Büyük Taarruz 2. Uluslararası Kısa Film Festivali

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde, Afyonkarahisar Valiliği’nin ev sahipliğinde Büyük Taarruz 2. Uluslararası Kısa Film Festivali, 24 – 27 Ekim 2023 tarihleri arasında Afyon’da düzenleniyor. Yapılan yazılı açıklamaya göre, düzenlenen festivalde 122 ülkeden 2 bin 876 film gösterilecek.  Bu yılki teması “29 Ekim’den 15 Temmuz’a Zor Zamanda Direnmek” olarak belirlenen festival kapsamında film gösterimi ve oyuncu söyleşileri yapılacak. Festivalin özel seçkisine giren filmler arasında Hasan Aydın’ın Baykuş Sesleri ve Sinekler, Özgür Mercan’ın Sen Kal Dünyada, Nazif Tunç’un Saliç, Korhan Topcu’nun Gözlerin ve Kadir Uluç’in Midas’ı Arayış filmi bulunuyor.

Büyük Taarruz 2. Uluslararası Kısa Film Festivali yazısına devam et

TRT Ortak Yapımı Kare Takımı: Gizemli Ada Vizyona Girmek İçin Gün Sayıyor

Bu yıl vizyona girecek olan TRT ortak yapımı yedinci animasyon film olan Kare Takımı: Gizemli Ada, 29 Eylül’de vizyona giriyor. TRT Çocuk’un ilgiyle takip edilen çizgi dizisi Kare’nin ilk sinema filmi olan yapım, birbirinden neşeli, eğlenceli müzikleri ve yenilenen animasyon tekniğiyle küçük dostlarıyla beyazperdede buluşacak. Filmde ayrıca çocuklar için sevimli bir sürpriz de bulunuyor. Kehribar ve Boncuk karakterleri de serüvene katılıyor.

Aquaman ve Kayıp Krallık Filminin İlk Fragmanı Yayınladı

Tüm zamanların en çok hasılat yapan DC filminin devam filmi Aquaman ve Kayıp Krallık’la geri dönüyor. Başrollerinde Jason Momoa, Patrick Wilson ve Amber Heard’ın yer aldığı filmin ilk fragmanı ve posteri yayınlandı. Aquaman’i ilk seferinde yenmeyi başaramayan Black Manta, babasının intikamını alma arzusuyla Aquaman’i sonsuza dek alt etme konusunda engel tanımayacaktır. Black Manta bu kez her zamankinden daha dişli bir düşmandır; elinde ise kadim ve kötücül bir gücü açığa çıkaran efsanevi Black Trident vardır. Aquaman bu güçlü düşmanı yenmek için, Atlantis’in eski Kralı olan hapisteki kardeşi Orm ile hiç beklenmedik bir ittifak kurmaya karar verir.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

İyi Bir Aile Değiliz

Haki Biçici’nin yönettiği ve Kaan Yıldırım, Erkan Kolçak Köstendil, Şinasi Yurtsever ile Sarp Apak’ın oynadığı İyi Bir Aile Değiliz, 09 Şubat 2024′de A90 Pictures dağıtımıyla Olympos Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
Murat, babasının vefatı sebebiyle hayatının en tuhaf aile buluşmasına katlanmak zorundadır. Tüm sülale rahmetliyi köylerindeki aile mezarlığına defnetmek isterken Murat bu adetlerin eskide kaldığını, İstanbul’da bu işi organize edeceğini söyler. Murat, babasını kaybetmenin üzüntüsü içindeyken, bir de cenaze kaybolur. Artık Murat’ın gözünde tüm aile üyeleri şüpheli durumdadır. Aile üyeleri Murat’ı giderek çileden çıkartırlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman
  • IMDb

İyi Bir Aile Değiliz yazısına devam et

Her Şeye Rağmen, 29 Eylül’de Sinemalarda

Erdal Murat Aktaş’ın yönettiği Her Şeye Rağmen filmi 29 Eylül’de gösterime giriyor. Film, yaşamın sillesini yemiş, yaşam ona güzellikler sunmamakta ısrar ederken, o yaşama güzellikler katmaya inat etmiş azimli bir adamı anlatıyor. Her Şeye Rağmen filmi, iş insanı İlhan Doğan’ın yaşamından hareketle başından geçen birçok olayı dramatize ederek hayat felsefesini, dünya görüşünü ve zorlukları aşma biçimini gözler önüne seriyor. Kaybolan annelerinden ve onları amcalarının evine bırakan babalarından uzakta yaşayan üç kardeşi, yaşadıkları beklenmedik olaylar nedeniyle fırtınalı bir çocukluk döneminin beklediği Almanya’ya taşınmaya zorlar.

Zeynep Öykü: Antakya Varsa Biz de Varız Demek İçin Antakya’ya Gelin

Ürettiği arplarla ve verdiği arp konserleri ile hem Türkiye’de hem de uluslararası sanat çevrelerinde dikkat çeken Zeynep Öykü, 11. Uluslararası Antakya Film Festivali’nde gönüllü arp konseri verecek. 14 Ekim 2023 Cumartesi günü festival kapsamında gerçekleştireceği konserle ilgili açıklama yapan Öykü, tüm sanat camiasını festivale destek vermeye çağırdı. Sanatçı konuyla ilgili şunları söyledi: “Antakya benim kalbimde çok özel bir yer. Depremin yaraları hepimizi çok derinden etkiledi. 4 yıl önce Antakya’daki kiliselerde konserler vermiştim. Antakya’nın tarihine yakışır bir şekilde Rönesans ve orta çağ döneminden tarihi eserleri festivalde seslendireceğim.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Zeynep Öykü’den Antakya Çağrısı: 1 / 2
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Ferhan Baran Yazıyor: Sadece Senin İçin Yazdığım Satırlar

‘Güvenli bir Yer / Sígurno Mjesto’ dış sesin acıyı yüreğinde hissettiğimiz tonlaması ile açılıyor. ‘Bunların hiçbiri yaşanmamış olsaydı, sana şunları anlatabilirdim. Bak bu senin oturduğun bina ve şimdi yirmiye kadar sayacak ve koşarak içeri gireceğim.’ Ağabey Bruno’nun sözleridir bunlar. Sakin bir akşamüstü, girişinde çocukların kaygısızca oynadığı, bir köpeğin çimenlik alana doğru seğirttiği kadraja soluk soluğa giren genç adamın … Devamı…»

Sadece Senin İçin Yazdığım Satırlar

‘Güvenli bir Yer / Sígurno Mjesto’ dış sesin acıyı yüreğinde hissettiğimiz tonlaması ile açılıyor. ‘Bunların hiçbiri yaşanmamış olsaydı, sana şunları anlatabilirdim. Bak bu senin oturduğun bina ve şimdi yirmiye kadar sayacak ve koşarak içeri gireceğim.’ Ağabey Bruno’nun sözleridir bunlar. Sakin bir akşamüstü, girişinde çocukların kaygısızca oynadığı, bir köpeğin çimenlik alana doğru seğirttiği kadraja soluk soluğa giren genç adamın gri tonlardaki sevimsiz toplu konut binasına dalışını ve deli bir hızla merdivenleri çıktığını duyarız. Bir dairenin kapısını umutsuzca yumrukladıktan sonra açılmayan kapıyı kırar. Sonrası karanlıktır. İntihar teşebbüsünde bulunan kardeşini kurtarma derdindedir, lakin karşılaştığı manzara umut verici görünmez. Ancak Bruno her şeyi yeni baştan yazmaya kararlıdır. Sadece onun için yazdığı sözcüklerle iletişim kuracağı kardeşini polis karakolu ve psikiyatri koğuşunun soğuk ve ilgisiz duvarlarının dışına çıkarmaya ve annelerini de yanlarına alarak Damir’i son kez mutlu resim verdiği sahil kentine götürmek tek gayesidir artık.

Hırvat asıllı yönetmen Juraj Lerotić ilk uzun metrajında kendi hayatından esinler taşıyan kişisel trajediyi perdeye taşıyor. Bu katarsis sürecinde daha da ötesine giderek kimselere emanet edemediği Bruno rolünü bizzat kendisi üstlenmiş. Kederli öyküsüne yaklaşımı soğukkanlı ve oldukça mesafeli. Deneyimli görüntü yönetmeni Marko Brdar şizofren bir kafanın içinde nelerin döndüğüne dair biçimsel arayışların izinde beklenmedik açılar ve kadrajlar denemiş. Işık-gölge kullanımı, karanlık-aydınlık zıtlıkları ile çıkış umudunun peşine düşülmüş. Bu ısrarlı arayışın meta anlatının ilk bölümünde çok iyi işlediğini söyleyebilirjz. Akıl sağlığı sorunlarının aile bağlarını nasıl etkilediğine dair hassas bir keşif niteliği taşıyan deneme, Split’te geçen son bölümde daha konvansiyonel bir anlatıma yöneldiğinde bir miktar irtifa kaybına uğruyor belki ama bütünüyle bakıldığında sinemanın anlatım olanakları üzerine son derece özgün bir yapımla karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Oyuncu / yönetmen Luratić’in yanısıra içe dönük Damir’de Goran Marković, annede deneyimli aktris Snježana Sinovčić Šiškov’un performansları övgüye değer. Kurguda Marko Ferković’in çabası da öyle. Geçtiğimiz yıl Locarno’dan en iyi erkek oyuncu (Marković), en iyi yönetmen ve en iyi ilk film ödülleri ile dönen, Hırvatistan’ın 2023 Oscar ödülleri aday adayı olan film sevindirici bir biçimde ülkemiz salonlarında gösterime çıkıyor ve sinefiller tarafından keşfedilmeyi bekliyor.

(14 Eylül 2023)

Ferhan Baran

[email protected]

Korkut Akın Yazıyor: Venedik’te Cinayet: Görsel Şölen, Gerilim ve Merak…

Daha önce Doğu Ekspresinde Cinayet (2017) ve Nil’de Ölüm (2022) filmlerinde Hercule Poirot’yu canlandıran Kenneth Branagh, “Venedik’te Cinayet” (A Haunting in Venice) ile üçüncü kez Hercule Poirot olarak karşımızda… aklıma hep Hz. Ali’nin kılıcı Zülfikar’ı getiriyor ucu çifte kıvrık bıyıkları… İlginç, ilginç olduğu kadar da unutulmaz. Doğaüstü ve gerilim olarak belirtilse de suç, korku ve dramı da içeren filmin en büyük kozu tarihi… Agatha … Devamı… »

Venedik’te Cinayet: Görsel Şölen, Gerilim ve Merak…

Daha önce Doğu Ekspresinde Cinayet (2017) ve Nil’de Ölüm (2022) filmlerinde Hercule Poirot’yu canlandıran Kenneth Branagh, “Venedik’te Cinayet” (A Haunting in Venice) ile üçüncü kez Hercule Poirot olarak karşımızda… aklıma hep Hz. Ali’nin kılıcı Zülfikar’ı getiriyor ucu çifte kıvrık bıyıkları… İlginç, ilginç olduğu kadar da unutulmaz.

Doğaüstü ve gerilim olarak belirtilse de suç, korku ve dramı da içeren filmin en büyük kozu tarihi… Agatha Christie, hepimizin bildiği gibi 1. Dünya Savaşı sonrasını ele alır. Ancak bu kez, 2. Dünya Savaşı sonrasında, 1947 yılındayız… Bu kadar zaman geçince üzerinden, haklı olarak emeklidir. Venedik’te yaşayan Poirot’yu yazar arkadaşı Cadılar Bayramı akşamında bir köşkteki davete çağırır. O gece biri ölünce, Poirot araştırmaya başlar.

Korku kadar dram, dram kadar, doğaüstü güçler, doğaüstü güçler kadar gerilim ve doğal olarak merak içeren film, gerçekten izleyiciyi sıkmadan, bakışını bir an için bile perdeden kaçırmadan pürdikkat odaklanmasını sağlıyor. Kenneth Branagh, kamera arkasını anlatırken hiçbir oyuncusuna korku efektleri ve olacaklar konusunda bilgi vermediğini söylüyor. Yani seyirci kadar oyuncular da o efektlerden etkilenmiş. Avizenin düştüğü sahnede oyuncuların yakın çekimi (kuşkusuz filmin anlatımını olumsuz etkilerdi ama) izleyiciyi daha bir etkilerdi.

Üç kez…

Evet, film izleyiciyi üç kez ters köşe yaptı. Buna da bağlı olarak katil (veya katiller) kim bilinemedi. Agatha Christie okurları bilir, romanların (ve uyarlanan filmlerin) en önemli gücü katilin bilinmemesidir, Hercule Poirot titizlikle araştırır, en çok da karakterlerin duruşunu takip eder. Buna karşın Arthur Conan Doyle, kahramanıyla sonucu bilinen bir durumun çözümünü araştırır. Ayrıntı her iki yazarda (kahramanda) da önemlidir, ama birinde olayın bilinmezliği de söz konusudur.

“Venedik’te Cinayet”te Poirot, yine insanlarla konuşarak, onların psikolojilerinden yola çıkarak çözer gizemli cinayet(ler)i. Perili şatoda bulunan herkes zanlıdır, ama içlerinden biri asıl suçlu, değerleri yataklıktan (yardımcı) suçlu… Ancak eğer spoiler olmayacaksa, galiba, “ilk taşı suçsuz olan atsın” demek gerekir.

Doğaüstü (paranormal) güçler, filmin gizem ve gerilimini alabildiğine arttırıyor.

15 Eylül’den başlayarak gösterimde…

(14 Eylül 2023)

Korkut Akın

[email protected]

Korkut Akın Yazıyor: Zorluklardan Kaçmak İçin: Güvenli Bir Yer

Sosyal devlet, gelin biz buna çağdaş devlet diyelim, vatandaşlarının barınma, beslenme, eğitim, sağlık haklarını gözetir ve hizmetlerini karşılıksız verir. Peki, bu her zaman, her ülkede karşımıza çıkıyor mu? Tabii ki hayır. Parası olanın düdüğü çaldığı gibi bu temel hak ve özgürlükleri kullanabiliyor. Jurac Lerotic, başrolünde de oynadığı, özyaşam öyküsünden önemli kesitler içeren filminde aslında bu temel soruna parmak basıyor. Bruno … Devamı… »

Zorluklardan Kaçmak İçin: Güvenli Bir Yer

Sosyal devlet, gelin biz buna çağdaş devlet diyelim, vatandaşlarının barınma, beslenme, eğitim, sağlık haklarını gözetir ve hizmetlerini karşılıksız verir. Peki, bu her zaman, her ülkede karşımıza çıkıyor mu? Tabii ki hayır. Parası olanın düdüğü çaldığı gibi bu temel hak ve özgürlükleri kullanabiliyor.

Jurac Lerotic, başrolünde de oynadığı, özyaşam öyküsünden önemli kesitler içeren filminde aslında bu temel soruna parmak basıyor. Bruno (Jurac Lerotic), kardeşi Damir’in (Goran Markovic) intihar eğilimli olduğunu bilir, gelen telefonla da girişimini engellemek için kapısını kırarak eve girer. Polis, her yerde olduğu gibi sadece kendi bakışıyla doludur ve suçlu peşindedir, ilk bulduğu(!) kişi doğal olarak da Damir’i kurtaran Bruno’dur.

Burada bir küçük ayrıntıyı atlamak istemem: Ambulansa binmek isteyen kardeşi, görevliler engeller; o da sesini çıkartmadan kabul eder. Bizde, biri ambulansla hastaneye gönderilirken hangi görevli, ‘Binemezsiniz.’ diyebilir? Olay çıkar valla.

Zorlu, karamsar…

İntihar eğilimli birinin öyküsünü anlatmak başlı başına güç; buna seyirciyi katmak için ister istemez dar, sıkıştırılmış etkisi veren bir ölçek tercih edilmeli ve alabildiğine ışığı az kullanmalı. Bu açıdan film başarılı. Gerçekten de film boyunca merakla birlikte, sıkılıyorsunuz. Merakla birlikte, çünkü ne olacağını bilemiyor, her sekansın, her planın arkasından bir ‘sürpriz’ bekliyorsunuz.

Filmde kafa karışıklığı, bilinmeyenin gizemi, korku ve çaresizlikle birlikte sevilen birini (burada kardeş ve oğul, çünkü anne de geliyor) kazanma duygusunu bir arada yaşıyoruz.

İyi niyet yeterli mi?

Bruno’nun kardeşi Damir’i yaşamda tutmaya çabalaması iyi niyetli ve bir o kadar da kıymetli. Yönetmenin bakışı ise sadece Bruno ve Damir’le sınırlı değil… Mekân yok, zaman yok, kişiler pek tanıtılmıyor (Bruno’nun sinema sektöründen olduğunu öğreniyoruz sadece, zaten özyaşam etkisini o sayede öğreniyoruz). Orada anlatılan kişi ve olaylar herkesin başına gelebilir. Bir insanı kurtarma çabasını herkes her zaman verebilir.

Burada bir ara daha vermeli… Sağlık görevlilerinin soğukkanlılıktan öte duyarsızlığı (belki sürekli karşılaştıkları için fazlaca deneyimli oldukları söylenebilirse de) izleyicide kaygıyı alabildiğine arttırıyor.

Psikolojinin karamsarlığını seven izleyicilere…

15 Eylül’den başlayarak gösterimde…

(13 Eylül 2023)

Korkut Akın

[email protected]

Hep Yek: Düğün

Bilal Kalyonu’nun yönettiği ve İnan Ulaş Torun, Önder Açıkbaş, Çağın Atakan Arslan, Merve Cin, Savaş Satış ile Burak Satıbol’un oynadığı Hep Yek: Düğün, 06 Ekim 2023’de TME Films dağıtımıyla 2506 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Başlarından macera eksik olmayan Altan ve Gürkan, kendilerini yine birbirinden oldukça zorlu durumların içerisinde bulurlar. İstanbul’dan kaçan ikili, iç Anadolu’nun en büyük mafyasının kızını kaçırır. Peşlerine düşen mafya elemanlarından kurtulmaya çalışan Altan ve Gürkan, bu süreçte ortalığı birbirine katar. İçine düştükleri durumdan kurtulmaya çalışırlarken onları büyük bir sürpriz beklemektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Hep Yek: Düğün yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu