Bırak Güneş İçeri Girsin

Kısa animasyon filmleriyle büyük ses getirmiş Michaela Pavlátová’nın ilk uzun metraj denemesi ‘Benim Güneşli Maad’ım / My Sunny Maad’, Çekyalı Herra’nın üniversitede tanıştığı ve ilk görüşte aşık olduğu Afgan ekonomi öğrencisi Nazir ile evlenerek kocasının aile ocağına yerleşmesini anlatıyor. Bir Afgan evinin penceresinden açılan film, farklı bir kültür ve gelenekler silsilesi içinde yeni hayatına uyum sağlamaya çalışan sevecen bir kadının hikâyesi çerçevesinde farklı kültürlerin eş insanlık potasında uyum içinde kaynaşabileceğinin umudunu tartışıyor.

Yine Çekyadan araştırmacı gazeteci Petra Procházková’nın ‘Frišta, My Sunny Maad’ romanını uyarlayan Pavlatova, romanın özgün ismindeki iki karakterden birini filmin merkezine taşımış. Hastalıklı olduğu ve fazla yaşamaz denilen ailesi tarafından kapı önüne konmuş olan Muhammed (yani Maad) çocukları olmayan Herra – Nazir çiftinin ve ailenin hayatına bir güneş gibi doğacaktır. Ev içinde 4 çocuklu kız kardeş Frišta’nın kaba saba mutaassıp kocası Kaiz ile uğraşmak daha kolaydır belki ama evin dışında hayat o denli rahat değildir.

Afgan ülkesinde kimsenin ekonomiste ihtiyacı yoktur belki ama Nazir Amerikan üssünde bir şoförlük işi kapmayı başarır. Herra ise yeni açılan sağlık ocağında Afgan kadınlara hizmet için Amerikalı gönüllülerle birlikte çalışmaya başlar. Yabancıların oryantalist kibirlerine karşın uyum içinde hizmet vermeye çalışır genç kadın ancak Taliban mücahitlerinin ülkenin başına çökeceği günler çok uzakta değildir.

Güçlü bir kadın karakterden yola çıkarak kültür farklarının aşılabileceğini, insani değerlerde buluşmanın çok da imkansız olmadığını savunan Pavlátová’nın yaklaşımını naif bulabilirsiniz. Ancak toplumlar bizim düşündüğümüz kadar farklı değildir feryadına kulak vermemek elde değil. Babasını hiç tanımamış Herra’nın mütevazı bir Afgan evinde sevgiyi kucaklaması ve çevresine bunu bir güneş gibi yaymasını izlemek insana fena da gelmiyor. Acı gerçekler, birikmiş hiddet ve patlamak üzere olan bombalar evin eşiğinde bekliyor olsa da. Çok iyi kaydedilmiş dış sesler aracılığıyla orda uzakta kaderine terkedilmiş bir ülkeden manzaralar sunan ve anime karakterlerin gerçek aktörler kadar etkileyici bir performans verebileceği üzerine kafa yoran Pavlátová’nın filmini çağımızın önemli bestecilerinden Rus asıllı Fransız Evgueni ve Sacha Galperi’nin ezgileri süslüyor.

(25 Mayıs 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Doğu Kültüründe Kadın Olmak (Daha da) Zor

İki ay önce Kaçış (Flee) adlı filmi izlemiştik; Afganistan’dan kaçan bir LGBT+İ bireyin öyküsüydü. Gerçek bir öyküydü ve onları korumak amacıyla çizgi film kullanılmıştı, belgesel görüntülerle birlikte. Korku dağları bekliyor; sinema hayal satan bir sanat diye tanımlanırken hem yapanlar hem oynayanlar hem de senaryosunu yazanlar ile birlikte gerçek kişilerin o inanılmaz öyküsü ancak çizgi ile (g)izlenebiliyor.

“Benim Güneşli Maad’ım” (My Sunny Maad) da aynı nedenle olsa gerek çizgi film olarak karşımızda. Ancak çizgi deyince akla müzikli, komik, hatta eğlenceli film gelmesin; alabildiğine dramatik, alabildiğine sorun yüklü, alabildiğine çözümsüz…

Çekyalı kadın, âşık olduğu eşinin peşinden Afganistan’a gider, evlenirler. Çocukları olmaz, (olmayabilir) ama tek suçlu kadındır ve aile erkeğin üzerine toz bile kondurulmasına izin vermez. Maad, yani Muhammed, sokakta buldukları akıllı, okumuş, ama evden atılmış bir çocuktur, evlerine alırlar.

Doğu kültüründe kadın…

Toplumun geri kalmışlığının insanlarda neleri yok ettiğini, bizim ülkemiz gerçeğinden yola çıkarak hepimiz biliyoruz, az da olsa… Bizdekinden çok daha zalim, çok daha zorlu, çok daha katı kurallarla çevrilmiş Afganistan’da, hele aile de aynı gerici muhafazakârlıktaysa. Yurtdışında okumuş, belli anlamda eğitimli, bir erkeğin bu denli gerici, hatta tutucu olmasını kabul edemiyor insan. Camdan, kafesin arkasından bile bir erkeğe baksa suç! Kadın, hiçbir zaman “değer” değil, namus dışında. O da erkeğin namusu söz konusu olunca…

Egemen erkek baskısı

Geniş aile, dede, damat, kız kardeş ve çocukları ile Çekyalı gelin aynı evin odalarında yaşıyorlar. Karıkoca arasındaki cinsellik ergen olan kız çocukların gözleri önünde yaşanıyor ve insan ister istemez soruyor: “Namus”un belirleyiciliği nerede kaldı? Sonra o ergen kendinden çok yaşlı birine gelin ediliyor. Bu da gelenek olarak kabul ediliyor aileler arasında.

Yalın bir anlatımı var filmin, her şeyi tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Kadın duyarlılığı diyebiliriz… Beyinlerin örümcek bağlamışlığını çok net olarak görebiliyor, her kim ve ne olursa olsun kabul edemiyorsunuz. Bunun ne inançla ne gelenekle ne de insanlıkla bağlantısı var!

Benim Güneşli Maad’ım, (My Sunny Maad), Yönetmen: Michaela Pavlátová, Senaryo: Ivan Arsenjev, Yaël Giovanna Lévy, Çizgi film… 27 Mayıs 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

(25 Mayıs 2022)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Devekuşu Kabare’nin Yıldızı, Yeşilçam’ın Unutulmazı Metin Akpınar’ın Hayatı…

Metin Akpınar’ın hayatını anlatan Sahneye Adanmış Bir Ömür: Metin Akpınar adlı kitap yayınlandı. Zeynep Miraç, Metin Akpınar’a en doğru soruları yöneltiyor; onun tiyatro tutkusunu, en yakını Zeki Alasya’yla dostluklarını, eşi Göksel Akpınar’la aşkını, Anadolu’daki turnelerini, Ulvi Uraz’dan Haldun Taner’e hocalarını bir bir anlatıyor bize. Üstelik karşımızdaki manzara yalnızca Metin Akpınar’ın hayatı değil, bir Türkiye tarihi kesiti. Akpınar’ın hayatı, sahneye adanmış bir ömür… Metin Akpınar, kendi hamurunu yoğururken azla yetinmemiş, çoğa da boyun eğmemiş. Bahanelere sığınmayan, sadece esprileriyle değil varlığıyla neşelendiren, yüzümüzü güldüren bir hayat hikâyesi bu.

Yunan Film Günleri

Yunanistan Sineması’nın auteur yönetmenlerinden özgün filmlerin gösterileceği Yunan Film Günleri, 07 – 12 Haziran 2022 tarihlerinde Pera Müzesi’nde yapılıyor. Yunanistan’dan EMEIS Kültür Kolektifi ve Türkiye’den İstos Film ile İstos Yayın’ın ortaklığında ilki yapılacak Yunan Film Günleri, ülke sinemasının 60’lardan 80’lere uzanan verimli döneminden seçilmiş filmleri yenilenmiş kopyalarıyla İstanbullu sinemaseverlerle buluşturacak. Theo Angelopoulos’un ‘Yeni Yunanistan Sineması’nın doğuşu’ olarak gösterilen 1970 yapımı filmi Tatbikat (Anaparastasi) ile açılışını yapacak Yunan Film Günleri’ndeki gösterimlere katılım sınırlı sayıda ve ücretsiz olacak.

Yunan Film Günleri yazısına devam et

23. Uluslararası Altın Safran Fotoğraf Yarışmasında Finalist ve Sergilenmeler Açıklandı

23.sü gerçekleştirilecek olan Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali kapsamında düzenlenen fotoğraf yarışmasında, finale kalan eserler belli oldu. Açıklama yapan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, “Festivalimiz kısa bir süre sonra start alacak. İnanıyorum ki tüm kesimlerin ilgisini çekecek programlarla, Safranbolulu hemşerilerimizle birlikte 4 günlük süreçte hem bir şeyler öğrenerek bilgi birikimimize yenilerini dahil edeceğiz hem de eğlenerek güzel bir festival yaşayacağız.” dedi.

Disney ve Pixar’dan Yeni Uzun Metrajlı Animasyon Filmi Elemental İçin Logo ve Konsept Sanat Görseli Paylaşıldı

Pixar Animasyon Stüdyoları’ndan, 16 Haziran 2023′te vizyona girecek olan 27. uzun metrajlı animasyon filmi Elemental: Doğanın Güçleri filmi için logo ve konsept sanat görseli paylaşıldı. Yapımcılığını Denise Ream’in üstlendiği Elemental, yönetmen Peter Sohn’un New York’taki çocukluk günlerinden ilham alan özgün bir film. Sehn filmi şöyle anlatıyor: “Ailem 1970’lerin başında Kore’den göç etti ve Bronx’ta çok yoğun çalışan bir market kurdu. Biz farklı kültürler, diller ve güzel küçük mahallelerden oluşan bir salata kasesinde karışmış, büyük umutlar ve hayaller ile yeni bir ülkeye göç eden çok farklı ailelerdendik. Beni filmin hikâyesine sürükleyen şey bu olaylardı.”

Disney ve Pixar’dan Işıkyılı Filminin Yeni Resmi Afişi Yayınlandı

02 Eylül 2022 Cuma günü sinemalarda gösterime girecek olan animasyon film Işıkyılı’nın yeni afiş ve fragmanı yayına verildi. Annie Ödüllü yönetmen, tecrübeli Pixar animatörü ve 2016 yılı yapımı Kayıp Balık Dori adlı animasyon filminin ortak yönetmenliğini başarıyla üstlenmiş olan Angus MacLane, Işıkyılı filmi için de yönetmen koltuğuna oturdu. Chris Evans, unutulmaz oyuncağa ilham veren bir kahramanın orijinal hikâyesini izleyeceğimiz filmde Buzz Işıkyılı’nı seslendiren kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bilim kurgu, aksiyon ve maceranın harmanlandığı filmde, nesiller boyu hayran kitlesine sahip olacak olan efsanevi Uzay Koruyucusu ile tanışacağız.

  • Basın Bülteni
  • Yeni fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Yılmaz Kanat’ı Kaybettik

Sinemamızın tanınmış yapım amirlerinden Yılmaz Kanat, 16 Mayıs 2022 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Arzu Film ekolü denilen filmlerin çoğunda emeği bulunan Yılmaz Kanat’ın çalıştığı filmler arasında Seneden Bir Gün, Ölmeyen Aşk, Bir Millet Uyanıyor, Denizciler Geliyor, Ömre Bedel Kız, Tatlı Dillim, Seven Ne Yapmaz, Sürtük, Dikkat Kan Aranıyor, Beyoğlu Güzeli, Tarkan, Sev Kardeşim, Tatlı Dillim, Canım Kardeşim, Oh Olsun, Mavi Boncuk, Salak Milyoner, Köyden İndim Şehire, Hababam Sınıfı, Ah Nerede, Aile Şerefi, Tosun Paşa, Çöpçüler Kralı, Neşeli Günler gibi filmler var. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Yerli Korku Türüne Yepyeni Bir Soluk Getiren İkinci Seans: AEEP, 27 Mayıs’ta Sinemalarda

Yapımcılığı İlkem Şahin’in üstlendiği, fobilerin korkutucu yüzünü ortaya koyan 60’ar dakikalık üç filmden oluşan korku filmi serisinin ikinci filmi İkinci Seans: AEEP, 27 Mayıs’ta vizyona giriyor. Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen korku – gerilim konsepti, bilimsel gerçeklere dayanarak çoklu fobi sendromu yaşanan insanların hayatlarının nasıl zindan olabileceğini beyazperdeye aktarıyor. Yalnızca 14 gün vizyonda kalacak olan film daha önce eşi görülmemiş bir deneyim sunuyor. Proje tasarımı Onur Aşa’ya ait olan serinin ikinci bölümü İkinci Seans: AEEP’de hayatı boyunca travmalardan kaynaklı fobileriyle mücadele etmek zorunda kalan Demet’in yaşadığı korkular ve kâbuslar anlatılıyor.

Şerr-i Cin

Bülent Aydoslu’nun yönettiği ve Buse Sevindik, Bülent Aydoslu, Cansu Orhan ile Onur Çimen’in oynadığı Şerr-i Cin, 10 Haziran 2022’de CJ ENM dağıtımıyla Boyoz Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Şerr-i Cin, yaşadığı talihsiz bir olay sonucu isyan ederek Allah’a olan inancını kaybeden evli ve çocuklu bir kadının, çok güçlü bir cin kabilesinin mensubu olan Ziffar adındaki bir cin tarafından sahiplenilmesini konu ediniyor. Yapılan büyülerle başka bir cin kabilesinin de duruma dahil olmasıyla birlikte iyice çıkmaza giren kadın için artık yeniden Allah’a sığınmaktan başka hiç bir yol kalmamıştır. Allah her şeye rağmen herkesi affedecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Gişe Rekortmeni Bergen, İzmir Seyircisiyle Açık Havada Buluşuyor

Vizyon yolculuğuna sinemalarda devam eden Bergen, yapımcı Orkestra Content ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle 15 farklı noktada yapılacak gösterimlerle İzmirli seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. 16 Mayıs – 05 Haziran tarihleri arasında gösterimler İzmir’in merkez ve Beydağ’dan Kemalpaşa’ya Kınık’tan Dikili’ye kadar İzmir’in birçok ilçesindeki açık alanlarda ve sinema salonlarında yapılacak. Vizyonda 5.5 milyon izleyicinin izlediği Bergen’in yaratıcı yapımcılığını Mine Şengöz üstlendi.

Sûfisin 4. Sûfi Sinema Günleri

16 – 19 Haziran 2022 tarihleri arasında yapılacak Sûfisin 4. Sûfi Sinema Günleri kapsamında 17 Ocak – 18 Nisan 2022 tarihleri arasında Sûfisin 3. Uzun Metraj Film Senaryo Yarışması düzenleniyor. Filmin içeriğini oluşturan fikir, etkinliğin ana omurgasını oluşturuyor. Yarışmada, en iyi yönetmen, yapımcı ve görüntü yönetmenin seçildiği festivallerden farklı olarak senaristin bakış açısını ödüllendirme yoluna gidiliyor. Etkinlikte gösterilecek filmler arasında Majid Majidi’nin Güneşin Çocukları, Nazif Tunç’un Karınca, Terrence Malick’in Gizli Bir Hayat (A Hidden Life), Apichatpong Weerasethakul’un Memoria, Çağla Çağlar’ın Rüya Makamı ve Mesut Uçakan’ın Anka Kuşu adlı filmleri var.

