Dorsay Emek’tir, Emek Dorsay’dır

Aralık 1966’dan 1993’e kadar (27 yıl) Cumhuriyet Gazetesi’nde, sonra Milliyet ve Yeni Yüzyıl’da, 1998’den bu yana da (15 yıldır) Sabah Gazetesi’nde yazan Atilla Dorsay yeldeğirmenlerine saldıran bir Don Kişot gibi davranarak Beyoğlu Emek Sineması’nın bulunduğu yerde olduğu gibi korunmamasına tepki göstererek gazeteciliği bıraktığını açıkladı.

8 Nisan 2013’te Sabah Gazetesi’nde “Veda Zamanı” başlıklı yazısı yayınlanan Dorsay bunun sinyalini 2011 sonunda vermişti. Bu yazıda bu konuda yazılanlardan bir bölümünü özetlemek, hatırlatmak istedim.

10 Aralık 2011: “Emek Yoksa Ben de Yokum”

Atilla Dorsay, Sabah’taki yazısında emeğin insanın yarattığı en değerli şey olduğuna dair temel inancını vurguladıktan sonra “Beyoğlu Emek Sineması’na kazma vurulduğu gün ben gazeteciliği bırakıyorum,” diye yazmıştı. Dorsay bu yazısında Beyoğlu Emek Sineması’nı kurtarabilmek için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazdığını da açıklamıştı.

9 Nisan 2013: “Olmaz Atilla!..Olmaz!..”

Hıncal Uluç, Sabah’taki yazısında “Oysa (Atilla Dorsay’ın Sabah’ta) kalması, inançları uğruna savaşa devam etmesi lâzımdı… ’Veda’ yazısı yenilgiyi kabul etmek ve meydanı boş bırakmak anlamına geldiği için. Veda yazısı, böyle bir vedayı hiç hak etmeyen, onlarca yıllık Atilla Dorsay okurlarını fena halde üzmek olduğu için. (…) Sabah yönetimi içerden, Atilla Dorsay’ın sevgili okurları dışarıdan, sanal medyayı kullanarak onu geri dönmeye ikna etmeli…” dedi.

9 Nisan 2013: “Emek’te İzleyeceğimiz Filmi Buldum”

Ömür Gedik, Hürriyet’teki yazısında “Şu anda benim içimden geçense aynen şöyle: “Umarım bir gün tüm bu yaşananların filmi çekilir ve biz bu filmi Emek Sineması’nda oturur hep birlikte izleriz,” dedi.

9 Nisan 2013: “Emek Yok, Sen Kal Atilla Abi”

Ayşe Özyılmazel, Sabah’taki yazısında Emek’in yıkılmasına başlanması üzerine Sabah Gazetesi’ne “Veda” eden Atilla Dorsay’a “Sen bize lazımsın. Savaş Atilla Abi; diren ve kal” diye seslendi.

9 Nisan 2013: “Tarih, Sınıf, Gaz”

Umur Talu, Habertürk Gazetesi’nde “Dünya tarihinde, zengin binada doğup adını tam manasıyla “emek”ten almış bir sinema hiç var mıdır, olsa bile kaç tanedir, bilmiyorum. Ama nihayetinde her şey ‘yerli yerine’ oturuyor! Sermaye, ‘İstiklâl’de dolaşan hayalet’e bile katlanamıyor. Emek bir yana; rant koşusunda o tarihi de sırtında taşımak istemiyor,” diye yazdı.

9 Nisan 2013: “Türkiye’de Sinema Emek’tir”

Doğan Hızlan, Hürriyet’teki yazısında Atilla Dorsay’ın Emek inşaatını incelerken uğradığı saldırının barbarlık olduğunu belirtti.

9 Nisan 2013: “Demokrasi Kazığı”

Mehmet Türker, Sözcü Gazetesi’nde Emek’in yıkılmasını protesto edenlerin terörist muamelesi gördüğünü vurguladı.

9 Nisan 2013: “Tarih Dorsay’ı Yazacak”

Mevlüt Tezel, Sabah’taki yazısında “Dorsay’ın (Sabah’a) vedası, Emek Sineması yıkılmasın diye yazılan yüzlerce yazıdan daha çok ses getirdi ama sonuç alınacağına inanmıyorum,” dedi.

9 Nisan 2013: “Emek’in Oscar’lık Tarihi”

Şengül Balıksırtı, Sabah’taki yazısında “Çok üzüldüm onun (Atilla Dorsay’ın) gazeteden ayrılışına…” dedi ve ekledi: “Oscar’lık film olabilir Emek’in tarihi.”

10 Nisan 2013: “Emek Sineması”

Nazlı Ilıcak, Sabah’taki yazısında “İnşaat çalışmalarını yürüten firmanın sahibi Levent Eyüpoğlu, AVM inşa etmediklerini “Grand Pera” isimli bir pasajda gene Emek Sineması’na yer vereceklerini, bütün duvar süslerinin zarar görmeden nakledileceğini açıkladı ama sanatçılar ikna olmuyor; inanmıyorlar. Onlara verilecek cevap, polisin biber gazı olmamalıydı,” dedi.

10 Nisan 2013: “Ne Olurdu Yani?..”

Hasan Bülent, Kahraman Sabah’taki yazısında Beyoğlu Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı çıkanların protesto yürüyüşüne polis güçlerinin biber gazıyla, tazyikli suyla, copla cevap vermesini eleştirdi.

10 Nisan 2013: “Emek”

Yılmaz Özdil, Hürriyet’te “Atilla Dorsay “nafile” deyip bırakıyorsa, memleketin geleceğine dair cidden endişelenmemiz gerekir,” dedi.

10 Nisan 2013: “Costa Gavras’ı Kullanmak”

Engin Ardıç, Sabah’taki yazısında Atilla Dorsay’a Sabah Gazetesi’ndeki yazılarına dön çağrısı yaptı.

10 Nisan 2013: “Dorsay Dönmeli”

Cengiz Semercioğlu’da Hürriyet’te Atilla Dorsay’ın Sabah Gazetesi’ndeki yazılarını bırakmaması gerektiğini yazdı ve ekledi: “Benim için Dorsay’ın şehir ve kültür hayatı yazıları, film eleştirisi yazılarından çok daha kıymetliydi. Onsuz çok eksik kalırız. Dorsay mutlaka dönmeli.”

10 Nisan 2013: “Suya Yazanlar Kulübü”

Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet Gazetesi’ndeki yazısında “Atilla Dorsay’a kararını yeniden gözden geçirmesini önererek veda ederken, diğer yazarları düşündüm. Baktım ki Dorsay gibi düşünüyor olsaydık gazetelerde köşe yazarı kalmazdı,” dedi.

11 Nisan 2013: “Emek’in Harcında ‘Rüzgar Gibi Geçti’, ‘Bisiklet Hırsızı’ ve Lütfi Akad Var”

Radikal Gazetesi’nde yayınlanan bu açıklamayı İşçi Filmleri Festivali, Kolektif Sinema ve Sinetopya adına Doğan Güneş Toksöz yaptı.

11 Nisan 2013: “Koruyalım Şunu Yahu, Ne Olur?”

Hürriyet Gazetesi’nden Ayşe Arman’ın kendisiyle yaptığı söyleşide Atilla Dorsay “Bu hükümet son derece önemli işler yapıyor, Kürt açılımı meselâ. Kim ne derse desin, önemli bir olay. Ben akil insan diye seçilenleri de beğendim. Bu alanda dev adımlar atılıyor ama Emek Sineması gibi, onlara göre çok daha küçük ve önemsiz görünen meselelerde kamuoyunu karşılarına alıyorlar. Sebebini anlayamıyorum,” dedi ve ekledi: “Koruyalım şunu yahu, ne olur?”

11 Nisan 2013: “Anılar 50 Milyon Dolara Taşınacak!”

Jale Özgentürk, Radikal Gazetesi’ndeki yazısında Emek’in de içinde bulunduğu kompleksin ilk kez (20 yıl önce) Tansu Çiller Hükümeti döneminde 1993’te Kamer İnşaat’a kiralandığını belirtti… Jale Özgentürk bugünkü Grand Pera projesinin 50 milyon dolarlık bir inşaat olduğunun altını çizerek, Emek’in yıkımının durdurulması için “Artık ne yazık ki çok geç! Çok…” diye yazdı.

12 Nisan 2013: “Emek Sineması Kurtuluş Savaşı” Nasıl Kaybedildi?

Cüneyt Özdemir, Radikal Gazetesi’ndeki yazısında Londra Notting Hill’deki Electric Sineması’nın (1911’de açılmış ve 2001’de işini bilen bir yatırımcı tarafından ayağa kaldırılmış) faaliyetini sürdürebilmesi, yaşayabilmesi için verilen kapsamlı mücadelelerin, uygulanan stratejilerin Beyoğlu Emek’ten esirgendiğini, Emek’i kurtarmak için geç kalındığını, “Atı alanın çoktan Üsküdar’ı geçtiğini” ima etti.

(13 Nisan 2013)

Hakan Sonok

[email protected]