Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

(benim) BERGMAN’ım / (benim) ANTONIONI’m

Haddime mi düşmüş, ne Bergman, ne Antonioni benim, ama onların bende uzantıları var, yeterli olmasa da, eksikliğini, azlığını bilsem de, ama yine bir uzantıları var.

Tuncan Okan, Milliyet’te film eleştirileri yazıyordu, onlar içinde La Notte’ye yazdığı yazı beni hayli etkilemişti, orijinal adını Fransızca gibi okumaya çalışmıştım, yarım yamalak İngilizcem ile, sonra İtalyanca olduğunu öğrenecektim. İşte gazetedeki eleştiriyi okuyunca, filmi görmek istedim. İstediğimde oldu, o zamanlar bulunduğumuz Tokat’tan Samsun’a gittiğimde, bana müjde verir gibi Gece filminin oynadığı söylediler. O akşam saat 18:00 matinesinde (Cumartesi) Gece filmini seyrettim, Pazartesi günü saat 14:00 matinesinde tekrar seyrettim. Sonraları tekrar seyretmelerim oldu, birde tek kanal olduğu dönemde TRT televizyonunda seyredecektim, eğer ikinci kasetle üçüncü kasetin yerleri karışmasa idi. Gece, başladı, gördüğüm, bildiğim film, biraz sonra epeyce bir sıçrama yaptı, -o zamanlar film arasında reklâm göstermiyorlar daha– biraz sonra da FINE yazdıktan sonra, sıçrama yaptığı noktadan devam etmeye başladı, bir dakika sürmeden yayın kesildi. TRT, Gece’yi böyle göstermişti. Bir yıl kadar sonra, artık Ankara’da idim, L’Eclisse gösterime girince koşa koşa gittim, onu da iki kez seyrettim, üst üste. Bu arada, sinema dergilerinde Antonioni hakkında okumuş ve kendisine lâyık görülen, “sinemada bir filezof”u unutmamıştım. Sinematek’de, bir türlü göremediğim L’Avventura öncesi kimi filmlerini gördüm. La Notte ve L’Eclisse gibi değildi, onlar çok konuşkan filmlerdi, hâlbuki üçlemenin son iki filmi oldukça az konuşmalı idi. Sonra Blow-Up geldi. Bu kez renkli idi, ilk renkli filmi Deserto Rosso’yu bir yerlerde yakalayamamıştım. Blow-Up için ölümü üzerine çıkan bir yazıda “tanındığı” film diyorlardı. L’Avventura’dan beri tanınmıyor mu? Le Amiche, Kadınlar Arasında olarak Tokat’ta oynadığı zaman, ben de tanımıyordum, yoksa yine büyük bir olasılıkla bol diyaloglu bu filme gitmez mi idim. Zaten çok az gösterilmişti. Uzun süre inatla siyah/beyaz yapılan filmlerden sonra Deserto Rosso’da rengi oynanabilen bir unsur olarak kullanarak renkliye geçmek, giderek görüntü ağırlıklı ama kameranın teknik özelliklerinin canbazlığını -artık- yapmadan filmler yapmak, filmlerinin tamamını göremediğim, La Notte (Gece)’sine hâlâ hayran olduğum, L’Avvetura (Macera)’sını hâlâ merak ettiğim, (benim) Antonioni’m.

Bergman’ın haberini daha önce duyduk ve hemen, önce Il Silenzio olarak tanıdığımız Tystnaden ile ilk kez karşılaştığımız, kuzeyin bu -yine- suskunluklar arkasına saklanmış yönetmeninin filminin adı (Sessizlik) belleğimize yansıdı. Sık sık uğradığım Bilgi Kitapevi’nin (Ankara) vitrininin bir gün bir tek kitapla doldurulmuş olduğunu gördüm: Yaban Çilekleri. Bu Bergman’ın senaryosu idi (Smuktronsstallet) Yayınevi bu senaryo ile yayınına başlıyordu, sonra bir çok senaryolar daha yayınladı. Bu kitaplar arasında, bir kitapta birleştirilmiş olarak yine Bergman’ın Det Sjunde Inseglet / Yedinci Mühür ve Sasom i eh Spegel / Aynadaki Gibi de yer alacaktı. Bunlardan Yedinci Mühür’ü Sinematek’de izlediğimde, filmin açılış sahnesinedeki kayan siyah, gri, beyaz bulutlar önündeki -havada asılı gibi duran- kartal’ı unutmam mümkün değil. Çok vurucu bir açılıştı. (Yıllar sonra Yılmaz Güney’ın Umutsuzlar filmini hemen hemen aynı sahne ile açılır görünce de hatırlamıştım. Güney’in filmi renkli, vakit gündüz ve kuş da martı, bembeyaz bir martı idi.) Sinema tarihinde yer alan ünlü sahnelerden biri olarak Yedinci Mühür’deki ölüm ile satranç oynama hayli ilginç idi. Araya bazı çok filmi girdi ama benim Bergman’da favori filmim Persona olarak kalacaktır. Persona, Gece gibi de değildir. Biçim olarak bambaşka bir şeydir. Yine ne yazık ki tüm filmlerini göremedim.

Antonioni, Bergman, sinemada hem farklı (diğerlerine nazaran ve kendi aralarında), hemde benzer yönleri olan iki usta. Sinema yapmada usta, yoksa sinemanın, kameranın verdiği teknik olanakların canbazlığını yapmada değil. İnsan yüzünü kullanmada, insanın iç dünyasına kişisel, toplumlarına has sorunsalına, (belirli bir dönem) sınıfsal yapısına çözümleyici (farklı) bakışlar, bu iki ustayı sinemaların olgunluğa ulaşmış yalınlığında da birleştiriyordu. İkisi de, oyuncu kullanımında (ve yetiştirmede) -hele kadın oyuncu- yarışmadan, birbirlerine nazire yapar gibiydiler. Uzun yaşamlarına, Bergman sinemanın yanında bolca tiyatro da yerleştirmişti. Kendi özelliklerini koruduğu sürece bu iki zıt kardeş sanatın, aynı kişi tarafından yapılması, yapanı her iki dalda da değerlendirme olanağı verecektir. Antonioni ise görselliğin başka bir alanına yönelmiş idi, son yıllarında, resim yapıyordu.

Sinemadan derin izler bırakan iki usta geçti; ikinci yüzyılında sinema, kral olduğu günleri hayli geride bıraktı, yine sinema var ama tekniği değil de teknolojisi ile, anlatım anlayışları ve içerikleri ile hayli değişmiş, yönetmenlerinin olaylara bakıştaki derinliğini ile (biraz) sığlaşmış, fotoğrafın hareketi ile değil de fotoğraftaki hareketle ön plâna çıkmaya çalışan bir sinema.

Her dönem, kendi anlayışı içinde -bazen anlayışının dışında da- kendi ustalarını yetiştirecektir. Yeni ustalar Antonioni ve Bergman’a benzemese de.

(28 Ağustos 2007)

Orhan Ünser

Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi

Tim Burton’ın yönettiği ve Johnny Depp, Helena Bonham Carter, Alan Rickman ile Timothy Spall’in oynadığı Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi (Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street), 15 Şubat 2008′de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Christopher Bond’un oyununa dayanan orijinal Sweeney Todd, 1979 yılında Broadway’de gösterime girdi ve 8 dalda Tony Ödülü kazandı. Bunlardan biri de En İyi Müzik dalındaydı. Gösterinin komedi, drama ve korku unsurları Sondheim’ın film müziğini andıran çalışmalarıyla bütünlendi. Dünyada yüzlerce kez sahnelenen müzikal son olarak New York tiyatro izleyicisiyle buluştu.

Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi yazısına devam et

Sweeney Todd’dan İlk Görüntüler

Johnny Depp’in Fleet Caddesi’nin Şeytani Berberi Sweeney Todd’u canlandırdığı, Warner Bros. Pictures – DreamWorks Pictures ortak yapımı Sweeney Todd’dan ilk görüntüler yayınlandı. Stephen Sondheim’ın ödüllü müzikal – gerilimine dayanan ve Tim Burton’ın yönetmenliğinde çekilen filmde Helena Bonham Carter da kurbanlarının cesetlerini etli turtalarında kullanan ve Sweeney’nin hem suç ortağı hem de aşığı olan şeytani ruhlu Bayan Lovett rolünü üstleniyor.

Sweeney Todd’dan İlk Görüntüler yazısına devam et

Beethoven’ı Anlamak Filminin DVD.si Piyasada

Beethoven’ı Anlamak (Copying Beethoven) filminin DVD’si Kanal D Home Video tarafından piyasaya çıkarıldı. DVD, içinde Beethoven’in 9. Senfonisi’ni içeren CD’nin de yer aldığı çok özel koleksiyoncu versiyonu ile sunuluyor. Sadece 250 adet piyasaya sunulan bu özel DVD, http://www.hepsiburada.com ve DNR mağazalarında satışta.

Beethoven’ı Anlamak Filminin DVD.si Piyasada yazısına devam et

Aydın Sayman’ın Yönettiği Janjan 12 Ekim’de Gösterime Giriyor

Aydın Sayman’ın yönettiği ve Berk Hakman, Selen Seyven, Çetin Öner ile Levent Yılmaz’ın oynadığı Janjan’ın vizyon tarihi belirlendi. Kenda Film tarafından sinemalara dağıtılacak film 12 Ekim 2007′de gösterime giriyor. Filmin konusu şöyle: Halkın Janjan diye çağırdığı Sadık, sevimli ve zararsız bir delidir. Yanında barındığı Murtaza adlı yaşlı adam köyden Güzel adlı bir kızı başlıkla alıp eve getirir. Kızla Janjan arasında bir aşk başlar, Güzel hamile kalır. Janjan, Güzel’i ve bebeğini kaçırarak kaybolur.

Daniel Hendler


Daniel Hendler (Kayıp Kucak – El Abrazo Partido’daki Ariel Makaroff.)


Cansel Elçin (Kırık Kanatlar adlı TV dizisindeki Yüzbaşı Cemil karakteriyle dikkati çekti. Küçük Kıyamet adlı filmi sinemalarda gösterime girecek. Daha önce Hamam ve Suare’de oynamıştı.)


Jim Carrey (Amerikalıların Jerry Lewis ile mukayese ettikleri komedyen. Dick ve Jane İşbaşında (Fun with Dick & Jane)’deki Dick Harper.)


Pamir Demirtaş (Kardeş Gibiydiler (Sleepers) ile filmcilik piyasasına giren Pinema Film’in sahibi. Geçtiğimiz sezonlarda Büyük İskender ile Mr. & Mrs. Smith gibi filmleri sinemaseverlere sunmuştu.)

En Uzun Gece

Joshua Sternfeld’in yönettiği ve Anthony LaPaglia, Aaron Stanford, Mark Webber ile Allison Janney’in oynadığı En Uzun Gece (Winter Solstice), 14 Eylül 2007’de 35 Milim Filmcilik dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
Yetenekli bir bahçıvan olan Jim Winters, karısının ölümünün ardından sessiz ve sakin bir hayatı tercih etmiştir. Fakat oğulları, bu yaşamdan oldukça uzaktır. Büyük oğlu Gabe, Florida’ya kaçmayı plânlamaktadır. Pete ise iç dünyasına kapanmıştır. Jim, oğullarının yapmak üzere oldukları bu yanlış seçimleri acı ve üzüntüyle izlemektedir. Ancak yeni taşınan komşusu Molly ile tanışınca hayata farklı bir gözle bakmaya başlar.

Yeni Ailem

Thomas Gilou’nun yönettiği ve Gérard Depardieu, Nathalie Baye, Mathieu Amalric ile Samy Seghir’ın oynadığı Yeni Ailem (Michou d’Auber), 28 Eylül 2007’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı. Mesut 9 yaşındayken Fransa’da bir köyde yaşayan çocuksuz çift Georges ve Gisèle’in yanına yerleştirilir. Bu sırada Fransa ile Cezayir arasında her gün gerçekleşen çatışmalar hayatlarının bir parçasıdır. Mesut’u insanların geri kafalılığından korumak için çocuğun ismini Michou’ya, saçlarını sarıya boyatırlar. Yavaş yavaş Georges ve Michou arasında bir yakınlık doğmaya başlar.

Yeni Ailem yazısına devam et

Korsikalı

Alain Berberian’ın yönettiği ve Christian Clavier, Jean Reno, Caterina Murino ile Didier Flamand’ın oynadığı Korsikalı (Corsican File – L’Enquete Corse), 28 Eylül 2007′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı. Dedektif Palmer için, Leoni’yi bulup kendisine miras kalan emlâk hakkında belgeleri vermek kolay bir iştir. Fakat Leoni’nin Korsika’da polis tarafından tutuklanmış yüksek rütbeli bir özgürlük hareketi üyesi olduğunu öğrenince işin rengi değişir. Palmer verilen işi kabûl eder, ancak bu cennet kadar güzel adaya geldiğinde hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır.

Kristal Cüce 1 DVD.si Çıktı

7 kısa filmden oluşan Kristal Cüce 1 DVD’si çıktı. 7 kısa film, 7 yönetmen. 2006 yılına damgasını vuran kısa filmler şunlar:
• Beyinsiz – Ayçe Kartal
• Annem Sinema Öğreniyor – Nesimi Yetik
• Retro Aşklar Bahanesi – Ümit Olcay
• Karşılaşma – Selcen Ergun
• Potkal – Gökçe Pehlivanoğlu
• Ayça’yı Neden Seviyorum – Müfit Samık
• 2 Eylül – Emre Ergül

Jonah Hill


Jonah Hill (Kaza Kurşunu – Knocked Up’daki Jonah.)


Fırat Yalçın (Peri Tozu’ndaki Küçük Emre; Saklambaç adlı TV dizisindeki Birol; En İyi Arkadaşım adlı dizide de oynuyor.)


Barış Yıldız (Peri Tozu’ndaki Emre.)