Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

16. Boston Türk Film ve Müzik Festivali

ABD’de bu yıl 16.sı düzenlenen Boston Türk Film ve Müzik Festivali (BTFF), 16 Mart’ta başlıyor. Yönetmen Yüksel Aksu’nun İftarlık Gazoz filmiyle açılacak festival, film gösterimleri, konserler ve fotoğraf sergisiyle 23 Nisan’a kadar sürecek. Festival Kurucu Direktörü Erkut Gömülü, yaptığı açıklamada, BTFF’nin bu yıl da yüksek kalibreli ve zengin bir programla sinemaseverlerin karşısına çıkacağını belirterek, etkinlik aracılığıyla Türk sineması, yönetmenleri ve genel olarak Türkiye’nin ABD’deki tanıtımına önemli katkı sağlanacağını bildirdi. Etkinlik, 16 Mart’ta Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde yapılacak gösterim ile başlayacak. Gösteriminin ardından açılış resepsiyonu verilecek.

16. Boston Türk Film ve Müzik Festivali yazısına devam et

Yedikule Anadolu Lisesi 5. Kısa Film Festivali

Yedikule Anadolu Lisesi 5. Kısa Film Festivali, 10 Mart 2017 Cuma günü Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 44 kısa filmin yarışacağı festival T. C. İstanbul Kültür Üniversitesi ve Elibol Turizm destekleriyle düzenleniyor.

  • Fragman

15. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali

Filmmor Kadın Filmleri Festivali; 2003 yılında yola çıktı. 15. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali; 11 – 18 Mart 2017’de İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi’nde, başlayacak. İstanbul’un ardından Adana, Bodrum, Bursa, Giresun, Mersin ve İzmir’de sürecek. Festival 11 Mart – 30 Nisan arası 7 şehirde kadınlarla olacak. 15. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde, Kadınların Sineması, Kadınların Sineması – Türkiye, Yeryüzünden Edilenler bölümleri, Christine Delphy – Feminist Değilim Ama… özel bölümü, Deepa Mehta – Yeryüzü Sineması toplu gösterimi, 41 film, atölyeler, forumlar ve söyleşiler var.

15. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali yazısına devam et

King Kong Sonsuza Kadar Yaşayacak

Amerikalı yönetmen Jordan Vogt-Roberts’ın yönettiği “Kong: Kafatası Adası”, fantastik ve heyecan dolu bir film. IMAX perdede üç boyutlu yansıyan görüntüler atmosferin içinde kaybettiriyor insanı.

Bu efsane, “King Kong” efsanesi Hollywood için bitmeyecek hiç. Bu efsanede bir dolu kuşak gelip geçti. Amerikalı havacı Merian C. Cooper’ın (1883-1973) Ernest B. Schoedsack’la ortak yönettikleri 1933 yapımı siyah-beyaz “King Kong” filmini RKO adına çektiler. Bu film 1933 yılında ülkemizde vizyona çıkmıştı. Bu filmin senaryosunu İngiliz yazar Edgar Wallace (1875-1932) yazmıştı ama bu filmi göremedi. John Guillermin 1976 yapımı renkli sinemaskop “King Kong” filmi de çekilmişti. Bu film, Şubat 1977’de ülkemizde gösterildi. Guillermin, 1986’da devam filmi sinemaskop “King Kong Lives-King Kong Yaşıyor”u çekmişti. 2005’te de Peter Jackson da renkli sinemaskop “King Kong” filmi çekmişti. Bu film de ülkemizde Aralık 2005’te gösterildi. Bu iki çağdaş film de bu senaryoya dayalıydı. Amerikalı yönetmen Jordan Vogt-Roberts’ın 2017 yapımı “Kong: Skull Island-Kong: Kafatası Adası” filmi gibi. Ama filmi IMAX perdede üç boyutlu seyretmek de bambaşka. Çok başarılı üç boyut çalışması, insanı atmosferin içine çekiyor ve bazı anlarda karakterlerin yaşadıklarını yaşıyor gibi hissediyorsunuz.

Filmdeki geçişlerle ön ve son jeneriklerinin yaratıcı olduğunu belirtmeli. Son jenerik yazıları akarken salonu hemen terk etmeyin. Filmin küçük bir sürprizi olabilir. Filmdeki geçişler de gerçekten etkileyici. Kamera, yakın plan çekimlerle Kong’un ve Yarbay Packard’ın gözlerini yansıtıyor. Evrimi çağrıştırıyordu. Sonra da insanlığın Afrika’dan yola çıktığını hatırlatıyor. Irkçıların eli ayaklarına dolaşacak. Çok çarpıcı ve derinlikli bir geçiş daha vardı. Helikopterden ayrılan kamera, birden yusufçuğu yansıtıyor helikopter gibi uçarken. Yönetmen, bu dünyanın sadece insanlara ait olmadığını hissettiriyor. İnsanlar dünyada yokken dünyanın sakinleriydi hayvanlar.

Liberal ruhun içinden…

Film, 1944 yılında Güney Pasifik’te açılıyor. İkinci Dünya savaşı yıllarıydı. Genç Teğmen Hank Marlow, Kafatası (Skull) Adası’na parşütle iniyor. Peşinde de kılıçlı bir Japon askeri. Onlar dövüşürken dev Kong kendini gösteriyor. Yaratıcı ön jeneriğinde siyah-beyaz ve renkli belgesel görüntüler 1940’lardan 1970’lerin başına kadar yansıyor. Bunları seyrederken yansıyan yazılara da dikkat edilmeli. 1973 yılı. Nixon, Amerika’da ikinci dönem başkan. Vietnam Savaşı’nda Amerika yenilmiş. Ama “Watergate” skandalı da uzakta değil. Mağlup ordu Vietnam’dan çekiliyor. Bu sırada devletin kurduğu keşif şirketi Monarch’ın üst düzey yetkilisi William “Bill” Randa, senatörden yeni yerin keşfi için para koparmaya geliyor. Uydu, Pasifik’te hâlâ haritada olmayan bir adayı keşfetmişler. Rusların haberi olmadan oraya çıkarma yapmak gerekiyor. Soğuk savaş yılları.

Filmin içinde dolaşırken, yönetmen Vogt-Roberts’ın her şeye gerçekten liberal bakışla eleştirel yaklaştığı fark ediliyor. En başta Nixon ve Vietnam Savaşı’na. Sonra da Kafatası Adası’nın sakinlerine saygı sunuyor. Batılı önyargıya eleştiri getiriyor yönetmen. Adada keşfedilen yerli halkın yansıyışı, Batılı bakış açısıyla yansıyordu. “Egzotik” ve “”Öteki” anlamındaydı. Jean Baudrillard, Batı için egzotik gelen doğa ve insanlara Batılı kendine benzemediği için (kendisi neye benziyordu) öteki olarak görüyor. Savaş muhabiri Mason Weaver’ın fotoğraf makinesinin objektifine takılan yerliler, Baudrillard’ın belirlediği gibi kendilerinin ne kadarının bilinmesini istiyorsa o kadarını sunuyorlardı. Gizemleri ve sırları daha derinlerdeydi. Fransız düşünür Baudrillard’ın, Ayrıntı Yayınları’nca yayınlanmış “Kötülüğün Şeffaflığı” kitabında, fotoğraf makinesi ve fotoğraf da yer alıyor. Deklanşöre basıldığında o kişi öldürülüyor mu, yoksa sonsuza kadar yaşıyor muydu? Düşünüre göreyse her fotoğraf ölümdü. Foto muhabiri Mason’ın çektiği her şey ölümüydü? Düşünmeli. Yönetmen Vogt-Roberts, tamamıyla düşünür gibi yorumluyor birçok şeyi filminde.

Adaya keşif yolculuğu…

Vietnam Savaşı sonrası evine dönmeye hazırlanan ve mağlubiyeti içine sindirememiş Yarbay Preston Packard, yeni görev için emir alıyor. Onlara İngiliz subayı Yüzbaşı James Conrad da katılıyor. Conrad, Vietnam Savaşı’na katılmış ve hayal kırıklığı yaşıyor. Conrad’ı işe, iz sürücü olması için Randa alıyor. Randa’nın ekibinde de genç jeolog Houston Brooks ve genç biyolog San da var. Keşif gemisine Landsat’tan Victor Nieves de katılıyor. Kafatası Adası, fırtınalar tarafından konuyor sanki. Helikopterlerin fırtınanın içine dalışları Venüs’e iniş hissini veriyor.

Sonuç insanlar daima hata yapıyor ve keşfettikleri yere şiddet taşıyor. Askerlerin attıkları bombalar, kertenkeleye benzer insan eti yiyen canavarları da yeraltından gün yüzüne çıkartıyor. Ama bombaları attıkları için önce Kong’un şiddetini yaşamaları gerekiyor. Evet, onca şiddetten geriye kalan ne olacaktı? Ada sakinlerine mi bırakılacaktı? Yoksa? Filmin girişindeki Teğmen Hank de görünüyor. 30 yılı aşkındır yerlilerle beraber yaşamış. Uçağından tekne yapmaya uğraşıyormuş yıllardır. Bu tekne umut olabilirdi. Hank’in hayatta en sevdiği şey, ailesinden sonra, bira ve sosismiş. Son jenerikte sürpriz bekliyor sabırlı olanlar için. Kong’la Mason’ın iletişimi de çok etkileyiciydi. Kong kadar şefkatli olabilmeli. Filmdeki şiddet ikileme düşürebilir. Kong’un, insanların ve kötücül kertenkelelerin şiddeti var. İnsanın zihni karışıyor bir an. Şiddetin iyisi olur muydu? Filmi izlerken tüm bunlar zihinlerde anlamlaşacak belki.

Kong: Kafatası Adası (Kong: Skull Island)
Yönetmen: Jordan Vogt-Roberts
Eser: Merian C. Cooper-Edgar Wallace
Senaryo: Dan Gilroy-Max Borenstein
Müzik: Henry Jackman
Görüntü: Larry Fong
Oyuncular: Tom Hiddleston (Yüzbaşı Conrad), Brie Larson (Mason), Samuel L. Jackson (Yarbay Packard), John Goodman (Randa), John C. Reilly (Teğmen Hank), Corey Hawkins (Houston), Jing Tian (San), Toby Kebbell (Binbaşı Chapman), Shea Whigham (Earl), John Ortiz (Victor), Jason Mitchel (Glenn), Thomas Mann (Reg), Tom Wilkonson (Senatör), Terry Noterion (Kong)
Yapım: Warner Bros-Legendary (2017)

(08 Mart 2017)

Ali Erden

[email protected]

Alt Tarafı Dünyanın Sonu

Xavier Dolan’ın yönettiği ve Nathalie Baye, Vincent Cassel, Marion Cotillard ile Lea Seydoux’un oynadığı Alt Tarafı Dünyanın Sonu (Juste la Fin du Monde – It’s Only the End of the World), 03 Mart 2017’de Kurmaca Film dağıtımıyla Kurmaca Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir ailenin stilize ve halusinatif dönüşümünü gösteren film, ölümcül hastalığı sahip olan bir yazarın uzaklaştığı problemli ailesiyle son kez yüzleşmesini anlatıyor. Ancak bu veda hiç de kolay olmayacaktır. Jean-Luc Lagarce’ın oyunundan beyazperdeye aktarılan film, güçlü dramatik yapısıyla dikkat çekerken Kanada’nın Oscar adayı olarak da öne çıkıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Atölye Kinema Başlıyor

Mavi Gözlü Dev, Yarım Kalan Mucize, Çelo ve Fırça Darbesi filmleriyle tanıdığımız yapımcı – yönetmen Nihan Belgin, şirketi Kinema Film bünyesinde Atölye Kinema adıyla yeni bir film ve oyunculuk atölyesi kurdu. İlk aşamada Temel Film Yapım Atölyesi ve Konservatuvar Tiyatro Hazırlık Atölyesi’nin yapılacağı oluşuma senaryo, yapımcılık, kısa film ve oyunculuk atölyelerinin de eklenmesi planlanıyor. Atölyelerin amacı sinema ve oyunculuk konusunda tutkulu kişileri bir araya getirmek olarak belirlendi.

Atölye Kinema Başlıyor yazısına devam et

3. Balkan Panorama Sinema Günleri

3. Balkan Panorama Sinema Günleri, zengin programıyla 03 – 07 Nisan 2017 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sürekli Eğitim Merkezi’de yapılacak. DESEM ve Balkan Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliğinde düzenlenen 3. Balkan Panorama Sinema Günleri’nde 18 film ve Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü öğrenci filmlerinden oluşan 4 kısa film izleyicilerin beğenisine sunulacak.

Kulak Ver! Müzik ve Sinema: Orta Avrupa Filmleri

Hezarfen Film Galeri, 06 – 11 Mart 2017 tarihleri arasında Kulak Ver! Müzik ve Sinema: Orta Avrupa Filmleri adlı program ile Çek, Macar, Polonya ve Slovak sinemalarından oluşan benzersiz bir seçki sunuyor. Orta Avrupa filmlerinden Visegrad Grubu iş birliğiyle sunulan seçki, müzikaller, müzik ve müzisyenlerle ilgili filmlere ve film müziklerine odaklanıyor. Filmlerin gösterimi İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşecek.

Kulak Ver! Müzik ve Sinema: Orta Avrupa Filmleri yazısına devam et

10. Özgür Film Festivali

Her yıl Osmaniye’de, Anadolu Halk Bilimleri ve Kültür Derneği’nin düzenlediği kültür ve sanat bayramı bu yıl, 16 – 18 Haziran 2017 tarihleri arasında 10. kez gerçekleştiriliyor. 2017 yılında düzenlenecek Kültür – Sanat Bayramı’nın en önemli ve dikkat çekmesi beklenen etkinliklerinden birisi de sinema konusunda yapılacak ve Özgür Film Festivali adı altında gerçekleştirilecek. Festival yarışmalı ve özgür filmler şenliği olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Festival kapsamında Ulusal Belgesel Film Yarışması ve Ulusal Kısa Film Yarışması da düzenlenecek. 10. Özgür Film Festivali her yıl olduğu gibi bu yıl da, özgürlüğe sahip çıkan amaçlar peşinde olacak.

10. Özgür Film Festivali yazısına devam et

63 Defa Ayrılıp Barıştılar

Uzun süredir ekranlardan uzak olan Bade İşçil ve Tolgahan Sayışman’ın başrollerini paylaştığı Eski Sevgili isimli filmin çekimleri tamamlandı. Konusu İstanbul’da geçen filmde Sayışman, Barış karakterine hayat verirken, İşçil ise onun 63 kere ayrılıp barıştığı ve bir türlü unutamadığı eski sevgilisi Feride’yi canlandırıyor. Filmde, 14 Şubat günü yolları tesadüfen kesişen çiftin macera dolu bir günü anlatılıyor. Filmin yönetmenliğini Emir Khalilzadeh üstleniyor.

Umut Bahçesi

Niki Caro’nun yönettiği ve Jessica Chastain, Daniel Brühl, Ewan McGregor ile Damian Lewis’in oynadığı Umut Bahçesi (The Zookeeper’s Wife), 31 Mart 2017′de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Umut Bahçesi (The Zookeper’s Wife), cesur bir karı kocanın 2. Dünya Savaşı’nda milyonlarca Yahudi’nin hayatını kurtarmak için verdiği savaşın gerçek hikâyesi. Polonya ve Varşova Nazi istilâsındayken orada bulunan bir hayvanat bahçesini yağmalarlar. Hayvanat bahçesinin sahipleri geriye kalan hayvanları ve gizlice içeri soktukları Yahudileri saklayarak beraber özgürlük için kaçış planı yaparlar.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor

Ben Ölmeden Önce

Ry Russo Young’ınn yönettiği ve Zoey Deutch, Halston Sage, Logan Miller ile Kian Lawley’in oynadığı Ben Ölmeden Önce (Before I Fall), 17 Mart 2017’de Bir Film dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarıldı.
17 yaşındaki Samantha okulda harika bir arkadaş grubuna ve mükemmel sevgiliye sahiptir. Ancak bir gün her şey değişir. Geçirdiği bir kaza sonucu esrarengiz bir şekilde, tekrar tekrar aynı günü yaşamaya başlar. Her sabah aynı güne uyanan Samantha, gün boyunca herkesin ne yaptığını bilmekte fakat ne denerse denesin, sonunda günü baştan yaşamaktadır. Hayatı değiştirmek ve gerçek aşkı bulmak için tek bir gün farklılık yaratabilir mi?

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Ben Ölmeden Önce yazısına devam et

Ermenistan Türkiye Sinema Platformu, 36. İstanbul Film Festivali’nde

Ermenistan Türkiye Sinema Platformu, 9. yılında iki ülkeden ve her iki ülkenin diasporalarından kısa filmcileri ve belgeselcileri ortak yapıma uygun projeleriyle ETSP Proje Geliştirme Atölyesi’ne başvurmaya çağırıyor. Atölye, 36. İstanbul Film Festivali sırasında, 10 – 12 Nisan 2017 tarihleri arasında, İstanbul’da gerçekleştirilecek. İki günlük atölye çalışması eğitimler, toplantılar ve proje sunumlarını içeriyor. Atölye sonunda, jürinin seçtiği bir projeye 7.500 Euro ödül verilecek.

Ermenistan Türkiye Sinema Platformu, 36. İstanbul Film Festivali’nde yazısına devam et

İhsan Taş, 3. Filminde 3 Kuşak Oyuncuyu Bir Araya Getirdi

İhsan Taş, 3. sinema filminde yine 3 kuşak oyuncuları bir araya getirdi ve daha önceki projelerinde olduğu gibi yeni filminde de Yeşilçam emektarlarına yer vererek, emektar oyuncuların yüzünü bir kez daha güldürdü. Daha önceki röportajlarındaki “Emektar oyuncularımıza sahip çıkalım” sözünü tekrarlayan yönetmen İhsan Taş “Film çektiğim sürece, bütün projelerimde emektar oyunculara yer vereceğim.” vaadini bir kez hatırlattı.

Ali Erden Yazıyor: Yirmi Yıl Sonra Şehirde Olanlar

Film, tırnak içindeki “Rent Boy”u atmış ve şimdi 46 yaşında olan Mark Renton’un Amsterdam’da sağlıklı yaşam için fitnes salonunda çocukluk anları gözünün önünden geçerken yere yığılıyor birden. Şimdi o eski yere, Edinburgh’a geri dönüyor. Annesi ölmüş. Babası koca evde yapayalnız. Annesi kendi odasını hep dönecekmiş gibi hazır tutmuş. Mark, Amsterdam’da evliymiş bu yıllar boyunca. Öte tarafta “Spud” Murphy, yıllar içinde evlenmiş, … Devamı… »