Ergeç ve Shahab Hosseini oynuyor. Türk sinemasının dönem filmlerinde gösterdiği dünya çapındaki başarısı, İran sinemasının şiirsel anlatımıyla perdeye taşınıyor.

Altın Portakal’da Sinemamız Konuşulacak

26 Ekim’de başlayan 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin etkinlik programı da heyecan uyandırıyor ve sinemaseverler tarafından ilgi ile takip ediliyor. Ahmet Mekin, Selma Güneri, Zeki Demirkubuz, Şebnem Bozoklu, Mert Fırat ve Ercan Kesal’ın konuşmacı olacağı Öğle Sohbetleri sürüyor. Sinema sektörünün  temsilcilerinin katılacağı ve sinemamızın sorunlarının masaya yatırılacağı Türkiye Sineması’nın Dünü, Bugünü, Yarını Paneli ve son iki yılın kazananlarına ödüllerinin sunulacağı Ulusal Yarışma Töreni, 31 Ekim Perşembe günü Antalya Kültür Merkezi’nde sinemaseverlerin katılımına açık ve ücretsiz gerçekleşecek.

Altın Portakal’da Sinemamız Konuşulacak yazısına devam et

İlk Büyük Rolümdü

56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Barnabaas Toth’un filmi Geride Kalanlar’ın gösteriminin ardından yapılan söyleşiye, filmin oyuncusu Karoly Hajduk ve senaristlerinden Klara Muhi katıldı. Károly Hajduk: “Çok keyif aldım bu süreçten, gerçekten zordu. Çünkü beş yaşından yetmiş yaşına, bir insanın duygularını yansıtmak zorundaydım. Doğrusu ben de nereden buldum bu duyguları bilemiyorum.” dedi.

İlk Büyük Rolümdü yazısına devam et

Omar ve Biz, Türkiye’deki İlk Gösterimini Antalya’da Yaptı

Omar ve Biz, Türkiye’deki ilk gösterimini 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Yönetmenliğini Maryna Gorbach Er ve Mehmet Bahadır Er’in yaptığı filmin gösteriminin ardından film yönetmenleri, filmin oyuncuları Cem Bender, Taj Sher Yakub, Uygar Tamer, Ushan Çakır, Tümur Ölkebaş ile filmin görüntü yönetmeni Aydın Sarıoğlu’nun katılımıyla söyleşi gerçekleşti. Film ekibine soruların sorulduğu etkinliğin moderatörlüğünü ise Muammer Brav üstlendi.

Omar ve Biz, Türkiye’deki İlk Gösterimini Antalya’da Yaptı yazısına devam et

Kanlı Havuz Serisi Geliyor

Türk korku sinemasına yeni bir soluk getirmeyi hedefleyen korku serisi Kanlı Havuz’un ilk filmi Kanlı Havuz: Lanet Başlıyor için hazırlıklar başladı. “Gerçek Olay, Gerçekten Öte Bir Film” sloganıyla yola çıkan filmin başrollerinde Okan Kılıç, Sercan Elikara, Ceyda Nur Sınmaz ve Selin Selçuk yer alacak. Okuma provaları başlayan filmin çekimleri Kasım ayı içerisinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. Mert Güner ve Okan Kılıç’ın yöneteceği Kanlı Havuz: Lanet Başlıyor’un görüntü yönetmenliğini ise Cihan Kahraman yapacak. Teaser afişi geçtiğimiz günlerde paylaşılan Kanlı Havuz: Lanet Başlıyor filminin 2020 yılı başında vizyona girmesi planlanıyor.

Parazitler

Bong Joon-Ho’nun Amerikan sermayesiyle çektiği iki filmin ardından memleketine dönüş yaptığı Altın Palmiye ödüllü son filmi ‘Parazit / Gisaengchung’ sıcağı sıcağına bizde de gösterime girdi. Koreli sinemacının türler arasında ustaca sörf yapan yapıtları sistem eleştirisine, çağdaş kapitalizmin ahlak ve etik değerlerin altını oyması üzerinedir. Güney Kore’nin hızla yükselen ekonomik refah ortamında sınıf ilişkileri üzerine çarpıcı bir gözlem sunuyor ‘Parazit’.

Joon-Ho’ya özgü tipik açılış sahnesinde boş bir kuş kafesinin üzerine iliştirilmiş çorapların görüntüsünü izliyoruz önce. Yoksul bir mahallenin bodrum katındayız. Hamamböceklerinin cirit attığı, izbe kenar mahalleyi sokakla aynı seviyedeki küçük pencereden görebilen bir yeraltı dünyasıdır burası. Camın kenarındaki duvara mahallenin iflah olmaz sarhoşunun işediği bodrum katının sakinleridir Kim ailesi. Yüksek öğrenim şansını zorlayan iki yetişkin çocuklarıyla birlikte, çekirdek ailenin tümü işsizdir. Yerel bir pizza firmasının karton kutularını hazırlayarak karınlarını doyurmaya çalışırlar.

Evin oğlunun yurt dışına giden yakın arkadaşından devraldığı zengin evinde İngilizce öğretmenliği işi sayesinde ailenin kaderi değişir. Ultra varlıklı Park ailesinin malikanesinde farklı bir dünya ile tanışan genç adamın ardından, ailenin ailenin diğer fertleri türlü oyunlar ve kandırmacalarla hep birlikte hizmetli olarak eve sızmayı başarırlar. Ancak Kim ailesinin görmüş geçirmiş babasının dediği gibi ‘hayat, planları her zaman bozacaktır’. Sınıfsal ayrılıklar kolay aşılacak gibi değildir. Mizah da fazla uzun sürmeyecektir. Kim ailesinin dümenini kendi sınıflarından evin eski hizmetlisi fark edecek ve işler karışacaktır. Steril görünüm altında gizlenenler, yeraltına gizlenmiş olanlar günışığına çıktığında hesaplaşma başlayacaktır.

‘Parazit’ bir takım çağdaş göndermelerle Güney Kore’de geçmesine karşın sınıf ilişkileri üzerine evrensel bir hikâye. İlk bakışta zengin evine sızan Kim ailesini ‘parazit’ olarak düşünebiliriz. Ancak ileri düzeyde refahın tembelliği ve ataletiyle günlük yaşamı sürdürmede yanlarında çalışanlara muhtaç hale gelmiş varlıklı Park ailesinin fertlerini de ‘parazit’ olarak tanımlamak mümkün. Joon-Ho gençlik yıllarında bir süreliğine bir zengin evinin kızına İngilizce öğrettiğini ve bu döneminden onda kalanların filme yansıdığını belirtiyor kapsamlı söyleşisinde. Filmin ortaya çıkış sürecini anlatırken, yönetmenin ‘içime girmiş bir parazit gibiydi, uzun yıllar onu dışarıya çıkaracağım günü bekledim’ ifadesini de unutmadan not edelim.

Tüm bu referansların ışığı altında kendine özgü dünyasını kuruyor yönetmen. Evrensel sınıf ilişkileri sorununu deşerken mizahı elden bırakmıyor. Açıkgöz Kim ailesi belgede sahtecilikte veya rol kesmede ne denli maharetli olurlarsa olsunlar, üstlerine sinmiş yoksulluk kokusu benzeri saklayamadıkları şeyler vardır. Toplumdan kopuk tepedeki cennetlerinde yaşayan Park ailesi ise olan biteni kavrayamayacak denli korunmasız haldedir. Yönetmenin belki de en büyük erdemi, kişilerini kesin çizgilerle iyi ya da kötü olarak konumlandırmaması. Karakterlerin her adımı ihtiyaçtan, yoksunluktan kaynaklanıyor.

Bong Joon-Ho’nun türler arasında ustaca sörf yapan ilginç bir sineması var. Mizahi tonun gerilime, giderek bir korku filmine dönüştüğü yapım sürpriz şoklarıyla seyirciyi sarsıyor. Film için hazırlanmış zengin ve yoksul evlerinin tasarımı mükemmel. Cam ve metalden yapılmış zengin evinin merdivenleri, soğuk derinliği, koridor ve sığınak ayrıntıları yönetmenin kadraj tercihlerine uygun olarak düşünülmüş, hiçbir şey şansa bırakılmamış. Bu açıdan ‘Parazit’ çok iyi tasarlanmış, türden türe atlarken odak noktasını kaybetmeyen, yönetmen Bong Joon-Ho’nun fantastik evrenine özgü çizgi dışı bir yapım. Metaforları güzel kullanıyor. Ancak, sınıf meselesine yaklaşırken bazen didaktik kalabiliyor. Bir de Amerikan serüveninden alışkanlık olsa gerek, iki yoksul ailenin karşılaşması sürecinde popüler Amerikan sinemasına fazlaca göz kırpıyor. Ben kendi adıma, yine yakınlarda izlediğimiz ve bir başyapıt olarak kabul ettiğim bir diğer Güney Kore yapımı olan, yine sınıf ilişkileri üzerine Murakami uyarlaması Lee Chang-Dong imzalı ‘Burning’in (bizde ‘Şüphe’ adıyla gösterildi) şiirsel fantastik yaratıcılığını çok daha fazla sevdiğimi ifade etmeliyim.

(05 Kasım 2019)

Ferhan Baran

[email protected]

Frankfurt Türk Filmleri Festivali’nde Kapı Açıldı

19. Türk Film Festivali Frankfurt’ta Kapı filminin Almanya galası gerçekleşti. Açılış filmini izleyenler arasında Frankfurt Başkonsolosu Burak Karartı, Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı da vardı. Kadir İnanır’ın 50. sanat yılını kutladığı Kapı filmi, yönetmen Nihat Durak, yapımcı Filiz Durak ile başrol oyuncularından Timur Acar’ın katılımıyla 28 Ekim Pazartesi Cinestar Sineması’nda izleyicilerle buluştu. İlgili ile izlenen filmin gösteriminden sonra söyleşi yapıldı.

Festivalin Biletleri 3. Gününde Bitti

“Öze Dönüş” temasıyla gerçekleşen ve 66 filmin gösterildiği 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin üçüncü gününde tüm biletler tükendi. Festivalin Öğle Sohbetleri programının ilk konukları, bu yılın Onur Ödülleri’nin sahipleri, sinemamızın değerli oyuncuları Ahmet Mekin ve Selma Güneri oldu. Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda Leyla Yılmaz’ın Bilmemek ve Kıvanç Sezer’in Küçük Şeyler filmleri, Ulusal Uzun Metraj Jürisi’nin karşısına çıktı.

Festivalin Biletleri 3. Gününde Bitti yazısına devam et

2. Uluslararası Siirt Kısa Film Festivali

Geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen ve bölge halkı tarafından yoğun ilgiyle karşılanan Siirt Uluslararası Kısa Film Festivali’nin ikincisi, bu yıl 11 – 15 Kasım 2019 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Film toplamaya başlayan festivale, şu ana kadar 300’ün üzerinde başvuru yapılırken, son başvuru tarihi ise 03 Kasım 2019 olarak belirlendi. T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü ve Dicle Kalkınma Ajansı’nın katkısı ve himayesiyle gerçekleştirilen festival, senaryo, yönetmenlik, oyunculuk ve kamera atölyelerini katılımcılarla buluşturacak.

2. Uluslararası Siirt Kısa Film Festivali yazısına devam et

Hülya Koçyiğit’e Yaşam Boyu Başarı Ödülü

Rol aldığı pek çok önemli filmler ile hafızalara kazınan usta oyuncu Hülya Koçyiğit, Yaşam Boyu Onur Ödülü almak üzere 7. Kayseri Film Festivali’ne konuk oluyor. Kadir Turna direktörlüğünde 13 – 16 Kasım 2019 tarihlerinde gerçekleşecek olan 7. Kayseri Film Festivali’nin onur ödülünü açılış töreninde alacak olan Koçyiğit, moderatörlüğünü sinema yazarı Burçak Evren’in yapacağı söyleşiye de katılacak. Bu yıl festivalde Hülya Koçyiğit’i ağırlamaktan dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Festival Direktörü Kadir Turna, Türk sinemasının önemli ustalarından birini daha Kayserili izleyicilerle buluşturacak olmanın mutlu heyecanını yaşadıklarını ifade etti.

Tavşan Jojo

Taika Waititi’nin yönettiği ve Taika Waititi, Scarlett Johannson, Roman Griffin Davis ile Thomasin McKenzie’nin oynadığı Tavşan Jojo (Jojo Rabbit), 31 Ocak 2020’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Yapımcı ve yönetmen Taika Waititi, Tavşan Jojo’da kendine özgü anlatımı ve espri anlayışıyla özel bir konuyu ele alıyor. Film, İkinci Dünya Savaşı sırasında yalnız bir Alman çocuğu olan Jojo’nun, yalnız annesinin tavan arasında Yahudi bir kızı gizlediğini öğrendiğinde altüst olan hayatını hiciv sanatıyla harmanlıyor. Ona bu süreçte hayalinde aptalca arkadaşlık kurduğu Adolf Hitler yoldaşlık ederken Jojo artık kör milliyetçiliğiyle yüzleşmelidir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Müstakbel Damat

İlker Ayrık’ın yönettiği ve İlker Ayrık, Hande Soral, Erdal Özyağcılar ile Nilgün Kasapbaşoğlu’nun oynadığı Müstakbel Damat, 11 Kasım 2022′de CJ ENM dağıtımıyla Pervasız Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Sema ile Hasan evlenme plânları yapmakta olan bir çifttir. Bunu için harekete geçen Hasan, Kıbrıslı bir ailenin kızı olan Sema’yı istemek için İstanbul’dan Kıbrıs’a doğru yola koyulur. Ancak damat adayı Hasan’ın Kıbrıs’a ayak basması, huzur dolu ada hayatının alt üst olmasına neden olur. Adada sakin bir yaşam sürmekte olan aile, telâşlanınca her zaman ortalığı karıştıran Hasan yüzünden tuhaf durumlarla karşı karşıya kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Müstakbel Damat yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: İşsizlik Sadece Bizim Ülkemizin Değil Herkes(im)in Sorunu… Parazit

Geçenlerde açıklanan işsizlik oranlarına göre resmi işsizimiz yüzde 27’yi aşmış. Bu demektir ki her üç kişiden biri işsiz, yani ekmek götüremiyor evine. Yani yaşamını sürdürebilmek için verdikleri mücadele yetmiyor, siyaseten yaşanan darbelere. Sermet Çağan’ın ünlü “Ayak Bacak Fabrikası” oyunundaki “İnsan aç kalmayagörsün inançlarını bile yer” sözünü gel de anımsama bir kez daha… hoş hiç aklımızdan çıkmıyor ki! Muhakkak ki bir çözümü … Devamı… »

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu