Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Cannes Film Festivali 70 Yaşında

17 – 28 Mayıs 2017 tarihleri arasında düzenlenen Cannes Film Festivali bu yıl 70. yaşını kutluyor. Afişinde güzeller güzeli Claudia Cardinale’nin 1959 yılında Roma’da bir çatıda zıplarken çekilmiş fotoğrafının yer aldığı festivalin Altın Palmiye ödüllü ana yarışmasının büyük jürisine bu sene İspanyol usta Pedro Almodovar başkanlık ediyor. Jürinin diğer üyeleri, geçtiğimiz yıl ‘Toni Erdmann’ ile eleştirmenlerin baş tacı olan Alman yönetmen Maren Ade, Fellini’nin mirasçısı İtalyan sinemacı Paolo Sorrentino, yine geçtiğimiz yıl festivalde fırtınalar koparmış, bizde sansürün hışmına uğrayarak gösterimi belirsiz bir tarihe ertelenen ‘Hizmetçi / Agassi’nin yaratıcısı Koreli Park Chan-wook, Fransız oyuncu yönetmen Agnes Jaoui, Amerikalı ünlü oyuncular Jessica Chastain ve Will Smith, Çinli oyuncu / yapımcı Fan Bingbing ile tanınmış müzik adamı Gabriel Yared’den oluşuyor.

Yarışma dışı gösterilen, Fransız yönetmen Arnaud Desplechin’in tüm Fransa’da eş zamanlı olarak dağıtıma girecek olan son filmi ‘İsmail’in Hayaletleri / Les Fantômes d’Ismaël’ açılışı yapıyor. Başrollerinde Mathieu Amalric, Marion Cotillard ve Charlotte Gainsbourg’u izleyeceğimiz yapım, yeni filmini çekmekte zorlanan bir sinemacının yirmi yıl aradan sonra ortaya çıkan eski sevgilisi ile hayatını kurmaya çalıştığı kadın ile tereddütlü ilişkileri üzerine.

19 filmin yer aldığı bu yılki ana seçkinin en heyecanla beklenen filmi Michael Haneke imzalı ‘Mutlu Son / Happy End’ kuşkusuz. Sinema dünyasının yaşayan en büyük ustasının, ‘Beyaz Bant – Der Weisse Band’ ve ‘Aşk / Amour’ın ardından üçüncü bir Altın Palmiye için yarıştığı, gözde oyuncuları Isabelle Huppert, Jean Louis Trintignant’ın yanısıra, Toby Jones ve Mathieu Kassovitz gibi isimlerin yer aldığı son filminde, Calais’de büyük bir şirketin işletmecisi zengin burjuva ailesinin çevredeki göçmen kamplarında yaşananlara kayıtsız portresi çiziliyor. Filmin dünya prömiyeri 22 Mayıs Pazartesi günü yapılacak. Aynı gün gösterilecek ‘Kutsal Geyiğin Öldürülmesi / The Killing of A Sacred Deer’, Yorgos Lanthimos imzasını taşıyor. Korumasına aldığı ergen gencin tekinsiz davranışları karşısında akla hayale gelmeyecek bir fedakârlıkta bulunan karizmatik cerrahın hikâyesi ile doğaüstü bir gerilim denemesine girişiyor Yunan kökenli usta yönetmen bu defa. Sinemacının ‘The Lobster’da da birlikteliğine güçlü bir kadın oyuncu kadrosu eşlik ediyor.

Festivalin gediklisi usta yönetmenlerden Rus Alexander Zvyagintsev, sosyal ağırlıklı ‘Leviathan’ın ardından, ilk dönem başyapıtları ‘Dönüş’ ve ‘Sürgün’ün izinde dağılmış mutsuz aile ortamına dönüş yapıyor ‘Sevgisiz / Nelyubov’ isimli son yapıtıyla. Ukrayna kökenli Sergey Loznitsa ise, 2,5 saate yaklaşan uzunluğuyla bu yılki ana seçkinin en uzun filmi olan ‘Krotkaya’da, Rusya’nın ücra bir köşesinde kale gibi korunan hapishanede yatan kocasından haber almak üzere yola çıkmış bir kadının şiddet yüklü serüvenini öykülüyor. Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli sinemacımız Fatih Akın da şiddet dozu yüksek bir hikâye ile Cannes’da bir kez daha yarışıyor bu sene. Başrollerinde Diane Kruger, Numan Acar ve Ulrich Tukur’un yer aldığı ‘Aus Dem Nichts’ kocası ve oğlunu bombalı bir saldırıda yitiren Katja’nın intikamı üzerine kurulmuş.

2014’de ‘Beyaz Tanrı’ ile festivalin yan bölümlerinden ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ da ödüllendirilen Macar yönetmen Kornél Mundruczó, doğaüstü güçlere sahip genç bir göçmenin hikâyesi üzerine şekillenmiş ‘Jupiter’s Moon’ ile, bizde ‘Turist’ adıyla gösterilmiş ‘Force Majeure’ ile aynı yıl aynı bölümde jüri ödülüne layık görülmüş İsveçli sinemacı Ruben Östlund imzalı ‘The Square’ festivalin merakla beklenen diğer filmlerinden. Östlund’un başrollerinde Danimarkalı Claes Bang, Elisabeth Moss ve Dominic West gibi isimlerin bulunduğu son çalışması, çağdaş bir sanat müzesinin saygın küratörünün varoluş krizini öykülüyor.

Uzak Doğu sinemasından üç büyük usta festivali şenlendiriyor bu yıl. Japon Naomi Kawase ‘Işık / Hikaru’ da bir kadın kameraman ile görme yetisi azalmış fotoğrafçının gözle görülmeyen bir dünyanın ışığını keşfetmelerini konu ediniyor. Koreli sevdiğimiz sinemacı Hong Sangsoo ‘Ertesi Gün / Geu-Hu’da kendi yaşadıklarından hareketle sorunlu kadın/erkek ilişkileri üzerine eğiliyor bir kez daha. ‘The Host’ ile çağımızın en ürkünç canavar filmlerinden birine imza atmış olan bir diğer Koreli yönetmen Bong Joon-Ho ise ünlü E.T.’yi andıran bir hikâyeyle Cannes’a geliyor. Tilda Swinton ve Paul Dano gibi isimlerin de yer aldığı ‘Okja’, on yıldır birlikte olduğu filme adını veren yaratığı uluslararası bir kuruluşun elinden kurtarma savaşı veren Mija’nın serüvenini anlatıyor.

Fransız ve Amerikan filmlerinin ana seçkideki ağırlıkları her yıl olduğu gibi devam ediyor. François Ozon imzalı ‘Çifte Aşık / L’Amant Double’ gerçek kimliğini gizlemiş psikanalistine aşık, kırılgan Chloé’nin hikâyesi üzerine. Deneyimli sinemacının son gözdelerinden Marine Vacht ile Jérémie Renier’nin başrollerde olduğu, erotik fragmanıyla daha gösterilmeden büyük beklenti yaratan filmin sürpriz ismi beyazperdede görmeyi özlediğimiz Jacqueline Bisset. Oscarlara boğulan ‘Artist’in yönetmeni Michel Hazanavicius imzalı ‘Tehlikeli / Le Redoutable’, 1967 Paris’inde Yeni Dalga’nın öncü isimlerinden Jean Luc Godard’ın ‘Çinli Kız / La Chinoise’ filminin çekimleri sürerken, kendisinden 20 yaş küçük Anne Wiazemsky ile filizlenen aşkına, Mayıs ’68 olayları ışığında politik ve entellektüel dönüşümü ne odaklanıyor. Jacques Doillon’un yönettiği ‘Rodin’, 1880’ler Paris’inde modern heykelin öncü isminin özel hayatı ve sanatsal kavgasını Vincent Lindon’un merakla beklenen kompozisyonuyla perdeye taşıyor. Bizde ‘Sınıf’ adıyla gösterilmiş Altın Palmiyeli Laurent Cantet filmi ‘Entre Les Murs’ün senaryo ve kurgucularından Robert Campillo’nun üçüncü uzun metrajı ‘Nabız 120 / 120 Battements Par Minute’, 1990 başlarında on yıldır can alan AIDS hastalığına karşı verilen mücadeleye dikkat çekmek için biraraya gelmiş Act Up-Paris gönüllülerinin çabalarını anlatıyor.

Bağımsız Amerikan sineması dört adet filmle temsil ediliyor bu sene. İlk gün gösterilen Todd Haynes imzalı ‘Wonderstruck’, Brian Selznick’den bir roman uyarlaması. Deneyimli sinemacı, elli yıllık bir zaman dilimi içinde farklı dönemlerde ergenliğe adım atmış iki çocuktan birinin kayıp babasının, diğerinin hayranı olduğu ünlü kadın oyuncunun izini sürmeleri üzerine. Julianne Moore ile Michele Williams filmin tanınmış isimlerinden. Sofia Coppola imzalı ‘The Beguiled’, Clint Eastwwod’un başrolde olduğu, bizde ‘Kadın Affetmez’ adıyla gösterilmiş 1971 yapımı Don Siegel filminin yeniden çevrimi. Thomas P. Cullinan’ın ‘A Painted Devil’ isimli romanından uyarlanan, Amerikan İç savaşı döneminde geçen hikâye, Kuzey için savaşan yaralı askerin bir kız yetiştirme yurdunda kadınların eline düşüşünün gerilimli öyküsünü aktarıyor. İrlandalı aktör Colin Farrell ile Nicole Kidman’ın ana seçkideki bu ikinci birlikteliğine, Kirsten Dunst ve Elle Fanning gibi güçlü bir kadın oyuncular katkıda bulunuyor. Uyuşturucu bağımlılığı üzerine ‘Heaven Knows What’ ile üç yıl önce Venedik Film Festivali ‘Uzak Ufuklar’ seçkisinde ödüller alan Ben ve Joseph Safdie kardeşlerin yeni çalışması ‘Good Time’, festivalin merakla beklenen bir diğer yapımı. Adrenalin yüklü bir gecede geçen film, bir banka soygununda yakalanıp içeri girmiş erkek kardeşini hapisten kurtarmak için gecenin ve yeraltı dünyasının karanlığına dalan genç adamın soluk soluğa serüvenini anlatıyor. Karizmatik eski vampir Robert Pattinson’a, Jennifer Jason Leigh ve Barkhad Abdi gibi isimler eşlik ediyor. Listenin uzun isimli son Amerikan bağımsızı ‘The Meyerowitz Stories (New and Selected) tipik bir Noam Baumbach yapıtı. Dustin Hoffman, Emma Thompson, Ben Stiller, Adam Sandler, Elizabeth Marvel ve yine perdede görmeyi pek özlediğimiz Candice Bergen’den oluşan cazip bir oyuncu kadrosuna sahip olan film, yönetmenin uzmanı olduğu gerilimli geniş aile ilişkileri üzerine.

Son gün gösterilecek olan ‘You Were Never Really Here’ ana seçkide yer alan tek İngiliz yapımı. ‘Ratcatcher’, ‘Morvern Callar’, ‘We Need to Talk About Kevin’ ile geçtiğimiz yıllarda Cannes’da yarışmış ve övgüler almış kadın yönetmen Lynne Ramsay’in bu son çalışmasında, Joaquin Phoenix’in canlandırdığı savaş gazisi genç bir kızı seks tüccarlarının elinden kurtarmaya çalışıyor. Bu gerilimli filmin müzikleri Radiohead’in beyni diyebileceğimiz gitar ve keyboard’dan sorumlu üyesi Jonny Greenwodd’un imzasını taşıyor.

(17 Mayıs 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Ferhan Baran Yazıyor: Kamplara Bölünmüş Bir Toplumun Trajedisi

Ülkemizdeki gösterimi sessiz sedasız süren bir filme dikkatinizi çekmek istiyorum bu yazımda. Mısırlı yönetmen Muhammed Diab imzalı ‘Çatışma / Esthebak’, kamplara bölünmüş ülkesinin çağdaş trajedisini son derece etkileyici bir biçimde perdeye yansıtan 2016 yılının en ilgiye değer yapımlarından biri. Bizde yalnızca Antalya Film Festivali’nde gösterilmiş ilk filmi ‘678 Numaralı Kahire Otobüsünün Kadınları’nda tacize uğrayan üç … Devamı… »

24. Uluslararası Adana Film Festivali

24. Uluslararası Adana Film Festivali, 25 Eylül – 01 Ekim 2017 tarihlerinde düzenleniyor. Festival kapsamında yapılacak yarışmalarda, bazı ulusal kategoriler, uluslararası kimlik kazanırken, portföye eklenen yeni kategoriler de organizasyonun içeriğini hayli zenginleştiriyor. 6 ana kategoride Altın Koza ödüllerinin dağıtılacağı festivalin uluslararası özelliği bu yıl en az ulusal yarışmalar kadar ilgi görecek. Festival kapsamında Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Uluslararası Öğrenci Filmleri Yarışması, Adana Kısa Film Maratonu ile Çocuk ve Genclik Filmleri Yarışması yapılacak.

24. Uluslararası Adana Film Festivali yazısına devam et

Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı, 12 Mayıs Cuma Vizyonda

Geçtiğimiz haftalarda 36. İstanbul Film Festivali’nde Seyfi Teoman İlk Film Ödülü için yarışan ve beğeni toplayan Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı, 12 Mayıs 2017 Cuma günü vizyon yolculuğuna başlıyor. Türkiye, Romanya ve Portekiz ortak yapımı olan filmde Edip Tepeli, Doğa Nalbantoğlu, Suna Selen, Mehmet Esen, Kayra Zapçı, İpek Tenolcay ve Sema Şimşek yer alıyor.

Her Şey Mümkün

Alper Babayağmur’un yönettiği ve Yetkin Dikinciler, Azra Akın, Levent Ülgen ile Goncagül Sunar’ın oynadığı Her Şey Mümkün, 19 Mayıs 2017’de Mars Dağıtım dağıtımıyla Netvizyon Mediapark tarafından vizyona çıkarıldı.
Tesisatçı İbrahim, piyangodan büyük ikramiye kazanınca uzunca bir tatile çıkar. Kaldığı bir otelde tanıştığı manken Pelin’le aşk yaşamaya başlar. Ancak gerçek, hiç de göründüğü gibi değildir. İbrahim, ikizi kadar benzediği ünlü bir iş adamının yerine geçmiştir. Her şey yolunda giderken, Pelin ile İbrahim arasında aşk filizlenir. Bir yanda İbrahim’in geride bıraktıkları, bir yanda da zenginlerin dünyasındaki oyunlar. Asıl hikâye şimdi başlamıştır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman

Her Şey Mümkün yazısına devam et

4. Vancouver Türk Filmleri Festivali

Türk Sineması, 09 – 11 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 4. Vancouver Türk Film Festivali (4. Vancouver Turkish Film Festival) ile Kanada’nın batı yakasındaki sinemaseverlerle buluşuyor. Festival, Türk Sinemasını Kanada’nın en önemli sinema merkezlerinden biri olan Vancouver’da, Türk ve Kanadalı vatandaşların beğenisine sunmak ve Türk kültür, sanat ve kimliğini Kanada’da tanıtmayı amaçlıyor.

4. Vancouver Türk Filmleri Festivali yazısına devam et

Transformers 5: Son Şövalye

Michael Bay’in yönettiği ve Laura Haddock, Mark Wahlberg, Gemma Chan ile Anthony Hopkins’in oynadığı Transformers 5: Son Şövalye (Transformers: The Last Knight), 23 Haziran 2017’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Transformers 5: Son Şövalye, serinin özündeki efsaneleri paramparça ediyor ve kahraman olmanın anlamını yeninden tanımlıyor. Geleceğimizi kurtarmanın anahtarı geçmişin sırlarında ve Transformerların dünyadaki gizli geçmişinde yatıyor. Dünyamızı kurtarmak Cade Yeager, Bumblebee, bir İngiliz lordu ve bir Oxford profesöründen oluşan beklenmedik bir ittifaka düşüyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2 / 3 / 4 / 5
  • IMDb

Transformers 5: Son Şövalye yazısına devam et

Kuzeyden Gelen Adam

Sofia Coppola’nın yönettiği ve Kirsten Dunst, Nicole Kidman, Elle Fanning ile Colin Farrell’ın oynadığı Kuzeyden Gelen Adam (The Beguiled), sinemalarımızda gösterilmemiştir.
İç Savaş’ın yaşandığı Amerika’nın Virginia eyaletinde gözlerden uzak bir kız yurdunda geçen gerilim, entrika ve heyecan dolu bir hikâye. Yaralı halde ormanda bulunan Kuzeyli Onbaşı McBurney, Müdire Bayan Martha tarafından okula kabul edilir. Genç hanımlar ilk başlarda bu yaralı askere büyük bir şefkat ve olağanüstü ilgi gösterirler. Ancak McBurney’in birden fazla kızı baştan çıkarmaya çalışmasıyla kızlar arasındaki rekabet ve cinsel tansiyon bir anda yurdu ele geçirir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Kuzeyden Gelen Adam yazısına devam et

Sahil Güvenlik

Seth Gordon’un yönettiği ve Dwayne Johnson, Zac Efron, Priyanka Chopra ile Alexandra Daddario’nun oynadığı Sahil Güvenlik (Baywatch), 02 Haziran 2017’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Sahil Güvenlik, efsanevi cankurtaran Mitch Buchannon’ın plajda yeni görevlendirilen küstah cankurtaran ile arasındaki çekişmeyi konu alıyor. İkisi arasındaki bu çekişme sürse de ikili çalışmakta oldukları plajın bulunduğu koyun güvenliğini tehlikeye girince bir araya gelirler ve koyla ilgili yerel bir suç planını ortaya çıkararak asayişi sağlarlar. Böylece Emerald Körfezi’ndeki Sahil Güvenlik ekibinin lideri Mitch yerel bir halk kahramanı olur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2 / 3
  • IMDb

Sahil Güvenlik yazısına devam et

Mumya

Alex Kurtzman’ın yönettiği ve Sofia Boutella, Tom Cruise, Annabelle Wallis ile Russell Crowe’un oynadığı Mumya (The Mummy), 09 Haziran 2017’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Acımasız bir çölün derinliklerindeki bir lahitte güvenli bir şekilde gömülü olduğu düşünülen, hayatı haksız bir şekilde elinden alınmış olan antik prenses günümüze uyanır ve yüzyıldır büyüyen kötülüklerini ve insan algısına meydan okuyan korkutucu dehşetini de yanında getirir. Ortadoğu’nun uzun kumluklarından günümüz Londrasının altında gizlenmiş gizli labirentlere uzanan Mumya, sinemaseverlere şaşırtıcı bir şiddet, hayret ve heyecan sunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman: 1 / 2 / 3
  • IMDb

Mumya yazısına devam et

2. Uluslararası Kan Film Festivali’nin Yarışma Sonuçları Açıklandı

Türkiye Kan Hastalıkları Federasyonu tarafından Adana’da düzenlenen 2. Uluslararası Kan Film Festivali (2nd International Blood Film Festival), kapsamında yapılan kısa film yarışmasının kazanan filmler açıklandı. Yapılan açıklamaya göre En İyi Kısa Film Ödülünü Sinem Çubuk’un Bu Benim adlı filmi kazandı. İkincilik Ödülü Cevher Hikmet Güzey’in Önce Hayat adlı filmine, Üçüncülük Ödülü ise Hazal Özüyılmaz’ın Hayallerimi Eksik Bırakma adlı filmine verildi. Ödül kazanan filmlerin linklerine haber devamından ulaşabilirsiniz.

2. Uluslararası Kan Film Festivali’nin Yarışma Sonuçları Açıklandı yazısına devam et

Erkeklik Öldü mü Atıf Bey

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Ankara Uluslararası Film Festivali’nin verdiği ilhamla Nostalji’nin hikâyesi: Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni kazanmışsınız, Ankara’ya geliyorsunuz. Bahçelievler’de ev tutmuş, o güzel öğrencilik yıllarınıza başlamışsınız, bir yandan tahsilinizi yapıyorsunuz, diğer yandan sanat faaliyetlerini takip etmeye başlıyorsunuz. Sinemalar, tiyatrolar, sergiler, hayat sürüyor. O zamanlar, yani gençlik zamanı nostalji diye bir kavramın varlığından haberiniz yok, çünkü farkında olmadan onu tesis etmektesiniz. Sonra hayat rüzgârı esmeye başlıyor ve sizi memleket sathına savuruyor. Nostalji hikâyesinin başlangıç bölümü insanların mekânları terk etmesiyle sona eriyor. Yıllar geçiyor, 28 yıl kadar, şehre dönüyorsunuz. Anılar size hatırlattığı için önceki yıllardaki mekânları aramaya başlıyorsunuz. Çoğunu bulamıyorsunuz, çünkü kapanmışlar, yıkılmışlar, yol veya yeşil alan olmuşlar. Tesadüfen bir tanesine rastlıyorsunuz. Direnmiş, hâlâ öğrencilerin şen kahkahalarına eşlik ediyor. İçeriye girip sessizce dolaşıyorsunuz, garson soruyor: “Buyurun beyefendi ne aramıştınız?” Sizin kenarda köşede eski anıları aradığınızı bilmiyor tabi ki, “Şöyle bir dolaşıyorum,” deyip yavaşça çıkıyorsunuz dışarı. Muhtemelen genç garson sizin ne yaptığınızı anlamadan arkanızdan bakıyor. Sinemaları arıyorsunuz, çünkü oralarda da iz bırakmıştınız. Batı Sineması, Derya Sineması, Nergis Sineması, Gölbaşı Sineması’nı arıyorsunuz. Sizin film seyrettiğiniz mekânların bazıları başka yerlere dönüşmüşler, yabancılaşmışlar. Bulamadıklarınızı zamane gençlerine sormayın, çünkü “Aaa burada sinema mı varmış?” diye soruyu size çevirdiklerinde aradığınızı ikinci defa kaybetmiş gibi oluyorsunuz. Nostalji hikâyesinin bu bölümünde mekânlar insanları terk etmiş oluyor. 28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde, yıllar önce çok sevdiğiniz filmleri yeniden izleyince bazılarından pek tat alamadığınızı fark ediyorsunuz. Zamanında usulen izlediğiniz ve oldukça sıkıldığınız klasik filmlerin ise sırrına ulaşıp hayran oluyorsunuz. Ve artık kanaat getiriyorsunuz ki eski zamanlar gitmiş, geri gelmesi mümkün değil; yeni zamanlardaki umudun peşine düşmek gerek. (03 Mayıs 2017)

Sadi Bey’in Bey’in Beyazperde Yazıları: Habersiz gelen muson yağmuru ödülümüz olmuştu. (Gerçeğin İki Yüzü-The Last Face, Yön: Sean Penn) (03 Mayıs 2017)

Basından bir arkadaş ile haftada birkaç kez WhatsApp’tan yazışırız. Hangi filmin basın gösterimi olduğunu genelde o bana sorar. Dün akşam sormayacağı tuttu, ben de muziplik olsun diye doğrudan bugün öğleden sonra gösterimi yapılacak olan filmin adını yazdım: “Çam Yarması”. “Ayıp oluyor ama abi” gibi sitemli bir cevap beklentisine girdim. Sağ olsun kendisi hoşgörülü ve kalender bir arkadaştır beklemediğim bir cevap yazdı: “Buyur”. Gösterimde rastlaştığımızda neden alınmadığını sordum. “Abi ben ufak tefek bir adamım, Çam Yarması gibi iri değilim ki, niye alınayım.” diye cevap verince “O zaman sana Selvi Yarması diye mi hitap edeceğiz?” diye sordum, gülüştük. “Çam Yarması” filmi sinema perdesine gelmeyi başarmış her film gibi en azından asgari bir takdiri hak ediyor ancak filmcilerin de seyirciye saygı göstermesi gerek. Filme sanki geniş bir ailenin tüm fertleri katkıda bulunmuş. Jeneriğin yarısında Kuşçu soyadı geçiyor, ancak jenerik yazılımına gerekli özen gösterilmemiş, soyadı çok yerde Kuşcu, Kusçu şeklinde iki şekilde geçiyor, afişte ise Kuşçu olarak yazılmış. (03 Mayıs 2017)

Bugün başlayan Eskişehir Film Festivali’nin az bilinen -çok önemli- bir özelliği de Sadi Bey’e Emek Ödülü veren ilk festival olmasıdır. Sevdiğim festival bu seneki duyuru ve davetlerini 02 Mayıs’ta, festivale bir kaç gün kala yaptı. Daha önceden gelen çağrılara angaje olduğumdan festivale bu sene katılamıyorum. Ancak programda gözüme çarpan, baş rolünde Onur Ödülü verilecek olan İzzet Günay’ın oynadığı “Beni Osman Öldürdü” filminin verdiği çağrışımla seneye 20. festival için 2 adet film önereyim dedim. Sinemada iki yönetmenin film isimleriyle birbirlerine serzenişte bulunduğu başka örnek var mıdır, bilmiyorum ama “Allah Cezanı Versin Osman Bey” (1961) ile “Erkeklik Öldü mü Atıf Bey” (1962) filmleri sinemamızın ünlü yönetmenleri Atıf Yılmaz ile Osman Fahir Seden’in genç yaşlarında birbirlerine film isimleriyle yaptıkları sitemler olarak sinema tarihimize yazılmıştır. Eskişehir Film Festivali önümüzdeki sene bu filmleri gösterirse izleyicilerinin nostaljik gülümsemelerine vesile olacağına eminim. (05 Mayıs 2017) Festival emekçisi Ali Sönmez’den Ek: Açılışını Yeşilçam’ın en ünlü dev kadrolu komedi filmi “Badem Şekeri”ni göstererek ve iki efsanevi kadın oyuncusu Türkan Şoray ile Fatma Girik’i aynı sahnede buluşturarak yaptığımız Malatya Film Festivali, ilk senesinde tasarladığımız gibi “Komedi Filmleri Festivali” olarak sürseydi, Bursa İpek Yolu ve Malatya Film Festivalleri’nin danışma kurullarında beraber görev aldığımız sevgili İzzet Abi’nin sempatik filmlerinden biri olan ve Öztürk Serengil’in “kült” sayılacak Abidik Gubidik Twist yorumunu da içeren “Beni Osman Öldürdü” (ki yönetmeni Osman Fahir Seden’dir) ve önerdiğiniz “derin anlamlı” (!) filmler de “Yeşilçam Komedi Klasikleri” arasında gösterilecekti!.. Arada bir bilene danışmak şart!

(14 Mayıs 2017)

Sadi Çilingir

[email protected]

Sadi Çilingir Yazıyor: Merdiven Baba

Seyithan Özdemir ve Sadi Bey (28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin en önemli fotosu.) Fotoğraf çektirmek için Seyithan’ın yanına gittiğimde ve “Sana hayranım Seyithan, Sarmaşık’taki gölgenle bile bu hayranlığı hak ediyorsun.” dediğimde kolunu omuzuma attı, “Aman ağam, kimseye doğru dürüst sarılamıyorum, asıl ben sana minnettarım, uzun boyun ve kalıbınla kolumu doldurdun.” dedi. Seyithan, sinemamızda kötü karakter canlandıran … Devamı… »