Sûfisin 4. Sûfi Sinema Günleri yazısına devam et

Kemal Kenan Ergen’i Kaybettik

Mizah yazarı ve senarist Kemal Kenan Ergen, 14 Mayıs 2022 Cumartesi günü hayatını kaybetti. Mizah çevrelerinde bilinen adıyla Kemken, 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Mizah dergilerinde hikâyeleri yayınlandı. Her Şey Çok Güzel Olacak filminin senaryosu başta olmak üzere Hababam Sınıfı Askerde, Kahpe Bizans, Ömerçip adlı filmlerin senaryolarını yazdı, Zaman Makinesi 1973 adlı filmin uygulayıcı yapımcılığını üstlendi. Ergen’in cenazesi, 16 Mayıs 2022 Pazartesi günü Kocaeli’nin Gölcük İlçesi, Değirmendere mahallesinde toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Yas Vakti

İki hafta kadar önce yayınlanan ‘Nicolas Cage Hakkında Her Şey’ başlıklı yazımda usta aktörü derin bir karakter analizi içeren çok farklı bir kompozisyonda izleyeceğimizi müjdelemiştim. Yeni gösterime giren ve genç sinemacı Michael Sarnoski’nin ilk uzun metrajı olan ‘Domuz / Pig’ Oregon’un Kuzeybatı Pasifik ormanlarında münzevi bir yaşam süren Rob’un hikâyesini anlatıyor. Ormanlık alanda nadir görülen değerli trüf mantarlarını bizzat eğittiği domuzunun yardımıyla toplayıp satarak yaşamını sürdürür Rob. Perşembe günleri siparişi teslim almaya gelen Amir ile ilişkisi mesafelidir. Yalnızlığı kutsaldır, sarı Camaro’lu genç girişimcinin hayatını kolaylaştıracak kamp duşu yahut mobil telefon edinme önerilerini her defasında geri çevirir. Bir gece vakti ormandaki küçük kulübesi baskına uğrar ve can yoldaşı küçük domuzu kaçırılır. Onu bulmak için üstü başı kan revan içinde yola çıkan 60’lı yaşlardaki Rob, şehre (Portland) vardığında geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kısa özetten yola çıkarak filmin Cage filmografisi izleğinde kanlı bıçaklı bir intikam öyküsü anlattığı akla gelmesin. ‘Domuz’ ana karakterin geçmiş trajedisi üzerinden ilerleyen, felsefi dokunuşlarla zenginleşen, Budist bir sakinliğe sahip sıra dışı bir çalışma.

Yüzünde ve film boyunca hiç değişmeyen giysilerinde aldığı darbelerin kanlı izlerini taşıyan Rob büyük kentin karmaşası içinde can dostunu ararken geçmiş hayatı önümüze perde perde açılacaktır. Bu süreçte 50’lerde yıkılan eskinin ünlü Portland otelinin gizli bir bölme olarak korunmuş ikinci bodrum katındaki dövüş kulübünü, şehrin en lüks restoranını ve Rob’un eskiden yaşadığı evinin bahçesini, unutmaya çalıştığı geçmişini ziyaret ederiz. 15 yıl önce birdenbire sahneden çekilmiş ünlü bir mutfak şefidir Rob Feld. İsminin bir zamanlar çevresine çok şeyler ifade ettiği, ancak artık var olmadığı söylenir yüzüne. Onun hiç de umurunda değildir bu oysa. Şan şöhret paranın değersizliğini vurgular bir zamanlar yanında çıraklık yapmış şimdinin ünlü şefine. Yemek eleştirmenleri, zengin müşteriler gerçek değildir. Önemsenmesi gereken kişinin kendisidir. Zaten ömür dediğin nedir ki. Her 200 yılda büyük bir depremle sarsılan bu topraklarda yaşayanlar günün birinde 10 katlı bina yüksekliğinde dalgalarla okyanusun dibini boylamayacak mıdır. Bu arayış sürecinde sarı Camaro’lu genç Amir ile ortak bir travmatik geçmişi paylaşır Rob. Artık kaybı kabullenme zamanı, yas vaktidir. Filmin üç ayrı bölümüne başlık olmuş şef tabakları ile kayıplar yad edilir.

Yaşam üzerine derin felsefi dersler içeren ‘Domuz’ iddiasız görünümü altında hiç bitmeyen matem üzerine çok değerli bir çalışma. Nicolas Cage’in star personasından sıyrılma fırsatı bularak yeteneğini ve ustalığını konuşturduğu önemli bir film. Patrick Scola’nın pastel renk paleti ile bezediği, senaryoyu Vanessa Block ile ortaklaşa kaleme almış Michael Sarnoski için parlak bir başlangıç.

(20 Mayıs 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu