Nordik Film Günleri 2025

Nordik Film Günleri, 07 – 09 Şubat 2025 tarihleri arasında Beyoğlu Sineması’nda gerçekleştiriliyor. Uzun süredir devam eden ve sinemaseverlerden büyük ilgi gören Ülke Sineması programı, Nordik Film Günleri’ni ücretsiz olarak sinema tutkunlarıyla buluşturacak. Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç’ten gelen beş etkileyici ve güzel yapımın yer aldığı Nordik Film Günleri 2025 seçkisi, Nordik sinemasının büyüleyici zenginliğini ve çeşitliliğini beyazperdeye taşıyacak. Seçkide yer alan her bir film, Nordik coğrafyasının derinliklerinden süzülen eşsiz kültürel bakış açılarını ve anlatı geleneğini sinematik bir dille keşfetmeye davet ediyor.

Nordik Film Günleri 2025 yazısına devam et

Adaleti Hak Ediyor: Dünyanın Sonuna Üç Kilometre

Bir zamanlar en büyük küfür “komünist”ti. Birini suçlamak istiyorsanız, herkesi yanınıza çekebilirdiniz, kimse başka bir şeyi sorgulamazdı. Bugün benzer bir suçlama -ilgisi olsun olmasın- “homofobik”tir ve fısıltı gazetesi tirajını arttırır. Birinin LGBTI+ birey olması suç da değildir, hata da… Ancak özellikle bağnaz toplumlarda alabildiğine etkin olarak suçlamaya hatta cinayetlere varabilecek bir durumdur.

Yaz tatilini köyünde, anne babasının yanında geçiren Adi (Ciprian Chiujdea) bir saldırıya uğrar. Saldıranlar köyün zengini, babasının da borçlu olduğu “ağa”nın çocuklarıdır. Anne (Laura Vasiliu) ile baba (Bogdan Dumitrache) hemen polise koşar. Polis Pandele (Valeriu Andriuta), başta durumu yukarıya iletmeyi düşünürken, üstü kapalı tehdit, gizli rüşvet ve mahalle baskısı nedeniyle sümen altı etmeye çalışır. Çünkü Adi’yi döven çocuklar onun eşcinsel olduğunu söylemiştir ifadelerinde. Tabii, her köylü (milliyetçi, mukaddesatçı) gibi acımasızca saldırmayı görev olarak kabul etmişlerdir ve kendilerince haklıdırlar; toplum da onlara hak verecektir (!).

Bizde de önünü ardını düşünmeden birilerini suçlamak için en etkin yol(lardan biri)dir bu. Gerçi son dönemde, Cumhurbaşkanına hakaret, Kürtleri desteklemek ve dezenformasyon benzeri suçlamalar öne çıktı ama değişen bir şey yok. Birini suçlamanın en kolay ve hızlı sonuç alan yolu olduğu kesin. Birçok ülkede böyle…

Yönetmen Emanuel Parvu, sakin ve doğal güzellikler içindeki kırsal Romanya’nın dini bütün, hatta şeytan kovmaya varan hurafelere gözü kapalı inandığını vurguluyor. Ancak film, sadece hurafelerle sınırlı değil “yukarılar”da yakını olanların yaptıklarına da değiniyor. Gücünüz varsa, yukarılardaki birilerine ulaşabiliyorsanız her istediğinizi yap(tır)abilirsiniz. Kızılay Başkanının kızı, Narin’in katillerinin saptan(a)maması, kayıplar ve siyasi cinayetler sadece aklıma gelen ilk örnekler. Yönetmenin yalın ve sakin dili, hiçbir şeyi gözüne sokmuyor izleyicinin, düşünmeye zorluyor ve tabii, duygudaşlık kurmaya (empati yapmaya)…

Uzun filmler…

Bunu epeydir yazmayı kuruyordum, buraya denk geldi. Alışkanlığımız 90 dakikalık filmlerdi. Birçok nedeni var(dı) bu sürenin. En başta filmin kendisi… film bobinlerinin kapladığı alandan tutun da ağırlığına kadar etkisi var. Filmin bobinlerinin konulacağı kutular da dahil, projeksiyon makinesine takılacağı yere kadar birçok şey, belli bir ölçüye göre şekillenmiş. Tabii, ona da bağlı olarak salonlarda seansların hesaplanması da ona göre yapılmış.

Artık film yok, negatifi de pozitifi de unuttuğumuz gibi yeni kuşak neredeyse hiç görmedi, bilmiyor, bil(e)meyecek de… Yönetmenden senaryoya, yapımcıya filmin mesajını sınırlamadan anlatmak isteyenler için bu bir olanak. Filmler artık “alabildiği kadar” sürüyor (pasta tariflerinde vardır ya, alabildiği kadar un, tam da öyle işte). Kendimizi alıştırmalıyız. Biz izleyici olarak kendimizi hazırlarken sinema salonu işletmecileri de seansları ona göre düzenlemeli. “Dünyanın Sonuna Üç Kilometre”, süresini de göz önüne aldığımda başta uzun gibi gelmişti. Oysa hiç sıkmadan, hiç sarkmadan, hiç gevşemeden dolu dolu bir filmdi izlediğimiz. Her şeyiyle çok sevdim. Dilerim bizdeki bağnazlar, tutucular izlerler de yanlışlarını düzeltme fırsatı bulurlar.

7 Şubat’tan başlayarak gösterimde…

(06 Şubat 2025)

Korkut Akın

[email protected]

Son Durak: Kan Bağı

Adam Sten ile Zach Lipovsky’nin yönettiği ve Kaitlyn Santa Juana, Teo Briones, Richard Harmon, Owen Patrick Joyner, Rya Kihlstedt, Anna Lore, Brec Bassinger ile Tony Todd’un oynadığı Son Durak: Kan Bağı (Final Destination: Bloodlines), 16 Mayıs 2025’de TME Films dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarılıyor.
Yeni hikayesiyle beyazperdeye dönen Son Durak: Kan Bağı, sürekli tekrar eden şiddet dolu bir kâbusla uyanan üniversite öğrencisi Stefanie’nin hikâyesini konu alıyor. Bu korkunç döngüyü kırmak ve ailesini bekleyen dehşet verici sondan kurtarabilecek tek kişinin izini bulmaya çalışan Stefanie’nin işi sandığından çok daha zordur.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Teaser
  • IMDb

Son Durak: Kan Bağı yazısına devam et

Kabala

Fatih Gülaydın’ın yönettiği ve Yaşar Alptekin, Gizem Çoban, Önem Pişkin ile Şebnem Aktay’ın oynadığı Kabala, 23 Mayıs 2025’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Motif Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Elif, babasının beklenmedik esrarengiz ölümüyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak için yıllar önce terk ettiği aile evine geri döner. Ancak, bu geri dönüş, onu ailesinin karanlık ve ürkütücü geçmişiyle yüzleşmek zorunda bırakır. Elif, evde geçirdiği ilk geceden itibaren tuhaf ve ürkütücü olaylar yaşamaya başlar. Evin derinliklerinde gizlenen bir sır, Kabala adlı bir tarikatın cin ve büyü ritüelleriyle dolu tedirgin edici karanlık dünyasını ortaya çıkarır.

Burak Can, Aşkın Dünkü Çocukları Galasında İlgi Odağı Oldu

Başarılı ve sevilen oyuncu Burak Can, Uğur Yücel ve Hülya Avşar’ın başrolünde yer aldığı Aşkın Dünkü Çocukları filminde Arif karakterinin gençliğini canlandırıyor. Filmin Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan görkemli galasında hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaşan genç oyuncu, zarif takım elbisesiyle göz doldurdu. Burak Can, projeye dahil olmanın heyecanını şu sözlerle dile getirdi: “Uğur Yücel ile aynı projede yer almak benim için büyük bir şans. Çok tatlı bir adam. Aynı sahnelerde yer almasak da onunla sohbet etmek ve anılar biriktirmek unutulmaz bir deneyimdi. Bu filmde herkesin çalışmak istediği muhteşem bir ekip var. Böyle bir kadronun parçası olmaktan da çok büyük mutluluk duyuyorum.”

Burak Can, Aşkın Dünkü Çocukları Galasında İlgi Odağı Oldu yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Sinema Mitolojiyi Yeniden Yorumluyor: Dönüş

Bütün sanatların temelinde mitoloji yatar; bu gerçekten yola çıktığınızda, günün gündemini de yorumlayabilirsiniz geleceğe bakışın rehberi de olabilirsiniz. Uberto Pasolini, birçok filmin (sözcük anlamıyla da) tam tersine bir yorum getiriyor, İthaka adası, Penelope ve Odyssey’e. Truva’da kaybetmiş olan yenilginin yorgunluğunu, acısını, hüznünü daha da kötüsü acısını taşıyan Odysses (Ralph Fiennes), önce durumu kavramaya … Devamı… »