05 Mart 2010 Haftası

“Alis Harikalar Diyarında”, bir tavşan deliğinden geçerek Yeraltı Diyarı’na inen Alice’in, konuşan ve tuhaf yeteneklere sahip hayvanlarla birlikte serüven duygusunu, önemlisi de kendini, varoluş kapasitesini keşfetmesini öykülüyor. Ama nasıl? Sinemanın, önce / öncelikle görsel bir sanat olduğunu en iyi anımsatan ve imgelerini perdeye olduğu gibi yansıtan şanslı sanatçılardan Tim Burton’ın gerçek dünyayı alabildiğine ters yüz edip, boyutlarla da olabildiğince oynadığı bir stille! Eski bir dükkânda rastladığınız yüz yıllık oyuncakların – fotoğrafların renk ve dokularına benzer, bozuk, bozuk ve bozuk şekillerin kendi estetikliği içinde… Ve matematik ve mantığın, tüm bu tuhaflıkta işlediği bir uçuk / aykırı imajinasyonda! Yaşasın masalların özgürlüğü!

“Eşrefpaşalılar” adı altında, bir İstanbul mahallesinde, kimi namusuyla, kimi de tamamıyla yasa dışı yollardan para kazanıp racon kesen tiplerin içine giren nur yüzlü din adamının, kabadayılardan bazılarını ‘doğru yol’a sevk etmesini hikâye ederken, hukuk denilen kavrama hiç bulaşmıyor; üstelik bu memleketin ‘kulak kesici’ kabadayı gençlerinin, ibadet yerine ve görevlisine terbiyesizlik yapabildiklerini göstererek ayıp ediyor. Propagandasını bari etkili bir sinema, akıcı bir dille yapsa yüreğimiz yanmayacak. Tiyatroya yakın oyunculuklar ve televizyon dizisi basitliğinde mizansenlerle kötü filmler hanesine geçmekten başka bir işe yarayacağını düşünmüyorum. Kim gitmiş de bu filmi izlemek için önden bilet almış; hayret ki hayret!

“Vampir İmparatorluğu”, gezegende hızla egemenlik kuran kan içicilerin, ‘insan stokları’ da hızla tükendiği için açlık çekmeye başlamaları ve böylece sınıfsal farklılıklarının da keskinleşmesi üzerinden, vampirlikten nefret eden bir vampir bilim adamı ile iki insanın, çözüm yolunda yoğun şiddetin içine girmelerini sergiliyor. Yıl:2019! Hakkını yemeyelim, besteci / orkestra şefi Christopher Gordon’un, kalp atışlarını hızlandırma işlevini üstlenmiş hayli ‘büyük’ müziğinin koreografisinde, parçalanan vücutlardan fışkıran kanların aksiyonu tamı tamına olmuş. Fakat geniş hacimli başlayan öykünün giderek daralması ve az sayıda karakter arasına sıkışması, bir ‘olmamışlık’/eksiklik duygusu verip, tatmin olmadan bitirmenize yol açıyor. Yani, sadece görsel zevkler için!

(04 Mart 2010)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]